Lotus ( Nilüfer) Çiçeği
Antik Mısırlılar dere kenarı ve göllerde yetişen lotus( nilüfer) çiçeğinin yaratılışın, yeniden doğuşun ve gücün simgesi olduğuna inanırlardı. Bu çiçek masumiyetin, alçakgönüllülüğün ve saflığın temsili olarak görülür. Yaprakları bir araya getirildiğinde daire şeklini alan lotus çiçeği tasavvufta yaradılışı simgeler. Dünya genelinde ise ruhsal arınmayı, manevi kurtuluşu ve içsel huzuru temsil eder. Bilgeliğin sembolü olarak da görülür.
Hayatın bir temsili olarak görülen lotus çiçeği çamurdan suyun üzerine doğru bir yolculuk yapar. Çamur, karşılaştığımız acı, zorluk ve engellerin sembolüdür. Tüm engelleri aşarak açan lotus çiçeği ruhsal aydınlanmayı temsil eder.
Kirli bir ortamda çamurlu suyun içinde kök salar ve yüzünü güneşe dönerek ilerler, yükselir ve suyun üzerinde çiçek açar. Nefsi kontrol ederek başlayan, ruhsal aydınlanma ve bilgeliğe giden bir sürecin sembolüdür.
"Varlığın birlenmesi demek her şeyi BİR görmek, her şeyi BİRden görmek ve her şeyden BİR'i görmektir." Muhyiddin İbn-i Arabi
Bu bilinç düzeyine ulaşabilmek için kendimizi bilmemiz ve öz hakikatimizi idrak etmemiz gerekir. Sufilerin "Nefsini bil" demesi bu bilişin bir sonucudur. Bilinçlilik hali arttıkça nefsimizi kontrol edebilmemiz kolaylaşır. Hedefimiz nefsi silmek değil bilmektir. Bu dünyaya nefsimizi öldürmeye değil kontrol ederek mutlu ve huzurlu yaşamaya geldik. Mesele nefsimize Arif olabilmektir. Nefsimizi bilerek yaşamaya başladığımızda onun istek, eğilim ve bağımlılıklarını kontrol edebilir, aşırıya gittiği durumlarda dengeye getirebiliriz.
Tasavvufta ölüm dört kısımda ele alınır:
1. Kızıl ölüm ; Nefs ve şeytanla savaşmak. Nefsi ibadet ile kötülüklerden uzak tutabilmek.
2. Siyah ölüm; Eleştirel, negatif ve inkâr eden insanlara tahammül edebilmek.
3. Yeşil ölüm; Bela ve musibetlere rıza gösterebilmek.
4. Beyaz ölüm; Hiçbir şeyden şikayet etmemek, teslimiyet halinde kalabilmektir.
👏👏🍀🌿🍀
YanıtlaSil🙏🦋
Sil