Düşünce Gücü
İç dünyamıza ve kendi kişisel gelişimimize odaklanmayı başaramadığımızda dış dünyanın kölesi oluruz. Kişisel gerçekliğimizin farkında olmadığımızda ve kendi gerçekliğimizi kontrol edemediğimizde dış dünya bizi kontrol etmeye başlar.
Sınırlarımızı çizip ne istediğimizi bilene ve bize dayatılan gerçekliği farkedene dek kurban rolüne bürünürüz.
Gerçekliğimizi kendi düşüncelerimizle yaratır ancak başımıza gelenler için suçlu ararız. Bir şeylere bağımlı olduğumuz için duygusal travmalar yaşar, kendimizi geliştirmek yerine parazit gibi yaşamayı seçerek varlığımızı reddederiz ve kimyasal bir döngünün içinde sıkışıp kalırız. Beden odaklı bu yaşamın içinde bilinç yoktur; bedenimiz zihnimizin yerine geçerek bizi dürtüsel bir yaşamın içine hapseder. Duygusal bağımlılıklarımız beden algısından özgürleşmemizi engeller. Bilinçli bir varoluş söz konusu değildir. Geçmişe şartlanan ve gelecekten medet umanlar zaman döngüsünde sıkışıp kalırlar.
Oysa düşündüklerimizi gerçekleştirerek var oluruz. Düşünce anında büyük bir enerji akımı oluşur. Mikro bir galaksi olan beynimizde yüz milyar nöron var. Beynimizdeki sinir hücreleri aralarında iş bölümü yaparak sinirsel bilgi ağları kurar ve öğrendiklerimizi bilincimize aktarırlar. Neokorteks sürekli bilgi toplar ve öğrendiğimiz her yeni şey sonucu beynimizde değişiklik oluşur.
Bir şeyi kavradığımızda kişiselleştirir ve davranışlarımıza aktarırız. Deneyimlerimiz sonucu salgılanan kimyasallar hislerimizi oluşturur. Duygularımız geçmişin kimyasal kayıtlarıdır. Bedenimizde sürekli kimyasal değişiklikler olur. Zihin sürekli yenilenir ve gelişir. Odaklandığımız konu her ne ise beynimizde o konu ile ilgili ağlar kurulur ve gelişim başlar.
Olayların sebebi ve çözüm yolları ile ilgili düşünmeye başladığımızda davranışlarımız değişir. Duygu kapanından çıkar ve duygularımızı gözlemlemeye başlarız. Sürekli gözlemde kalmayı başardığımızda eski kayıtlar silinir, beynimiz tekrar organize olur kendini yeniler ve yeni düzene göre çalışmaya başlar. Kıskançlık, öfke, nefret, düşmanlık gibi duygularımızı uzun süre aktif hale getirmezsek bu duygulara ait kısımlar silinir. Bize zarar veren ve gelişimimizi engelleyen duygularımızı gözlemci olarak aktifleştirmediğimiz ve düşünce şeklimizi değiştirerek yerine yeni duygular koyduğumuzda silebiliriz. Neşe, keyif, coşku, sevgi gibi...
Negatif kayıtlar silinince bedenimiz yeni zihnimize uyumlanır. Bilgi bedene aktarılır, yeni kimyasallar salgılanır ve genetik değişim gerçekleşir. Ancak sürekli tekrar ederek bedene yeni duyguyu ezberletmek gerekir, tekrarladıkça yeni alışkanlıklar edinir, yeni bir benlikle yola devam edebiliriz.
Hayatımıza düşüncelerimiz ile sınırlar çizer sonra da şanssız olduğumuzdan veya işlerimizin ters gittiğinden yakınırız.
Yaratıcı bir zihne sahibiz ve zihnimizi doğru kullanarak istediğimiz şeyleri gerçekleştirebiliriz. Negatif düşünürsek olumsuzluk denizinde boğulur, pozitif düşünürsek dalgalar üzerinde sörf yapabiliriz.
Geçmişte yaşayan bir zihin sınırlar çizer ve güvenli alan olarak gördüğü bu gerçeklikten ayrılmak istemez. Hayatta başarıyı yakalayanlar sınırlarını zorlayarak düşlerinin peşinden gidebilenlerdir. Zihnimizdeki geçmiş ve gelecek korkusu bize sınırlar çizerek an'da yaşamamızı engeller.
An içindeki düşüncelerimiz, önyargılarımız, eleştirilerimiz, şikayetlerimiz ve konuşmalarımız ile sürekli geleceğimizi yaratırız. An içinde odaklandığımız her ne varsa onu onaylar ve geleceğe aktarırız. Nelere onay veriyorsunuz?
Uyananlar yaşamını bilinçli olarak tasarlar ve yaptığı pozitif olumlamalar ile gerçekliği şekillendirir.
Düşüncelerimiz değiştiğinde sınırlarımız da değişmeye başlar. Korunduğumuzu ve güvende olduğunuzu hissederek pozitif düşünceler içinde neşe, keyif, coşku içinde yaşamayı ve an'da mutlu olmayı başardığımızda sınırlar ortadan kalkar, zaman ve mekan algısı biter ve içimizdeki güç ortaya çıkar.
Mutlu ve sevgi dolu olmayı seçtiğimizde ve bu düşünceleri büyük bir inançla onaylamaya başladığımızda; zihin tarlamıza mutluluk ve sevgi tohumları ekeriz. Bir de minnet, şükür, güven ve teslimiyet duyguları ile titreşmeyi başarabilirsek tohumu ektiğimiz toprağı verimli hale getiririz. Şükretmek en güçlü duadır...
Hayattan zevk almanın yolu an'da mutlu olabilmektir. Nelere odaklandığını kontrol et ve her defasında neşe ve sevgiyi seçerek onayla. Olumlama geleceğe yönelik bilinçli seçimdir. Zihin tarlasına ektiğimiz tohumlar geleceğimizi şekillendirir ve ne ekersek onu biçeriz.
Kendimizi sevelim ki bizi seven insanlar toplansın çevremize ve her defasında neşeyi ve sevgiyi seçelim ki titreşimimiz hem kendi yaşamımızı hem de dünyayı değiştirsin.
🍀🕊🍀düşünceyi nasıl dönüsturecegimizde anlatıyorsunuz, hayran olmamak elde değil, hocam iyiki varsınız 🙏
YanıtlaSil🌻🦋
Sil