Biyofotonların Bilinçle Bağlantısı

Günümüzde şifacılıkla ilgili pekçok gelişme yaşanırken, inanılmaz iyileşme hikayelerini sıkça duymaya başladık. Biyoenerjiye olan ilgi her geçen gün artıyor ve çok eski bu kadim bilginin altı bilimsel gelişmeler ile destekleniyor.

"Sıradan bir yara kendiliğinden nasıl iyileşiyor?" sorusu belki bu konuda bir yön çizebilir. Vücutta bir bilgi mevcut ve gerektiğinde bedeni onarıyor.

Sahip olduğumuz bilgi; bedenin beyin ve kalp tarafından idare edilen bir makina gibi çalıştığı ve DNA bilgisinden ibaret. Farelerin üzerinde yapılan bir çalışma var, bu çalışmada farelerin beyinlerinin belli bölümleri çıkarılmasına rağmen, motor becerilerinin devam ettiği ve akışı hatırladıkları gözlemlenmiş. Başka bir araştırma kanser vakası gözlemlenen bir ailede, evlatlık çocuğun kanser olması üzerine. Çocuğun genetik yapısında kanser görülmemiş olmasına rağmen kanser olması, aile bilgisi ile açıklanıyor. Burada DNA dan bahsedemeyiz.

Düşüncelerimizin bedeni her an yeniden yarattığı ve her duygu değişiminde 1400 farklı kimyasal salgılandığı tesbit edilmiş. Olumlu duyguların hücrelerimizi yenilediğini ve iyi düşüncelerin vücut kimyamızda olumlu etkiler yaratarak bizi şifalandırdığını biliyoruz.

Hücreler arasında sürekli enerji ve bilgi transferi olduğu ve bu esnada çok zayıf da olsa bir ışık olduğu gözlemlenmiş. Canlılardan çıkan zayıf ışık emisyonuna biyofoton deniyor. Bu konuda bitkilerle yapılan çalışmalar mevcut. Yani hücreler dinamik ve uyumlu bir ışık ağı oluşturarak  bedenin kontrolünü sağlıyor. Burada sormamız gereken soru şu: "Hücreler birbiri ile nasıl ilişki kuruyor ve bilgiyi nereden alıyor?"

Atomaltı parçacıklar arasında olan bu enerji değişimini tüm evrene yayarsak boş uzayda büyük bir enerji alanı yaratır. Einstein, alan parçacığı yönetir derken, parçacıkların oluşturduğu bu dev alandan bahsediyor. Biz bu alana erişim halindeyiz ve kalbimiz vasıtası ile her an bilgi alıyoruz. Aslında biz alanız, alanın içinde değiliz. Birbirimize ve alanın en uzak parçalarına bağlıyız ve birlikte devasa bir alan yaratıyoruz. O halde sahip olduğumuz bilgiye bu alandan erişiyoruz. Bedenimiz bilgi kalıpları ile dolu, yapılandırılmış bir bilgi enerji alanı.

Kuantum fiziği bedenin mekanik bir makina olmadığını, enzim ve hormonlar vasıtası ile kontrol edildiğini söylüyor.
Kalp bedenimizin hükümdarı ve bilgiyi alandan alıp beyin ve bedene iletiyor.
Kalp, bilgi ve zeka alanına erişiyor ve aldığı bilgiyi sinyallerle beyin ve bedene gönderiyor. Duygularımızın kalp ritmini etkilediği ölçümlenmiş, bu durumunda duygularımız kalbin bedene yolladığı sinyalleri de etkiliyor. Olumsuz duygular kalp ve beden arasındaki senkronizasyonu bozduğu için hastalıklar oluşuyor. Ben iyiyim demek bile bedene olumlu mesaj yollayarak hücrelerimizi etkiliyor ve bizi şifalandırıyor😍

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

5 Elemente Göre Kişilik Özellikleri

Mutluluk ve Kitabım

AN'da Yaşamak, Akışta Kalmak