Kayıtlar

Mayıs, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Biyofotonların Bilinçle Bağlantısı

Resim
Günümüzde şifacılıkla ilgili pekçok gelişme yaşanırken, inanılmaz iyileşme hikayelerini sıkça duymaya başladık. Biyoenerjiye olan ilgi her geçen gün artıyor ve çok eski bu kadim bilginin altı bilimsel gelişmeler ile destekleniyor. "Sıradan bir yara kendiliğinden nasıl iyileşiyor?" sorusu belki bu konuda bir yön çizebilir. Vücutta bir bilgi mevcut ve gerektiğinde bedeni onarıyor. Sahip olduğumuz bilgi; bedenin beyin ve kalp tarafından idare edilen bir makina gibi çalıştığı ve DNA bilgisinden ibaret. Farelerin üzerinde yapılan bir çalışma var, bu çalışmada farelerin beyinlerinin belli bölümleri çıkarılmasına rağmen, motor becerilerinin devam ettiği ve akışı hatırladıkları gözlemlenmiş. Başka bir araştırma kanser vakası gözlemlenen bir ailede, evlatlık çocuğun kanser olması üzerine. Çocuğun genetik yapısında kanser görülmemiş olmasına rağmen kanser olması, aile bilgisi ile açıklanıyor. Burada DNA dan bahsedemeyiz.

İçsel Uyanış

Resim
Birçok insan yalnız kalmaktan hoşlanmaz ve sürekli kendini oyalayacak şeylerin arayışına girer. Çünkü kendimizle baş başa kaldığımız an, bilinçaltına ittiğimiz duygular su yüzüne çıkar. Tarifsiz bir acı hissi, hüzün, yalnızlık, keder, korku gibi duygular zihnimize üşüşür. Kendimizle başbaşa kaldığımız an hangi duyguların etkisi altında kalıyoruz? Biz geçmişi ve anılarımızı hatırlamaya çalıştığımızda; eğer bir duygu, imge, resim, koku varsa hatırlamamız daha kolay oluyor. Bu durumda hissettiğimiz duygular bilinçaltımıza ittiğimiz anılarımızdan kaynaklanıyor olabilir mi?

Bilinç ve Beyin

Resim
İnsan bilincinin kökenleri henüz keşfedilmemiştir fakat çoğu kişi tarafından araştırılmaktadır. "Bilinç evrenin müziğidir ve beyinde holografik olarak mevcuttur." diyor Profesör Dr Stuard Hameroff ve ölümden sonra yaşam olup olmadığı ve ruhun varlığı hakkında araştırmalar yapıyor. Bugün ben de onun görüşlerini paylaşmak istiyorum. İnsan beynine bir bilgisayar gibi bakıldığında, akla şu soru geliyor; duygularımızı, derinden hissettiğimiz acı duygusunu, sevgiyi, mutluluk hislerimizi nasıl açıklayacağız? Bu duyguları hissetmek beyne basit bir bilgisayar olarak bakıldığında havada kalmıyor mu? Yapay zeka ve bir insan kıyaslandığı zaman aralarında görülen farklardan en önemlisi insanın farkındalıklı olmasıdır. Buna rağmen yapay zekanın farkındalıklı imiş gibi davranması ama farkındalıklı olmamasıdır. İnsanın beyni nöron tabanlı bir kablo düzlemi üzerinde çalışan bir bilgisayar olsa idi farkındalık olamazdı çünkü basit elektrik sinyalleri fiziksel dünyayı gözlemleyebilen dış bi...

Tutunduklarımız

Resim
Yaşam yolculuğumuzda birçok şeye tutunuyor ve mücadele ediyoruz. Biz tutunmaya ve mücadele etmeye devam ettikçe de, maddi dünyanın kıskacına girdiğimizin, günbegün kalbimizin sesini duymaktan uzaklaştığımızın farkına varamıyoruz. Yıllar maddi kazanımların peşinde koşturmakla geçip gidiyor. Güneşin doğuşunu, dünyanın güzelliğini göremiyor gözlerimiz. Kesik nefesler alan öfke dolu, sürekli koşuşturan, sağlık sorunları ile boğuşan sevgisiz bir insana dönüştüğümüzü fark edemiyoruz. Öyle bir an geliyor ki, tutunduklarımızın bize huzur vermediğini görüyoruz. İstediğimiz herşeye sahibiz ama korkuyoruz; kaybetmekten, ölmekten korkuyoruz. "Ölüm hayatın bir gerçeği ise ve biz öldüğümüzde maddi olan hiçbirşeyi yanımızda götüremiyorsak, o halde bütün çabamız boşuna değil mi?" diye soruyoruz kendimize.

"Bir ben vardır bende benden içeri"

Resim
İnsanların yüzde 5 civarında genetik faktörler yüzünden hasta olduğu, diğer hastalıkların sebebinin ise yaşam tarzı, davranış ve seçimlerden kaynaklandığı tesbit edilmiş. İyi duygu durumunda olduğumuzda (mutlu, neşeli, sevinçli, şükür halinde vb) bağışıklık sistemimiz aktif hale geliyor ve günün geri kalan kısmında da bu durum devam ediyor. Sürekli olarak iyi duygu hali içinde olmayı sürdürdüğümüzde ise; vücudumuz kendini onarmaya ve yenilemeye başlıyor. Çünkü  bağışıklık sistemimiz bozukluk olan yerlerde yeni bir düzen oluşturarak, yeni kimyasallar salgılıyor.

Manyetik Alan

Resim
Hepimiz manyetik alan oluşturma potansiyeline sahibiz. Yiyip-içtiklerimiz, aldığımız ışık ve enerji, çevremizde  manyetik alan oluşturur. Bu manyetik alan sayesinde de kişi ve olayları kendimize çeker veya iteriz, tıpkı bir mıknatıs gibi😊 Bazı insanların yanında çok keyifli olurken, bazı insanların yanında enerjimiz düşer, kendimizi çok halsiz hissedebiliriz. Özellikle büyük alışveriş merkezlerinde, birçok enerjiye maruz kaldığımız için eve bitap durumda, enerjimiz sömürülmüş olarak döneriz. Oysa doğada bulunursak pozitif enerji ile yükleniriz. Çıplak ayakla toprağa bastığımızda bu enerjinin vücudumuza nasıl aktığını kolaylıkla farkedebilir ve aynı zamanda negatif enerjinin topraklanışına şahitlik edebiliriz.

Zihnimizi Nasıl Susturabiliriz?

Resim
An'da yaşayabilmenin formülü zihnimizi susturmaktan geçiyor. Neden zihnimizi susturmakta bu kadar zorlanıyoruz? Zihin insani bir özelliktir, hayvanlarda zihin yoktur, bebeklerde ise henüz oluşmamıştır. Toplumsal yargılar ve inançlar zamanla zihnimizi şekillendirir. Toplumun ve çevremizin şekillendirdiği bir zihin ile yaşantımızı sürdürürüz. Bebekler ruhsal varlıklardır ve ruhu ile beraberdir. Bir bebeği incelediğimiz zaman mutlu, neşeli, korkusuz, endişe ve şikayetten uzak olduğunu gözlemleriz. Çünkü henüz zihni boştur ve düzenli nefes alıp vermektedir. Zihnimiz dolmaya başladıkça korku, endişe, yargı vb duyguları öğreniriz ve doğru nefes ( Nefes Teknikleri ) yerini kesik kesik nefeslere bırakır.