İçsel Uyanış
Birçok insan yalnız kalmaktan hoşlanmaz ve sürekli kendini oyalayacak şeylerin arayışına girer. Çünkü kendimizle baş başa kaldığımız an, bilinçaltına ittiğimiz duygular su yüzüne çıkar. Tarifsiz bir acı hissi, hüzün, yalnızlık, keder, korku gibi duygular zihnimize üşüşür. Kendimizle başbaşa kaldığımız an hangi duyguların etkisi altında kalıyoruz?
Biz geçmişi ve anılarımızı hatırlamaya çalıştığımızda; eğer bir duygu, imge, resim, koku varsa hatırlamamız daha kolay oluyor. Bu durumda hissettiğimiz duygular bilinçaltımıza ittiğimiz anılarımızdan kaynaklanıyor olabilir mi?
Burada sormamız gereken asıl soru şu; "Sadece bizim anılarımız mı?" duygularımızın sebebi. Çalışmalar gösterdi ki, anne karnındaki bir bebek annesinin duygusunu kaydediyor ve daha sonra o duygu kendisine aitmiş gibi sahipleniyor. Ayrıca Atalarımızdan gelen aktarımlar da duygu dünyamızı etkiliyor. Örneğin aynı ailede benzer olayların yaşandığına tanık olmuşuzdur. Ailedeki kadınların benzer evlilikler yapması veya bir talihsizliğin kuşaklar boyunca yaşanması gibi.
Hiç olmadık bir anda, hiç bir sebep yokken kendimizi çok üzgün, kaygılı, yalnız, korku dolu bir ruh hali içinde bulduğumuz olmuştur. Hüzün kalbimizi parçalar ve organlarımıza zarar verirken neden böyle hissettiğimizi bilemeyiz. Hiç bir sebep yokken neden bu duyguların etkisi altında olduğumuzu anlayamayız.
Örneğin anlamsız bir acı duygusu yaşadığımızda kendimize ilk sormamız gereken soru şu:
"Bu duygu bana mı ait?"
Kendimize ait olmadığını anladığımız an bir farkındalık oluşmuş demektir. Atalarımızdan getirdiğimiz bir duygu ise veya çocukluğumuzda yaşadığımız bir travma sebebi ile öyle hissediyorsak, problemin çözümünde büyük bir yol katetmiş oluyoruz. Bize ait bir duygu olmadığını veya geçmişte yaşadığımız bir deneyimden kaynaklandığını farkederek, bu konuda kendimizi ikna etmek, o duygunun bize zarar vermesini önler.
Farkında olmak için birşeye odaklanmak büyük önem taşır. Eskiden bilinçaltını bir çöplük olarak algılardık. Günümüzde geçmiş yaşam anılarımızın depolandığı bir yer olduğunu ve duygularımız üzerindeki etkisini biliyoruz. Bizi etkileyen bir duygunun bilinçaltında karşılığını bulursak, o anıyı farkedersek şifa kendiliğinden geliyor. Hem ruhsal, hem de bedensel olarak. Çünkü artık biliyoruz ki, bedensel rahatsızlıklarımızın sebebi hissettiğimiz kötü duygular.
İlişki problemi, yalnız hissetmek, korkmak, güvensizlik duyguları gibi,
içimizde tetiklenen her duygunun bir kökeni var. Atalarımızın bizim üzerimizdeki etkisi yedi kuşak öncesine kadar uzanabiliyormuş. Açlık, sefalet, korku, endişe gibi duygular atalarımızdan bize aktarılmış olabilir. O halde biz bu aktarımın farkına varıp kendimizi iyileştirdiğimizde, bizden sonraki yedi kuşağı iyileştirmiş oluyoruz. O enerjinin hissettirdiği duygu ve blokajın değiştirilmesi, bizden sonraki kuşakları da şifalandırıyor.
İç duygularımızı gözlemlemek, şifalandırmak, neşe keyif ve coşkuyu seçmek bu yüzden önemli. Uyanış içten gelmeli çünkü tüm dinamikler içimizde. Duygularımızı şifalandırmayı başardığımızda, ruhen ve bedenen sağlıklı olmak ve gelecek kuşakları korumak elimizde😍
Her zamanki gibi süper bir yazı olmuş sevgili mavi, yüreğinize sağlık.
YanıtlaSil