Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ekme - Biçme Yasası

Resim
Evrendeki herşey bir yasa sonucunda gerçekleşir. Hiçbir şey tesadüf değildir ve bu yasa herkese eşittir, ayrım gözetmez. Ruhsal yasalar da fiziksel yasalar kadar gerçektir ve hayatımızı derinden etkiler. Bugün ekme-biçme yasasını somut örneklerle inceleyelim ki, aklımızda hiç bir soru işareti kalmasın istiyorum. Zihnimizi verimli bir toprak olarak düşünelim. Herşey bir düşünce ile başladığına göre; tohum düşüncelerimiz oluyor. Düşündüğümüz şey o anda hissettiğimiz duygu ile beslenerek zihin tarlamıza ekiliyor ve bir süre sonra ektiğimiz tohum(düşüncemiz) ürün veriyor. Ne ektiysek onu biçiyoruz. Gerçekliğimizi zihin tarlamıza ektiklerimiz oluşturuyor. Bir çok insan istediği şeylere kavuşamıyor çünkü istediği şeye odaklanmak yerine, istemediği şeylere odaklanıyor. Enerji, odaklandığımız şeye doğru akıyor ve benzer enerjileri çekerek onu büyütüyor. Mutsuzluğa odaklanarak mutlu olmak mümkün olabilir mi? Zihnimize ektiğimiz düşünceler gerçekliğimiz haline geldiğine göre, kendi gerçe...

Gelecek Ne Getirecek?

Resim
Önemli bir kavşaktayız. Geçen 10 yıl; bazen yavaş, bazen hızlı bir biçimde üzerimizdeki yüklerden arındırarak ve öğreterek, sorgulayıp anlamaya çalışmamıza yardım ederek bizleri bu noktaya getirdi. Bazen ilerledik bazen direndik ama şimdi kavşaktayız, gelecek 10 yılımızı şekillendirecek bir kavşakta. Seçim bize ait,  hayatımızda nelerin olmasını istiyoruz? Bu isteklerin olması için nelerden vazgeçmeliyiz? Geçen 10 yıl bize neleri geride bırakmamız gerektiğini gösterdi. İç sesini dinlemeyi başaranlar seçimlerini yaptı, yol belli, iyi yolculuklar😍 Bu yolculukta; özgüvene, anlayışa, hoşgörüye, öğrenme isteğine ve beynimizi en üst kapasitede kullanarak hayatımızın sorumluluğunu üstümüze almaya ihtiyacımız var. Mümkün olduğunca arınarak hem kendimizi hem de yeryüzünü şifalandırmaya ihtiyacımız var. Bugün güneş tutulması ve biraz kaybolmuş hissetmemiz normal. Ancak biz bugün tertemiz bir sayfa açıp, kafa karışıklıklarından uzaklaşarak "start" düğmesine basabilir ve bu muhteş...

26 Aralık Ay ve Güneş Tutulması

Resim
Astrolojik haritalara bakınca tutulmalarla dolu bir haftaya girdiğimiz görülüyor. Çok sevdiğim yazarlardan birisi "tutulma koridoru" diye ifadelendirmiş bu dönemi! İnanılmaz enerjilerin aktığı ve düşündüğümüz, kurguladığımız herşeyin kaderimizi etkilediği günler. 26 Aralık sabahına kadar kendimizi gözlemleyerek bizim için en doğru olanı seçmeye çalışalım ve düşündüğümüz-odaklandığımız herşeyin önümüzdeki yılları şekillendireceğinin farkında olalım. 26 Aralık sabahı gerçekleşecek olan yeni ay ve güneş tutulması; yeryüzünde şimdiye kadar deneyimlediğimiz yaşam şeklinde büyük değişikliklere yol açacak. Jüpiter, ay ve güneşin yanında. Bu demek oluyor ki; içimizden geçen, kalbimizden gelen seslere kulak kabartmalı ve kendimize odaklanmalıyız. Uzun dönemde hayatımızı şekillendirecek şekilde niyet etmeli, plan yapmalı ve bu enerjiden maksimum şekilde faydalanmalıyız. İki hafta sonra gerçekleşecek ay tutulması ve Satürn- Plüton birleşmesi ise önümüzdeki günlerin enerjisini belirl...

Mutlu Evliliğin Sırrı

Resim
Evlilik, boşanma oranları sürekli artmasına rağmen hala toplumdaki en cazip kurumlardan biri. Tabii ki hiç kimse evlenirken sonun hüsran olabileceğini düşünmüyor. Tüm kalbi ile kendisine ve eşine güvenerek ve aşklarının sonsuza dek süreceğine inanarak yola çıkıyor. Zaman; çok çabuk geçiyor gibi görünmesine rağmen ilişkiler ve insandaki değişim konusunda oldukça yıkıcı sonuçlar doğurabiliyor. 40 yaşına gelen bir kişi yıllar nasıl geçti anlamadım derken, 40 yıl süren bir ilişki dudak ısırtıyor! Uzun süren bir evlilikte kişi hep aynı insanla evli olduğunu iddia edebilir mi? Evlilikler kişiler değiştiği için mi bitiyor? Uzun süren evliliğin sırrı değişen eşini her koşul ve şartta sevebilmekten mi geçiyor? Yıllar onu değiştirse bile!  40 yıl evli kalan kişi hep aynı kişi ile mi evli kalmıştır, yoksa eşinin değişen her halini sevmeyi mi öğrenmiştir? Hangimiz aynı kalıyoruz ki! Geçen yıllar bizde hem ruhen, hem bedenen büyük değişikliklere yol açıyor. İnsan sürekli gelişen ve de...

Bütünlüğümüzü Farketmek

Resim
İçimizdeki ışık büyüdükçe bilgiye ulaşma ve kendimizi ifade etme kapasitemiz genişliyor. Bu değişiklikler dünyada varolan herkeste gerçekleşiyor çünkü hepimiz birbirimize bağlıyız ve varoluş kanunları hepimizi aynı anda etkiliyor. Yaşamın kuralı bu! Hepimize akan bu bilgiye ulaşmanın yolu ise alanımızı genişleterek, gereksiz şeylere tutunmayı bırakıp gevşeyerek bu bilgiye yer açmaktan geçiyor. Biz alanımızı genişletip bütünlüğümüzün farkına vardıkça değişmeye başlıyoruz. Gelişime, genişlemeye ve dönüşüme açık olduğumuz sürece hayatımıza mucizeler akıyor. Sadece bir beden olmayıp ruh varlığımızı kabul ettiğimizde ve kucakladığımızda o alanın bilgi ve bilgeliğinden faydalanmak kolaylaşıyor. Bu sayede içimizdeki potansiyel açığa çıkıyor, dünyevi istekler önemini yitiriyor ve biz beden baskısından kurtuldukça yükseliyoruz. Ruhumuzun bizi yönlendirmesine izin verdiğimizde; hayatımız ışıldamaya başlıyor. Farkındalığımız arttıkça titreşimimiz artıyor ve alanımız genişliyor, diğer yüks...

Sadece İsteyelim

Resim
Olumsuz duygu ve düşüncelerimizi olumluya dönüştürme bilgi ve becerisine sahibiz. İçimizdeki bilge bunu biliyor. Ancak biz iç sesimizden uzaklaştığımız için çoğunlukla olumsuz şeylere odaklanıyoruz. Yanlış anlaşıldığımızı düşünüyorsak; neden bunun değişmesini istemiyoruz? Hep verdiğimiz için tükendiğimizi hissediyorsak; neden almayı ve kabul etmeyi istemiyoruz? Desteklenmeye ihtiyaç duyduğumuz anlarda kızgınlık göstermek yerine neden sadece desteklenmeyi istemiyoruz? Sevilmediğimize inanıyorsak; neden sadece sevilmeyi istemiyoruz? Çevremizdeki sevgi çemberini görmeyi seçmiyoruz? Kendi sorumluluğumuzu kabul etmezsek gücümüzü diğer insanlara veririz. Odaklandığımız şeyler hayatımıza gelir. O halde neşeye, sevgiye, coşkuya odaklanalım ve bizi sımsıkı saran sevginin farkına varalım. Gerçekten neye ihtiyacımız olduğunu düşünelim, içimizden gelen sesi dinleyerek yeni hedefler yaratalım ve  ümitle yolumuzda ilerleyelim 😍 Bugün 12.12.12 kapısı açılıyor ve 21 Aralık tarihine ...

Bilgiyi Bilgeliğe Dönüştürmek

Resim
Gelenek ve göreneklerimiz tarafından şekillendirilip, ders kitaplarından somut bilimsel verileri öğrenerek yaşam yolculuğumuza başlıyoruz. Katı, yargılayıcı ve beden odaklı yaşayan varlıklarız. İlk öğrendiğimiz şey hayatta kalmak. Yaşadıkça  güç, zenginlik, başarı gibi yaşamın bize sunduğu olanaklara odaklanıyor ve maddi bir varlık olarak dünyada yerimizi alıyoruz. Zaman geçtikçe arzu ve isteklerimiz duygularımızı kontrol etmeye başlıyor ve sonuçta duygularımızın esiri oluyoruz. Duygularımızın bizi nasıl güdülediğini, hangi duygu sebebi ile hangi davranışlarda bulunduğumuzu farketmek için biraz gözlem yapabiliriz. Kaybetme korkusu, güvensizlik, yalnızlık, kıskançlık, haset gibi duygular ve dürtülerimizi yakından incelersek duygularımızın bizi nasıl kontrol ettiğini daha iyi kavrayabiliriz. Duygularımızın farkına vardığımızda an'da yaşamanın manası daha iyi anlaşılır. An'da yaşamak geçmişimizi ve geleceğimizi sifalandırır, süper bilinçli  zihnimizin farkına varmamızı sağl...

Mutlu Yaşamanın Formülü

Resim
Kendimizden ödün vermeden mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamak için neye ihtiyacımız var? Öncelikle "hayır" diyebilmek. Çoğu zaman hiç istemediğimiz ortamlarda buluruz kendimizi; sıkılır, bunalır ama katlanırız. Oysa içsel huzur; istemediğimiz ortamlara ve kişilere "hayır" diyebildiğimizde gelir. Ben gençlik yıllarımda "Sınırlarımız" adlı kitabı okuduğumda farkettim "hayır" diyemediğim için enerjimi gereksiz yerlere harcadığımı ve zaman geçtikçe insanları kırmadan "hayır" diyebilme sanatını... Bir sorunun çözümü için geçmişe takılı kalmamak da içsel bütünlüğümüzü korur. An'da yaşamanın öneminden sürekli bahsediyorum. Odak noktamız her zaman içinde bulunduğumuz "an" olursa sorunlar "an"da çözülürse çok daha huzurlu yaşarız. ( An'da Yaşamak Akışta Kalmak ) Yanlış anlaşılma korkusu yüzünden kendimizi aklamaya çalışmak sanırım hiç birimize yabancı değil. Kendimize başkalarının penceresinden bakmanın, başk...

Hareket Berekettir

Resim
"Allah her an yeni bir şandadır." Tüm evren kusursuz bir şekilde ahenkle yüzer, herşey hareket halindedir. Kuran'da "Sen dağları görür de onları sabit  sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler."(Neml 88) der. Güneş, ay, gezegenler, var olan herşey bir merkeze bağlı olarak kendi yörüngelerinde dönüyorlar. Varlıkta dönmeyen hiç bir şey yok. O halde evrenle uyum içinde olmak, evrenin frekansına uyumlanabilmek istiyorsak hareketli olmalıyız. İnsanın yaşını belirleyen omurganın esnekliği imiş. Omurga ne kadar esnekse yaş o kadar azmış. Her duygumuzun, düşüncemizin bedenimizde ilişkili olduğu bir organ ve titreşim alanı mevcut. Duygularımız bedenimiz içinde zikrederken bedeni, bedensel hareketler de ruhu besliyor. O yüzden duygularda bir tıkanıklık olduğunda bedene, bedende bir tıkanıklık olduğunda duygulara zarar veriyor. Duygularımızı gözlemlemek bize hangi duygunun hangi organla bağlantılı olduğu konusunda fikir verebilir. Sevdiğimiz bi...

Esmalar

Resim
Ses şekle dönüşür ve bu şekil matematiksel bir oranı, örüntüyü içerir. Sesin oluşturduğu bu  matematiksel örüntüler; sesi temsil eder ve makrodan mikroya her alanda etkisini gösterir. İsmimiz dahil tüm sesler, esmalar, dualar, düşüncelerimiz ve duygularımız evrende bir tesire sahiptir. Sesin nasıl şekle dönüştüğünü " Cymatik " adlı yazıda detaylı bir şekilde aktarmıştım. Esmaları okyanustaki dalgalara benzetirsek, esmalarla hedeflenen amaç; parçadan bütüne yani dalgalardan okyanusa ulaşmaktır. Esmaları tesbih ile çekmek bizi odaklandığımız esmanın frekansına sokar ancak burada asıl görmemiz gereken esmayı idrak etmek ve varlık alanında o esmayı gözlemleyerek, Esma Hırkası'nı giyebilmektir. Allah'ın tüm esmalarını keşfederek dalgadan okyanusa yani Allah'a ulaşabilmektir. Esma çekme amacımız; o esmanın anlamına odaklanarak esmanın temsil ettiği gerçekliğin farkına varabilmek,  esmanın evrendeki yansımasını görmek olmalıdır. Çünkü "Esmalar" iradeyi, ilm...

Kendimiz İçin Çabalayalım

Resim
Hayatımıza değer katmak huzurlu ve mutlu bir yaşam deneyimlemek istiyorsak, kendimizi mutlu etmek ve iç huzurumuzu yakalamak için çabalamalıyız. Başkalarının bize değer vermesi için çabaladığımız zamanın ne kadar çok olduğunu farkedersek, sanırım bu bağımlılığımızın farkına daha kolay varabiliriz. Çevremizdeki insanlar bizim çabalarımızı görmediğinde bize tüm uğraşımız gereksizmiş gibi gelir ve kendimizi mutsuz hissederiz. Oysa hayattaki her çabamız içimizdeki bizi ödüllendirmek amacına hizmet etmeli. Çünkü özgürleşmek içimizdeki iyileşme sonucu gelir. Peki özgürleşebilmek için nasıl bir yol haritası izlemeliyiz? Hayatımız başarılar ve başarısızlıklar, başlangıçlar ve sonlar, mutluluk ve mutsuzluklarla sürüp gidiyor. Oysa yaşadığımız herşeyi kendimizi geliştirmek için gereken bir deneyim olarak görür ve gerçek benliğimize ulaşmak için bu deneyimlerin gerekliliğini farkedersek hayata bakışımız değişir. Bu farkındalık; enerjimizi sürekli kendimize veya başkalarına bir şeyleri kan...

Rezonans Kanunu

Resim
Düşündüğümüz ve hissettiğimiz herşey bir rezonans alanı oluşturuyor ve bu alan hayat akışımızı yönlendiriyor. Evrendeki herşey titreşimler aracılığıyla ilişki kuruyor ve benzer benzeri çekiyor. Beynimiz ve kalbimiz birbiri ile bu rezonans alanı aracılığı ile iletişim kuruyor ve kalbin titreşim alanı beyninkinden çok daha büyük😍 Rezonans alanımızı değiştirdiğimizde çevremizdeki herşey değişiyor, olumlu düşünmeye başladığımızda hayatımıza olumlu şeyler çekiyoruz. O halde en önemli kural; olumlu düşünmek, şükretmek, sabretmek ve herşeyin olması gerektiği için olduğunu düşünerek huzur içinde olmak. 21 gün boyunca bu kurallara uyarak yaşamaya ne dersiniz?(  An'da Yaşamak Akışta Kalmak  yazısına bakınız.) Birşeye tüm benliğimizle inandığımızda bu kalp tarafından titreşimlerin diline çevriliyor. Bu titreşimler elektromanyetik dalgalar halinde tüm evrene yayılıyor ve fiziksel dünya ile iletişim kuruyor. Yani tüm kalbimizle inandığımız bir şey fiziksel dünyada gerçekleşiyor. Hep...

Ol Der ve Olur

Resim
Herşey muazzam bir matematik üzerine kurulmuş. Bir hücrenin insanın büyüklüğüne oranı ile bir insanın yıldıza büyüklüğünün oranı aynı. İnsandaki titreşim hücre üzerinde ne kadar etkili ise yıldızdaki titreşim de bir insan için o kadar önemli, hepimiz yıldız tozuyuz😍 Makro mikroyu etkiliyor, yüksek frekansa sahip insanların düşük frekansları etkilemesi gibi. "Ne varsa Alem'de, o vardır Adem'de."

İrade

Resim
Doğum ile ölüm arasında geçecek bir ömrümüz ve  kaderimizin çizdiği sınırlar içinde yaşarken yapabileceğimiz seçimlerimiz var. Vücudumuz bize emanet ve ilk görevimiz hem bedenen hem de ruhen sağlıklı olmak. Bedenimize gereken önemi gösterir, spor yapar, sağlıklı beslenir, ibadet eder ve tüm bunları hayat boyu yapabilmek için irademizi geliştirirsek, ruhen ve bedenen sağlıklı oluruz. Böylece hayatı keyif ve coşku içinde yaşayabiliriz. Kutsal Kitabımız Kuran'ı Kerim'de: "Hem Allah'ın izni olmadıkça kimseye ölmek yok! O vâdesiyle yazılmış şaşmaz bir yazı! Bununla beraber kim dünya sevabını isterse, ona ondan veririz, kim de ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz; şükredenlere ise muhakkak mükâfat vereceğiz!" der. (Âlu İmrân suresi 145)

"Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu!"

Resim
Yaşam yolculuğumuz önümüze öyle problemler getirir ki, "Bunlar neden benim başıma geliyor?" diye sorup dururuz kendimize. Oysa hayatımızı çekilmez hale getiren dramadan kurtulmak için sormamız gereken soru: "Ben bu sıkıntıları, bende bulunan hangi duygu veya düşünce sebebiyle çekiyor olabilirim?" olmalı. Bu soruyu sorup almamız gereken dersi farkettiğimiz zaman, perspektifimiz genişler ve sorun, sorun olmaktan çıkar. Olaylar karşısında doğru soruları sormayı bilmek bizi içsel bütünlüğümüze ulaştıran bir anahtar görevi görür.

İlahi Sevgi

Resim
Her birimiz çok değerliyiz. Artık bize empoze edilen korkuları, değersizlik duygularını, güvensizliği bırakalım ve her birimizin çok özel olduğunu tüm yüreğimizde hissederek başlayalım her yeni güne 😍 Vücudumuzdaki sistemleri, organları ve hücreleri gözden geçirdiğimizde hangisinden vazgeçebiliriz? Tek bir hücrede sıkıntı olması bile bizi etkiler, tek bir hücre kaybını göze alamayız. O halde her birimiz özeliz, seviliyoruz, korunuyoruz ve değerliyiz.

Zihnimizi Nasıl Kullanmalıyız?

Resim
Bedenimizde 50 trilyon hücre var ve bu hücreler canlı! Hayat enerjimizi sağlayan bu hücreler sorun olan bölgelerde onarım işini de üstleniyor. Canlı olan tüm hücreler birleştiğinde vücudumuzun enerji alanını oluşturuyor. Eğer bu alanın farkında olursak maddi veya manevi anlamda kendimizi koruyabiliriz. Hayvanlar enerji alanlarını hissederek korunuyor. Organizmalar titreşim halinde ve bu alandan gelen verileri okuma yeteneğine sahip. Biz de bu yeteneğe sahibiz ama kullanamıyoruz.

Evrensel Yasalar

Resim
Kainat bir bütün ve her birimiz bütünün parçalarıyız. Bütünden ayrı olduğumuzu düşünüp, kendimizi ayrıştırırsak kainatın bilgisine ulaşamayız. Oysa bütünün bir parçası olduğumuzu idrak edersek hislerimiz güçlenir. Hissetmek kalbimizi açar ve dengeler. Kalp dengelenince dünyayı ve sonsuzluğu kavrar ve koşulsuz sevgi ile dolmaya başlar içimiz. Koşulsuz sevgi ışık yayar ve herkesi kucaklar. "Yaratılanı severim, Yaradan'dan ötürü" diyen Yunus Emre gibi. Bütünle bir olduğunu hisseden kişi herşeyi olduğu gibi kabul eder. Yargılama olmadığı için öfkenin yerini şefkat alır.

İmgeleme Nasıl Yapılır?

Resim
"Yeni ay" zamanındayız yani yaratımın çok güçlü olduğu bir dönemde. "Hayal etmek de bir duadır." diye okudum. O halde doğru imgeleme çok önemli. Yaşam enerjimiz düşüncelerimiz ile şekillenir çünkü enerji düşüncelerimizi güçlendirir ve gerçekliğe dönüştürür. Zihin gözü ile görebilme becerisi kazanmamızı sağlayan zihin gücünü geliştirme çalışmalarına "imgeleme" denir. Zihnimizde bir hayalimizi oluyormuş gibi canlandırdığımızda, zihin gözümüzde zincirleme bir etki oluştururuz. Zihnimizde hayalimizi doğru bir şekilde görmeyi başardığımızda, gerçekleşir.

Boyut Algısı

Resim
Doğduğumuz andan itibaren yaşadıklarımız, düşüncelerimiz, duygularımız sonucu oluşan kodlar bilinçaltımızı oluşturuyorsa; doğduğumuz aile bilinçaltımızı, dolayısıyla kaderimizi şekillendiriyor diyebiliriz. Bilinçaltı kodlarımız sonucu oluşan  frekansımızı ve hangi boyutta olduğumuzu bulabilmek için doğduğumuz dönemde ailemizin durumu ve çevremiz ipuçları ile dolu. Ailemizin doğduğumuz andan itibaren ilk üç yıl içindeki durumunu inceleyerek hangi boyut algısı ile doğduğumuzu bulmak ve hangi sınavlara tabi olduğumuzu anlamak için geçmişimize doğru bir yolculuk yapmaya var mısınız?

İstemek Yetmez İnan ve Onayla

Resim
Birşeyi çok istersek olduğu söylenir. Oysa sadece istemek yetmez, teslimiyet ve güven içinde olacağına inanmak ve olmuş gibi gözümüzde canlandırmak gerekir.  Tüm isteklerini gerçekleştirmeyi başarabilen insanlar, kâinatı OKUmayı başarabilenlerdir. Hayat kendimizi gerçekleştirmek üzere yola çıktığımız bir yolculuk ve bu yolculuk boyunca karşımıza çıkan insanlar ve olaylar bizim gelişebilmemiz, dönüşebilmemiz için hayatımızda var olurlar. Hayatımızın baş rol oyuncusu biziz.

Annemiz Yaşam Yolculuğumuzu Şekillendiriyor

Resim
Dünyanın güvenli bir yer olduğunu annemiz ile kurduğumuz ilişki sonucu öğreniyoruz. Bir bebek olarak dünyaya geldiğimizde  bilinçdışımız bomboş, herhangi bir kayıt yok. Ancak doğar doğmaz dış uyaranlardan gelen kayıtlar ile bilinçdışımız dolmaya başlıyor. Annemize bağımlı başlıyoruz yaşama ve zamanla dünyayı deneyimlemeye ve öğrenmeye devam ediyoruz. Annemiz ile kurdugumuz ilişki bu yüzden çok önemli. Dünyaya güvenmeyi annemiz öğretiyor bize, her ağladığımızda koşup gelerek.

İçimizdeki Kaynak

Resim
Duygularımız aracılığıyla bilinçaltımıza kaydettiğimiz programlar yaşamımızı şekillendiriyor. Bilinçaltımıza yerleşmiş olan bu olumsuz programları değistirebilirsek kaderimizi değiştirebiliriz. Yapmamız gereken bilinçaltına yerleşmiş olan değersizlik, suçluluk, güvensizlik, korku, yokluk gibi duyguları; özdenetim, özdeğer, güven, teslimiyet, bolluk, sevgi benzeri duygularla değiştirmek. Olumsuz olan her kalıplaşmış düşünce ve duygu  yerine olumlu düşünce ve duygu koymak. Ne ekersen onu biçersin dediğimiz yer bilinçaltımız. Bilinçaltımıza sevgi tohumları ekersek; sevgiyi, nefret tohumları ekersek; nefreti yeşertir. Hayatımız yolunda gitmediginde; işimizi, eşimizi, evimizi, çevremizi değiştirmeyi düşünürüz. Oysa bunların hepsi bilinçaltı programımız nedeniyle hayatımızdadır ve biz bu programı değiştiremediğimiz sürece benzer eşi, benzer işi, benzer insanları hayatımıza çekmeye devam ederiz. Değiştirmemiz gereken; bilinçaltımıza yerleşmiş olan olumsuz programlar.

İstemeyi Bilmek

Resim
"Dünya Allah'ın kahır yurdudur. Kahrı seçtiysen kahır göre dur" demiş Mevlana. Yaşadıklarımızın kendi seçimlerimizle şekillendiği bundan daha güzel ifade edilemezdi sanırım. Hayata neşe, keyif, coşku penceresinden bakmak, güzel hayaller kurmak, umut dolu ve iyimser olmak varken neden dünyayı çile çekilmesi gereken bir yer olarak görmekte ısrar ediyor ve mutsuz, kahır dolu hayatlar yaşamayı seçiyoruz?

Güç Merkezi

Resim
Atom altına inildiğinde herşeyin enerji olduğu artık biliniyor. Bedenimiz enerji ile çalışır ve her birimiz manyetik bir alana sahibiz. Avuçlar, gözler, ayak tabanları ve nefes yolu ile enerji doğru hareket ettirilebilirse şifa amaçlı kullanılabilir. Dua okunduğunda üflenmesi manyetik alanın aktarılmasını sağlar. Manyetik alan enerjiye odaklandıkça çoğalır. Bazı insanları iterken bazılarını çekmemiz manyetik alan ile ilişkilidir.

Yaz Mevsimi ve Ateş Elementi (5 Element Bilgisi)

Resim
Yaz mevsimi ile özdeşleştirilen Ateş Elementi için hayatın neşesi diyebiliriz. Ateş elementi yaz mevsiminde yenilenip dinlendiği için yaz mevsimi meyve ve sebzelerini tüketerek, güneş ışığından bol bol faydalanarak bu elementi güçlendirebiliriz. Neşe  ve coşku duygularını sembolize eden ateş elementinin de  ölçülü ve dengede olması önemli. Bu günlerde ateş elementi bizi besliyor ancak çok fazla ateş elementi kalp sağlığımızı bozabilir.

Hayalimizi Zihnimizde Canlandırma (Örnek Uygulama)

Resim
Bilinçaltı zihnimizde canlananları gerçek kılmaya programlıdır. Dışarıda yaşanan ve zihinde hayali kurulan arasındaki farkı bilmediği için hayallerimizi gerçekleştirir. Yani beyin yaşanmamış ama hayali kurulmuş olan ile yaşanmış olanı ayırt edemiyor, canlandırmayı gerçekmiş gibi algılıyor. Ulaşmak istediklerimizi hayal ettiğimizde bilinçaltı bu hayali gerçekleştiriyor. Olumlu olanı da, olumsuz olanıda😍 Dikkat!

İlahi Mesajlar'ın Dilini Nasıl Okuruz?

Resim
Sınırlı veri toplayan bir zihne sahip olduğumuz için İlahi Mesajlar'ın bize sunduğu işaretleri okuyabilmek istiyorsak; sezgilerimizi dinlemeli ve farkındalığımızı artırmalıyız. Eşzamanlılık, anlamlı tesadüfler, rüyalar, sembol ve sayılar, kazalar, hastalıklar, bazı eşyalarımızın kaybolması veya çalınması, tekrarlanan olaylar bize gönderilen İlahi Mesajlar'dır. Farkındalık; bize gönderilen İlahi Mesajlar'ın dilinin okunması ile yaşama sağlanan uyumdur.

SU Mucizesi

Resim
Dinamik bir beyne sahibiz ve beynimiz bağlandığı yerden aldığı frekanslarla çalışıyor, edindiği bilgiyi  bilinçaltımıza kaydediyor. Sonuç olarak bu bilgi doğrultusunda kaydettiği duygu ve hisleri yansıtıyor. Geçen gün bir yazı okudum, saatlerce meditasyon yaparak beyni meditatif hale sokmak için uğraşmaya gerek yokmuş. Günümüzde beyne verilen 7 hertz ses frekansı ile beynin meditatif hale sokulması sağlanıyormuş. Ses frekansı sayesinde istediğimiz organı şifalandırabildiğimize göre beyni meditatif hale sokmak neden mümkün olmasın? Şamanların kullandığı ses frekansı da 7 hertz olduğu için dinleyenler kendinden geçiyormuş.

CYMATİK (Sesin Üç Boyutlu Hali)

Resim
Cymatik'ten ilk kez Galileo  bahsetmiş, David Ich ise; " ses aracılığı ile ses dalgalarının geometrik şekiller yaratması " olarak tanımlıyor. Ernest Chladni sesi görünür kılmayı sağlamak için basit bir ses dalga üreticisi geliştirmiş, violin yayı ile üstü kumla kaplı düz bir tabakanın kenarlarına vurulması sonucu kum üzerinde şekiller oluştuğu gözlemlenmiş. Herkesin görebileceği bu geometrik desenlerin oluşması, sesin maddeye olan etkisini gözler önüne seriyor.

Hayalimizi Zihnimizde Canlandırma İşlemi Nasıl Yapılır?

Resim
Bir şeyin olmasını istiyorsak, o şeyi zihnimizde canlandırmamız gerektiği ile ilgili bilgiye sahibiz. Peki bu süreç nasıl işliyor? Dileğimizi gözümüzde yerine gelmiş gibi canlandırdığımızda ; onu elde ettiğimize dair duygu ve düşünceler üretiyoruz. Olmasını istediğimiz şeyi zihnimizde canlandırmayı başardığımız zaman düşüncelerimizi imgelere odaklamış oluyoruz. Görünüşte basit bir zihinsel işlem ama derine indiğimizde, gerçeği ile eş şekilde güçlü duygular üretmemizi sağlıyor. Hayalimizi zihnimizde canlandırdığımızda, o şeyle ilgili evrene frekans gönderiyoruz. Çekim yasası bu güçlü sinyalleri alıyor ve aynen zihnimizde canlandırdığımız şekilde bize geri iade ediyor. Düşüncelerin efendisi olmayı başarabilirsek, hayatımıza mucizeler çekmek hiç zor değil😍

SIR

Resim
"Çekim yasası" terimi ile ilk kez "Secret" kitabında karşılaştım. Kitabı okuduğumda ilgimi çekmesine rağmen bir çok şey teoride kaldı, hayatımda uygulamaya çalıştığım zamanlar oldu ama ilk başlarda çok başarılı olduğumu söyleyemeyeceğim. Benim için "çekim yasası" kuantum fiziğini keşfettikten sonra anlam kazandı. Çocukluğumdan beri kesin kanıtlar olmadan bir şeyi kabul etmekte zorlanırım. Hayatımızda olmasını istediğimiz birşeye odaklanmak yerine, olmamasını istediğimiz şeye odaklanarak öyle çok dua ederiz ki, korktuğumuz başımıza gelir.( Negatif Çekim Yasası ) İstemediğimiz şey büyür büyür ve cehennemimiz olur.

Negatif Çekim Yasası

Resim
Hayatımızda tekrarlanan problemler varsa, benzer olayları tekrar tekrar yaşıyorsak, çekim yasasının olumsuz etkisi ile başbaşayız demektir. Problem yaşadığımız konu ile ilgili sürekli şikayet etmek ve konuşmak odağımızı negatif olana çevirir, sözlerimizin yarattığı manyetik alanı olumsuz kullanmamıza sebep olur. Sonuç olarak negatif çekim yasasının etkilerine maruz kalırız. Endişe duyduğumuz durumlarda da odaklandığımız enerjiyi büyütürüz. Endişe, negatif enerjiyi güçlendirir.

Kalp Gözü

Resim
Günün her anı kalbimiz beynimizle sohbet ediyor. Her insanın kalbinin etrafında iki ile üç metre çapında bir enerji alanı bulunuyor ve kalp bu alanla sürekli iletişim halinde. Kalp Matematiği Enstitüsü bunu ölçebilecek donanımlar tasarladı. Bir yazımda bilgisayarda yapılan bir deneyden bahsetmiştim. Bilgisayar ekranında birtakım görseller gösteriliyor ve denek  görseli görmeden önce tepki veriyordu. Bu durum kalbin çevresindeki alan sayesinde kalbin bilgiye beyinden daha önce ulaşması ile açıklanıyordu. Örneğin korkunç bir resmi denek görmeden önce korku tepkisi veriyordu. Kalp sesi ya da kalp gözü de diyebiliriz😍 Kalbinin sesini dinlemek çok önemli çünkü göz belli bir alanı görebiliyor ve artık biliyoruz ki gözün gördüğü alan oldukça sınırlandırılmış. Oysa kalp gözü kişinin farkındalığı ile doğru orantılı olarak büyük bir alanla ilişki kurma yeteneğine sahip.

Vücudumuzdaki Enerji Alanları

Resim
Gün geçtikçe psikomatik hastalıkların tüm hastalıkların kökeni olduğu fikri yaygınlaşıyor. Epigenetik bu konuda yolumuza ışık tutuyor. Bedenimizde hücreleri bir arada tutan  enerji alanları bulunuyor ve bu alanlar hücrelerle bağlantı halinde. Enerji alanlarının en aktif olduğu alan beyin hücreleri nöronlar olduğundan, beyin insanı yönetiyor. Yedi spirutüel merkez(çakralar) bedendeki yedi endokrin bezi ile bağlantılı.

Herşey Frekans

Resim
Evrenin hareketleri frekansla ilgili ve her anı kendine özgü, her şey sesle başladı. Kutsal Kitabımız Kuran'ı Kerim'de; "Ol dedi ve oluverdi" der. Teknolojinin olmadığını düşündüğümüz dönemlerde İlahi Dinler atom altı parçacıklardan bahsediyor. Einstein herşey enerjidir diyor, Tesla evrenin sırrının titreşim olduğunu söylüyor. Oluşturduğumuz manyetik alanın başımıza gelen herşeye sebep olan baş sorumlu olduğuna dair oluşan farkındalık her geçen gün artıyor.

Olumlamanın Gücü

Resim
An'da Yaşamak, Akışta Kalmak yazısında verdiğim olumlama çok ilgi görünce, bugün olumlamanın gücü hakkında yazmak istedim. Ses enerjisinin çok kuvvetli olduğunu hepimiz biliyoruz. Özellikle dua ve zikirlerin sesli yapılmasının faydalarından, iyiyim dediğimizde bedenimizde oluşan iyilik halinden daha önceki yazılarımda bahsetmiş, ağzımızdan çıkan sözlerin ne kadar önemli olduğunu belirtmiştim.( Toltek Bilgeliği ve Dört Anlaşma ) "Söz büyüdür" derler. Bu söze gönülden katılıyorum. Çevremizde sürekli sızlanan, şikayet eden insanları gözlemlediğimizde farkederiz ki, şikayet ettikleri şey her geçen gün artmakta. Örneğin para konusunu çok dile getiriyor ve yokluktan dem vuruyorsak, bilin ki hiç bir zaman bolluk içinde yaşayamayacağız. 21 gün boyunca ne sıkıntımız olursa olsun, hiç olumsuz kelime kullanmadan "şükürler olsun, iyiyim" diyelim ve hayatımıza gelen mucizeleri fark edelim. Güç bizde😍

AN'da Yaşamak, Akışta Kalmak

Resim
Akışta kalmak; yaşamda istediğimiz şeylerin olması için çaba sarfederek gerekenleri yaparken Yaradan'a güvenerek teslim olmak, en uygun zamanda istediğimiz şeye ulaşacağımıza güvenmektir. Teslim olmak bize huzur verir, rahatlatır. Teslim olduğumuzda hissettiğimiz güven ve sevgi Yaradan'la güçlü bir bağ kurmamıza yardımcı olur. Bu süreçte yapmamız gereken en önemli şey işaretleri takip ederek, isteğimizin bize uygun olup olmadığını anlamaktır. Çünkü farkında olmadan kendimize uygun olmayan bir şeyi istiyor olabiliriz. Hayatımızda istemediğimiz bir durum söz konusu olduğunda, oluşan yeni durumun bizim iyiliğimiz doğrultusunda olduğuna inanmalıyız. Yaradan'ın bizim için en doğru olanı bildiğine kalpten inanarak teslim olmalıyız. AN'ı yaşamak ise odaklanmak, yaşanılan AN'dan keyif alabilmek ve bize verilen mesajları anlamaktır. Geçmişe takılı kalanlar ya da gelecek endişesi taşıyanlar, mutsuz olur ve endişeleri daha da artar.

Nefesle Epifiz Bezini Aktifleştirme

Resim
Yaptığımız hareketler nefesimizde değişimlere neden oluyorsa, nefesimiz de hareketlerimizi değiştirir mi? Zihin ve beden birbirinden ayrıymış gibi gözükür ancak birbirlerini etkilemedikleri tek bir an bile yoktur. Düşüncelerimiz  bedenimizdeki hormonal merkezleri etkileyen duygularımızla ilişkilidir. Örneğin; sinirliysek adrenal sistemi aktive edecek kimyasallar salgılanır. Bedenimize giren enerji, ilk üç çakrada (kök çakra, sakral  çakra, solar peleksus çakrası) saklanıyor. Bu çakralarda saklanmasının sebebi yeme, üreme ve hayatta kalmanın bu üç çakrada gerçekleşiyor olmasından kaynaklanıyor.

Gerçeklik Gerçek mi?

Resim
Hiç beden olmadığınızı onun çok ötesinde birşey olduğunuzu hissettiniz mi? İlk fark etmemiz gereken maddi değil fiziksel bir gerçeklikte yaşadığımız. Canlı frekans desenlerinin oluşturduğu matematiksel bir örüntüde yaşıyoruz. Duyu organlarımız bu gezegende hayatta kalmamızı sağlayacak şekilde olduğu için bunu fark edemiyoruz.

Biyofotonların Bilinçle Bağlantısı

Resim
Günümüzde şifacılıkla ilgili pekçok gelişme yaşanırken, inanılmaz iyileşme hikayelerini sıkça duymaya başladık. Biyoenerjiye olan ilgi her geçen gün artıyor ve çok eski bu kadim bilginin altı bilimsel gelişmeler ile destekleniyor. "Sıradan bir yara kendiliğinden nasıl iyileşiyor?" sorusu belki bu konuda bir yön çizebilir. Vücutta bir bilgi mevcut ve gerektiğinde bedeni onarıyor. Sahip olduğumuz bilgi; bedenin beyin ve kalp tarafından idare edilen bir makina gibi çalıştığı ve DNA bilgisinden ibaret. Farelerin üzerinde yapılan bir çalışma var, bu çalışmada farelerin beyinlerinin belli bölümleri çıkarılmasına rağmen, motor becerilerinin devam ettiği ve akışı hatırladıkları gözlemlenmiş. Başka bir araştırma kanser vakası gözlemlenen bir ailede, evlatlık çocuğun kanser olması üzerine. Çocuğun genetik yapısında kanser görülmemiş olmasına rağmen kanser olması, aile bilgisi ile açıklanıyor. Burada DNA dan bahsedemeyiz.

İçsel Uyanış

Resim
Birçok insan yalnız kalmaktan hoşlanmaz ve sürekli kendini oyalayacak şeylerin arayışına girer. Çünkü kendimizle baş başa kaldığımız an, bilinçaltına ittiğimiz duygular su yüzüne çıkar. Tarifsiz bir acı hissi, hüzün, yalnızlık, keder, korku gibi duygular zihnimize üşüşür. Kendimizle başbaşa kaldığımız an hangi duyguların etkisi altında kalıyoruz? Biz geçmişi ve anılarımızı hatırlamaya çalıştığımızda; eğer bir duygu, imge, resim, koku varsa hatırlamamız daha kolay oluyor. Bu durumda hissettiğimiz duygular bilinçaltımıza ittiğimiz anılarımızdan kaynaklanıyor olabilir mi?

Bilinç ve Beyin

Resim
İnsan bilincinin kökenleri henüz keşfedilmemiştir fakat çoğu kişi tarafından araştırılmaktadır. "Bilinç evrenin müziğidir ve beyinde holografik olarak mevcuttur." diyor Profesör Dr Stuard Hameroff ve ölümden sonra yaşam olup olmadığı ve ruhun varlığı hakkında araştırmalar yapıyor. Bugün ben de onun görüşlerini paylaşmak istiyorum. İnsan beynine bir bilgisayar gibi bakıldığında, akla şu soru geliyor; duygularımızı, derinden hissettiğimiz acı duygusunu, sevgiyi, mutluluk hislerimizi nasıl açıklayacağız? Bu duyguları hissetmek beyne basit bir bilgisayar olarak bakıldığında havada kalmıyor mu? Yapay zeka ve bir insan kıyaslandığı zaman aralarında görülen farklardan en önemlisi insanın farkındalıklı olmasıdır. Buna rağmen yapay zekanın farkındalıklı imiş gibi davranması ama farkındalıklı olmamasıdır. İnsanın beyni nöron tabanlı bir kablo düzlemi üzerinde çalışan bir bilgisayar olsa idi farkındalık olamazdı çünkü basit elektrik sinyalleri fiziksel dünyayı gözlemleyebilen dış bi...

Tutunduklarımız

Resim
Yaşam yolculuğumuzda birçok şeye tutunuyor ve mücadele ediyoruz. Biz tutunmaya ve mücadele etmeye devam ettikçe de, maddi dünyanın kıskacına girdiğimizin, günbegün kalbimizin sesini duymaktan uzaklaştığımızın farkına varamıyoruz. Yıllar maddi kazanımların peşinde koşturmakla geçip gidiyor. Güneşin doğuşunu, dünyanın güzelliğini göremiyor gözlerimiz. Kesik nefesler alan öfke dolu, sürekli koşuşturan, sağlık sorunları ile boğuşan sevgisiz bir insana dönüştüğümüzü fark edemiyoruz. Öyle bir an geliyor ki, tutunduklarımızın bize huzur vermediğini görüyoruz. İstediğimiz herşeye sahibiz ama korkuyoruz; kaybetmekten, ölmekten korkuyoruz. "Ölüm hayatın bir gerçeği ise ve biz öldüğümüzde maddi olan hiçbirşeyi yanımızda götüremiyorsak, o halde bütün çabamız boşuna değil mi?" diye soruyoruz kendimize.

"Bir ben vardır bende benden içeri"

Resim
İnsanların yüzde 5 civarında genetik faktörler yüzünden hasta olduğu, diğer hastalıkların sebebinin ise yaşam tarzı, davranış ve seçimlerden kaynaklandığı tesbit edilmiş. İyi duygu durumunda olduğumuzda (mutlu, neşeli, sevinçli, şükür halinde vb) bağışıklık sistemimiz aktif hale geliyor ve günün geri kalan kısmında da bu durum devam ediyor. Sürekli olarak iyi duygu hali içinde olmayı sürdürdüğümüzde ise; vücudumuz kendini onarmaya ve yenilemeye başlıyor. Çünkü  bağışıklık sistemimiz bozukluk olan yerlerde yeni bir düzen oluşturarak, yeni kimyasallar salgılıyor.

Manyetik Alan

Resim
Hepimiz manyetik alan oluşturma potansiyeline sahibiz. Yiyip-içtiklerimiz, aldığımız ışık ve enerji, çevremizde  manyetik alan oluşturur. Bu manyetik alan sayesinde de kişi ve olayları kendimize çeker veya iteriz, tıpkı bir mıknatıs gibi😊 Bazı insanların yanında çok keyifli olurken, bazı insanların yanında enerjimiz düşer, kendimizi çok halsiz hissedebiliriz. Özellikle büyük alışveriş merkezlerinde, birçok enerjiye maruz kaldığımız için eve bitap durumda, enerjimiz sömürülmüş olarak döneriz. Oysa doğada bulunursak pozitif enerji ile yükleniriz. Çıplak ayakla toprağa bastığımızda bu enerjinin vücudumuza nasıl aktığını kolaylıkla farkedebilir ve aynı zamanda negatif enerjinin topraklanışına şahitlik edebiliriz.

Zihnimizi Nasıl Susturabiliriz?

Resim
An'da yaşayabilmenin formülü zihnimizi susturmaktan geçiyor. Neden zihnimizi susturmakta bu kadar zorlanıyoruz? Zihin insani bir özelliktir, hayvanlarda zihin yoktur, bebeklerde ise henüz oluşmamıştır. Toplumsal yargılar ve inançlar zamanla zihnimizi şekillendirir. Toplumun ve çevremizin şekillendirdiği bir zihin ile yaşantımızı sürdürürüz. Bebekler ruhsal varlıklardır ve ruhu ile beraberdir. Bir bebeği incelediğimiz zaman mutlu, neşeli, korkusuz, endişe ve şikayetten uzak olduğunu gözlemleriz. Çünkü henüz zihni boştur ve düzenli nefes alıp vermektedir. Zihnimiz dolmaya başladıkça korku, endişe, yargı vb duyguları öğreniriz ve doğru nefes ( Nefes Teknikleri ) yerini kesik kesik nefeslere bırakır.

İnancın Gücü

Resim
Güney Amerika'da bir grup insan kendilerini zehirli yılanlara sokturarak ekstazi(kendinden geçme) yapıyor ancak onlara hiçbir şey olmuyor. Çünkü bu köktendinci grup Tanrı'nın onları koruyacağına inanıyor. İnancın hücrelerimiz üzerindeki inanılmaz gücü😍 İçimizde hep yalnızlık duygusu hisseder yanımızda birileri olsun isteriz. Oysa vücudumuzdaki milyonlarca hücre ile birlikte yaşıyoruz, asla yalnız değiliz çünkü bu hücreler canlı varlıklar. Her bir hücremiz 1.4 voltluk bir pil gibi elektrik üretiyor. Bedenimiz için birbiri ile etkileşim halinde olan enerji dalgaları demek mümkün. Titreşerek varlığımızı devam ettirirken diğer canlılarla da titreşerek bağlantı kuruyoruz. Tüm dalgaların bir araya gelmesi ile oluşan bir alanda varlığımız devam ediyor. Dalgaları birbirinden ayıramayacağımıza göre, o alanda var olan herşeyle bağlantı halindeyiz. Hatta diyebiliriz ki, bağlantıda olduğumuz insanlarla dolanık bir durumda varlığımızı sürdürüyoruz.

Yeni Enerjiler

Resim
Bugünlerde sık sık yeryüzü enerjilerinde büyük bir değişim ve dönüşüm olduğundan ve bunun insanlar üzerindeki etkilerinden bahsediliyor. Enerji bedenimiz ve zihin bedenimizde olan değişiklikler eski dünya algısı ile birlikte frekansımızı da değiştiriyor. Biz bu yeni enerjilere uyumlanmayı başarabilirsek değişim ve dönüşüm başlıyor.

Düşünce Enerjisi

Resim
Evrende canlı veya cansız herşeyin özünün enerji olduğunu biliyoruz artık. Günümüzde kütlenin enerjiye, enerjinin de kütleye dönüşebileceği görelilik kuramı ile kanıtlandı. İnsanlığın ilk dönemlerinde düşünce enerjisinin yoğun bir şekilde kullanıldığına dair bir çok görüş var. Kam adı verilen Şamanların düşünce enerjisini kullanarak farklı boyutlarla iletişim kurduğunu biliyoruz. Günümüzde düşünce enerjisi tekrar önem kazandı. Örneğin hipnoz uygulamasında insanın bedensel yönü değil, ruhsal yönü etki altına alınır. Psikanaliz yönteminde de tedaviyi düşünce enerjisi yönlendirir. Kişinin ruhsal gelişimi için büyük önem taşıyan düşünce enerjisinin insanlığa olumlu katkısı olacağı inancındayım.