Duyu Ötesi Alem
Elektronların birbiri ile haberleştiği, parçacıkların bir görünüp bir kaybolduğu kuantum dünyasında her şeyin bir bilinci, titreşimi dolayısıyla frekansı vardır ve kendi boyutsal şuurunun bir yansımasıdır. Taş, toprak, bitki ve hayvanların kendi boyutsal yapılarına göre bir şuuru vardır, evrende şuursuz hiç bir şey yoktur. Bohm'unda dediği gibi;
"Şuurunun derinliklerinde insanoğlu tektir."
Holografik evren görüşüne göre bizler sınırsız varlıklarız ve gerçeklik; tek ve bütün olanın parçasal dışa vurumudur. Atom altı dünyaya inildiğinde bu teklik anlayışı oldukça belirgindir. Parçacıkların sonsuza dek yaratılıp yok olduğu dinamik bir etkileşim ağı ve kendilerini parçacık alış-verişi biçiminde belirginleştiren sonsuz bir enerji akışı vardır.
Parçacıklar arasındaki etkileşim sonucu maddesel dünyayı oluşturan sağlam yapılar oluşmuştur ancak bu yapılar durağan değil, tam aksine ritmik bir hareketler topluluğudur ve sürekli dönüşür.
Her zerre bütünün bilgisini taşır ve birbirine bağlıdır. İç içe sistemler atomaltı düzeyde bütünlük içindedir ve her an birbirini etkiler.
Maddenin aslı bir gözlemci gözlemlemeye başladığında parçacık gibi davranan enerji dalgalarıdır. Bu dalga boylarının frekansı ve rengi vardır ve benzer dalga boyları birbirini çekerek daha güçlü frekans alanları oluşturur.
İnsan öz varlığına uyandığında şuur ortaya çıkar. Uyanmış bir insan; düşünce, inanç ve duyguları vasıtasıyla atomaltı alemi şekillendirir. Allah'ın halifesi denmesinin sebebi şuurlu bir insanın sistem üzerindeki etkisidir.
Hakikate ulaşmak için bütünden ayrı olduğumuz düşüncesinden uzaklaşmalı ve madde ile manayı varlığımızda birlemeliyiz. Madde olarak gördüğümüz tüm bu alem mananın aynada yansımasından ibarettir. Ayrılık bir yanılsamadır ve gölge oyunu bu gerçekliği vurgulamak için yüzyıllardır sergileniyor.
Zihnimiz önyargılardan, zanlardan oluşmuş bir hapishane ve hakikat ile aramızdaki en büyük engel... Katılık ve maddeye bağımlılık arttıkça bütünden ayrı olduğumuzu düşünmeye ve 'ben' demeye başlarız.
Titreşimimiz ile şekillenen bir manyetik alanımız ve rengimiz var. Gözlerimizin görüş açısı sınırlı olduğu için algılamakta zorlanıyoruz. Titreşimimiz arttıkça renkler canlanır ve parlamaya başlar. Kalbin kilidi açıldığında yeşil renk bedenin manyetik alanında görünür hale gelir, zaman-mekan sınırlaması ortadan kalktığı için mana dünyasının kapıları açılır ve sevgi akmaya başlar.
Doğru nefes yoluyla ve neşe, keyif, coşku ile titreşerek frekansımızı yükseltebilirsek bedenimizi enerjik düzeyde düzeltebilir ve kendimizi şifalandırabiliriz. Bilinç bedene hükmedebilir ve bedeni dönüştürebilir. Bedenimiz 7 çakra +5 hazret mertebesini deneyimleyebilecek kapasitededir, bilinç için de 12 boyut tanımlanmıştır. DNA'mız 12 sarmallıdır ve güneş sistemimizde 12 gök cismi bulunur. Gezegen devinimleri yoluyla deneyimleyerek bilinç mertebelerimizi aktif hale getirdiğimizde 12 sarmallı DNA'mız aktifleşir ve mana aleminin sırları açılır.
🍀🌻🍀minnettarım 🙏
YanıtlaSil🌻
Sil