Yol ve Yolcu


Gönlümüze aşk ateşi düştüğünde hiç bir yere sığamaz oluruz. Hakk'a kavuşmak için bir ateş yanar içimizde ve bu ateş yolumuzu aydınlatır. Karanlık bir odada olduğunuzu düşünün birisi size koltuk şurada, masa burada diyor ve siz el yordamıyla o odada yaşıyorsunuz. Sonra odanın içinde bir ateş yanıyor ve siz tüm eşyaları gözlerinizle görmeye başlıyorsunuz. Artık tarife gerek yok odaya hakimsiniz. İstediğiniz yere oturabilir hatta isterseniz oturduğunuz koltuğun yerini değiştirebilir, odayı istediğiniz gibi dekore edebilirsiniz. Artık talimata gerek yok, odanın hakimi sizsiniz.

Kalp konuşmaya başlayınca dil susar, sessizleşerek dinlemeye başlarız. Hakk'ın görünen yüzlerine sessizce şahitlik ederken insanlardan uzaklaşır, iç sesimizi duymaya odaklanırız. Bahçede, ağaçta, taşta, karıncada, kuşta Hakk'ı seyretmeye başlarız. Seyrettikçe de hayretimiz artar, sistemin işleyişine şaşa kalırız. İşte bu hayret bize suyun kaynağını buldurur. Bu su abı hayattır, içmeye doyamadığımız dirilik suyudur. 
Kendini ve kainat kitabını 'oku'yana her şey ayan beyan ortada. Kainat konuşuyor peki sen dinlemek için vakit ayırıyor musun?

Yaydığı sevgi titreşimiyle evrenleri var eden Hak aşkı kalbimizin tellerini titreştirir. Kalbin yaydığı titreşim; bir dil, bir duadır ve büyük bir alanı etkisi altına alabilecek kapasiteye sahiptir. Ne demiş Yunus Emre;
"Dil söyler kulak dinler, kalp söyler kainat dinler."
Yaptığımız her seçimde önümüze yeni olasılıklar sunulduğunun ve yeni bir yol ayrımına girdiğimizin farkında mıyız? Hayatımız geriye dönüşün mümkün olmadığı ve yeni olasılıklar arasından özgür irade vasıtasıyla seçerek daima ileriye doğru gittiğimiz bir yolculuk. Yaşamımızı masaya yatıralım ve hangi seçimlerimizin hangi sonuçları doğurduğunu, içinde bulunduğumuz anda kişiliğimizi oluşturan duygusal travmalarımızı görmeye çalışalım. 

Oyunun kahramanı biziz ve attığımız her adımın çok titiz bir şekilde değerlendirildiği adil bir sistem içinde kendimize puan vererek ilerliyoruz. Bu yolculukta doğru seçimler yaptığımızda değerli olduğumuzu, sevilip korunduğumuzu düşünürken, yanlış seçimler yaptığımızda değersizlik duygusu yaşayarak bir şeylere bağlanıyor, kendimize putlar ediniyor ve kader kurbanı haline geliyoruz.

Kimimiz kalbimizdeki sevgi ile huzur ve mutluluk içinde yaşarken, kimimiz hayata küsüyor ve dışarıda suçlu arayarak öfke içinde ömrümüzü tüketiyoruz. 

Kimimiz anlamlı bir hayat yaşarken kimimiz dünyanın taşına toprağına karışıp kayboluyoruz. Her şey kendimizden kendimize... 
Bedenimiz muhteşem bir tasarımdır. Dalga boylarından oluşan ve duygular vasıtasıyla şekillenen bir enerji formudur.
Duygusal izler hafızamızda kayıtlıdır, biz o duygusal kayıtları yoklar ve belli kayıtları bir araya getirerek duygusal bir hal içine gireriz. (İlmihal;hal ilmi) 

Sürekli geçmişi tarayan beynimiz duygusal durumumuzu şekillendirerek bir kalıp oluşturur ve bu kalıp doğrultusunda da davranışlarımız şekillenmeye başlar. Gelecek planımız kısıtlı algımızla olasılıklar arasından yaptığımız seçimlerdir.

Duygularımız üzerinde çalışarak ruh halimizi düzenlediğimizde kalbimiz rahatlar ve düzenli çalışmaya başlayarak yaşamdan keyif almamızı sağlar. İyi hissetme halinde olduğumuzda denge sağlanır ve merkezimizde kalmayı başarırız. Frekansımız düştüğünde olumlu düşünceler yoluyla duygu durumumuzu düzelterek enerjimizi yükseltebilirsek; iyi hissetme halini sürekli hale getirir, anlamlı bir hayat yaşarız. 
 


 

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

5 Elemente Göre Kişilik Özellikleri

Mutluluk ve Kitabım

AN'da Yaşamak, Akışta Kalmak