Kayıtlar

Mart, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yaşam İlüzyonu

Resim
İnsanı ve evreni anlamak için atomaltı dünyayı gözlemlemek gerekir. Atomaltı parçacıkların gözlemci olduğunda parçacık, gözlemci olmadığında dalga şeklinde davranması bakış açımızın önemini ortaya koyar. Hayata karşı hissettiğimiz duygular yaşam biçimimizi şekillendirir. Hayatı nasıl görüyorsak öyle yaşarız. Mücadele edilmesi gerektiğine inanıyorsak mücadele dolu bir hayatımız olur, hayatın eğlenceli olduğunu düşünüyorsak eğlenceli bir hayatımız olur. Yaşamımızı düşüncelerimiz vasıtasıyla biz şekillendiririz. Şanslı olduğumuzu düşünüyorsak şanslı oluruz! Çünkü düşüncelerimiz sonucu yaşadığımız duygular vasıtasıyla çevremize frekans yayar ve uygun frekanslarla eşleşiriz. Bilinçaltımız kuantum dünyamızdır ve bilinçaltı dünyamıza kodlanan inanç, yargı ve yorumlarımız yaşamımızı şekillendirir.  Dünya yaşamı gerçek gibi görünse de değildir! Kişisel gelişim oyunu diyebileceğimiz hayatımız bir ilizyondur, bir rüyadır! Düşünce ve duygularımız ile kendimizi var ettiğimiz bir seyir yolculuğu...

Birlik ve Bütünlük Bilinci

Resim
Benlik sürekli önümüze set çekerek algı körlüğü yaratır, aklımızı değil kalbimizi dinlemeyi öğrenenene dek sürer bu durum. Hak ile aramıza giren tek şey nefsimizdir. Damla ve okyanus misali... Ancak burada dikkat etmemiz gereken bir husus var; okyanus dalgalanmaya başladığında damlanın hiç bir hükmü kalmaz. Okyanusun okyanus, damlanın damla olduğunu unutmamak gerekir. Bu idrak ve farkındalığa ulaşabilmek için öz benliğimize doğru bir yolculuk yapmalıyız. Özümüz gürleştikçe öz-gür oluruz. Yol yorucu ve zordur ancak hedefe ulaştığımızda yaşadığımız huzur ve coşkunun yerini hiç bir şey dolduramaz.  Hayatımız kendimizi geliştirmek üzere çıktığımız bir kişisel gelişim yolculudur. Kişisel olarak geliştiğimizde hayatımızın kontrolünü elimize alabilir, olmak istediğimiz insanı yapılandırabiliriz. Bedenimiz düşüncelerimizle şekillendirebileceğimiz biyolojik bir makinedir. Aynı düşünceler, aynı duyguları, aynı duygular aynı davranışları yapılandırır. Kısaca diyebiliriz ki düşüncelerimiz kişi...

Düşünce Gücü

Resim
İç dünyamıza ve kendi kişisel gelişimimize odaklanmayı başaramadığımızda dış dünyanın kölesi oluruz. Kişisel gerçekliğimizin farkında olmadığımızda ve kendi gerçekliğimizi kontrol edemediğimizde dış dünya bizi kontrol etmeye başlar.  Sınırlarımızı çizip ne istediğimizi bilene ve bize dayatılan gerçekliği farkedene dek kurban rolüne bürünürüz.  Gerçekliğimizi kendi düşüncelerimizle yaratır ancak başımıza gelenler için suçlu ararız. Bir şeylere bağımlı olduğumuz için duygusal travmalar yaşar, kendimizi geliştirmek yerine parazit gibi yaşamayı seçerek varlığımızı reddederiz ve kimyasal bir döngünün içinde sıkışıp kalırız. Beden odaklı bu yaşamın içinde bilinç yoktur; bedenimiz zihnimizin yerine geçerek bizi dürtüsel bir yaşamın içine hapseder. Duygusal bağımlılıklarımız beden algısından özgürleşmemizi engeller. Bilinçli bir varoluş söz konusu değildir. Geçmişe şartlanan ve gelecekten medet umanlar zaman döngüsünde sıkışıp kalırlar.  Oysa düşündüklerimizi gerçekleştirerek var...

Aşkın Yolu

Resim
Yaşamımız kendimizi bulmak üzere çıktığımız bir yolculuktur. Bedenimiz kutsal topraklar, kalbimiz kabe, omurgamız yoldur. Bu yolculuk kendimizden kendimize, hiçten içe, içten içedir. Mana dünyasının sırları zihniyle değil, gönlü ile yol alanlara açılır. İşte bu yüzden aradığımızı dışarıda değil, içimizde aramak gerekir. Temiz bir kalp ve iyi niyetle kendimizi aramaya başladığımızda yolumuzdaki engeller kalkar ve yol bizi gideceğimiz yere götürür. Bu yolculukta rehberimiz ilimdir ancak öğrendiklerimizi kalbimize yazmak gerekir. İlahi aşk yolunun pusulası kalbimizdir. Kod ve kalıplardan oluşan ve özümüzü kapatan benlik perdesini kalbimizdeki aşk ateşi yakabilir. Kalbimizi sevginin, hoşgörünün, merhametin, şefkatin, paylaşımın tohumlarını ekerek güçlendirebiliriz. Ne der Yunus Emre: "Cümleler doğrudur sen doğru isen, doğruluk bulunmaz sen eğri isen." Her parçada var olan sonsuz bilinç titreşerek evreni var eder. Sevgi ışığı, ışık maddeyi oluşturur. Yönlendirici bir enerji olan S...

Sorumluluk

Resim
Hayatımızda sorunlar olabilir, önemli olan sorunlara karşı gösterdiğimiz tavırdır. Sorunu sükünetle karşılayarak sorumluluk duygusu ile çözüm yolları bulmayı mı seçiyoruz yoksa kurban rolüne bürünerek ortalığı birbirine mi katıyoruz?  Teslimiyet ve rıza kavramları hayatımızdaki sorunları kabul etmek ve görmeden gelmek olarak algılanıyor. Bu yaklaşım doğru değil. Sorunları çözmek için tabiki mücadele vermeliyiz ancak mücadele esnasında sergilediğimiz tavır çok değerlidir. Teslimiyet, mücadeleden kaçmak değil huzur ve sükünetle, sorumluluğu alarak savaşmaktır. Sorumluluk aldığımızda özümüze teslim oluruz ki bu durum kendimizi bilmek olarak tanımlanır.  Kendimizi bütünün bir parçası olarak algıladığımızda yaşadığımız her şeyin kendi seçimlerimizin bir sonucu olduğunu görerek kendimizi geliştirmeyi hedeflerken, kurban rolüne büründüğümüzde suçlu ararız. Sorumluluğu almamak kişisel gelişimimizi engeller. Tekamül basamaklarını çıkabilmek için kişisel gelişim gereklidir. Seyri Sülük ...

Karagöz-Hacivat Oyununun Arkasında Gizlenen Hakikat Bilgisi

Resim
Karagöz -Hacivat Oyunu kaos ve zıtlıkların iletişim yoluyla nasıl birlik ve bütünlüğe dönüştüğünü anlatırken bir çok sırrı içinde barındırır. Başrollerinde Karagöz ve Hacivat'ın olduğu bu gölge oyunu zerreden kürreye tavaf halinde olan kâinatın bir timsalidir. Orhan Bey'in sırlı şeyhi Şeyh Küşteri'nin Hakikat bilgisini büyük bir ustalıkla aktardığı Gölge Oyunu "Off, Hay, Hak"ile başlar ki "Hay" boğaz çakrasını açan esma, "Hak" kalp çakrasını açan esmadır. Kalpten dile olan yol sırlı bir şekilde aktarılır.  Şeyh Küşteri kül ve zeytinyağını karıştırarak bir ateş yakar ve karanlığı aydınlatır, bu esnada "Off, Hay, Hak " sesi yankılanır ve gölgenin beyaz perdedeki oyunu başlar. Gölgeli hakikatin ak perdeye düştüğü bu oyunla Hakikat bilgisi anlayana açılır. "Görenedir görene, köre nedir, köre ne?"  Güçlü bir mizahın arkasında Hakikatin gizlendiği Gölge Oyunu sözle başlar ve insan gölge olarak ortaya çıkar. Alemin temsili olan bu ...

Tekamül

Resim
İç içe geçmiş bir sistemde yaşıyoruz aradaki tek fark titreşim seviyeleri! Alanlar titreşim seviyelerine göre birbirinden ayrılır. Titreşim seviyesi tekamül ve beden formları ile de ilgilidir. Renklerle ayrılmış tüm frekanslara doğrudan erişim imkanına sahibiz ancak iletişim kurabilmenin anahtarı; titreşim. Titreşimimizin eşleştiği alana girebilir ve sadece o alanda deneyimler yaşayabiliriz. Titreşimimiz eşleşmiyorsa girmemiz mümkün değil. Her kapının görevlileri var ve geçiş bileti; liyakat yani layık olmak... Liyakat üzerine yapılandırılmış bu sistemde kapalı kapılar titreşimimizin uygunluğu ölçüsünde açılır. Nedensellik ilkesi doğrultusunda bilgi taşıyan her sebep bir sonuç yaratır. Bilgiyi özümseyerek şuurluluk hali ile yorumlayabilirsek farkındalık oluşur. Bu farkındalık doğrultusunda seçimler yapmaya başladığımızda ikinci sebep ilahi yasalara uygun olacağı için ilk odak noktamızı etkiler. Tüm sebep ve sonuçlar tek bir noktada birleşir... Dünyamızın, içinde bulunduğumuz toplumun, ...

Cennet Bilinci

Resim
Beynimiz ne kadar iyi çalışırsa hayattan o denli zevk alırız. Depresyondaki bir insanın beyni incelendiğinde; kuru bir ağaç gibi olduğu görülmüş. Yapılan çalışmalar göstermiş ki depresyondaki insanlar renkleri bile tam olarak algılayamıyormuş! Renksiz, coşkusuz, heyecansız bir hayat! Gerçekliğin zihnimizin yorumundan ibaret olduğunu gösteren güzel bir örnek depresyonda olan kişinin durumu. Nasıl bakarsak öyle görür, nasıl algılarsak öyle yaşarız. Bizim bakış açımız ve algımıza göre şekillenen bir gerçekliğin içinde yaşadığımıza göre bakış açımızı değiştirdiğimizde gerçekliğimiz de değişir.  Ağacın yeşilini, göğün mavisini görebilmek iyi çalışan bir beynin de göstergesidir. İyi çalışan bir beyinde nöronlar ışıl ışıldır. Nurlanma beynimizdeki nöronların ışık saçmasıdır. Yaşam çok kısa. Bu kısacık ömrü zihin odaklı yaşamak cehennem, sevgi dolu bir kalple yaşamak cennettir. Koşulsuz sevgi, cömertlik, affetmek, hoşgörü, bağışlayıcılık gibi yüksek frekanslı duygularla cennette yaşamak va...

Kader

Resim
'Ol' anlamına gelen 'Kün' sesi dalga dalga yayılır ve yarattığı enerji denizinde maddesel canlılığı simgeleyen yaşam çiçeğini var eder. "Ol der ve olur." Ses ışığı, ışık maddeyi görünür hale getirir.  Dalganan ses ve renk evrenini madde olarak algıladığımız için de kendimizi  bedenden ibaret sanırız. Bilinçlilik hali ile yorum yeteneği olmayan zihin odaklı yaşayan insanların gelen etkilere verecekleri tepkiler bellidir. Çünkü fiziksel ve zihinsel yapının potansiyeli bellidir. Bu durumda an'da yaptıkları her seçim geçmişin bir uzantısıdır. Yani biyolojik bir robot olan, geçmişteki koşullanmalar içinde yaşayan, kimlik giydirilen ve zihinle hareket eden insan için kader vardır, belirlidir ve tanımlıdır. Geçmiş bilindiği zaman gelecek öngörülebilir çünkü sebepler sonuçları doğurur. Diyebiliriz ki; beden odaklı yaşayan insanların belirlenmiş bir kaderi vardır. Günümüzde gönderilen frekanslarla insanlar etkilenmekte ve kontrol altında tutulmaya çalışılmaktadır. ...

Zihin Odaklı Yaşamak

Resim
Çok güvendiğimiz aklımız bize ait sanıyoruz ama değil, aklımız bize öğretilen kod ve kalıplardır. Bedenimiz akıl programı ile çalışan biyolojik bir robottur. Hayatı zihnimizdeki kod ve kalıplara göre yorumlar, yorumladığımız şekilde algılar ve algımız doğrultusunda da gerçekliğimizi yaratırız. Ol diyen de olduran da biziz; bizim olaylara bakış şeklimiz... Zihin odaklı yaşadığımız için acı çeker, üzülür aynı duyguları tekrar tekrar yaşadığımız için de aynı hormonların salgılandığı bir kısır döngünün içinde buluruz kendimizi. Halife bilinci uyanana ve tüm bu matrixi yaratanın biz olduğumuzu anlayana kadar sürer bu durum. Duygular ve duyularla şekillenen bu dünyadan çıkabilmenin tek bir yolu var; kalp sesimizi duyabilmek. Kalbimizin sesini duymaya başladığımızda yaşadıklarımızın arkasında yer alan kod ve kalıpları çözerek sistemi okumaya başlarız.  Değersizlik duygumuz olduğu için bizi değersiz hissettirecek olay ve insanları, kendimizi sevmediğimiz için sevmeyi bilmediğimizi, incinme...

Aşkın Büyüsü

Resim
Her parçada var olan sonsuz zeka titreşerek evreni var eder. Sevgi ışığı, ışık maddeyi oluşturur. Yönlendirici bir enerji olan Sevgi bir dönüş başlatır ve ışığın maddeye dönüştüğü bir düzen kurar. Bu düzen özümüzde mevcuttur. Özümüzdeki bilgiye ulaşabilmek, gelişebilmek ve dönüşebilmek için deneyimler yaşadığımız bir seyir yolculuğuna çıkarız. Bireyselleşme de burada başlar; her parça bütünün bilgisine ulaşmak için deneyimlemeye başladığında... Sürekli genişleyen, bir olan, sonsuz, tek, farklılaşmamış, kutuplaşmamış, kusursuz, tam ve bütün olan sonsuz zeka gördüğümüz ve göremediğimiz tüm bu evrenin makrokozmosudur. Gizemli bir varoluş sözkonusu ve bu gizem içimizdeki bilme isteğinin ve aşkın da tetikleyicisi. Her birimiz mikro alemden makro aleme doğru aşkla yol alıken bu gizemin büyüsüne kapılır ve durmaksızın ilerleriz. Gördüğümüz evrende her şey dönerek varolur, titreşerek varlığını sürdürür, her şey döner... Ve insan geldiği yere geri döner... Yolculuk buyunca başımıza gelenler seç...

Sevgi Yolculuğu

Resim
Beynin üst merkezlerinden gelen emirler hipotalamusa oradan da hipofiz bezine iletilir. Orkestra şefi diyebileceğimiz hipofiz gelen uyarılar doğrultusunda bedenin ihtiyacı olan hormonları salgılar. Bu hormonlar diğer endokrin bezlerinin çalışmalarını düzenler. Hipofiz bezi gece-gündüz, yaş, uyku gibi faktörlere bağlı olarak hangi hormonu ne zaman ve ne kadar salgılayacağına da karar verir! Yani bedenin; gelişimi, enerji dengesi ve organların çalışması hipofiz bezinin kontrolü altındadır.  Yedi sayısı gizemli bir sayıdır ve yedinci kilit olan hipofiz bezi açıldığında ölüm hormonu etkisini yitirir. Hipofiz bezi açıldığında bedenimizin yaşam süresi ile ilgili olan timüs bezindeki büzüşme sonlanır ve yaşlanma durur. Timüs bezi beden sağlığı ile yakından ilişkilidir ve bu bez küçülmeye başladığında fiziksel rahatsızlıklar, iyice büzüştüğünde ise ölüm gerçekleşir.  Kalbimizde sevgi büyüdükçe timüs bezi başka bir hormon salgılamaya ve büyümeye başlar ki bu durum hücre yenilenmesini t...

Seyri Sülük

Resim
Seyri Sülük; Hakikat alemine yapılan manevi yolculuk demektir, tarikat ise Hakikat'e ulaştıracak olan yoldur.  Bu yola çıkmak için önce iman gerekir. İman ve takva ile dosdoğru yürüdüğümüz zaman nefsimizi örten perdeler açılır ve yolun ucundaki ışık görünür.  İnsan bir noktadır ve enerjisi genişledikçe çevresinde daireler oluşmaya başlar. Herkesin gördüğü ilk daireye sebepler alemi denir. Burada deneyimlerimiz yoluyla yolculuğumuz için gerekli bilgileri ediniriz. Deneyimler yoluyla bize verilen dersleri yerine getirerek manevi olgunluğa ulaşabilirsek ikinci daire olan Hakikat dairesine geçeriz. Üst alemlar tarafından teşvik edici ilhamlar gelmeye başlar ve samimi, iyi niyetli, alçak gönüllü olanlara esmalar dairesinin kapısı açılır. Bu dairede isimlerin arkasındaki derin manayı görerek büyük kudrete tanıklık ederiz. Evrendeki her şeyin Allah ismi altında toplanan esmaların yansıması olduğunu görmek büyük bir idrak yolculuğu başlatır.  Hakikat dairesine geçtiğimizde bu esm...

Düalite

Resim
Modern fizikte ışığın hem dalga hem parçacık olarak görülmesine ikilik denir. Bu ikilik anlayışı aklı ve imanı da birbirinden ayırır.  Eski Mısır bigeliğinde bu durum çok güzel açıklanır: "İlahlar ikiliği bir etmiş insanlardır. İnsanlar ise birliği bilmek için ikiliği yaşayan henüz çocuk ilahlardır." Mükemmel tekliğe ulaşmak için ikilikler dünyasına indik ve deneyimler yoluyla öğrenerek yol alıyoruz. Yaşadığımız tüm karşıtlıklar mükemmel tekliği kavrayabilmemiz için yaşanıyor. Dünya bir okuldur ve ikilikler yoluyla bir ve bütün olmayı öğretir.  Dünya temel iki duygu üzerine kurgulanmış bir oyun alanı; sevgi ve korku...Sizce kim kazanacak? Ruh ve beden de mükemmel tekliğe ulaşmak için bir ikilik içerir. Ruh maddi uygulama aracı olan beden sayesinde deneyimleyerek öğrenir. Madde ruhun enerjisini doğrudan taşıyamayacağı için ara bedenler kullanılır; fiziksel beden, enerjik beden, eterik beden. Ruhtan maddi ortama doğru uzanan renk skalası doğrultusunda titreşimlerle şekillenen b...

Akıldan Kalbe Yolculuk

Resim
Akıldan kalbe, kalpten dile giden bir akış enerjisi var. Düşüncelerimiz yoluyla hissettiğimiz duygular vasıtasıyla bedenimizde kimyasal bir süreci tetikleyerek frekans yayar ve bu frekans yoluyla da çevremizle iletişim kurarız. Yaşadığımız olaylar frekansımız ile uyumlu olarak gelir, benzer frekanstaki kişi ve olayları hayatımıza çekeriz. Kendimizi sevmeye başladığımızda kalbimizde büyük bir sevgi akışı gerçekleşir. Bu sevgi akışı coşkuyu harekete geçirerek kalbimizdeki aşkı tetikler ve içe doğru bir yolculuk başlatır. Kendimizi bilmek ve kendimizi bularak OLmak üzere bedenlenerek yaşam yolculuğuna çıkarız.  Ancak yaşamımız kendimizi değil başkalarını tanımak ve bize öğretilen kod ve kalıpları ezberlemekle geçer, odağımızda hep çevremiz vardır. Çevremizden edindiğimiz algı ve olgular içinde yaşar, kendimiz olmayı başaramadığımız sürece de kontrolsüz bir şekilde oradan oraya savruluruz. Kendimiz olmayı başaramadığımız için başkalarının dikte ettiği hayatı yaşar ve bu durum ruhumuzla...

Uyanış ve Farkındalık

Resim
İlahi sistem kişisel gelişimimizi desteklemek için oyunlar kurar ve biz gelen tesirlerle kendimizi oyunun içinde buluruz bir anda. Üzülür, acı çeker, duygusal travmalar içinde boğuşuruz. Ta ki uyanana, kim olduğumuzu sorgulayana dek süren bir oyunun içinde yaşarız. İlahi sistem kader planımız doğrultusunda bizi yönlendirir ve destekler. Kader planımızdan saptığımız durumlarda ise önce uyarı mesajları gönderir ancak uyumaya devam ettiğimizde gönderilen tesirlerin etkileri güçlenir. Herkes olması gerektiği yerde ve zamandadır. Gönderilen enerjiden herkes nasibi kadarını alır. En çok etkilenenler de uyuyanlar çünkü sistem uyanmaları için sarsıyor. Sonsuza uzanan ve sürekli genişleme potansiyeline sahip olan bir daire ve ortasında bir nokta...Her birimiz kendi gerçeklik dairemizin ortasındaki o noktayız. Okyanusta bir damla, ama okyanusun kendisi olan bir noktayız. Dünyada kaos hakimmiş gibi görünüyor ancak her şey belli bir düzen içinde olması gerektiği gibi ilerliyor.  Enam Suresi 59...

Akışta Kal

Resim
İyi düşünürsek iyi şeyler, kötü düşünürsek kötü şeyler yaşarız. Bilinç muhakeme eder ancak bilinçaltı koşulsuz şartsız kabul eder. Bilinçaltı için doğru veya yanlış yoktur ve saf bir çocuk gibi davranır. Akıl yürütmez ve bilinçten gelen tüm verileri kodlayarak kaydeder. Bilinç nesnel, bilinçaltı özneldir. Nesnel zihin devre dışı iken öznel zihin devreye girer. Duyu dışı alemle bağlantı kuran öznel zihindir ve mucizevi yetenekleri vardır. Bilinçaltı yaratıcılık ve kehanet sahibidir ve isteklerimizi yaratacak potansiyeli vardır. Telkinler yoluyla bu potansiyeli harekete geçirebiliriz.  Bilinçaltımız tüm sözlerimizi dinler ve yerine getirir o yüzden kelimelerimize özen gösterelim. Kaf Suresi:" "İnsanı biz yarattık ve elbette içinden geçenleri biliriz; sağında solunda oturmuş iki alıcı (yaptıklarını) alıp kaydederken biz ona şah damarından daha yakınız." (16-17) "O hiçbir söz söylemez ki yanında çok dikkatli bir gözetleyici olmasın!" (18) Öz gürleştiğinde özgür olu...

Akıl ve İman, An ve Zaman

Resim
Akıl ile ilişkilendirebileceğimiz “Rab” esması Kur’an’ı Kerim'in görünen kısmıdır. Toplumsal yaşayışı anlatan ilkeleri içerir.  Gönül alemi ile ilişkilendirebileceğimiz “Hak” esması ise Kur’an’ı Kerim'in görünmeyen kısmı ile ilgilidir, burada kalbe inen Kur’an ayetleri dikkat çeker.  Aklımızla okuduğumuza kalbimizle iman etmeye başladığımızda tekâmül yolculuğumuz kolaylaşır. Hak’ka ve Rab’be ulaşmak dengelenmemizi ve Hakikat’e tanıklık etmemizi sağlar. Madde alemine aklımızla, mana alemine kalbimizle iman ederek ulaşırız! “Rahman” ve “Rahim” ikilik içerir gibi görünse de ikisi bir araya gelip dengelendiğinde tamamlanmayı anlatır. Hayat; Rahman (esirgeyen, bağışlayan, affeden) ve Rahim (nimeti rahmete dönüştüren) enerjinin bir araya gelmesidir. Günümüzde insan bilincinin mekanla sınırlandıralamayacağına ve bilincin beyinle sınırlı olmadığına dair bir çok araştırma var. Bu araştırma sonuçları gösteriyor ki; bilgi aktarımı beş duyumuz ile sınırlı değildir. Bilinç bedenden ayrılır...