Kayıtlar

2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yeni Yıla Girmeden Önce Arınalım

Resim
Tam şu andaki duygu durumu ve hislerimizin yaşayacak olduğumuz şeylere zemin oluşturduğunu, yaşayacaklarımızı etkilediğini fark edebiliyor muyuz? Tam şu anda ne düşünüyoruz? Neşe, sevinç ve coşku içinde anın tadını çıkarırken huzur içinde miyiz? Yoksa geçmişte yaşadığımız kırgınlıklara, acılara mı takılı kaldık? Ya da kendimizi başkalarıyla kıyaslayıp neden şanssız olduğumuzu düşünüyor, kıskanıyor veya eleştirmek, yargılamakla mı meşgulüz? Hangisi?

Plasebo Etkisi ve Mucizeler

Resim
Tekerlekli sandalye ile hastahaneye getirilen genç bir hanım perişan  durumdadır ve nefes almakta zorluk çekmektedir. Plasebo etkisinin bilincinde olan acil doktoru, enjektöre C vitamini çeker ve hastaya; "Sizin durumunuza özel bir ilaç bu, yurtdışından geldi." diyerek ilacı enjekte eder ve yarım saat sonra hastayı kontrol edeceğini söyler. Döndüğünde hasta ayaklanmış ve düzelmiştir. Bu örnekte çok güzel açıklanan plasebo etkisi için kısaca; telkinle iyileşme hali diyebiliriz. Dün bir doktorun konuşmasını dinlerken, oldukça şaşırdım. Şöyle diyor özet olarak: "Kanser hastalarına, kemoterapiyi iyileştirici etkisi çok az olduğu için önermezdim, ancak artık bu konuda yorum yapmıyorum, çünkü kişi tedaviden sonuç alacağına inanırsa iyileşiyor." Günümüzde düşünce gücüyle tümörlerden kurtulan, kanseri yenen kişilerle ilgili haberler duyuyoruz sık sık.

Ölüm Ötesi

Resim
Beynimizin derinlerine indiğimizde, birbiri ile iletişim halinde olan nöronlar çıkıyor karşımıza. Daha da derinlere indiğimizde, atomlar, atomların ötesine geçtiğimizde ise  saf bilgi ile karşılaşıyoruz. Bu bilgiyi bilinç, düşünce veya data diye de adlandırabiliriz. Bu bilgiler ışığında beyne tekrar baktığımızda; hem madde, hem de kuantum boyutunu görebiliriz. Kısaca; beynimizin özü bilgidir.

Mutluluk Molekülü Dopamin ve Bağımlılıklarımız

Resim
Bağımlılıklarımızdan bahsetmiştik bir önceki yazıda. Bugün bağımlılıklarımızın sorumlusu olan dopaminden bahsedeceğiz. Mutluluk molekülü diyebileceğimiz dopamin, zevk ve keyif hislerini açığa çıkaran bir kimyasal. Vücuttan beyne sinyaller iletiyor. Duygusal tepkilerimizin  ve eylemlerimizin kontrolünün sağlanmasında önemli bir payı var. Hafıza, ruh hali, öğrenme, depresyon, uyku düzeni, konsantrasyon, motor kontrol gibi pek çok fonksiyon dopaminin salınımı ile ilişkili.

Bağımlılıklarımız

Resim
Mutsuz olduğumuzda; kendimize neden mutsuz olduğumuzu sormak mı? Mutsuzluğumuzu gidermek için; haz veren şeylerle mutlu olmaya çalışmak mı? Eğer bu yazıyı okuyorsanız hayatı sorguluyorsunuz demektir. Hayatı sorgulamak, özellikle: "Neden yaşıyorum? Neden bu dünyaya geldim? Mutlu ve huzurlu olabilmek için ne yapmalıyım?" gibi sorular ruhsal farkındalığımızı artırır. Hayatın bir anlamı olduğunu düşünmek, mutlu ve huzurlu olmamızı sağlar.

Neden Sakin Olmalıyız?

Resim
Tüm öğretilerde sakin ve dingin olmanın öneminden bahsedilir ve bu duygu durumuna girebilmek için namaz, meditasyon, oruç gibi ibadetler yapmamız tavsiye edilir. Peki neden dingin olmak zorundayız? Düşünce ve duygularımız suya atılan bir taş  gibi dalgalar halinde yayılır ve benzer enerjilerle birleşerek bize geri döner. Dalgalı suya taş atarsak, taş direk dibe batar. Dalgalı, çalkalanan bir suda, durgun suya attığımız taşın dalga dalga yayılan ahengini görmek mümkün olmaz.

Okul Başarısı Ölçüt Olabilir mi?

Resim
Çocuklarımızı bilişsel ve davranışsal yönden gelişmeleri ve hayata hazırlanabilmeleri için okula gönderiyoruz. Okul sistemi içinde; çocuğumuzda olan yeteneklerin geliştirildiğini söyleyebilir miyiz? Doğru eğitim modelinde; eğitimin bireyselleştirilmesi ve çocuğa ait yeteneklerin ortaya çıkarılarak, geliştirilmesi hedefleniyor. Her çocuk özeldir ve mutlaka yetenekli olduğu bir alan vardır. O alanın keşfedilmesi ve çocuğun bu doğrultuda topluma kazandırılması amaçlanıyor. Bunlar müfredatımızda söylem olarak yer alıyor. Ancak uygulamada ne kadar başarılı olduğumuz tartışılır.

Sağlıklı Aile Düzeni, Sağlıklı Toplum

Resim
Doğan Cüceloğlu :"Sağlıklı aile düzeni, ailenin gereksinmelerini doğal olarak karşılar ve her bir aile üyesi, o aileye ait olmaktan mutludur. Sağlıksız aile düzeninde gereksinmeler karşılanamaz ve aile üyeleri, mutsuz ve doyumsuz oldukları halde, bu hastalıklı durumu devam ettirebilmek için çaba gösterirler." diyor. O halde sağlıklı bir ailede; Aile bireyleri arasında sevgi ve saygıya dayanan bağlar vardır. Aile; sevgi, birlik, beraberlik ve güven bilinci ile yapılandırılmıştır. Kişiler arasında olumlu ve yapıcı bir ilişki vardır. Kişiler üzerine düşen sorumlulukları isteyerek yerine getirirler. Aile üyeleri arasında kişisel farklılıklara saygı duyulur. Aile üyeleri değerlidir ve bu bilinçle hareket edilir. Çatışma durumlarında; eşler birbirini kırmadan sorunu değerlendirme ve çözebilme becerisine sahiptirler. Sorunlar karşılıklı anlayış ve diyalogla çözümlenir.

Çocuklarımıza Öz Değer Duygusunu Nasıl Kazandırabiliriz?

Resim
Bilim adamlarının çalışmaları sonucu; henüz doğmamış, anne karnındaki bir fetüsün dışarıdan gelen etkileri duyumsadığı ve buna dayanarak ilkel bir duygusal yaşam geliştirdiği öne sürülüyor. Bu görüşe göre; fetüs, annenin duygu durumunu, beslenme şeklini hissederek kendisi ile ilgili bilinçaltı kodlamaları yapar. Kendisinin istenen veya önem verilen bir varlık olup olmadığına dair edindiği bu ilkel algılar, benlik kavramının çekirdeğini oluşturur. Doğduğu andan itibaren, etkilendiği çevre daha da genişler ve bu ilişki ağı içinde, çocuğun benlik bilinci ve kişiliği oluşur.

İşini İyi Yapmak Karakterin Yansımasıdır

Resim
"Bu kuşağın ebeveynleri; çocuklarının karşılarına çıkan engelleri ortadan kaldırarak, çocuklarının hayatlarını kolay hale getirerek en büyük kötülüğü yapıyorlar." Bu sözü can dostum göndermiş ve altına şöyle bir yorum yazmış: "Yapmayın, her işlerine siz koşmayın. Nasıl olsa annem, babam halleder mantığını yerleştirmeyin çocuklarınızın kafasına. Hayat acımasız." Kadim dostum çok haklı. Bu dünyaya deneyimleyebilmek, bilincimizi geliştirebilmek ve hayatı okuyabilmek amacı ile geldik. Hatta diyebiliriz ki, biz hata yaptığımız için başımıza bir şey gelmez, biz bir şeyi deneyimleyebilmek için hata yaparız.

Antik Devler

Resim
Antik uzaylılarla ilgili bir belgesel izledim. Belgeselde, tek gözü olan devlerden bahsediliyordu. İlkokulda, arkasında hikayeler olan bir takvimimiz vardı sınıfımızda. Tenefüs saatinde arkadaşlarımla o hikayeleri okurduk. Hikayelerden biri Tepegöz'dü. Dede Korkut'a ait olan bu hikayeyi birkaç kez okuduğumuzu anımsadım.

Yaşamın Yankısı

Resim
Bir adam oğluyla beraber ormanda yürüyüş yapıyormuş. Çocuk bir şeye takılıp düşünce "ahhh" diye bağırmış. İleride bir dağın tepesinden "ahhh" diye bir ses gelmiş. Çocuk şaşırarak "Sen kimsin?" diye bağırmış. Cevap: "Sen kimsin?" olmuş. Aldığı cevaba kızan çocuk: "Sen bir korkaksın" diye tekrar bağırmış. Dağdan gelen ses: "Sen bir korkaksın." demiş. Çocuk babasına dönüp: "Baba neler oluyor?" diye sormuş. Oğlum demiş babası" Dinle ve öğren!" Dağa doğru: " Sana hayranım." diye seslenmiş. Gelen cevap: "Sana hayranım!" olmuş. Baba tekrar bağırmış: "Sen muhteşemsin!" Gelen cevap: "Sen muhteşemsin!" Ne olduğunu kavrayamayan çocuğa babası şöyle  açıklamış: " İnsanlar buna yankı derler, ama aslında bu yaşamdır. Yaşam daima sana, senin verdiklerini geri verir. Yaşam davranışlarımızın aynasıdır. Daha fazla sevgi istediğin zaman daha çok sev! Daha fazla şefkat istedi...

Öğretmenler Günümüz Kutlu Olsun

Resim
Bugün öğretmenler günü, öğretmenlik topluma yön veren, toplumu şekillendiren kutsal bir meslek. Gelecek kuşaklar öğretmenlerimizin ellerinde şekilleniyor. Sevgili öğretmenlerimize bu kutlu yolda başarılar diliyorum. "Okullarda öğretim vazifesinin güvenilebilir ellere teslimini, ülke çocuğunun, o görevi kendine hem bir meslek, hem bir ülkü sayacak üstün ve saygı değer öğretmenler tarafından yetiştirilmesini sağlamak için öğretmenlik, diğer serbest ve yüksek meslekler gibi, aşama aşama ilerlemeye ve her halde zenginlik sağlamaya uygun bir meslek haline getirilmelidir. Dünyanın her tarafında öğretmenler, insan toplumunun en öz verili ve saygı değer unsurlarıdır." Mustafa Kemal Atatürk(1923,Ankara)

Hayatın Akışına Güvenmek

Resim
Bilge insanları gözlemlersek, ilk dikkatimizi çeken şey ne kadar huzurlu ve dingin olduklarıdır. Huzurludurlar çünkü ilahi akışa güvenirler, herşeyin olması gerektiği için olduğunu bilirler. Dingin bir ruh hali içindedirler, çünkü ilahi koruma altında olduklarını bilirler.

Hayallerimize Nasıl Kavuşuruz?

Resim
Frekansımız, içinde bulunduğumuz gerçeklikle ilgili ve hayallerimiz de bu gerçeklikle ilişkili. Kaynak biziz ve düşündüğümüz, hayalini kurduğumuz şeyler gerçekleşiyor. İsteklerimiz ise, potansiyelimizle doğru orantılı. Önce biz birşeyi istiyoruz, isteme duygusu frekansımıza göre bize Yaratıcı tarafından veriliyor. İstediğimiz şeyin frekansına uyumlandığımız için isteyebiliyoruz ve o şeyin olması için, birçok tesadüf bir araya geliyor. Çünkü, evrende eşzamanlı bir yaratım sözkonusu. Örneğin, zengin insanlar gibi davranmaya ve düşünmeye başladığımız an, o frekansta titreştiğimiz için zenginliği kendimize çekiyoruz.

Din ve Bilim (İkiz Paradoksu ve Zaman Kavramı)

Resim
Einstein'ın ikiz paradoksu ile ilgili bir belgesel izledim ve aklıma babam geldi. Babam bize Kuran'da geçen Bakara Suresi'nde 100 yıl uyuyan bir kişinin uyandırıldığını, kişiye; "Ne kadar kaldın?" diye sorulduğunu, kişinin; "Bir gün veya bir günün birazı kadar kaldım" dediğini anlatır, "Buradaki zamanla ahiretteki zaman farklı" derdi.

Enerji Denizi

Resim
Bu sabah yürüyüşümde, Frederic Chopin'in "Mysterious Forest" adlı eserini dinlerken, kendimi enerji denizinde yüzüyor gibi hissettim. Benzer enerjilerin birbirine çekildiği kocaman bir denizde titreşerek yol alıyoruz. Bizim bir enerjimiz olduğu gibi düşüncelerimizin, duygularımızın, bulunduğumuz mekanın da bir enerjisi var. Bulunduğumuz mekandaki eşyaların bile bir enerjisi var. Çiçekler, hayvanlar, dağlar, taşlarla birlikte titreşerek varlığımızı sürdürüyoruz.

Tekamülün Hangi Aşamasında Olduğumuzu Nasıl Anlarız?

Resim
Birinci Aşama: Bu aşamada madde ile sınanırız. Para kazanmak ve hayatımızı düzene koymak için mücadele ederiz. Ancak genellikle çalışmalarımız boşa gider, belirlediğimiz hedeflere ulaşamayız. Sömürüldüğümüzü ve hırpalandığımızı hissederiz. Bu aşamadan çıkabilmek için; nefes kontrolü ile düşük titreşimli (kıskançlık, düşmanlık, kin, nefret) duyguları dönüştürmek hayata karşı dik durabilmek gerekir. Doğada vakit geçirmek, spor yapmak ve ibadet etmek büyük fayda sağlar. İkinci Aşama: Sorgulamanın başladığı bu aşamada sınavımız enerjimizi doğru kullanabilmektir. Yaratım gücümüz artar, düşündüklerimiz gerçekleşir bu yüzden düşüncelerimizi kontrol etmeyi öğrenmek gerekir. Gerçekten sevildiğimizi hissettiğimiz bir dönemdir.  Üçüncü Aşama: Enerjimizin çok güçlendiği bu boyutta duyguları kontrol edebilmek büyük önem taşır. Maddi anlamda refah yaşanan bu dönemin sınavı vazgeçebilmek ve insanlar ve olaylarla ilgili sıkıntıları hazmedebilmek ile ilgilidir. Dördüncü Aşama: Düşünce ...

Yağmur Zamanı

Resim
Yağmur bir dua, arınma, kendimle başbaşa kalma ve ruhumla bir olma zamanıdır benim için. Sonsuz bir huzur duygusu kaplar içimi yağmur yağınca. Kahvemi alır, içim kıpır kıpır kurulurum balkona. Eskiden kamelyaların çatıları, ondüle denilen bir malzeme ile kaplanırdı. Yağmur yağdığında öyle muhteşem bir ses çıkarırdı ki, dinlediğim en güzel müziklerden biridir dimağımda.

Din ve Bilim (Öteki Alemler)

Resim
Dini kaynaklarda, öteki alemler olduğundan; melekler, şeytanlar ve cinlerden bahsedilir. Öteki alemleri, frekansımızın elverdiği ölçüde görebildiğimiz gerçeği ortada. Nitekim, frekanslarını diğer boyutlara ayarlayabilen ve diğer boyutlarla bağlantı kurmayı başarmış olan Peygamberler, Ermişler ve Bilgeler ile Kutsal Kitaplar bunun kanıtı. Ünlü Bilim İnsanı Profesör Stephan Hawking evrende 10 uzay, 1 zaman olmak üzere 11 boyut olduğunu, bizim sadece 3 uzay, 1 zaman olmak üzere 4 boyutu algılayabildiğimizi söylüyor. Dini kaynaklarda bahsedilen diğer 7 boyutu ise, mikro seviyede kıvrılıp küçüldüğü için algılayamıyoruz.

Atam Sen Rahat Uyu

Resim
Sonbaharın geldiğini 10 Kasım'da hissederim ben. Ağaçlar daha hüzünlü, gökyüzü daha buruk görünür gözüme. Yapraklarını dökmüş, çıplak kalmış ağaçlarda görürüm öksüzlüğümü. Tam seksen yıl geçmiş Atam olmadan, seksen kez dünya güneşin etrafında dönmüş Atamsız. Sonra başımı kaldırıp gökyüzüne bakar, mavi derinliklerde gözlerini, sonbahar güneşinde dalgalanan sarı saçlarını görürüm ve içtenlikle seslenirim; Atam sen rahat uyu, İzindeyiz.

Din ve Bilim (Dağların Hareket Etmesi)

Resim
Kuran'ı Kerim'de Neml Suresi 88. Ayette; "Dağları görür, onların durduğunu sanırsın; oysa bulutlar gibi hareket ederler. Bu herşeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır." der. Kuantum fiziğine göre: Her parçacığın, pozitron denilen karşı parçacığı vardır. Artı elektrik yüklü bir parçacığın pozitronu eksi elektrik yüklü, eksi elektrik yüklü bir parçacığın pozitronu ise artı elektrik yüklüdür. Evrendeki ve vücudumuzdaki tüm bu parçacıklar, birbirleri ile etkileşim halindedir ve birbirlerini yok edip enerjiye dönüşür ve ardından da çok hızlı bir şekilde, tekrar parçacık haline gelirler.

Din ve Bilim (Enerji)

Resim
Kuantum fiziğinin keşfinden sonra çok şey tekrar sorgulanmaya başladı. Özellikle mikroda en küçük yapıtaşının enerji olduğunun ispatlanması Kuran'da yer alan ayetlerle örtüşünce din ve bilim arasında bir köprü kurulmasını sağladı. Asırlardır tasavvufçuların anlatmak için çabaladığı herşey kuantum fiziği ile değer kazandı. Bilim adamları reddettikleri Yaradılış Efsanesini sorgulamaya başladılar.

Epifiz Bezi ve Florür

Resim
Bilim adamlarının ruh molekülü dediği DMT, melatonin ve serotonin hormonlarını salgılayan, 3. göz de denilen epifiz bezimizden bahsetmiştik. Bugün epifiz bezimizin kireçlenmesine sebep olan, sodyum florürden ve epifiz bezimizin daha sağlıklı olabilmesi için, nelere dikkat etmemiz gerektiğinden bahsedeceğim. Nükleer atıklardan elde edilen sodyum florürün, epifiz bezi üzerindeki etkileri ile ilgili çalışmaları Jennifer Luke başlatmış ve epifiz bezinin, vücutta florürü en fazla emen ve sonuçta katılaşıp, kireçlenerek küçülen ve çalışamayan organımız olduğunu bildirmiş.

Ruh Molekülü (DMT)

Resim
Beynimizdeki her bölüm simetriktir ve iki tanedir. Bir tek bölüm hariç, üçüncü göz de denilen ve kozalağa benzeyen, mercimek büyüklüğündeki, ruhumuzun evi ya da diğer boyutlara açılan kapısı diyebileceğimiz epifiz bezimiz tektir. Epifiz bezinin sembolü olan kozalağa benzeyen yapıyı; Papa'nın Asası'nda, Buda Heykel'inde, Vatikan Meydanı'nda, Sümer krallarının kalpağında, Asur krallığında, Yunan tanrılarında, Eski Mısır duvar resimlerinde görebiliriz. Kuran'da "kalp gözü" olarak ifade edilirken, Antik Mısır'da ise Ra'nın gözü olarak çıkıyor karşımıza.

Dolunay ve Yeni Ay Ritüelleri

Resim
Eski medeniyetlerden günümüze kadar ulaşan, ayın döngülerinin esas alındığı, evrensel güçlerden yararlanmak amaçlı yapılan ritüellereden bahsetmek istiyorum bugün. Yeni ay zamanını yeni bir girişime başlamak, dolunay zamanını ise istenmeyen bir olay veya kişiden kurtulmak için kullanabiliriz. Yeni ay bize işleri yoluna koymak, düzenlemek, yeni kapılar açmak için tanınan bir zaman. Yeniden yapılanma vakti diyebiliriz. Ekinlerin ekildiği, yeni kararların alındığı ve enerjimizin yüksek olduğu yeni ay da isteklerimizi bir kağıda yazıp görebileceğimiz bir yerde  muhafaza ederek sık sık isteklerimize odaklanabiliriz.

Annem'in Doğa Sevgisi

Resim
Annem çiçeklere ve doğaya çok düşkündü. Yaşaması en zor çiçekleri bile canlandırırdı.  Dışarıya çıktığında hoşuna giden çiçeklerden küçük bir parça alıp, eve gelince dikerdi hemen ve o çiçek mutlaka tutardı. Ben gençlik yıllarımda çiçek yetiştirmek konusunda zorlandığımda anneme nasıl başardığını sorardım. Annem: "Onlar senin sevgini hisseder, konuş onlarla ve ilgilen" derdi. Çiçeklere gönül verince ben de çiçek yetiştirme konusunda başarılı olmaya başladım.

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun

Resim
Bugün Cumhuriyetimizin kuruluşunun 95. yılını kutluyoruz. Gururlu ve onurlu olmak hakkımız bugün. Dünyada  eşi benzeri olmayan Büyük Õnderimiz, Sevgili Atamız ve kahramanlık öyküleri ile dolu Kurtuluş Savaşımızla ne kadar övünsek az. Cumhuriyetimizin kazanımları paha biçilemez değerde ve yapılan devrimlere bakınca Atatürk'ün geleceği görme yeteneğine hayran olmamak elde değil.

Frekansımızı Nasıl Yükseltiriz?

Resim
Frekansımızın yüksek olabilmesi için, ruh halimiz pozitif olmalı. Hayatın akışına güvenmeli, herşeyin yolunda olduğuna inanmalıyız. Bedenimizde, bize sıkıntı veren enerjilerden kurtulmalıyız. İşe hayatımızdaki olayları, kişileri ve kendimizi affederek başlayabiliriz." İnsanları yargılamaktan vazgeçip, hoşgörüyü hayat felsefemiz haline getirmeliyiz.

Mevlana'dan Yaşam Öğütleri

Resim
Günleri say, servetini say, büyüklerini say... Ama, yerinde sayma! Eşini beğen, işini beğen, aşını beğen... Ama, kendini beğenme!

Aşk Biter mi?

Resim
Aşk , aynı şekilde titreşen, frekans düzeyleri aynı olan kişilerin birbirine çekilmesidir. Kişiler karşılaştıkları anda, ruh eşlerini bulduklarını hisseder ve genellikle ayrı kalmaya tahammül edemedikleri için, hayatlarını paylaşmak üzere evlenirler. "Aynı yastıkta kocayın" diye bir atasözümüz vardır, bu bize eskiden enerji  ve frekans konusunun bilindiğini gösteriyor. Aynı yastığa baş konulduğunda, eşlerden frekansı daha yüksek olan, diğerinin frekansını yükselteceği ve böylece eşler arasında denge sağlanacağı için, ilişki mutlu bir şekilde devam eder.(Bu konuda daha geniş bilgi için   Bilinç Frekans Düzeyleri  yazısına bakabilirsiniz.) Eşler arasındaki titreşim seviyeleri ve frekans aynı ise araya mesafeler girse de fark etmez, onlar ruh eşini bulmuştur zaten. Görücü usulü evlenenlerde boşanma daha az, çünkü benzer titreşimde olan ailelerin çocukları evleniyor, benzer yaşam sürerken birbirlerini dengeliyor, hatta evlendikten sonra aynı frekansta titreşmey...

Şans Tohumları Ekmek Elimizde

Resim
Bugün soru- cevap şeklinde şans konusunu irdeleyelim birlikte. Bazı insanlar çok zengin olabilirken, bazıları neden olamıyor? Bazı insanlar başarılı iken, bazıları neden başarısız? Sürekli hastahanelerde kontrolden geçen, sağlıklı olmak için özen gösteren birçok insan hasta iken, köylerde hiç doktora gitmemiş sağlıklı  insanlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Neden bazı insanlar mutlu iken, bazıları mutsuz?

İki Damla Yağ ve Mutluluğun Gizi

Resim
Hayatıma yön veren insanlardan biridir Paulo Coelho. Kendimi arayış yolculuğum "Simyacı" ile başladı. Hemen her kitabını büyük bir keyifle okuduğum Paulo Coelho'nun "Simyacı" adlı kitabında yer alan küçük bir öykü ile mutluluğu anlatmak istiyorum bugün. Bir tüccar Mutluluğun Gizi'ni öğrenmesi için oğlunu insanların en bilgesinin yanına yollamış. Delikanlı bir çölde kırk gün yürüdükten sonra, sonunda bir tepenin üzerinde bulunan güzel bir şatoya varmış. Söz konusu bilge burada yaşıyormuş.

Işık Olmak, Aydınlanmak

Resim
Ezoterik öğretilerde "Bilgin arttıkça ışığın da artacak, birgün gelecek ışık olacaksın ve gölgen olmayacak" der. Karanlıkta gölge yoktur, yani kendi mağaramızda farkındalıksız, yorucu bir yaşam süreriz. Işığı gördüğümüzde herşey değişir ve arkamızda küçük de olsa bir gölge belirmeye başlar. Bilincin ışığının uyanmaya başladığı yerdeyiz. Gölgemiz içimizdeki içsel insanı ve onun egosunu kapsar.

Bilinçaltımıza Yön Vermek

Resim
Bilinçaltı kavramını bilgisayar örneği ile açıklarsak; bilgisayarın donanım sistemi bilinçaltımız, işletim sistemi ve programlar ise bilincimizdir. Bilinçaltımız, bilgisayarın hafızası gibi her türlü bilgiyi kaydeder ama işletim sistemi bilincimizdedir. Bilgisayar verdiğimiz komutları yerine getirir ancak hafızada virüs varsa istenen verimi alamayız, önümüze hiç istemediğimiz bir sayfa açılabilir. Bu virüsleri önyargılar, korkular, yanlış inanış ve fobilere benzetebiliriz. Bu virüslere karşı ne yapabiliriz? Virüslerden kurtulmak mümkün, bilinçaltımızı yeniden programlamak için pozitif telkinler vererek, istediklerimize ulaşabilir, hedeflerimizi gerçekleştirebiliriz. Bilinçaltı muhteşem kapasitesine rağmen,  bilincin her dediğini yapan saf bir çocuk gibidir. Bilincin söylediği şeye odaklanır. Kendimizi çok sağlıklı ve harika hissettiğimizi söylediğimizde, vücudumuz hemen dikleşir ve canlanır. Sabah uyanmak istediğimiz saati söylediğimizde, bizi o saatte uyandırır. Bu ve b...

Letaifler (Çakralar)

Resim
Vücudumuzdaki çakralar hormonal sistemdeki salgı bezleri ile bağlantılıdır. Büyük sinir ağlarına da yakındırlar ve bazı noktalarda omurga ile kesişirler. Çakrada olan bir sorun; salgı bezini ve o salgı bezinin bağlı olduğu yapıyı etkiler. Her çakra düşünce ve duygularımızla bağlantı halindedir. "Andolsun, biz sizin üzerinizde yedi yol yarattık." Muminun süresi 17 Çakralar evrensel bilgiye açılan kapılardır. Çakraların frekansı yükseldikçe, yüksek frekanslı bilgilere erişim imkânı oluşur. Çakralar açık ve aktif olduğunda; hayat enerjisi bedene akar. Ancak çakra kapalı ise, bağlı olduğu hatta hastalık oluşur. Çakra çok yüksek frekansta titreşmeye başladığı zaman; çakranın frekansı ile orantılı evrensel bilgi beyne akmaya başlar. "Onlar O'nun bilgisinden, bizzat kendisinin dilediği dışında hiçbir şeyi kavrayamazlar." Bakara suresi 255. Ayet Yedi çakranın her biri içsel gelişim basamakları ile de bağlantı halindedir. Çakraya ait yaşam deneyimi ...

Bilinç Frekans Düzeyleri

Resim
İnsan'ı Kamil olabilmek için gereken altı aşamadan bahsetmiştik. Bugünkü konumuz bu aşamalardaki bilinç frekans düzeyleri ile ilgili. Evrende canlı veya cansız herşeyin bir titreşimi var. Bu titreşimlerle etrafımıza sürekli frekans yayıyoruz. Duygu ve düşüncelerimizin , bireysel ve toplumsal bilincin de bir frekansı var. Evrenin, yıldızların, bedenimizin,  hücrelerimizin olduğu gibi bakteri ve virüslerin de bir frekansı var. Bedenimizin frekansı ile çatışan dalga boyları bizi hasta ediyor. Bunu önlemek için hücreyi doğal frekansına döndürmek gerekiyor. (Konu ile ilgili  Ses Dalgaları İle Bedeni Ve Zihni Şifalandırma  yazısına bakabilirsiniz.) Kısaca diyebiliriz ki sevgi dolu, huzurlu, merhametli, hoşgörülü, neşeli bir bireysek; enerjimizi yükseltip fiziksel ve zihinsel olarak sağlıklı olurken, frekansımızı da yükseltiyoruz. Dr. David Hawkins frekanslarla ilgili çalışmalar yapmış ve herşeyin bir frekansı olduğunu teyid etmiş bir bilim adamı. Ayrıca yüksek ...

Toltek Bilgeliği ve Dört Anlaşma

Resim
Toltek bilgeliği Meksika Kızılderilileri tarafından uygulanan bir öğretidir. Doğal yasalara uyumlu bir yaşam sürmeyi amaç edinen Toltekler kendilerini doğanın ve evrenin bir parçası olarak görürler.  Toltek kelimesi bilgi insanı anlamındadır. Uzun süre insanların hazır olmadığı gerekçesiyle  gizli tutulan bu bilgiler 21 yıl önce Don Miguel Ruiz tarafından "Dört Anlaşma" kitabı ile yayınlandı. Birinci Anlaşma: Kelimelerimizi özenle seçmeliyiz. Kelimeler büyük bir güç taşır ve kullandığımız kelimeler yaşamımızı şekillendirir. Söz büyüdür de diyebiliriz. Kullandığımız sözcükler bizim ve başkalarının fikir ve algılarını etkileyecek güce sahip. Kendimizi ve diğer insanları eleştirmekten, yargılamaktan, dedikodu yapmaktan uzak durmalı, sürekli olarak sızlanmayı bırakmalıyız. "Ağzından çıkanı kulağın duysun." deriz. Çünkü sözcüklerimizle farkında olmadan kaderimizi değiştirebiliriz. O halde kelimelerimizi seçerken dikkatli olmalı, kullandığımız sözcüklerin kendim...

Okinawa'lı Japonların Yaşam Sırları

Resim
Japonya'nın Okinawa Adası insan ömrünün dünyada en uzun olduğu yer. Üstelik gayet dinç ve hayatın içinde bu insanlar. Birçoğu 100 yaşın üzerinde olan Okinawa'lılar sabahları sporla güne başlıyor, hafta sonları pikniğe gidiyorlar. Deniz ürünleri, meyve, sebze, soya ağırlıklı besleniyor yeşil çay içiyorlar. Ruh ve beden dengesine önem verdikleri için hasta olmuyor genellikle ecelleriyle ölüyorlar. Üstelik stres ve depresyon nedir bilmiyorlar. Uzun, keyifli ve dingin yaşayan adalıların bugünlerde çok popüler olan bir sırları daha var. Hayattaki hedeflerini keşfederek o doğrultuda yaşamak. Bir gaye veya hedefe içten gelerek bağlanmak.

Ses Dalgaları ile Bedeni ve Zihni Şifalandırma

Resim
Evrende atomdan moleküle , hücreden organa kadar herşeyin bir titreşimi var. Bu titreşimler sonucu oluşan frekanslar güçlü bir enerji kanalı oluşturuyor ve vücudumuzu etkiliyor. Gözlerimizi kapatıp vücut sesimizi dinleyerek, ellerimizle dizlerimize tempolu vurarak kendi vücut titreşimimizi yakalayabiliriz. Hasta olunca nabzımıza bakarken aslında vücudumuzun titreşimini kontrol ediyoruz. Vücut titreşimimiz bozulunca hastalıklar ortaya çıkıyor. Ses ile şifa terapisinde amaç vücudun bozulan titreşiminin yeniden düzenlenmesidir.

Sevgili Babam

Resim
    Bugün sabah yürüyüşü yaparken Sevgili Babamın bir sözünü anımsadım. "Göz odur ki dağın ardını görmeli, akıl odur ki başa geleceği önceden bilmeli" derdi babam.     Ben bu sözü hep akılla bağdaştırmıştım; yani insan dağın ardında ne olduğunu görecek, başına gelebilecekleri bilecek kadar akıllı olmalı diye düşünürdüm.     Bu sabah birden farklı bir şey oldu, içimde bir ses bana "dağın ardını görmeli" ile kastedilen şeyin algıların açılması olduğunu söyledi. "Başa geleceği önceden  bilmek" ise sezgilerin güçlenmesiydi. Doğrusu ne kadar akıllı olursak olalım dağın ardını görmek aklın ötesinde bazı yetenekler istiyor. Hiç böyle düşünmemiştim. Beşinci ve altıncı aşamada olan kişilerde oluşabilecek yetenekler.( İnsan'ı Kamil Olabilmek İçin Geçmemiz Gereken Aşamalar  yazısına bakabilirsiniz.)     Eski medeniyetlerin  bugün kaybolan birçok bilgiyi bildiğini keşfettiğimde hep şaşırırım. Atasözlerini irdelediğimizde hepsinin bilgelikle ...

İnsan'ı Kamil Olabilmek İçin Geçmemiz Gereken Aşamalar

Resim
    1. Nefs'i Emmare :     ibn Arabi'nin ifadesiyle sahibine emreden nefs boyutudur ve kişi beden odaklı yaşar. Çıkar amaçlı ilişkiler kurar ve maddeye büyük önem verir. Frekansı düşük olduğu için kıskançlık, korku, yargılama, eleştiri gibi duygular taşır, merhametsiz ve takıntılıdır.     Şeriat kapısı da denilen bu boyutta ibadet etmek, zikir ve dua etmek  fayda sağlar.     2. Nefs'i Levvame:     (İbn Arabi' nin ifadesiyle sahibini sorgulayan nefs)     Sorgulamanın başladığı bu boyutta pişmanlık ve keşkeler çoktur. Huzursuzluk ve alınganlık olduğu için öfke ve eleştiri devam eder. Eş ve iş ile ilgili sorunlar yaşanır ve kurtulabilmek için düşünceyi kontrol edebilmek gerekir.     Tarikat kapısı da denilen bu aşamada kişi uyanmış, yola girmiştir.     3. Nefs'i Mülhime:     (İbn Arabi' nin ifadesiyle sahibine ilham olunan nefs)     Güç ve zenginlik deneyimlenir, güven ve fark...

Mikro ve Makro Evrende Yaradılışın Altı Evresi

Resim
Kuran'da yerlerin ve göklerin  altı günde yaratıldığından bahsedilir. Mikro Evrenden Makro Evrene doğru bir yolculuk yapalım ve yaradılışın nasıl her döngüde altı aşamada tamamlandığına birlikte şahitlik edelim. MİTOZ BÖLÜNME EVRELERİ

Sezgilerimizi Dinlemek ve Seçimlerimize Güvenmek

Resim
    Her birimiz çok özeliz, çok seviliyor ve korunuyoruz. Hepimize ilahi mesajlar geliyor. Bazen fark edemiyoruz, sezgilerimizi anlayamıyor, anlamlandıramıyoruz ama aslında bu mesajlar bilgelikle dolu.     Mantığımız, zihnimizin gerçekleri nasıl algıladığı ile ilgilidir. Sezgi ise, ruhun gerçekleri nasıl algıladığı ile ilgilidir. Kısaca sezgi, ruhumuzun sesidir.     Zihnimizi mantığın sınırları içine hapsedersek, sezgi içeri giremez. Önce inanmış olmamız gerekir. İbadet etmek, dua etmek, sevgi dolu ve iyi niyetli olmak farkındalığımızı artırır. Farkındalığımızın  artması ise bizi zihnimizin ötesine taşıyarak, sezgilerimizin sesini duymamızı sağlar.     Derinlerde bir yerde herşeyi biliriz. İlk yazım Kalp Sesi'nde sezgi için "Tecrübeden süzülmüş akıl" demiştim. Sezgilerimize güvenir ve onu dinlemeyi öğrenirsek hayatımız kolaylaşır, özellikle herhangi bir konuda kararsızlık yaşıyorsak.     Sezgilerimiz bir şeyin yanlış mı, doğru m...

Yaşamanın Anlamı

Resim
Yaşamak, yaşamın her anından keyif alarak yaşamak hepimiz için önemli. Brian Dyson' dan bir alıntı ile başlamak istiyorum. 5 Top "Hayatı ; havaya fırlatıp yere düşürmeden tutmaya çalıştığınız 5 top gibi hayal edin. Bu toplar: İş Aile Sağlık Dostluk Değerlerimiz Bunları devamlı havada tutmak mecburiyetinde olduğunuzu farzedin. Çok geçmeden anlayacaksınız ki; " İş bir lastik toptur", yere düşünce zıplayıp geri döner. Ama diğer 4 top "kristal cam"dır. Herhangi biri yere düştüğü vakit tamiri mümkün olmayacak şekilde hasar görür. Hiçbir zaman eskisi gibi olmaz. Dolayısıyla hayatta önem ve öncelikler iyi tesbit edilmeli ve dengeler iyi kurulmalıdır." Yaşamın bize verilmiş bir armağan olduğunu bilerek başlayalım her yeni güne ve keşkelerimiz olmasın; iş, sağlık, aile, dostluk ve değerlerimizle ilgili konularda...

Bir Bardak Sütün Hatırı

Resim
Howard, yoksul bir ailenin çocuğuydu ve okul giderlerini karşılamak için kapı kapı dolaşarak eşyalar satıyordu. O gün hiç bir şey satamamıştı, karnı da çok açtı. Bundan sonra çalacağı ilk kapıdan yiyecek bir şeyler istemeye karar verdi. Kapıyı açan sevimli genç bayanı görünce utandı. Yiyecek bir şeyler yerine "Affedersiniz, bir bardak su rica edebilir miyim?" diyebildi yalnızca. Genç bayan çocuğun aç olabileceğini düşünerek kocaman bir bardak süt getirdi ona. Çocuk sütü yavaş yavaş içine sindirerek içtikten sonra "Çok teşekkür ederim, borcum ne kadar?" diye sordu genç bayana. Genç bayan "Borcunuz yok" diyerek yüzünde sıcak bir gülümseme ile devam etti. "Annem gösterdiğimiz şefkat ve nezaket karşılığı olarak asla bir bedel ödenmesini beklemememizi öğretti bize." dedi. Çocuk "O halde çok teşekkürler, yürekten teşekkür ederim size." dedi. Howard Kelly evin önünden ayrıldığı zaman kendisini yalnızca bedensel olarak değil, ruhsal ol...

Sevgiyle Aydınlanır Ve Arınırız

Resim
Goethe "İnsan hiç bir şeyi sevmeden anlayamaz." der. Sevmek hayatımızdaki insan ve olaylarla aramızda öyle derin bir bağ kurar ki, sevginin olduğu yerde hiç bir kötü duygu barınamaz. Sevmek hayatı kavramamızı sağlayan, yolumuzu aydınlatan, dünyada yaşamayı anlamlı kılan, bizi Yaradan'a ulaştıran ışıktır. Albert Einstein'ın kızına yazdığı mektubu okumuş olabilirsiniz daha önce ama her satır öylesine anlamlı ve özel ki bir kez de birlikte okuyalım. "Görelilik teorisini önerdiğim zaman, beni çok az insan anladı ve insanlığa aktarılmak için şimdi bildireceğim şey de dünyada yanlış anlama ve önyargı ile karşılanacak. Gerekli olduğu sürece mektupları korumanı istiyorum, yıllar, on yıllar boyu, toplum aşağıda açıklayacağım şeyi kabul etmek için yeterince ilerleyinceye kadar. Son derece güçlü bir kuvvet var ki,

Beynimizi Dışarıdan Gelen Olumsuz Enerjilere Karşı Koruyan Auramız

Resim
Vücudumuzda hareket eden biyoelektrik akış, vücudumuzun dışına doğru değişik frekanslarda yayılan elektromanyetik dalgalar oluşturur. Bu dalgalar ışınlar şeklinde yayılır. Vücudumuzda kimyasal tepkimeler sonucu oluşan ISI, bedenimizden ayrılan  elektromanyetik dalganın kaynağıdır. Bu dalgalar havayı iyonize ettiği için bedenimizin çok yakınında iyonik hava akımı oluşturur. Kısaca ; Vücudumuza aldığımız gıdalar beynimiz tarafından yönlendirilen kimyasal reaksiyonlarla biyoelektrik enerjiye dönüştürülerek kullanılır. Beyindeki değişik hücre grupları arasında biyoelektrik bir akış vardır. Beynimiz , sinir sisteminde akmakta olan bu akım ile bedenimizi kontrol eder. Bedeni kontrol ederken de  bedenin etrafında oluşturduğu alanlarla bedeni bütünsellik içinde tutar.( Hücreleri birbirine bağlayarak ) Biyolojik bedenimizde canlılığı oluşturan  bu enerjiye AURA denir. Rus mühendis Seymon Kirlian ve eşi, duygusal durumumuza göre değişiklik gösteren bu renkleri 1939 yılınd...