Okul Başarısı Ölçüt Olabilir mi?
Okul sistemi içinde; çocuğumuzda olan yeteneklerin geliştirildiğini söyleyebilir miyiz?
Doğru eğitim modelinde; eğitimin bireyselleştirilmesi ve çocuğa ait yeteneklerin ortaya çıkarılarak, geliştirilmesi hedefleniyor. Her çocuk özeldir ve mutlaka yetenekli olduğu bir alan vardır. O alanın keşfedilmesi ve çocuğun bu doğrultuda topluma kazandırılması amaçlanıyor. Bunlar müfredatımızda söylem olarak yer alıyor. Ancak uygulamada ne kadar başarılı olduğumuz tartışılır.
Okul sistemimizde yer alan ölçütler ise; daha önceden belirlenmiş olan dersleri başarmak ve bunu notla değerlendirmek üzerinedir. Çocuklar rakamlarla değerlendirilirken, birbirleriyle kıyaslanır ve başarı dereceleri ölçülür, yarış atları gibi. En çok koşan, en fazla yol alır.
Bu düzende çocuğun bireysel yeteneklerine dikkat etmek yerine, tüm çocukların aynı kriterlere göre değerlendirilmesi söz konusudur. Kriterler; zamanında ödev teslimi ve sınavlardan yüksek not alınması esasına dayanır!
Veliler de çocuklarının başarılı olması gerekliliğine odaklandıkları için, katı kuralları olan, disiplinli öğretmenleri tercih ederler. Çünkü toplumda başarı, kişinin mesleği ve kazandığı paraya göre ölçülür. Bu toplum düzeninde çocuğun öz benliğini bulması ve geliştirmesinden çok okulda başarılı olması, iyi notlar alması esastır.
Kişinin öz değerini yapılandırmaktan uzak olan okul düzeni kişiyi not veya ödev gibi yapay ölçütlerle değerlendirir. Kurallara uyan, itaatkar, kendine söyleneni yapan, disiplinli, başarı odaklı ve mücadeleci yapıya sahip çocukların başarı şansı yüksektir.
Ancak sorgulayan, araştıran ve öz değer duygusu yüksek olan bir çok çocuk başarısız kabul edilerek, sistem dışına itilir. Okul düzenindeki aksama ve eksikleri fark ederek dayatmalara boyun eğmek istemeyen ve sistemi sorgulayan çocuğun başarması güçtür. Çünkü içindeki mücadele yeteneğini, kendisine dayatılanları reddetme şeklinde kullanmayı seçmiştir.
Aşağıda yer alan örnekler okulda başaramayıp, hayatta başaran ünlü insanlarla ilgili.
Öğretmeni Thomas Edison' un ailesine gönderdiği mektupta; hiç bir şeyi başaramayacak kadar kafasız bir çocuk olduğunu yazar ve ailesi onu okuldan alır.
Michael Jordan, lise ikinci sınıfta boyu kısa ve yeteneksiz denilerek okulun basket takımına alınmaz.
Genetik biliminin kurucusu Gregory Mendel için hocası, bilim adamı olabilmesi için gerekli berrak düşünebilme yeteneğinin olmadığını söyler ve üniversiteyi bitiremez.
Albert Einstein 15 yaşında lise eğitimini yarım bırakır. Daha sonra tekrar döner ve eğitimini tamamlar.
Meşhur yazar Tolstoy, içinde öğrenme isteği olmadığı gerekçesiyle kolejden atılır.
Beethoven' un keman tutmasını beğenmeyen hocası; müzisyen olamaz, der.
Örnekler hep yabancılara ait. Onların hepsinin öz değer duygusuna sahip olan ve evlatlarını toplumsal kriterlere göre yargılamayan, onlara güvenen aileleri var. Ya bizim çocuklarımız?
Ülke olarak bilim ve teknolojide geri ve bağımlı bir ülke olmamızın sebebi; okul düzeni içinde yok edilen binlerce dahi çocuk olabilir mi?
Okumadıkları için aileleri tarafından sert eleştirilere maruz kalarak, bir daha asla başaramayan binlerce dahi çocuk!
Edison'un annesi başarısızlıkla ilgili mektubu oğluna aktarırken; "sen dahi olduğun için, bu okul sana yetemediğini, senin daha iyi bir okula gitmen gerektiğini söylüyor" diyerek, eğitimine evde devam etmesini sağlamış. Edison, mektubu annesi öldükten sonra bulmuş. Edison'un en büyük şansının annesi olduğunu söyleyebilir miyiz?
Kalıplaşmış okul anlayışı; öğretmenleri de, öğrencileri de tüketerek yoluna devam ediyor, ne yazık ki.
Son dönemlerde çocukların farklı zekalara sahip olduğu ile ilgili olumlu çalışmalar olmasına ve öğretmenler bu konuda yönlendirilmesine rağmen, not ve sınav sistemi kalkmadıkça, nice dahi çocuk fark edilemeden sistem dışına itilmeye devam edecek.
Okul bu kadar zorlayıcı olmak zorunda mı?
Kime, neyi ispat etmeye çalışıyoruz? Çocuklara başarısız damgası vurmak ve onları sistem dışına itmek bu kadar kolay olmamalı.
Okula uyum sorunu yaşayan, hareketliliği, odaklanamaması, dalgınlığı veya fazla meraklı oluşu ile sınıfın düzenini bozan, öğretmenlerin şikayet ettiği ve başarısız olarak nitelediği bir çocuğa sahipsek, ondan asla umudumuzu kesmeyelim. Çocuğumuzu gözlemleyelim, ilgili olduğu alanı fark edelim ve koşulsuz şartsız yanında olalım, onu destekleyelim. Kim bilir! Belki geleceğin Einstein'ı bizimle yaşıyor😍
Yorumlar
Yorum Gönder