Beden Toprağına Ekilmiş Bir Tohumuz
Beden toprağına ekilmiş bir tohumuz. Aslımız bilgiden doğan ışıktır. Beden toprağında bir ağaç olabilmek ve meyve verebilmek için gereken donanıma sahibiz. Işığımız ne kadar güçlüyse beden toprağında filizlenme ihtimalimiz o kadar yüksektir. Ancak bu toprağın büyük bir özelliği var ki yılan ve çıyanlarla dolu olması, tohumun bir çok dış etken tarafından sarılarak ışığını yaymasının engellenmesi. Beden toprağına ekilen nice tohum var ki 'ben' demeye başladığı bir ilüzyonun içinde kaybolur, nice tohum var ki kurda kuşa yem olur, nice tohum var ki bedenin içinde kaybolur.
Tohumun ihtiyacı öz varlığının kaynağı olan ışıkla buluşmaktır. Bedende gerekli eğitimi alarak maddeye hükmetmeyi öğrenip eterik bir beden oluşturarak yolculuğa devam etmektir. Eterik bir beden oluşturarak Hakikatinde gizli olan ışık ile buluşamayan tohumların ekildiği bedenler topraktan gelir toprağa gider...
Beden toprağını işleyebilen için tohumun yeşermesi kolaydır ve yeşeren tohum boynunu topraktan çıkararak ışığa kavuşur. Bedenin tohuma hizmet etme vakti gelmiştir ve bedenini verimli olarak kullanmayı beceren ruh için ışık renk renk açılır. Işığın her rengi; -aynı zamanda bir bilinç sıçraması ile bağlantılıdır- ışıkla tanışan tohumun ağaç olmasına ve meyve vermesine yardımcı olmak üzere hazırdır.
Yönünü ışığa çevirip büyümeye başlayan ağaç için zorlu kışlar, sıcak yazlar vardır. Ne demişler; "Meyve veren ağaç taşlanır." Ancak meyve vermeyi başardığında her meyvenin çekirdeğinde bir tohum gizlidir. Nice badirelerden geçerek ağaç olan tohum meyve vermeyi başardığında Kamil İnsan olur. Derdin varsa üzülme; başka bir şeye evrilmek üzere olduğunu bilerek ilerle...
DNA kayıtlarımızda bulunan kod ve kayıtlar yaşam programımızın temelini oluşturur. Öz benliğimizin bilgisi DNA'mızda kayıtlıdır ve biz bilinçlendikçe bu kayıtlar açılır. Her bilinç aşaması kozmik bir kapıyı açar ve bizi hak ederek geldiğimiz alana uyumlar.
Aldığımız bilgiyi içselleştirerek bilinçlendikçe daha yüksek frekanslı bilgilere ulaşım hakkı kazanırız. Beynimiz sürekli çalışır ve aldığı bilgileri şuura iletir. Böylece kazandığımız her bilinçlilik hali makro alemde kayıt altına alınır. Beynin görevi içinde bulunduğumuz alandaki bilgiyi alarak ilgili kayıtları açmak ve şuura kaydetmektir. Aldığımız bilgiyi bilinçli bir şekilde özümseyerek hayatımızda uygulamaya başladığımızda bilgiyi bilince dönüştürmüş oluruz.
Sürekli konuşan ve bizi ilüzyonda tutan zihnimizi devre dışı bırakarak aklımız yoluyla ilerlemeyi başardığımızda makro bilinç ile iletişim kurarak DNA'mızdaki kaydı açar ve oluşan bilinci mikro bilinç olan şuurumuza yükleriz. Beynimiz bellek görevi görür ve öldüğümüzde kapanır, şuur ise üst benliğimize aittir ve beden öldükten sonra da bilinçlenme yoluyla tekamül etmeye devam eder.
Düşüncelerimizi enerjimizi aktararak beslediğimizde duyguya dönüşür, duygularımız yoluyla yaptığımız yayın gerçekliğimizi şekillendirir. Gerçekliğimiz duygularımızın oluşturduğu görüntülerdir. Eğer hayatımızda duygusal travmalar yaşıyorsak duygularımıza gözlemci olmayı ve nötr kalmayı başarmamız gerekir. Duygular karşısında nötr kalmayı başardığımızda hayatımızda sürekli tekrarlanan döngüyü kırarız.
Neşe, keyif, coşku içinde şükrederek yaşamayı başardığımızda ise kullanılmayan genlerimizdeki gizli bilgiyi harekete geçiririz. Uzun süre iyi duygu durumunda kalabilirsek genlerimizdeki reseptörler açılır ve yaşamımızı ifade eden yeni proteinler üretilir. İçsel dünyamız değiştiğinde dış dünyamız da değişmeye ve yeniden şekillenmeye başlar. Uyuyan genlerimizi uyandırmak için doğru sinyaller göndermeyi öğrenmeliyiz. Düşüncelerimizi kalbimizde derin bir inançla besleyerek olmak istediğimiz kişiyi gün be gün yapılandırmak elimizde. Yeni genler üretebilmek için varoluş halimizi değiştirmeli ve kendi kaderimizin efendisi olmalıyız. Bedenimiz ve beynimiz dünya okulu deneyimi için verilmiş muhteşem donanımlı araçlardır ve bu araçları doğru şekilde kullanmaya başladığımızda hayatımızın kontrolünü elimize alırız.
🍀🙏🙏
YanıtlaSil🙏💛
Sil