İçimizdeki Alem


Kalbimizin ritmik atışlarıyla trilyonlarca hücremize oksijen dolu tertemiz bir kan gönderen dolaşım sistemimiz, kendini sürekli geliştiren beynimize nöronlarla veri gönderen sinir sistemimiz, yediğimiz her besini en ince ayrıntısına kadar değerlendiren ve ayrıştıran sindirim sistemimiz, boşaltım sistemimiz, hereket sistemimiz beden aracımızı yeniliyor, bakım ve onarımını yaparken besliyor. Varlığımızı devam ettirebilmemiz için iş bölümü yaparak örgütlenmiş trilyonlarca hücre bizim için çalışıyor. Beden bütünlüğümüz ve canlılığımızın devamını sağlayan; nöronlar, dokular, organlar ve sistemler içimizde bir alem olduğunu gösteriyor. O halde nasıl olur da böylesine kıymetli, özen gösterilen bir varlık kendine değer vermez ve kendini küçümser. Aynaya tekrar bak ancak bu defa tüm hücrelerini, nöronlarını hissederek bak. Sen kimsin? 

İnsan mikrokozmostur ve makrokozmosa bağlıdır. Bizim kalbimiz gibi makrokozmosun da kalbi dumaksızın atar ve bize sevgi gönderir. Bedenimizde bir sorun olduğunda sorunu gidermek bizim için ne kadar önemliyse, bizdeki bir sorun da Rabbimiz için önemli ve endişe vericidir. Mikro makroya hizmet ederken, makro mikroyu etkiler. Bedenimizdeki hücreler gibi kesintisiz sevgi akışı alır ve deneyimlememiz gereken yola yönlendiriliriz. Gerçekten biz kimiz? Yaradanın bir hücresi, dokusu, organı, sistemi, hangisiyiz? Yaradan katındaki görevimiz ne olabilir? 

Sevildiğimizi hissetmekte neden zorlanıyoruz? Yaradanın bizimle birlikte olduğunu ve kalp atışlarıyla bize pompalanan sevgiyi hissetmekte neden zorlanıyoruz? 

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

5 Elemente Göre Kişilik Özellikleri

Mutluluk ve Kitabım

AN'da Yaşamak, Akışta Kalmak