Yeni Enerjiler
Bugünlerde sık sık yeryüzü enerjilerinde büyük bir değişim ve dönüşüm olduğundan ve bunun insanlar üzerindeki etkilerinden bahsediliyor.
Enerji bedenimiz ve zihin bedenimizde olan değişiklikler eski dünya algısı ile birlikte frekansımızı da değiştiriyor. Biz bu yeni enerjilere uyumlanmayı başarabilirsek değişim ve dönüşüm başlıyor.
Yerküreden bize gelen enerjiler var ve biz bu enerjilerle etkileşim içindeyiz. Dünyanın da bir aurası var. 2010 dan sonra kutup kaymalarının tesbiti ile dünya üzerindeki değişim dikkat çekmeye başlamış. Gezegenimizde bazı enerji hatları ve portalları olduğu ve bu hatlarda büyük bir aktivasyon olduğu gözlemlenmiş.
Kadim öğretileri incelersek tapınakların hep belli bir enerji alanına konumlandırılmış olduğunu görürüz.
Tüm dünyada etkisini gösteren bu enerji hatlarına uyumlanabilirsek hastalık ve sıkıntılardan kurtulabiliriz. Dünya daha duyarlı ve zeki bir bilince doğru ilerliyor. 26 000 yıl süren dönem bitti ve yeni bir döneme giriyoruz. Bu dönemde eril enerji yerini dişil enerjiye bırakıyor. Sulardaki enerjiler de arttı ve pineal gözümüzü uyumlamak üzere çalışıyor.
Bu değişimlere ayak uyduramayan pek çok insan var. Eski dünya düşüncesinde devam etmek uyumlanmayı güçleştiriyor ve tansiyon yükselmeleri ve hastalıklar yaşanıyor. Dünyanın foton kuşağına uyumlandığı ve doğal afetlerin arttığı bu dönemde uyum sağlamakta zorlanan insanlar dünyada yaşanan bu afetlerden etkileniyor ve iç dünyalarında da zor dönemler geçiriyorlar.
Yeni dünyaya uyumlanmayı başarabilenler bu geçişi daha rahat atlatıyor. Hangi duygu titreşiminde isek o enerji ağı büyüyor ve biz o ağa dahil oluyoruz. Enerjilerin artması depresyon, mutsuzluk, agresiflik gibi duyguları besliyor. 11 Kasım 2018 de sismik enerji kaydediliyor ancak hiç bir yerde deprem olmuyor. Araştırmacılar bu dalgaların DNA şeklinde olduğunu gözlemlemiş.
Bu yükseliş ve uyanış enerjisine nasıl uyumlanacağız? Titreşimlerimizi nasıl yükselteceğiz?
Yeni enerjilere uyumlanabilmek için zihinden kurtulmak ve kalp gözümüzü açmak gerekiyor. Biz büyüdükçe oluşan benlik algımızdan kurtulmak ve yeniden çocuk olmak, içimizdeki çocuğu bulmak gerekiyor. Korkusuz, kaygısız, özgür çocuk halimize geri dönmeyi başarabilirsek uyumlanmamız kolaylaşıyor. Enerjimiz saf ve canlı olmalı, sevgi, merhamet ve vicdan yanında koşulsuz sevgi hayatımıza yön vermeli. Enerji blokajlarımızı sadece koşulsuz sevgi ile açabiliriz.
İçsel çocuğumuzu keşfetmek, onu anlamak ve yaralarını sarmak için; içsel çocuğumuza sahip çıkmalı ve ondan özür dilemeli, af dilemeli ve tüm parçalarımızı sevmeliyiz. Kalbimiz ile zihnimiz arasında blokaj olmamalı. Bu şekilde yeni enerjilerle rezonansa girebilir ve yolumuza devam edebiliriz. Enerji alanlarımızı yükseltmek için titreşim bilinç haritasından faydalanabiliriz. Utanç, korku, gurur, kızgınlık, nefret gibi duygulardan arınıp nötr olmak ve koşulsuz sevgi durumuna geçmek gerekiyor. Daha geniş bilgi için Bilinç Frekans Düzeyleri yazısına bakabilirsiniz.
Enerji bedenimiz ve zihin bedenimizde olan değişiklikler eski dünya algısı ile birlikte frekansımızı da değiştiriyor. Biz bu yeni enerjilere uyumlanmayı başarabilirsek değişim ve dönüşüm başlıyor.
Yerküreden bize gelen enerjiler var ve biz bu enerjilerle etkileşim içindeyiz. Dünyanın da bir aurası var. 2010 dan sonra kutup kaymalarının tesbiti ile dünya üzerindeki değişim dikkat çekmeye başlamış. Gezegenimizde bazı enerji hatları ve portalları olduğu ve bu hatlarda büyük bir aktivasyon olduğu gözlemlenmiş.
Kadim öğretileri incelersek tapınakların hep belli bir enerji alanına konumlandırılmış olduğunu görürüz.
Tüm dünyada etkisini gösteren bu enerji hatlarına uyumlanabilirsek hastalık ve sıkıntılardan kurtulabiliriz. Dünya daha duyarlı ve zeki bir bilince doğru ilerliyor. 26 000 yıl süren dönem bitti ve yeni bir döneme giriyoruz. Bu dönemde eril enerji yerini dişil enerjiye bırakıyor. Sulardaki enerjiler de arttı ve pineal gözümüzü uyumlamak üzere çalışıyor.
Bu değişimlere ayak uyduramayan pek çok insan var. Eski dünya düşüncesinde devam etmek uyumlanmayı güçleştiriyor ve tansiyon yükselmeleri ve hastalıklar yaşanıyor. Dünyanın foton kuşağına uyumlandığı ve doğal afetlerin arttığı bu dönemde uyum sağlamakta zorlanan insanlar dünyada yaşanan bu afetlerden etkileniyor ve iç dünyalarında da zor dönemler geçiriyorlar.
Yeni dünyaya uyumlanmayı başarabilenler bu geçişi daha rahat atlatıyor. Hangi duygu titreşiminde isek o enerji ağı büyüyor ve biz o ağa dahil oluyoruz. Enerjilerin artması depresyon, mutsuzluk, agresiflik gibi duyguları besliyor. 11 Kasım 2018 de sismik enerji kaydediliyor ancak hiç bir yerde deprem olmuyor. Araştırmacılar bu dalgaların DNA şeklinde olduğunu gözlemlemiş.
Bu yükseliş ve uyanış enerjisine nasıl uyumlanacağız? Titreşimlerimizi nasıl yükselteceğiz?
Yeni enerjilere uyumlanabilmek için zihinden kurtulmak ve kalp gözümüzü açmak gerekiyor. Biz büyüdükçe oluşan benlik algımızdan kurtulmak ve yeniden çocuk olmak, içimizdeki çocuğu bulmak gerekiyor. Korkusuz, kaygısız, özgür çocuk halimize geri dönmeyi başarabilirsek uyumlanmamız kolaylaşıyor. Enerjimiz saf ve canlı olmalı, sevgi, merhamet ve vicdan yanında koşulsuz sevgi hayatımıza yön vermeli. Enerji blokajlarımızı sadece koşulsuz sevgi ile açabiliriz.
İçsel çocuğumuzu keşfetmek, onu anlamak ve yaralarını sarmak için; içsel çocuğumuza sahip çıkmalı ve ondan özür dilemeli, af dilemeli ve tüm parçalarımızı sevmeliyiz. Kalbimiz ile zihnimiz arasında blokaj olmamalı. Bu şekilde yeni enerjilerle rezonansa girebilir ve yolumuza devam edebiliriz. Enerji alanlarımızı yükseltmek için titreşim bilinç haritasından faydalanabiliriz. Utanç, korku, gurur, kızgınlık, nefret gibi duygulardan arınıp nötr olmak ve koşulsuz sevgi durumuna geçmek gerekiyor. Daha geniş bilgi için Bilinç Frekans Düzeyleri yazısına bakabilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder