Ölüm Ötesi
Beynimizin derinlerine indiğimizde, birbiri ile iletişim halinde olan nöronlar çıkıyor karşımıza. Daha da derinlere indiğimizde, atomlar, atomların ötesine geçtiğimizde ise saf bilgi ile karşılaşıyoruz. Bu bilgiyi bilinç, düşünce veya data diye de adlandırabiliriz. Bu bilgiler ışığında beyne tekrar baktığımızda; hem madde, hem de kuantum boyutunu görebiliriz. Kısaca; beynimizin özü bilgidir.
Beyin, belli ölçekteki dalga boylarını algılayabiliyor. Çünkü göz sadece belli bir alanı tarayabiliyor ve beyne bu alan dahilinde sinyal gönderiyor. Gözümüz bizi kısıtlıyor. Bu konuyu açıklamak için küçücük bir delikten, bir odada olan fili görmeye çalışan bir göz örneği veriliyor. Göz, filin hortumuna baktığında farklı, kuyruğuna baktığında farklı bir şey görüyor, kısıtlı görüş sebebiyle filin tamamını göremiyor.
O halde kısıtlı bakış açımızla evrende var olan her dalga boyunu göremediğimize göre; bizimle birlikte var olan pek çok yapı ve varlık hakkında bilgimiz olmadığını söylemek mümkün.
Kuantum bilgiye sahibiz, ancak biz onu kısıtlı olan beyin bilgimize göre değerlendirdiğimiz için, kendi dünyamızın dışına çıkamıyoruz. Kendi bilincimizle yarattığımız bir dünyada yaşıyoruz. Beş duyumuzla algıladığımız, sınırlandırılmış bir dünya. Rüyadaki gibi her şey beynimizin içinde olup bitiyor. Einstein "Realite bir hayaldir, fakat sürekli olanıdır" diyor. Yaşam bir rüyadır ve biz kendimizin hayaliyiz. Küçücük bir odada sıkışıp kalmak istemiyorsak, bilincin üst boyutlarına bağlanmayı ve üçüncü gözümüzle duyu dışı alemi algılamayı öğrenmeliyiz.( Ruh molekülü yazısına bakabilirsiniz)
Ölüm konusuna gelince; öldüğümüzde et olan beynimiz ölür ancak kuantum olan beyinde varlık devam eder. Bilinç sonsuza dek yaşar, o halde ölüm yoktur. Ölüm, ruhun madde olan bedenden sıyrıldıktan sonra, varlığını farklı bir şekilde devam ettirmesidir. Data bilgiden oluşan bilinç, bizim sınırlı bakış açımızla göremediğimiz farklı bir formda, sonsuza dek yaşamaya devam eder😍
Beyin, belli ölçekteki dalga boylarını algılayabiliyor. Çünkü göz sadece belli bir alanı tarayabiliyor ve beyne bu alan dahilinde sinyal gönderiyor. Gözümüz bizi kısıtlıyor. Bu konuyu açıklamak için küçücük bir delikten, bir odada olan fili görmeye çalışan bir göz örneği veriliyor. Göz, filin hortumuna baktığında farklı, kuyruğuna baktığında farklı bir şey görüyor, kısıtlı görüş sebebiyle filin tamamını göremiyor.
O halde kısıtlı bakış açımızla evrende var olan her dalga boyunu göremediğimize göre; bizimle birlikte var olan pek çok yapı ve varlık hakkında bilgimiz olmadığını söylemek mümkün.
Kuantum bilgiye sahibiz, ancak biz onu kısıtlı olan beyin bilgimize göre değerlendirdiğimiz için, kendi dünyamızın dışına çıkamıyoruz. Kendi bilincimizle yarattığımız bir dünyada yaşıyoruz. Beş duyumuzla algıladığımız, sınırlandırılmış bir dünya. Rüyadaki gibi her şey beynimizin içinde olup bitiyor. Einstein "Realite bir hayaldir, fakat sürekli olanıdır" diyor. Yaşam bir rüyadır ve biz kendimizin hayaliyiz. Küçücük bir odada sıkışıp kalmak istemiyorsak, bilincin üst boyutlarına bağlanmayı ve üçüncü gözümüzle duyu dışı alemi algılamayı öğrenmeliyiz.( Ruh molekülü yazısına bakabilirsiniz)
Ölüm konusuna gelince; öldüğümüzde et olan beynimiz ölür ancak kuantum olan beyinde varlık devam eder. Bilinç sonsuza dek yaşar, o halde ölüm yoktur. Ölüm, ruhun madde olan bedenden sıyrıldıktan sonra, varlığını farklı bir şekilde devam ettirmesidir. Data bilgiden oluşan bilinç, bizim sınırlı bakış açımızla göremediğimiz farklı bir formda, sonsuza dek yaşamaya devam eder😍
🤗
YanıtlaSil😍
Sil