Nefesle Epifiz Bezini Aktifleştirme
Yaptığımız hareketler nefesimizde değişimlere neden oluyorsa, nefesimiz de hareketlerimizi değiştirir mi?
Zihin ve beden birbirinden ayrıymış gibi gözükür ancak birbirlerini etkilemedikleri tek bir an bile yoktur. Düşüncelerimiz bedenimizdeki hormonal merkezleri etkileyen duygularımızla ilişkilidir.
Örneğin; sinirliysek adrenal sistemi aktive edecek kimyasallar salgılanır.
Bedenimize giren enerji, ilk üç çakrada (kök çakra, sakral çakra, solar peleksus çakrası) saklanıyor. Bu çakralarda saklanmasının sebebi yeme, üreme ve hayatta kalmanın bu üç çakrada gerçekleşiyor olmasından kaynaklanıyor.
Doğru teknikle nefes aldığımızda, enerjinin bu çakralardan alınıp daha yukarılara taşınması sağlanabiliyor. Joe Dispenza; enerjinin yüzde 95'inin nefesle alınıp beyne iletilmesi gerektiğini söylüyor ve burundan derin bir nefes alıp, alt bacak kaslarından başlayarak yukarı doğru tüm kasların sıkılması ile enerjinin beyne doğru taşınabileceğini belirtiyor.
Nefes aldığımızda tüm kemiklerin birleşme yerlerinde esneme ve açılma olduğu, kuyruk sokumunun esnediği ve omurgadaki sıvının (serebral omurga sıvısı) boşaldığı, nefes verirken ise kemiklerin kapandığı ve serebral omurga sıvısının beyne gönderildiği belirtiliyor. Yani bu sıvı bir tür dalga şeklinde hareket ediyor. Sistemli şekilde nefes alıp verme işlemine devam edilirse bu sıvının hareketi sağlanırken, parasempatik sinir sistemi ile birleşiyor. Bu enerji kimyasal olarak kullanılmak yerine beyne çekiliyor ve epifiz bezini etkiliyor. Epifiz bezi(pineal bez) aktif hale geldiğinde gama dalgalarının ölçümlendiği ve acı, öfke gibi olumsuz duyguların dönüştürüldüğü belirtiliyor. Epifiz bezi kişide sevgi duygusunu ortaya çıkarıyor. (Ruh Molekülü), (Epifiz Bezi)
Nefesi beyne ve epifiz bezine göndermeye devam ettikçe;
Beyinde elektrik oluşuyor,
Kişi radyo antenine dönüşüyor,
Frekansları yakalamaya başlıyor,
Elektromanyetik bir alan oluşturuyor.
Frekansları bir anten gibi yakalamaya başlayan kişide içgörü oluşuyor.
Kişinin gerçeği iç dünya olmaya başladığında beden yavaşlıyor.
Epifiz bezinde üretilen melatonin güçleniyor ve sonuçta bedende oluşacak birçok hastalık önleniyor.
Dmt salgılanmaya başlıyor ve kişinin 3. Gözü (kalp gözü) açılıyor.
Mikrotübüller titreşmeye başlayıp elektrik üretildiğinde; bedende düzensizlik sonucu oluşan hastalıklar iyileşiyor.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, doğru nefes alınması sonucu beyinde oluşan elektrik; bedeni iyileştirirken, epifiz bezini (pineal bez) aktif hale getiriyor😍
Zihin ve beden birbirinden ayrıymış gibi gözükür ancak birbirlerini etkilemedikleri tek bir an bile yoktur. Düşüncelerimiz bedenimizdeki hormonal merkezleri etkileyen duygularımızla ilişkilidir.
Örneğin; sinirliysek adrenal sistemi aktive edecek kimyasallar salgılanır.
Bedenimize giren enerji, ilk üç çakrada (kök çakra, sakral çakra, solar peleksus çakrası) saklanıyor. Bu çakralarda saklanmasının sebebi yeme, üreme ve hayatta kalmanın bu üç çakrada gerçekleşiyor olmasından kaynaklanıyor.
Doğru teknikle nefes aldığımızda, enerjinin bu çakralardan alınıp daha yukarılara taşınması sağlanabiliyor. Joe Dispenza; enerjinin yüzde 95'inin nefesle alınıp beyne iletilmesi gerektiğini söylüyor ve burundan derin bir nefes alıp, alt bacak kaslarından başlayarak yukarı doğru tüm kasların sıkılması ile enerjinin beyne doğru taşınabileceğini belirtiyor.
Nefes aldığımızda tüm kemiklerin birleşme yerlerinde esneme ve açılma olduğu, kuyruk sokumunun esnediği ve omurgadaki sıvının (serebral omurga sıvısı) boşaldığı, nefes verirken ise kemiklerin kapandığı ve serebral omurga sıvısının beyne gönderildiği belirtiliyor. Yani bu sıvı bir tür dalga şeklinde hareket ediyor. Sistemli şekilde nefes alıp verme işlemine devam edilirse bu sıvının hareketi sağlanırken, parasempatik sinir sistemi ile birleşiyor. Bu enerji kimyasal olarak kullanılmak yerine beyne çekiliyor ve epifiz bezini etkiliyor. Epifiz bezi(pineal bez) aktif hale geldiğinde gama dalgalarının ölçümlendiği ve acı, öfke gibi olumsuz duyguların dönüştürüldüğü belirtiliyor. Epifiz bezi kişide sevgi duygusunu ortaya çıkarıyor. (Ruh Molekülü), (Epifiz Bezi)
Nefesi beyne ve epifiz bezine göndermeye devam ettikçe;
Beyinde elektrik oluşuyor,
Kişi radyo antenine dönüşüyor,
Frekansları yakalamaya başlıyor,
Elektromanyetik bir alan oluşturuyor.
Frekansları bir anten gibi yakalamaya başlayan kişide içgörü oluşuyor.
Kişinin gerçeği iç dünya olmaya başladığında beden yavaşlıyor.
Epifiz bezinde üretilen melatonin güçleniyor ve sonuçta bedende oluşacak birçok hastalık önleniyor.
Dmt salgılanmaya başlıyor ve kişinin 3. Gözü (kalp gözü) açılıyor.
Mikrotübüller titreşmeye başlayıp elektrik üretildiğinde; bedende düzensizlik sonucu oluşan hastalıklar iyileşiyor.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, doğru nefes alınması sonucu beyinde oluşan elektrik; bedeni iyileştirirken, epifiz bezini (pineal bez) aktif hale getiriyor😍
Çok güzel, teşekkürler ��
YanıtlaSil