Mutluluk Molekülü Dopamin ve Bağımlılıklarımız
Bağımlılıklarımızdan bahsetmiştik bir önceki yazıda. Bugün bağımlılıklarımızın sorumlusu olan dopaminden bahsedeceğiz.
Mutluluk molekülü diyebileceğimiz dopamin, zevk ve keyif hislerini açığa çıkaran bir kimyasal. Vücuttan beyne sinyaller iletiyor. Duygusal tepkilerimizin ve eylemlerimizin kontrolünün sağlanmasında önemli bir payı var.
Hafıza,
ruh hali,
öğrenme,
depresyon,
uyku düzeni,
konsantrasyon,
motor kontrol gibi pek çok fonksiyon dopaminin salınımı ile ilişkili.
Bağımlılıklarımızın sebebi; zevk aldığımız zaman, dopaminin aşırı derecede fazla salgılanması. Alkol, alışveriş, yemek yeme, spor veya uyuşturucu kullanımı sonucu alınan zevk, beyni tekrar bu maddeleri kullanmaya yönlendiriyor. Diyebiliriz ki, beyin kendisi için neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bilmiyor, sadece bizim ona tattırdığımız ve mutluluk duyduğumuz şeyi tekrar tekrar yapmamızı isteyerek, bağımlı olmamıza neden oluyor. Bu durum kişinin istek ve dürtülerini yönetebilmesi ile de ilgili.
Keyifli olduğumuz anlarda dopamin fazla salgılandığı için, daha sonra keyif aldığımız şeyi tekrar yapmak isteriz. Sevdiğimiz yemeği tekrar yemek istememiz, yürüyüşe alışanların yürümediği zamanlar kendini mutsuz hissetmesi veya sigara bağımlılığı hep dopamin yüzünden.
Öğretmenler, ödüllendirme yöntemini kullanarak dopaminden olumlu anlamda fayda sağlayabilir. Dopaminin artmasını sağlayacak şekilde; ilgilerini çekecek, keyif alacakları içerikle öğrencilere dersi sevdirebilirler. Sevdiğimiz bir aktivite yaptığımızda veya ödüllendirildiğimizde daha fazla dopamin salgılanır. Aslında sevdiğimiz herşeye bağımlı olabiliriz.
Tasavvufta hiçbir şeye bağımlı olmamak hedeflenir. Nefis kontrolü denilen olgu dopaminle ilgili. Birşeyden keyif aldığımızda dopamin salgılanıyor ve biz nefsin isteklerine direnmezsek, keyif aldığımız şeyin bağımlısı oluyoruz. Ünlü bir tasavvuf ehlinin klasik müzik bağımlılığından şikayet ettiğini okumuştum. Hiç bir şeye bağımlı olmamayı başararak beynimizin kontrolünü elimize alabiliriz ancak.
O halde hayatımıza olumlu katkıda bulunacak şeylere vakit ayırabiliriz. Alkol içmek yerine, spor yaparak davranış değişikliğine gidebiliriz.
Dopamin, nöron adı verilen beyin sinir hücreleri arasında sinyal üretir. Dopamin az salgılandığında hareket kabiliyetinde kısıtlama görülürken, fazla salgılandığında ise tik gibi durumlar oluşur.
Dopamin bize heyecan veren veya strese sebep olabilecek durum ve olaylarla karşılaştığımızda ise aşırı salgılanır.
Dopamin aşırı salgılandığında; stres, anksiyete ve gerginliğe sebep olur.
Dopamin fazla salgılandığında:
İrade, sanrılar, paranoya, üretkenlik, şüphecilik, motivasyon, isyankarlık, hiperaktivite, çok fazla konuşma, az uyku ile yetinme, sosyal ve yüksek libido, zihinsel aktivitede artma, ani davranış değişiklikleri, şizofren ve halüsinasyonlar, düşünceleri organize edebilme, yemek yeme ve yutma güçlüğü, zevk alma odaklı davranışlarda artış, kazanma isteği ve ödül bazlı yaşama görülebiliyor.
Dopaminin eksikliğinde;
Endişe, üzüntü, titreme, halsizlik, erteleme, kilo alma, anksiyete, yorgunluk, umutsuzluk, denge kaybı, kas sorunları, zevk alamama, değişken ruh hali, uyku problemleri, suçluluk duygusu, öz farkındalık eksikliği, yaşama isteği olmaması, bacaklarını hareket ettirme, dikkatsizlik ve odaklanamama, içgüdüsel ve kendisine zarar verici davranışlar, kafein gibi uyarıcı maddelere bağımlılık görülür.Dopamin az salgılandığında; düzenli egzersiz ve proteinlerle yükseltilmesi sağlanırken, fazla salgılandığında; antidepresanlarla kontrol altında tutulabilir.
Duygu durumu bozukluklarının en iyi tedavisi;
müzik,
iyi uyku,
meditasyon,
güneşlenmek,
spor yapmak,
prebiyotik besinler tüketmeye özen göstermek.
Kısaca; dopamin kontrolünü sağlamak; güçlü irade ve hiçbir şeye bağımlı olmamaktan geçiyor.
Yazılarınız bana kendimi bulduruyor
YanıtlaSilTeşekkürler😍
Sil