Bağımlılıklarımız

Mutsuz olduğumuzda; kendimize neden mutsuz olduğumuzu sormak mı?

Mutsuzluğumuzu gidermek için; haz veren şeylerle mutlu olmaya çalışmak mı?

Eğer bu yazıyı okuyorsanız hayatı sorguluyorsunuz demektir. Hayatı sorgulamak, özellikle:
"Neden yaşıyorum? Neden bu dünyaya geldim? Mutlu ve huzurlu olabilmek için ne yapmalıyım?" gibi sorular ruhsal farkındalığımızı artırır. Hayatın bir anlamı olduğunu düşünmek, mutlu ve huzurlu olmamızı sağlar.

Peki yaşamın anlamını sorgulamayan insanlar?

Yaşamda bir anlam aramak yerine, mutsuzluğu haz duygusuyla gidermek için yaşayan insanlar?

Bu tarz insanlar genellikle bağımlı olmaya meyillidirler. Bağımlılıklarının sebebi, kabul etmek yerine örtmeye çalışmaktan kaynaklanır. Bağımlılıklar, korkular sonucu oluşur, ancak korkulan ve ertelenen sorun çözümleneceği yerde daha da büyür. Sorunun üzerine yeni ve daha büyük bir sorun eklenir; bağımlılıklar. Haz duymak amacı ile oluşan tüm bağımlılıklar; alışveriş bağımlılılığı,  sürekli yemek yeme isteği, alkol ve sigara bağımlılığı, herhangi bir kişiye olan bağımlılık vb. maddeye olan düşkünlük hayatı daha da zorlaştırır.

Bağımlılık, bencilliği beraberinde getirir. Kişi hep daha fazlasını ister ve doymak bilmez. Doyumsuzluk hissi yaşayan kişi, hiç bir zaman huzurlu ve dingin olamaz çünkü isteklerinin sonu yoktur. Saplantılı düşünce kalıplarından ve bencillikten kurtulmak bu yüzden önemlidir. Bağlar kuralım ama bağımlı olmayalım.

Madde bağımlısı insanlar haz alma odaklı yaşadıklarından, bilinç düzeylerinin gelişimi için çaba göstermezler. Yaşlılık dönemlerini depresyonlar içinde mutsuz geçirirler, öfke doludurlar, kızgındırlar, sürekli şikayet ederler. Hayatı çözümlemiş insanlardaki huzur duygusu, sevgi ve dinginlikten uzak olurlar ve genellikle hastadırlar.

O halde yaşamın tadını çıkarıp eğlenirken, hayatımızı sorgulamaya da vakit ayırabilirsek, bilinç düzeyimizin gelişimine katkıda bulunurken, daha doyumlu ve huzurlu bir hayat yaşayabiliriz. Sorgulamaya başladığımız anda, ikinci çakradaki düğüm çözülür ve hayatımızı yaşanmaz kılan bir çok problemi çözmeye başlarız.

Manevi anlamda doyum yaşayamadığımızda, istek ve şikayetlerimiz bitmez. Hayatımızda mutluluk ve huzur istiyorsak; manevi dünyanın kapılarını aralamalı, bunu başarabilmek için ise; sorgulamaya başlayarak ikinci çakradaki düğümü çözmeliyiz.

Diğer düğüm kalbimizde. Kızsak da, kırılsak da, aldatılsak, hatta terk edilsek de sevebilmekte. Koşulsuz, şartsız sevebilmekte.

Gönül insanı Aşık Veysel, çok sevdiği eşinin kendisini aldattığından kuşkulanır, ancak sormasına rağmen eşi ilişkisini itiraf etmez. Bir sabah Aşık Veysel'in eşi, aşığı ile kaçar.  Perişan ve aç bir halde bir çeşme başında  durakladıklarında, çorabının içinde onlara bir ay kadar yetecek miktarda para bulurlar. Aşık Veysel  kaçacaklarını tahmin ederek, eşinin çorabının içine para koymuştur.

Koşulsuz sevmeyi başardığımızda, kalbimizdeki düğüm çözülür ve sınırsız neşe, sevinç, keyif ve coşku içinde yaşamanın güzelliğini deneyimleyebiliriz😍


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

5 Elemente Göre Kişilik Özellikleri

Mutluluk ve Kitabım

AN'da Yaşamak, Akışta Kalmak