İnancın Gücü
Güney Amerika'da bir grup insan kendilerini zehirli yılanlara sokturarak ekstazi(kendinden geçme) yapıyor ancak onlara hiçbir şey olmuyor. Çünkü bu köktendinci grup Tanrı'nın onları koruyacağına inanıyor. İnancın hücrelerimiz üzerindeki inanılmaz gücü😍
İçimizde hep yalnızlık duygusu hisseder yanımızda birileri olsun isteriz. Oysa vücudumuzdaki milyonlarca hücre ile birlikte yaşıyoruz, asla yalnız değiliz çünkü bu hücreler canlı varlıklar. Her bir hücremiz 1.4 voltluk bir pil gibi elektrik üretiyor. Bedenimiz için birbiri ile etkileşim halinde olan enerji dalgaları demek mümkün. Titreşerek varlığımızı devam ettirirken diğer canlılarla da titreşerek bağlantı kuruyoruz. Tüm dalgaların bir araya gelmesi ile oluşan bir alanda varlığımız devam ediyor. Dalgaları birbirinden ayıramayacağımıza göre, o alanda var olan herşeyle bağlantı halindeyiz. Hatta diyebiliriz ki, bağlantıda olduğumuz insanlarla dolanık bir durumda varlığımızı sürdürüyoruz.
Düşüncelerimizin frekansı var ve sürekli yayın yapıyor. Düşüncelerimizle bağlantılı olan şeyleri aktif hale getirerek kendimize çekiyoruz. Kolektif olarak gerçekliği yaratıyoruz. Örneğin bedenimizi ele alalım, aklımızdan bir düşünce geçiyor ve bu düşünce doğrultusundaki talimata, vücudumuzdaki tüm hücreler uyum sağlıyor. Zihin ne derse hücreler onu yapıyor. Zihnimizdeki ses öl derse hücreler ölüyor.
Çok olumlu bir düşünce halinde bir şeyin bizi şifalandıracağına inandığımızda; şifa gerçekleşiyor. (Daha ayrıntılı bilgi için Plasebo Etkisi yazısına tıklayabilirsiniz.)
Olumsuz düşünceye ise nosebo etkisi deniyor. Olumlu düşünce bizi nasıl iyileştiriyorsa, olumsuz düşünce de bizi öldürebiliyor. O halde daha güçlü bir hale gelebilmek için güçlü inanca sahip olmak ve kendimizi programlamayı başarabilmek gerekiyor.
İçimizde hep yalnızlık duygusu hisseder yanımızda birileri olsun isteriz. Oysa vücudumuzdaki milyonlarca hücre ile birlikte yaşıyoruz, asla yalnız değiliz çünkü bu hücreler canlı varlıklar. Her bir hücremiz 1.4 voltluk bir pil gibi elektrik üretiyor. Bedenimiz için birbiri ile etkileşim halinde olan enerji dalgaları demek mümkün. Titreşerek varlığımızı devam ettirirken diğer canlılarla da titreşerek bağlantı kuruyoruz. Tüm dalgaların bir araya gelmesi ile oluşan bir alanda varlığımız devam ediyor. Dalgaları birbirinden ayıramayacağımıza göre, o alanda var olan herşeyle bağlantı halindeyiz. Hatta diyebiliriz ki, bağlantıda olduğumuz insanlarla dolanık bir durumda varlığımızı sürdürüyoruz.
Düşüncelerimizin frekansı var ve sürekli yayın yapıyor. Düşüncelerimizle bağlantılı olan şeyleri aktif hale getirerek kendimize çekiyoruz. Kolektif olarak gerçekliği yaratıyoruz. Örneğin bedenimizi ele alalım, aklımızdan bir düşünce geçiyor ve bu düşünce doğrultusundaki talimata, vücudumuzdaki tüm hücreler uyum sağlıyor. Zihin ne derse hücreler onu yapıyor. Zihnimizdeki ses öl derse hücreler ölüyor.
Çok olumlu bir düşünce halinde bir şeyin bizi şifalandıracağına inandığımızda; şifa gerçekleşiyor. (Daha ayrıntılı bilgi için Plasebo Etkisi yazısına tıklayabilirsiniz.)
Olumsuz düşünceye ise nosebo etkisi deniyor. Olumlu düşünce bizi nasıl iyileştiriyorsa, olumsuz düşünce de bizi öldürebiliyor. O halde daha güçlü bir hale gelebilmek için güçlü inanca sahip olmak ve kendimizi programlamayı başarabilmek gerekiyor.
Yorumlar
Yorum Gönder