İstemeyi Bilmek
"Dünya Allah'ın kahır yurdudur. Kahrı seçtiysen kahır göre dur" demiş Mevlana. Yaşadıklarımızın kendi seçimlerimizle şekillendiği bundan daha güzel ifade edilemezdi sanırım.
Hayata neşe, keyif, coşku penceresinden bakmak, güzel hayaller kurmak, umut dolu ve iyimser olmak varken neden dünyayı çile çekilmesi gereken bir yer olarak görmekte ısrar ediyor ve mutsuz, kahır dolu hayatlar yaşamayı seçiyoruz?
"İsteyin vereyim" demiyor mu Allah? O halde yaşadıklarımız; istediklerimiz ve odaklandıklarımız değil mi?
"Ey gönül istedik de vermedi deme. İstemeyi bilmedin bari yalan söyleme" derken Mevlana, yüzyıllar önce sırrı çözmüş iken neden insanlık acıya, yokluğa, yoksulluğa tutunmaya devam ediyor?
Odaklandığımız şeyleri hayatımıza çektiğimizi biliyor ama Pollyanna'nın iyimserlik şifresini uygulamakta zorlanıyoruz. Çünkü eleştirilerek eleştirmeyi, yargılanarak yargılamayı öğrendik. Hayatın zor olduğu öğretildi hepimize. Oysa hangimiz yardım istedik de yardım gelmedi? Hangimize taşıyamayacağımız dertler yüklendi?
Çocukken her ihtiyacımız olduğunda, Yaradan'dan yardım dilediğimizde kabul olmadı mı dualarımız? Korunduğumuzu, sevildiğimizi hissetmedik mi? Büyümek bize korkmayı, endişelenmeyi, güvenmemeyi öğrettiği için çekmiş olabilir miyiz korktuklarımızı hayatımıza?
Sevildiğimize, korunduğumuza kalpten inanalım çünkü gönülden seviliyor ve korunuyoruz. Dünyanın güzelliğini görsün gözlerimiz, uçuşan kelebeklere, yemyeşil doğaya, ağaçlara, çiçeklere, kuşlara verelim dikkatimizi. Yağan yağmurun güzelliğini hissedelim yüreğimizde, güvenelim insanlığa. Biz inandıkça daha güzel bir yer olacak dünya. Sevgi ile dolduralım kalplerimizi, şükrederek başlayalım her doğan güne. Hayata bize verilmiş bir armağan gözü ile bakalım ve her günü doya doya yaşarken hayatımıza mucizeler çekelim 😍
Hayata neşe, keyif, coşku penceresinden bakmak, güzel hayaller kurmak, umut dolu ve iyimser olmak varken neden dünyayı çile çekilmesi gereken bir yer olarak görmekte ısrar ediyor ve mutsuz, kahır dolu hayatlar yaşamayı seçiyoruz?
"İsteyin vereyim" demiyor mu Allah? O halde yaşadıklarımız; istediklerimiz ve odaklandıklarımız değil mi?
"Ey gönül istedik de vermedi deme. İstemeyi bilmedin bari yalan söyleme" derken Mevlana, yüzyıllar önce sırrı çözmüş iken neden insanlık acıya, yokluğa, yoksulluğa tutunmaya devam ediyor?
Odaklandığımız şeyleri hayatımıza çektiğimizi biliyor ama Pollyanna'nın iyimserlik şifresini uygulamakta zorlanıyoruz. Çünkü eleştirilerek eleştirmeyi, yargılanarak yargılamayı öğrendik. Hayatın zor olduğu öğretildi hepimize. Oysa hangimiz yardım istedik de yardım gelmedi? Hangimize taşıyamayacağımız dertler yüklendi?
Çocukken her ihtiyacımız olduğunda, Yaradan'dan yardım dilediğimizde kabul olmadı mı dualarımız? Korunduğumuzu, sevildiğimizi hissetmedik mi? Büyümek bize korkmayı, endişelenmeyi, güvenmemeyi öğrettiği için çekmiş olabilir miyiz korktuklarımızı hayatımıza?
Sevildiğimize, korunduğumuza kalpten inanalım çünkü gönülden seviliyor ve korunuyoruz. Dünyanın güzelliğini görsün gözlerimiz, uçuşan kelebeklere, yemyeşil doğaya, ağaçlara, çiçeklere, kuşlara verelim dikkatimizi. Yağan yağmurun güzelliğini hissedelim yüreğimizde, güvenelim insanlığa. Biz inandıkça daha güzel bir yer olacak dünya. Sevgi ile dolduralım kalplerimizi, şükrederek başlayalım her doğan güne. Hayata bize verilmiş bir armağan gözü ile bakalım ve her günü doya doya yaşarken hayatımıza mucizeler çekelim 😍
Süper.... Tatilimin hergününde bugünü yaşattığı için şükrettim. Şükür önemli.
YanıtlaSilTeşekkürler, şükür en etkili odaklanma yöntemi ve sükrettikçe mucizeler gelir hayatımıza😍
Sil