SIR

"Çekim yasası" terimi ile ilk kez "Secret" kitabında karşılaştım. Kitabı okuduğumda ilgimi çekmesine rağmen bir çok şey teoride kaldı, hayatımda uygulamaya çalıştığım zamanlar oldu ama ilk başlarda çok başarılı olduğumu söyleyemeyeceğim. Benim için "çekim yasası" kuantum fiziğini keşfettikten sonra anlam kazandı. Çocukluğumdan beri kesin kanıtlar olmadan bir şeyi kabul etmekte zorlanırım.


Hayatımızda olmasını istediğimiz birşeye odaklanmak yerine, olmamasını istediğimiz şeye odaklanarak öyle çok dua ederiz ki, korktuğumuz başımıza gelir.(Negatif Çekim Yasası) İstemediğimiz şey büyür büyür ve cehennemimiz olur.
Görünen şeylere direnmek, onlara güç ve enerji vererek kuvvetlenmelerini sağlamak yerine, yeni görüntüler oluşturmalıyız. Savaş karşıtı eylemler daha çok savaş getirir. Rahibe Teresa'nın "Savaş karşıtı bir gösteriye asla katılmayacağım; beni barışa dair toplandığınızda davet edin." sözü çok anlamlı değil mi?

Herşey bir düşünce ile başlıyor ve bir çok insan tarafından düşünüldükçe büyüyor. O halde çözüm çok basit, savaşa değil barışa odaklanmak. Şimdi bir düşünelim: Hayatımızda olmasını istemediğimiz şeylere odaklanarak, onu daha da büyüttüğümüzün farkında mıyız?

Mevlana'nın "Mesnevi" adlı şahaserinde bakın bu konu nasıl anlatılmış:

"Ademoğlu hayalle gelişir. Hayalleri güzelse onunla rahatlaşır. Yok...Eğer gözüne kötü hayaller görünürse ateşten eriyen mum gibi erir gider. Yılanların, akreplerin içinde bile olsan Allah, seni güzel hayallerle avutursa, Yılanlar akrepler sana munis olur. Çünkü hayalin, aşağılık şeyleri altın yapan bir kimyadır."


Sahip olamadığımız şeylere odaklandığımız zaman; sürekli bu konuda konuşur, arkadaşlarımıza anlatır, ailemize yakınır ve "Buna sahip olma imkanım yok, çok pahalı." vb cümleler kurar ve böylece imkansız olmasını sağlarız. Çünkü odaklandığımız şey yokluktur. Bolluk, varlık, bereket istiyorsak varlığa odaklanmalı, yokluktan yakınmak yerine varlıkla ilgili hayaller kurmalıyız. Örneğin hayalimizde almak istediğimiz bir araba var ise; kendimizi o arabanın içinde hayal etmek veya galeriye gidip direk arabanın koltuğuna oturmak enerjimizi olumlu yönde harekete geçirir. "O araba çok pahalı, asla alamam." demek ise negatiftir ve bizi hayalimizden uzaklaştırır.

SIR; bize hayallerimizi gerçekleştirmenin bizim elimizde olduğunu, dünyamızı bizim yapılandırdığımızı anlatıyor. Kısaca diyebiliriz ki; duygu ve düşüncelerimiz, dileklerimiz gün gelecek gerçek olacak. Bir kez daha kendimize bakalım ve ne düşündüğümüzün, hangi duygu titreşiminde olduğumuzun, frekansımızın farkına varalım. Duygularımızın bir frekansı var ve nefret, öfke, suçluluk, affedememe gibi duygular frekansımızı düşürürken, sevgi, hoşgörü, affetme gibi duygular frekansımızı yükseltiyor. Bir şeyin olabilmesi için; titreşimimizin istediğimiz şey ile aynı frekansta olması gerekiyor.

Noktayı Charles Haanel'in bir sözü ile koyalım: "Sevgiyi elde etmek için... içinizi onunla öyle bir doldurun ki; sevgiyi çeken bir mıknatıs olun."

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

5 Elemente Göre Kişilik Özellikleri

Mutluluk ve Kitabım

AN'da Yaşamak, Akışta Kalmak