Anka Kuşu
Kaf Dağı yer ve göğün buluşmasının sembolüdür. Dağın doruğu insan ruhunun en yüce merkezi olarak kabul edilir. Kaf dağının doruğunda gökleri yeşile dönüştüren evrensel ruhun simgesi olan zümrütten bir kaya bulunur.
Mezar olarak tanımlanan dünya yaşamı değişip dönüşerek bir üst aleme geçiş yeridir. Saklı hazineyi arayan dünya yolcusu bir çok sınavdan geçtikten sonra Öz'üne ulaşır. Keşfedilecek olan gizli hazine yolcunun kendisidir. Akıl yolu ile keşfederken kalp anahtarı gizli hazinemiz olan en derin gerçeğimizi keşfetmemizi sağlar. Bu yolculukta aklımızı kullanırken sezgilerimiz ile ilerlememiz gerekir.
Hakikat yolunun yolcusu kuşlar ile simgelenir, Simurg ise Hakikattir. İsteklerden Fena Makamına, Fena makamından Beka makamına doğru bir yolculuk yapar, değişip dönüşerek yeniden doğarız.
Simurgun kendisi olduğunu anlayan için ne yol kalır ne de yolcu, sadece BİR kalır. Dış dünyanın iç dünyanın yansıması olduğunu ve BİR den başka hiç bir şey olmadığını anlar. Kendi Kaf dağına çıkmayı başaranı Anka Kuşu kurtarır.
Kaf Dağı çok yüksek, çok dik, geçilmesi ve çıkılması çok zor bir dağdır bu yüzden ilerlerken tüm duygusal yüklerin bırakılması zorunludur. Zorlayıcı bir yolculuktur ancak bırakılan her yük özgürlüğe bir adım daha yaklaştırır yolcuyu. Kutsal bir yolculuktur bu ve dünyaya gelen ruhlar bu tekâmül yolculuğunu göze alarak gelir. Anka'nın hikâyesi; uyanma ve aydınlanma yolculuğudur. Anka, gerçek anlamda var olabilmek için yok olmayı göze alabilendir. Korkularından, bağlarından ve zaaflarından arınmayı başararak kendini yakabilen ve saf bir bilinçle yeniden başlayabilendir. BİR'i arayan Anka'nın yanması cehenneme iniş deneyimini, yeniden doğması ise arınmayı ve saf bir bilinç haline ulaşmayı simgeler.
Kendini yaşarken öldürüp küllerinden tekrar doğan bu çok güçlü kuş değişim ve gelişimin sembolüdür. Geçilen yedi vadi bedenimizdeki yedi enerji merkezini temsil eder.
Can Dündar der ki: “Simurg olabilmek ve Simurg’a varmak zordur. Zordur aşk, bencillik, inkâr, yılgınlık, kıskançlık, şaşkınlık ve yokluk vadilerinden geçmek… Uzun, zorlu engelleri aşarak Simurg’a varmak çok zordur. Beklenen, istenen, gereksinim duyulan Simurg’un kendisi olduğunun farkına varmak daha zordur… Kendi küllerinden yeniden dirilmek herkesin harcı değildir. Ve her birimiz birer Simurg, hepimiz Simurg olmayı göze almadıkça, özgürlükten, güzel yarınlardan bahsetmek. Kolay değil, inançla-bilinçle-dirençle uzun ve zorlu mücadele maratonunda yalpalamadan, yılmadan yola devam etmek. İnsanlık tarihi bize göstermiştir ki, bu yolculuk çok uzundur ve çok zorlu bir yolculuktur. Simurg’a varmak için Simurg olmak gerekir.”
Muazzez İlmiye Çığ şöyle diyor: “Simurg, Fars (İran) mitolojisine ilişkindir. Osmanlılar döneminde veya günümüzde Türkler “Anka” veya “Zümrüd-ü Anka” ya da kimi görüşe göre bir de “Toğrul” derlerken bunun Batı’daki ismi “Phoenix”dir. Sîna-Mrà (Pâzand) SÃanmurw gibi isimleri de olduğu söylenmektedir. Farsça’da “si” 30, “murg” ise “kuş” anlamındadır. Böylece si+murg=30 kuş anlamına gelse de, mitolojide 30 ayrı kuştan bahsedilmiyor. Yanılgı burada. Mitolojide bahsedilen (hedefe ulaşan) “Simurg”’un 30 kuş büyüklüğünde tek bir kuş olmasından söz ediliyor.”
Mevlana der ki;
"O'nu Hristiyanların haçında bulmaya çalıştım, ama orada değildi. Hintlilerin mabedine, eski pagodalara gittim, hiçbirinde en ufak izine rastlayamadım. Dağları, vadileri gezdim ne doruklarda ne de derinde bulabildim O’nu. Mekke’ye, Kâbe’ye gittim orada da değildi. Âlimlere, filozoflara sordum, idraklerinin ötesindeydi. Derken kalbimin içine baktım... Orada, öylece durmaktaydı... O bulunabilecek başka hiçbir yerde değildi."
Anka olmayı göze almak; Kaf dağının zirvesine çıkabilmek için tehlikelerle dolu, yorucu bir yolculuğu göze almaktır. Yaşam yolculuğunu...
🍀🦜🍀Hocam minnettarım 🙏
YanıtlaSil🙏🕊
Sil