Paralel Evrenler


Beden algısında kaldığımız sürece ikilikten kurtulamaz ve sistemi anlamakta zorlanırız. Ancak kalbimizdeki mühür açılıp sistemle uyumlanarak bütünsel bir sevgi ve şefkat deneyimlemeye başladığımızda; 'sen', 'ben' demekten kurtulur 'biz' demeye başlarız. 

Biz demeyi başarabilen kişi; yargılamaz, nefret etmez, ötekileştirmez. Baktığı kişide Hakkı görür çümkü tüm insanların Hakkın görünen yüzleri olduğunu bilir. Olaylara takılmaz, olayın arkasındaki sebepleri anlamaya çalışır çünkü İlahi Sistemin matematiğini çözmüştür. Sebeplerin sonuçları doğurduğunu bilir. Etki-tepki yasasından etkilenmez ve seçimlerini bilinçlilik hali ile yapar; özgürdür.  

Özgürlük beden algısından sıyrılmamızı sağlar ve ruhsal alemin kapılarını açar. Uzay gemimizin anahtarı; sevgidir... Kalbimiz sevgi ile titreşmeye başladığında açılır mana dünyasının sırları... Bilinç düzeyimiz yükseldikçe frekansımız artar ve farklı bilinç düzeyindeki katmanlara uyumlanmaya başlarız. Enerjimiz katman katman yayılır ve hangi katman düzeyinde ise oraya bağlanır...

Rüyalarımızda evrenler arasında seyahat eder ancak uyandığımızda hatırlamayız çünkü uyandığımızda zihin devreye girerek bulunduğumuz alanın titreşim ve algısına (frekansına) uyumlanır. Edindiğimiz bilgiyi bulunduğumuz frekansa aktarmakta ve algılamada zorlanmamız bu yüzdendir. 

Dünyaya saf bir şekilde doğar ve var olabilmek için 'ben' demeyi öğreniriz. Ancak 'ben' demeye ve öğrenmeye başladığımızda beden algısı ile yaşamaya başlarız. Beden ve zihin odaklı yaşamak bizi sınırlar. Bu denkleme Ruhumuzu kattığımızda yani beden-zihin-ruh arasında denge sağlamayı başardığımızda tamamlanır ve özgürleşiriz.

"Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi vardır..."                                  Yunus Emre



Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

5 Elemente Göre Kişilik Özellikleri

Mutluluk ve Kitabım

AN'da Yaşamak, Akışta Kalmak