Felsefe Taşı
Her şeyin zikrettiği bir evrende yaşıyoruz yani her şeyin bir titreşimi dolayısıyla frekansı vardır. Bu titreşimi fark edebilmek için aklımızı kapatan ve bizi dünya nimetlerine sıkı sıkı bağlayan zihnimizi susturmak gerekir. Hakikati kavrayabilmek için zihnin yarattığı karışıklık ve karmaşadan kurtulmalı, varlıktan yokluğa, çokluktan tekliğe ulaşmalıyız. Düşünce ve duygularımızı kontrol ederek, nötr bir şekilde hayata gözlemci olmadan kavranamaz eşyanın hakikati. İşte bu yüzden tutunduklarımızı serbest bırakmak ve hiç olmak hedeflenir.
Cehennem bilinci; zihnin kurguladığı bir dünyanın içinde sıkışıp kalmaktır. Cennet bilinci ise; zihnin çizdiği sınırları fark ederek bütünsel bakabilmek ile mümkündür.
Dünyamızda uyuyanları uyandırmak için sarsıcı gelişmelere şahitlik ediyoruz. İnsanlar duyu ötesi algısını açabilsin, bu dünyanın ilüzyon olduğunu anlayarak evinin yolunu bulabilsin diye uyandırılmaya çalışılıyor. Son yıllarda ardarda gelen seller, yangınlar, virüs, savaş bu simülasyonun farkına varmamızı sağlamak için! Hakiki evimiz burası değil, burası bir deneyim alanı, bir okul ve okul kapanmak üzere!
Gönül gözüyle bakabilenler herkesi ve her şeyi olduğu gibi kabul eder çünkü gördüğü kişi ve olayların Hakk'ın görünen yüzleri olduğunu bilir.
Negatif ve pozitif enerjinin kapıştığı bir oyundayız ve kazanan enerji dünyaya geri yansıtılıyor. Ya hep birlikte sevgi ile titeşerek bir üst boyuta geçeceğiz ya da negatif enerji kazandığı için matrix çökecek!
Bilinçaltımızdaki sembolik kodlar ile rüyalarımız aynı dili konuşur. Bilinçaltımız bizi uyararak, bilgi vererek rüyalarımız yoluyla bizimle konuşur.
Hatırlayamadığınımız rüyalar genellikle şifalandırıldığımız rüyalardır. Her gece evimize gider orada bedenimizi onarır, gün değerlendirmesi yaparak bir sonuca ulaşır ve deneyime devam ederiz.
Titreşim yükseldikçe doğa ile uyum içinde yaşamaya başlayarak birlik ve bütünlük duygusunu derinden hissederiz. Matrixden çıkabilmek için frekansımızın yüksek olması gerekir. Frekansımızı düşürmek için dünyada sürekli korkunun pompalanması oyunun bir parçasıdır.
Bu matrix 12500 yıldır devrede ve beşinci boyutun içinde. Bizi matrix te tutan tek şey kısıtlı algımız. Doğa beşinci boyutun enerjisini yansıtır bu yüzden insanın maddeler dünyası yıkılsa da doğa kalacak. Doğa kendini arındıracak. Doğa kendini arındırmanın bir yolunu mutlaka bulur.
💧👏🙏teşekkürler
YanıtlaSil🌟💛🌟
YanıtlaSil