HAY'dan HU'ya Doğru


Kuran'ı Kerim bize bizi bizimle anlatan bir aynadır. Kuran'ı Kerim'in Hakikatini anlamak ve doğru bir şekilde yorumlayabilmek için AŞK ile yanan bir gönül gerekir. Bu öyle bir aşktır ki; önce kendini buldurur sonra da kendinden kendini var ettirir. 

Hakikat; HAY' dan HU' ya doğru bir arınma yolculuğudur ve sırlanarak anlatılır. Tüm bu gördüğümüz Alem ALLAH' a aittir ve İlahi Sistem bizi HAY' dan HU' ya yükseltmek üzere yönlendirir. HU; aklımızla idrak edemeyeceğimiz bir şuur boyutudur, o yüzden de gayba aittir ve HU'ya çıkana 'Gaybın Ereni' denir. Gaybın Ereni her şeyin kendinden kendine olduğunu kavrayabilendir ve gerektiğinde susmayı bilir. HU Allah'ın Zatı olan yerdir. HU sembol diliyle konuşur ve manasını çözmek için İlmi Ledün bilmek gerekir.

Gözle görülen her şey, tüm bu Alem Allah sistemidir, yaşayan canlı bir boyuttur ve her şeyi kapsar. Sünnetullah; Allah Sisteminin işleyişine uyum sağlayabilmektir. Nuh Suresi 3. Ayet:

"O halde, Allah'a ibadet edin! O'ndan korkun! Ve bana itaat edin ki, Allah, günahlarınızı affetsin ve sizi belirli bir süreye kadar ertelesin. Çünkü Allah'ın eceli geldiğinde ertelenmez. Bir bilebilseydiniz!" Suresinde Rab; 'Bana itaat, Allah'a ibadet edin' der. Rab boyutunda gözlerimizden bakan yüksek bilincimizdir.

Hud Suresi 56. Ayette; "Ben, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a dayanıp güvendim. Hiçbir canlı yoktur ki O, onu perçeminden yakalamış olmasın. Hiç kuşkusuz benim Rabbim dosdoğru bir yol üzerindedir." der. 

Alnımızdan çekip sürükleyen zihnimizdir. Aklın üstüne geçen zihin; aklı kapatır, gönlü karartır. İşte bu yüzden akletmek gerekir. Akledebilen kişi zihninin eğilimlerinin farkına varır, yargı ve yorumları sonucu yazılan kaderi görür. Levh-i Mahfuz'a kader yazan Kalemin sırrı budur. Kelam kalemdir. Yorum, korku ve yargı varsa zihin vardır ve bizler yargılandığımız, korktuğumuz ne varsa başımıza gelmeden ölmeyiz!

Denkleme tekrar bakalım; Zihnimiz mi, aklımız mı konuşuyor? Zihnin görevi aklı karıştırmaktır, yargı ve korku dolu bir zihin şeytani boyuttadır ancak İHLAS boyutuna gelen zihin müslüman olmuştur. Zihnin orucu susmaktır. Nötr kalabilmek ve en güzelinin geleceğini bilerek teslim olmaktır ve zihni susturmak için verdiğimiz mücadele ibadettir. 

Hak; Şuur ve vicdan boyutudur. Hak boyutunu anlamak için Vahdet bilgisi (teklik) yani 'CEM' olmak gerekir. 

Bekabillah mertebeleri dörde ayrılır; 

1 - Makamı Cem

2 -Hazretül Cem 

3 - Cemül Cem 

4- Ahadiyet 

HAK boyutuna gelene kadar ilimle ilerlenir ancak HAK Boyutu 4. Semadadır ve ancak temiz bir kalp ve  açık bir şuur ile girilir. CEM Makamı Halkta Hakk'ı görebilenlerin, her şeyin kendi şuurunun yansıması olduğunu, bu alemin bir hayal olduğunu bilenlerin, Hz İsa'nın makamıdır. Halk Hakka ayna olur. Hak boyutuna gelen kalemin farkındadır bu yüzden iyi düşünerek ve güzel bakarak zihnin oyunlarına karşı nötr kalmayı başarır.

Hazretül Cem; Hızır ile yola çıkan Hz. Musa'nın makamıdır. Halk Hakkın görünen yüzü, Hakk ise halkın görünmeyen yüzüdür ve Hakk ile yürümeye başlarız. Ledün ilmi ve sembolleri aça aça ilerlediğimiz ve iç alemimizi temizlemeye devam ettiğimiz uzun bir yolculuktur. Bu temizlik yaşam boyu sürer kişi Cemül Cem Makamına ulaşsa bile sürer! Dünya okulundayız çünkü eksiğiz! Bu makamda Hakikat yolcusuna ledün ilminin sırları açılır. Kuranı Kerim'in insanın kullanım kılavuzu olduğunu ve Ayetlerin suretler olduğunu görür ve sembol dilini okumaya başlar. Kabe'nin gönlü olduğunu, tüm peygamberlerin ve firavunun kendinden açığa çıktığını, Kızıl Elmanın bu zorlu yolculuğun kendisi olduğunu görür. 

Cem ül Cem; Hiçliktir, Hz. İBRAHİM'in makamıdır. Buraya ulaştığımızda; hiç olduğumuzu, tek olduğumuzu, bir olduğumuzu anlarız. İHLAS Suresinin derin manası açılır. Tevhiddir. (Hem ZATının hem isim ve sıfatlarının birlikte müşahede edilmesi) Teklikteki çokluk, çokluktaki teklik...

Cem makamında; halkta Hakkı gördük, Hazretül Cem makamında; Hakk ile yol almaya başladık, Cem ül Cem makamında ise her şeyin Hakk olduğunu idrak ettik. Rüyamızı yanlış yorumlayarak İsmail olan nefsimizi kesmeye kalktığımızda ise göklerden koyun geldi ve dedi ki; nefsini değil güdülen koyunu kes ve varlık alemine geri dönerek farkındalıklı seçimler yap ve kendinden kendini varet. Şeytan olan zihnimizi müslüman ettiğimizde kurtuluşa erer 'ol der, oldururuz.' (Kûn fe yekûn)

Hakikat Yolculuğunun özü arınmadır ve makamlar arınmanın, saflaşmanın derecesini yansıtır. Yeterince saflaşmış ve arınmış bir yüzey Hakikate ayna olabilir. İçimizde olan her ne var ise temizleye temizleye yol alırız ve öyle bir an gelir ki hiç bir şey kalmaz yani HİÇ oluruz. İçimizde olan her şeyi temizleyerek arındığımızda, tüm putları kırdığımızda içeride olanlar öldüğü için ölmeden önce ölürüz. "La ilahe illallah" manası açılır. "Ben yokum sadece Allah var. "Muhammeden Resullullah" dediğimiz anda da hiçliğini kabul eden Hz Muhammed'in dini üzere müslüman oluruz. Yani müslüman olmak o kadar kolay değildir önce HİÇ olmak gerekir. Sonra MÜMİN oluruz ve sır kapıları açılır. Sonra da EMİN oluruz. Eminlik Epifiz bezimizin tam anlamıyla çalışması ve beynimizin frontal lobunun amigdala üzerinde tam bir hakimiyet kurmasıdır. Eminlik tek başına olmaktır. Yalnız bu mertebeye ulaştığımızda haddimizi bileceğiz. Sistem içinde kendimizi yüceltmek yerine sistemin üzerine çıkarak ÖZ'ümüzün gözünden baktığımızı bilecek ve O'nun kudretini ortaya çıkaracağız. ALLAH ile yaşayan haddini bilir...ÖZ'ümüzün hakikatini ortaya çıkaran Allah'tır...

Ahediyetül Cem Hz. Muhammed'in makamıdır. Bir rüya aleminde olduğumuzu, tek olduğumuzu, gaybın bizimle varlığa düştüğünü, bu alemin bizimle açıldığını ve bizimle kapanacağını idrak ettiğimiz HU bilinç boyutudur. Enam Suresi 94;

"Andolsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz ve (dünyada) size verdiğimiz şeyleri arkanızda bırakacaksınız. Hakkınızda (yaratılışınızda) ortaklarımız sandığınız şefaatçilerinizi de yanınızda görmeyeceğiz. Andolsun, aranız açılmış, (tanrı) sandığınız şeyler sizi bırakıp gitmiştir."

HU demek; bedenden, zihinden, sistemden çıkıştır. Her şeyi özellikle kendini affedebilmek ve kendinden kendini var edebilmektir. Herkese, özellikle kendine Hakkını helal edebilmektir. 

Gayb Alemi bizimle semboller vasıtasıyla  konuşur gördüğümüz bu alemde her şey semboldür ve semboller yoluyla ifade edilir. Bu yüzden algı ve akıl boyutu ile tüm sırları barındıran gaybın dilini çözmek zordur. Dişli Kızıl Elma yolculuğuna çıktığımızda; Şeytan esir alır, zincirler, biz bu durumu çok sonra farkederiz, farkede farkede, arına arına ilerler ve bir çocuk gibi saflaştığımızda fert oluruz. Sistem bize kendimizi kendimizle öğretir, kendimizle buldurur. Ama fert olabilmek için ruhun karanlık gecesini yaşamak gerekir. Kapkaranlık olacak ki biz içimizdeki ışığı yakabilelim, kapkaranlık olacak ki dış dünyayı göremeyeceğimiz için içe yönelebilelim ve  Rabbimizi bulalım, kapkaranlık olacak ki dış sesler sussun, zihnin sussun ve biz kalbimizin sesini duymaya başlayarak Hakk'a ulaşalım, kapkaranlık olacak ki duymadığımızı duyalım, görmediğimizi görelim ve gayb alemi ile bağlantıya geçerek HU diyebilelim. İşte o zaman nasıl bir duygu kapanında sıkışıp kaldığımızı, duygu, his ve düşüncelerimizle kendimize nasıl kader yazdığımızı idrak edecek bir şuur düzeyine ulaşırız. Tüm alemin bizim şuurumuzun yansıması olduğunu ve iki gözümüzün arkasından, gayb aleminden bakanın HU olduğunu anlar ve bize bizi bizimle gösteren Allah'a hamd ederiz. 

ALLAH- LİLLAH- LEHU- HU

ALLAH- RAB- HAK- HU 

CEM- HAZRETÜL CEM- CEMÜL CEM- AHADİYET 

Bu alemde gördüğümüz her şey şuurumuzun yansımasıdır. Kurtuluş savaşı içimizde yaşanır. Gençliğe Hitabe'de İstiklal Marşı'da bize hitap eder. Bedeninden kendini açığa çıkartmaya hazır mısın? İlmi Ledün sırrı olan 19'u kavramaya hazır mısın? Cumhuriyetini kurdun mu? Tüm bu alemin yaşayan Kur'an olduğunu anladın mı?

Ayetler ve semboller...

Ölüler ve diriler... 

Hakikat ve yalanlar... 

Gölgeler ve suretler... 

Nardır NUR'u yansıtan 

Bindin mi Nuh'un gemisine?

Başka kıble aramaz kalbini bulan 

Yıktın mı tüm setleri  

Dosdoğru bir yolda mısın?

Sende yaşayan Kur'an'ı

Okudun mu gerçekten? 

Verdin mi Kurtuluş Savaşı'nı Orta Dünya'da 

Ulaştın mı Hakk'a? 

Açıldı mı Hakk'ın kapısı 

Gittin mi gözün kapalı Hızır' ın peşinden?

Tuttu mu senin elinden?

Birlikte yol aldınız mı?

Musa gibi yarıp geçerken ilim deryası denizi 

İçindeki Firavun o deryanın içinde boğuldu mu?

Aldın mı zülfikârı eline?

Zülfikar elindeyken affedebildin mi?

Önce başkalarını, sonra kendini affedebildin mi?

En zoru da kendini affedebilmektir,

Gönlün affedebilecek kadar aydınlık mı?

Hakka ayna olabilecek kadar tertemiz mi?

Kurtuluşa erdin mi?

Kendini sevebildin mi?

Kurabildin mi Sünnetullahın içinde cennetini?

Her şeyi olduğu gibi kabullenebildin mi?

BİRleyebildin mi gökleri ve yeri?

Filiz Okur Yılmaz 

YouTube Kanahttps://youtube.com/@hakikattektir999?si=RSPQ30kXzY8ldhE-lım 


Yorumlar

  1. filiz hanım iyi ki varsınız öyle güzel yazmışsınız ki sonsuzluk gibi sizi çok seviyorum hu🙏

    YanıtlaSil
  2. 🍀🌿🍀Hocam emeğinize yüreğinize sağlık, varliginiza şükürler olsun teşekkürler 🙏

    YanıtlaSil
  3. Teşekkürler 💐

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

5 Elemente Göre Kişilik Özellikleri

Mutluluk ve Kitabım

AN'da Yaşamak, Akışta Kalmak