Aşkın Yolu



Yaşamımız kendimizi bulmak üzere çıktığımız bir yolculuktur.

Bedenimiz kutsal topraklar, kalbimiz kabe, omurgamız yoldur. Bu yolculuk kendimizden kendimize, hiçten içe, içten içedir. Mana dünyasının sırları zihniyle değil, gönlü ile yol alanlara açılır. İşte bu yüzden aradığımızı dışarıda değil, içimizde aramak gerekir. Temiz bir kalp ve iyi niyetle kendimizi aramaya başladığımızda yolumuzdaki engeller kalkar ve yol bizi gideceğimiz yere götürür.

Bu yolculukta rehberimiz ilimdir ancak öğrendiklerimizi kalbimize yazmak gerekir. İlahi aşk yolunun pusulası kalbimizdir. Kod ve kalıplardan oluşan ve özümüzü kapatan benlik perdesini kalbimizdeki aşk ateşi yakabilir. Kalbimizi sevginin, hoşgörünün, merhametin, şefkatin, paylaşımın tohumlarını ekerek güçlendirebiliriz. Ne der Yunus Emre:

"Cümleler doğrudur sen doğru isen, doğruluk bulunmaz sen eğri isen."

Her parçada var olan sonsuz bilinç titreşerek evreni var eder. Sevgi ışığı, ışık maddeyi oluşturur. Yönlendirici bir enerji olan Sevgi bir dönüş başlatır ve özümüzde de var olan ışığın maddeye dönüştüğü bir düzen kurar. Özümüzdeki bilgiye ulaşabilmek, gelişebilmek ve dönüşebilmek için deneyimler yaşadığımız bir seyir yolculuğundayız. 

Sürekli genişleyen, kusursuz, tam ve bütün olan sonsuz bilinç gördüğümüz ve göremediğimiz tüm bu evrenin makrokozmosudur. Gizemli bir varoluş sözkonusudur ve bu gizem içimizdeki bilme isteğinin ve aşkın da tetikleyicisidir. Her birimiz mikro alemden makro aleme doğru aşkla yol alırken bu gizemin büyüsüne kapılır ve durmaksızın ilerleriz. Yaşam yolculuğunun gizemi yolun kıvrımlarında gizlidir...Tabduk Emrenin yüzyıllar önce söylediği gibi: 

"Yola çıkan fizana varmış, yoldan çıkan kendinden usanmış.”

Takva ile ilerleyerek yoldan çıkmazsak yol bizi evimize götürür. Yol imtihanlarla doludur ve yolda karşılaştığımız her insan aynadır, bize bizi göstermek için vardır. Hamlığımızdan kurtulabilmek, kötü huy ve isteklerimizi bırakabilmek, sırtımızdaki yükleri atarak saflaşabilmek için bize ayna olabilecek insanlar gereklidir. Yolu birlikte yürüdüğümüz insanlar gelişip dönüşebilmemiz için bize yardım eder. Yaşadığımız her şeyin bir sebebi vardır... Elimizi kalbimize koyup soralım bu kişi veye olay bana ne anlatmak istiyor? Bu ayna bana neyi göstermek için yoluma çıktı? Yoldaşın yolcuya eşlik ederken yolu tanıttığını unutmayalım. Evrende tesadüf yoktur ve yaşadığımız her şey ilahi bir yasaya tabidir. İlahi sistem eşzamanlılıklar, tekrarlayan rakamlar ve semboller, rüyalar yoluyla bizimle konuşur.

Bu yolculuğu kolaylaştıran en büyük güç kalbimizdeki aşktır. Gönlümüz aşk ile doluysa dikenler gül gibi görünür, kolaylıkla affederiz ve sabırla ilerleriz. 'Sabır dervişin ekmeğidir' derler çünkü aşk ile katlanabiliriz önümüze çıkan zorluklara. 

Aşk güzel olanı sevmek değil, sevdiğini güzel görmektir. Güzel bakar, güzel görür iyi niyet ve temiz bir kalple ilerlemeye devam edebilirsek mana dünyasının sırları açılır. Gözlerimizle bakmalı, kalbimizle görmeliyiz. Kalbimizle görmeye başladığımızda zorluklar kolaylaşır, dikenler güle döner.

Bu yolda yürürken yüreğimizin sesini dinlemeyi öğrenmeliyiz. Sessizliğin ve suskunluğun ardındaki gizli sözleri ancak böyle duyabiliriz.  Kalbimizin sesini duymaya başladığımızda açılır sır kapısı... 

Aşk fedakarlıktır bu yüzden razı olmak gerekir. İçimizde yanan ateşi söndürmek için kendimizden gitmek, hiç olmak gerekir. Bu yüzden derviş gönüllüler benliğini aşkın ateşinde yok eder. Benlikten kurtulmayı başardığımızda ruhumuz ve bedenimiz birlenir, ikilik biter ve yol bizi götürmeye başlar...

Kendimizi aradığımız bu yolculuk bize özeldir. Değişebilmek, dönüşebilmek için kendimizden kendimizedir...

Kendimizi okumaya başladığımızda kainatın sırrını çözeriz. Evrenin matematiğini okuruz. Makroda ne varsa mikroda da aynısı vardır. Bedenini oku: Kemiklerimiz kayalar gibi serttir, saçlarımız bitkilere benzer, damarlarımızdaki kan nehirler gibi akar, gözlerimiz yıldızlar gibi parlar, kalbimiz her zerrenin çevresinde döndüğü güneş gibi ışık saçar, kalbimizin çok güçlü bir manyetik alanı vardır, ruhumuz ise; bu alemin ta kendisidir... İnsan mikro alemdir…  

Sırrı; titreşim, frekans, enerji olan kutsal geometrinin şekillendirdiği matematiksel bir sistemde titreşerek var oluyoruz. Bu muhteşem örüntünün bir parçasıyız. Varlıkta her şey kendine özgü bir frekansta titreşirken fiziksel veya kimyasal tepkimeler yoluyla değişip dönüşür. 

Sürekli güncelleniyor, yükseliyor, bir ve bütün olmak üzere, muhteşem tekliğe ulaşmak üzere yol alıyoruz. Öz sevgi, öz değer, öz saygıyı deneyimleyerek tamamlanmaya çalışıyoruz. 

Bu seyir yolculuğu; cehennem bilincinden cennet bilincine doğru...

Bilinçaltımızdaki dehlizlerden çıkarak zıtlıkları varlığımızda birlemek üzere...

Farkındalıklı yaşayarak hayatımızın sorumluluğunu elimize almak için..

Amacımız; zihinden bilince, çokluktan tekliğe, bedenden ruha ulaşmak...

Öz'ümüzü kapatan perdeleri kaldırarak öz varlığımızdaki nuru ortaya çıkarmak...

Evrenin matematiğini ve evrensel yasaları kavrayarak bütünsel bakabilmek..

Önce bedenimizdeki gizemi sonra evreni okumak..

Her şeyin Hak olduğunu görmek..

Muhyiddin İbn Arabi der ki:

“En sağlam direniş kalbi temiz tutmaktır."

Sevgiyle kalın.








Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

5 Elemente Göre Kişilik Özellikleri

Mutluluk ve Kitabım

AN'da Yaşamak, Akışta Kalmak