Kalbin Enerji Alanı

Kalbimiz kendine ait sinir sistemi olan bilgi işleme ve şifreleme merkezidir. Her duygu durumundan etkilenen kalbimiz ritmini ve elektrokardiyogram yapısını değiştirerek, ürettiği sinyallerle duygusal deneyimler oluşturur.

Tasavvufta mananın hakikati olarak tasvir edilen 'SÜVEYDA' denilen bir noktadan bahsedilir. Son yıllarda yapılan araştırmalarda kalbin içinde bir ışık olduğu gözlemlendi.

Bizi saran enerji alanıyla sürekli iletişim halinde olan kalbimiz aldığı bilgileri beynimize iletir. Beynimizle geniş bir iletişim ağına sahiptir ve algısal, duyusal, bilişsel beyin aktivitelerini etkiler.

Duygularımızın niteliği kalbimizin yarattığı elektromanyetik alanı değiştirir. Merhamet, cömertlik, şefkat, iyilik ve sevgi gibi yüksek titreşimli duygularla titreştiğimizde yüksek titreşimli alanlara uyumlanırız. Gözlerimizle bakmalı kalbimizle görmeliyiz. Sessizliğin ve suskunluğun ardındaki gizli sözleri yüreğimizin sesini dinleyerek bulabiliriz. İnsAN ruh ve bedenden meydana gelir ve kalp insanın en üstün kısmı olan RUHa tabidir.

Frekansmız ne kadar yükselirse oluşturduğumuz manyetik alan o derece güçlenir ve yüksek frekanslara erişim imkanı sağlar. Kapalı olan şuurumuz HAYY esması ile hayat bulur. Deneyimlerimiz sonucu kendímizi buldugumuzda da HU diyerek öz varlığımızın farkına varırız. Kendimizi keşfeder, deneyimler yoluyla kendimizi geliştirir ve kim olduğumuzu hatırlayarak ÖZ varlığımız ile bağlantıya geçeriz. ÖZ'ümüzü kapatan perdeleri kaldırarak öz varlığımızdaki NUR'u ortaya çıkarmalıyız.

İçimizdeki güç; sağlık, mutluluk ve refahı yapılandırabilecek kapasitededir. İçimizdeki gücü keşfettiğimizde özgür hissederiz.

Ben demekten ve benliğimizden kurtulmayı başardığımızda; ruhumuz ve bedenimiz birlenir, ikilik biter ve yol bizi götürmeye başlar. Mana dünyasının sırları zihniyle değil gönlüyle yol alanlara açılır. İlahi aşk yolunun pusulası kalbimizdir. Kod ve kalıplardan oluşan ve özümüzü kapatan benlik perdesini kalbimizdeki aşk ateşi yakabilir. Aşk ile yola çıkıp zıtlıkları varlığımızda birlediğimizde tam ve bütün olmayı başardığımızda HAKİKAT ortaya çıkar...

Tasavvufta kalbin beş mertebesi vardır:

1. Mühürlü (Ölü) kalpler; Nimetlerin farkında olmazlar, nefsani isteklerin peşinde koşturup durur, ilahi sır ve güzellikleri göremezler. İnkâr ve sapıklık içinde yaşar ve çevrelerine de zarar verirler. Hakikate gözleri kapalıdır.

“Onlar, sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bunun için onlar (hakîkate) geri dönemezler.” (Bakara, 18)

“Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerine de bir çeşit perde gerilmiştir ve onlar için (dünya ve âhirette) büyük bir azap vardır.” (Bakara, 7) 

“Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın! Onlar, yoldan çıkan kimselerdir.”(Haşr, 19)

2.Hasta Kalpler; Huzursuz ve mutsuzdurlar. Ruh ve beden arasındaki ahenk bozulduğu için bedensel kriz ve hastalıklar içinde kıvranırlar.

“Onların kalplerinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte olduğu yalanlar sebebiyle de onlar için elîm bir azap vardır.” (Bakara, 10) 

3. Gafil Kalpler ; Allah'ı zikretmekten uzaklaştıkları için insanlık haysiyetini kaybederler.

"Ayrıca “(şeytanların) dostlarına gelince, şeytanlar onları azgınlığa sürüklerler. Sonra da yakalarını bırakmazlar...” (A’râf, 202) 

4. Zakir Kalpler; Kalbimiz dâimî zikirde ise; bedenlerimiz de zikirle nurlanır, kalbimiz îmân ile dolar. Allah sevgisi kalpleri yumuşatır. Sevgiden uzaklaşan kişilerin kalbi katıdır.

“Kalpler, ancak Allah’ın zikri ile itmi’nana erer!” (Ra’d, 28)

5. Diri Kalpler; Kur'an ahlakında Kemal'e ermiş kişilerdir. 

İlâhî âlemin esrârına, eşyanın hakîkatine, insanın ve kâinatın sırrına ulaşan kalplerdir.

“Sizi huzûrumuza yaklaştıracak olan ne mallarınız, ne de evlâtlarınızdır! Îmân edip sâlih amel işleyenler (böylece kalb-i selîm sâhibi olanlar) müstesnâ... Onlara, yaptıklarının kat kat fazlası mükâfât vardır. Onlar (cennet) odalarında güven içindedirler.” (Sebe’, 37)