Kuantum Sıçrama


Kimimiz İçinde bulunduğumuz koşulları kabul ederek yaşar ve ne yazık ki aynı döngüde kalır, kimimiz mevcut koşullar içinde kendini gerçekleştirmeye çalışır ve yavaş yavaş ilerler, kimimiz ise kuantum sıçrama gerçekleştirerek potansiyelini ve kim olduğunu keşfeder. Kuantum sıçrama; ailemiz, çevremiz ve bilinçaltı kayıtlarımız tarafından bize çizilen sınırların dışına çıkabilmektir. Bize dayatılan yaşamların içinde öylesine koşturur ve  kayboluruz ki gözlerimiz gerçeğe kör olur. Geçmişi affedemeyen, gelecek korkusu ve kaygısı ile dolu olan zihnimiz bize sınırlar çizer ve biz o sınırların dışında da bir dünya olduğunu göremeyiz, derin bir uykuda geçiririz ömrümüzü...Bir fare gibi aynı labirentte dönüp durur ve bir türlü çıkış yapamayız. 'Truman Show' filmini izlemenizi tavsiye ederim.  

Sürekli 'ben' diyen zihnimizden kurtulabilmek için tutunduğumuz her şeyi yok saymalı ve varlığımızı AŞKın ateşinde yakmalıyız ki kuantum bir sıçrama yaparak kendimizi gerçekleştirebilelim.

Yalnızlık ihtiyacı ruhumuzun seçimidir çünkü kim olduğumuzu bulmak için kendimizle baş başa kalmamız gerekir. 

Kendimizi BULmak, kendimizi BİLmek ve kendimiz OLmak için çaba gösteriyor muyuz?ÖZ varlığımız ile ne kadar bağlantı halindeyiz? Adalet ve merhameti birleyerek bilincin merkezi olan kalbimizin önderliğinde, vicdan pusulası ile dosdoğru bir yolda ilerleyebiliyor muyuz? İç huzurumuzu koruyabiliyor muyuz? Kendimize odaklanmayı ve frekansımızı düşürerek huzurumuzu bozacak düşük frekanslı enerjilerden alanımızı arındırmayı başarabiliyor muyuz?

Yaşam enerjimizi düşüren ve değerlerimizle oynayan her şey aynadır ve bu aynaların bize neyi göstermeye çalıştığını anlamak ruhumuzun gerçek amacını bulmamızı sağlar. 

Tüm bu yolculuk bilincin geliştirilebilmesi içindir ve ihtiyacımız her ne ise onunla buluşturuluruz. Özdeğerimizi keşfettiğimiz ve içimizdeki gücün farkına vararak dengelenmeyi başardığımızda ise cehennemden geçerek cennete ulaşırız.

Yaşam etki-tepki dünyasında duygu durumlarımız vasıtasıyla deneyimlediğimiz bir yolculuktur. Bu yolculuk boyunca halden hale evrilirken kim olduğumuzu bulmaya ve öz varlığımıza uyanmaya çalışırız. Bize kendimizi çok özel hissettirip sonra terk edenler, ayaklarımızı yerden kesip uçurumdan aşağı itenler birer aynadır ve almamız gereken dersleri öğrenmemiz için tekâmül oyununda rol alırlar. Yaşadığımız her durum ruhumuzun alması gereken derslerle ilgilidir; içimizdeki gücü keşfetmek ve potansiyelimizi doğru bir şekilde kullanarak özgürleşebilmemiz içindir. 

Yaşam denge üzerine kurulmuştur. Yani ne kadar yukarı çıktıysak o kadar aşağı ineceğiz demektir. Negatif ve pozitif arasında dengeyi kurmayı başardığımızda sağlıklı bir kişilik yapısı oluşturabiliriz. Dünya üstatlar yetiştiren bir bilgelik okuludur ve yaşam sınavlarımız enerjiye yön vermeyi öğrenmek içindir. Öz şuurumuz ve beden şuurumuz birlendiğinde evrensel şuur ile bağlantı kurabilir ve evrensel bilgi okyanusuna ulaşabiliriz.

Hayatımızda yer alan olay ve insanlar yaydığımız frekansın bir sonucudur ve deneyimlememiz gereken dersleri bize öğretmek için hayatımızdadırlar. Dünya bir tekamül okuludur ve almamız gereken dersler doğrultusunda etkiler gönderir. Yani ders biz öğrenene kadar devam eder. Almamız gereken dersleri şekillendiren bizden yayılan frekanstır. Yani kendimiz dışında değiştirebileceğimiz hiç bir şey yoktur. İçinde bulunduğumuz ortamdan memnun değilsek tek yapmamız gereken frekansımızı yükseltmektir ve en yüksek titreşimli duygu sevgidir. Biz değişirsek dünya değişir. 

Yaşamdan keyif almaya çalışalım. Olaylara veya insanlara değil almamız gereken derse odaklanalım. Ne ruhsal alemin içinde ne de maddesel dünyada, ikisinde de kaybolmayalım. Tüm mesele hayatın her alanında olduğu gibi maddi ve manevi dünyayı da dengeleyebilmektir. Ayaklarımız ile sağlam bir şekilde toprağa basıp dünya nimetlerinden faydalanırken ruhumuz ile olan bağlantıyı kaybetmemektir. Hem bu dünyayı hem de ahireti kazanabilmektir. Dünya Okulu'nun kuralları mitolojik hikayeler ve sembollerle aktarılır ve dikkatli bir şekilde bakabilirsek ipuçlarını yakalayabiliriz.

Enerjiyi doğru kullanmaya ve maddeye hükmetmeye başladığımızda bağımlılıklar yerini seçme şansına bırakır. Toksik hale gelen ilişkileri sonlandırabilecek gücü yapılandırdığımızda yeni potansiyellere yer açılır. Geçmişin kimyasal kayıtları olan duyguların girdabında kaybolmaz ve duygularımızı kontrol edebilirsek dengede kalabiliriz. Maddi ve manevi dünya arasında dengeyi kurduğumuzda huzur dolu yaşarız ve hayatımıza neşe, keyif, coşku kendiliğinden akar.

Düşük titreşimli insanlar bizi manipüle ederek frekansımızı düşürmeye çalışır çünkü bizden yayılan enerji ile beslenirler. Titreşimimiz daima benzerlerini çeker bu yüzden hayatımızdaki 5 kişinin ortalaması olduğumuz söylenir. Kendi üzerimizde çalışarak her an enerjimizi kontrol altında tutmayı ve enerji vampirlerine karşı uyanık olmayı öğrenmeliyiz. Duygularımızın ve duygularımızı tetikleyen etkilerin her an bilincinde olmak farkındalıklı yaşamaktır. 

Biz sadece dış dünyaya odaklanıyoruz oysa her şey iç dünyamızda olup bitiyor. Oldukça garip değil mi? Umutsuzluk ve çaresizliği mi seçeçeğiz yoksa umut ederek hayallerimize sıkı sıkı sarılıp enerjiyi kontrol edebilme yeteneği kazanarak dünya okulundan mezun olmayı başarabilecek miyiz? Seçim bizim...

Mesaj net; 

Bizden yayılan enerji bize geri döner yani hayata ne veriyorsak onu geri alırız. Kendimiz ile ilgili inançlarımız gerçekliğimizi şekillendirir. Hayatın sırrı kendimizi sevmektir çünkü kendimizi sevmeye başladığımızda dünya ve insanlarla derin bir bağlantı kurmaya başlarız ve bu bağlantının kalitesi içinde bulunduğumuz refah, rahatlık ve konforu yapılandırabilecek güçtedir. 

Potansiyelimizi keşfettiğimizde mucizelerle dolu bir hayatın kapısı aralanır. Tek yapmamız gereken onurlandıran bir bakış açısıyla kendimizi ve çevremizi kucaklamaktır. Eşsiz bir yaratım olduğumuzun, sevildiğimizin ve korunduğumuzun farkında olmak ve zihnin labirentinden çıkmayı başararak üst düzey bir bakış açısıyla, farkındalık yaşamaktır.

Manyetik alanımız genişledikçe üst düzey frekanslara uyumlanmaya başlarız ki o alan sevgi, barış, empati, huzur, dinginlik, hoşgörü, şefkat ve tevazu içerir. 

”Şu dünya bir dağ gibidir.

Ona nasıl seslenirsen o da sana sesleri öyle aksettirir.

Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır.

Şer çıkarsa, sana gerisin geri şer yankılanır.

Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün kırk gece sadece güzel sözler et.

Kırk günün sonunda göreceksin her şey değişmiş olacak.

Senin gönlün değişirse dünya değişir.”

Şems-i Tebrizi . 

Tabiat en iyi arındırıcıdır. Açık havada dolaşmak, toprağa basmak, su ile temas etmek, şükür duygusu ile gökyüzüne bakmak, teşekkür etmek, dua etmek, frekansımızı yükseltecek müzikler dinlemek bizi arındırır. 

İç huzurunu yapılandırmayı başardığımızda daha yüksek titreşimli alanlara uyumlanırız, bu uyum; tüm hücrelerimizi uyarır, bedenimizdeki ağrılar geçer, cildimiz ışıldamaya başlar, kendimizi daha canlı, dinamik ve genç hissederiz.

Kalbimiz huzur dolu olduğunda sevgi ile titreşmeye ve sevgi enerjisi yaymaya başlarız. Frekansımız yükseldikçe düşüncelerimiz berraklaşır ve zihnimiz daha yüksek titreşimli bilgilere ulaşmaya başlar. Bilgiye ulaştıkça beynimizdeki kodlar bir bir açılır ve OKUmaya başlarız. 

Bilinç yükseldikçe kendimizi geliştirmeye odaklanırız. Düşük titreşimli kıskançlık, düşmanlık, kin, öfke, nefret benzeri duygular dönüşür ve yerini merhamet, cömertlik, sevgi benzeri duygulara bırakır. İnsanları yargılayarak veya ötekileştirerek ikiliğe hizmet etmez daha hoş görülü ve sabırlı davranmaya çalışırız.

Zihinsel matrixi fark ettiğimiz ve gerçekliği idrak ettiğimiz için minnet ve şükür duygusuyla dolar ve her anın tadını çıkarmaya özen gösteririz. 

Pozitif enerji ile titreşmeye başladığımızda çevremize farklı gözlerle bakmaya başlarız; gökyüzü, güneş, ağaçlar bir başka görünür gözümüze büyük bir şükran duygusuyla kucaklarız her şeyi. En çok da kendimizi, içimizdeki çocuğu kucaklar ve hayatla barışırız. Özsevgi, özgüven, özdeğer ve özsaygı içinde yaşar ve bizi aşağı çeken olay ve durumlara karşı nötr kalmayı başarırız. Duygu ve düşüncelerimizi kontrol ederek negatif duygu ve düşünce sarmalının içinde kaybolmayız. Etki-tepki dünyasından sıyrılarak kendi mükemmel hayatımızı yapılandırır, AN'da ve anlamlı bir hayat yaşarız...

YouTube Kanalım 

Yorumlar

  1. filiz hanım tüm kalbimle size minnettarım benim hayatıma dokundunuz inanamazsınız anlatsam sevgiler✨

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Emine kendi hayatını SEN kendin dönüştürdün çünkü ben senin sadece bir yansımanım, beynindeki ilgili kodları açtığın için benimle buluştun😍Mevlana'mızın dediği gibi; "Ben bende değil, sende de hem sen, hem ben,
      Ben hem benimim, hem de senin, sen de benim,
      Bir öyle garip hale geldim ki bugün
      Sen ben misin, bilmiyorum, ben mi senim."
      Sevgiler 💗

      Sil
    2. filiz hanımmmm❤️öyle güzel öyle gerçek öyle kutsal öyle şeffafsınız sizinle sonsuzluğu hissediyorum sizi tüm hücrelerimle okuyorum tüm yazdığınız yazılarınızı okudum tüm videolarınızı dinledim ve dinlemeye okumaya devam sevgiler çok saygılar🙏

      Sil
    3. Kalpten kalbe bir yol vardır Göz ile görünmez sırdır
      Hepimizin kalbi birdir 💞

      Sil
    4. filiz hanım bu çok farklı birşey gerçekten sizi çok seviyorum sanki iç içeymişiz gibi tek birşey mişiz gibi inanılmaz bir his❤️sevgiler

      Sil
  2. 🍀🌻🍀Hocam emeğinize yüreğinize sağlık, minnettarım teşekkürler 🙏

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

5 Elemente Göre Kişilik Özellikleri

Mutluluk ve Kitabım

AN'da Yaşamak, Akışta Kalmak