Simülasyonda mı yaşıyoruz?


Dev teleskoplarımız ile ışığın izini sürüyor hiçlikten doğan gerçekliğimizi çözmeye çalışıyoruz. Uzayın derinliklerinde neler olduğunu anlamak için süper novaları gözlemliyoruz. Evrenin doğuşunu ve geleceğini anlamak için beyaz cüceleri gözlemliyoruz çünkü güneşimiz de bir beyaz cüceye dönüşecek. Evrende 2 trilyon galaksi olduğunu biliyor muydunuz? Evrenimiz sürekli genişliyor ve biz bu genişlemenin ne zaman duracağını bilmiyoruz. Karanlık maddenin neden olduğu kütle çekiminin bu genişlemeyi durduracağı düşünülüyordu ancak genişlemeyi karanlık enerjinin tetiklediği fark edildi. Karanlık madde ve madde karanlık enerjiye yeniliyor. Boşluk arttıkça karanlık enerji büyüyor; Hiç'liğin gücü! 

Hiçlikte her şey bir noktada toplanmıştı sonra büyük patlama gerçekleşti. Galaksiler bizden uzaklaştıkça frekansının uzadığını ve yayılan ışığın renginin kırmızı olduğunu gördüğümüzde evrenin bir başlangıcı olduğunu düşündük. 13.8 milyar yıl önce tekillik vardı, enerji ve madde bir noktada toplanmıştı ve tek bir temel kuvvet vardı. Büyük patlama sonucu genişleme başladı ve kuarklar tüm evrene yayıldı, elektromanyetik kuvvet ve zayıf nükleer kuvvet birleşince higs bozonu oluştu. Parçacık ve anti parçacıklar birbirini yok ederek genişlerken madde ve antimadde oluştu. Madde antimaddeyi yendiğinde yaşadığımız evren şekillenmeye başladı. 

Büyük Patlama'dan milyarlarca yıl sonra, karanlık enerjinin evren'in belirli bir noktasında evren'in genişleme hızına hakim olmaya başlaması hala gizemini koruyor. 

Büyük patlamadan önce zamanın olup olmadığı tartışılıyor. Merkür'ün yörüngesinde oluşan sapmanın hesaplara uymaması yasaları sorgulamamıza yol açtı çünkü mutlak zaman kavramı ile uyumsuzdu. Böylece mutlak ve evrensel zaman anlayışı yıkıldı. 

Karanlık enerji olmadığını, evrenin genişlemediğini aslında zaman yavaşladığı için bizim bunu genişleme gibi algıladığımızı söyleyen görüşler de var. Bu görüşe göre; zaman akışı yavaşlıyor ve bir gün tamamen donacak. Bu teoriye göre; görelilik teorisinde uzay-zaman bir bütün olduğu için bir gün zaman uzaya dönüşebilir. Evrenimiz zaman ortadan kalktığında 4B uzaya dönüşebilir. 

“Gerçek dünyada yaşıyor olma ihtimalimiz milyarda bir” diyen Elon Musk hepimizin bir simülasyodaki bilgisayar karakterleri olduğumuzu söylüyor. Tıpkı Farabi'nin söylediği gibi:

"Varmısın ki yok olmaktan korkuyorsun?" 

Brain Mind Instutude ve İnternational Business Machines memeli beyin fonksiyonlarını ayrıntılı bir şekilde gözlemlemek amacıyla 'Mavi Beyin Projesi' ni (Blue Brain Project) başlatmak üzere işbirliği yaptı. Yapay sinir ağları ile desteklenen sanal bir makine oluşturarak insan zihni ve bilinci ile ilgili sorulara cevap arayan bir simülasyon oluşturuldu. İnsan aklına benzer şekilde öğrenebilen yapay bir snaps de diyebiliriz. Bu teknolojide beynin simülasyon sürecini hızlandırmak için 'Blue Gene Süper Bilgisayar' kullanılıyor. Amaçları insan beynini bilgisayara yükleyebilen bir program oluşturmak. Böylece insanın yokluğunda bile makina düşünüp kararlar alabilecek.

Mavi Beyin Projesi yöneticisi Profesörü Dr. Henry Markram, “Asla hayal etmediğimiz bir dünya bulduk” diyor. 2015 yılında korteksin ilk dijital kopyasını yayınladılar ki bu alan beynin duyular, hareketler ve bilinçle en çok evrilen kısmıdır.

Nöron sayısı arttıkça boyutların arttığı ve o oranda sistemin karmaşık bir hale geldiği gözlemlenmiş. Beynin 11 boyutta faaliyet gösteren çok boyutlu geometrik yapılarla dolu olduğu bulunmuş. Araştırma grubu bu karmaşık ağların düşünce ve davranışlarımızı nasıl yönlendirdiğini anlamaya çalışıyor. 

Soyut matematiksel değerlerin işaretleri araştırıldığında yaklaşık 80 milyon nöron ve yedi boyuta kadar karmaşık simpleksler olduğu görülmüş. Çalışma grubundan Max Nolte nöronların etkisinin çok fazla olduğunu belirtiyor. Uyarı verildiğinde nöronların LEGO parçalarından kaleler inşa eder gibi bir araya toplandıkları ve karmaşık ağlar oluşturdukları gözlemlenmiş. Oluşan grafikleri daha üst düzey bir yapı veya web ağı ile ilişkilendirmişler. Dr. Ran Levi bu aşırı örgütlü etkinliğin bir tesadüf olamayacağını ve bu durumun beyin aktif olduğunda neler olduğunu anlamanın anahtarı olabileceğini söylüyor. Bu yapıların ortaya çıkabilmesi için bir şekilde ateşlenmesi gerektiği belirtiliyor. 

Dr. Levi diyor ki "Yüksek boyutlu boşlukların görünmesi, beynin nöron ağlarının uyarımı ile bilgiyi işlemesiyle en üst organize olma durumudur. Beyin uyaranla reaksiyona girdiğinde; çubuklardan (1D), desteklere (2D), küplere (3D) ve sonra da çok daha kompleks 4D, 5D cisimlere dönüşüyor. Bu aktivite prosesi çok boyutlu kumdan kalelere benziyor, sonrasında kumun ayrışması gibi yeniden çözünüyor" 

Yani bir uyarı geliyor ve nöronlar yüksek boyutlu ağlar oluşturmaya başlıyorlar. Bu ağ nöronlar arasında iletişim sağlıyor. Birbirleriyle konuşuyor ya da birinin söylediğini tekrar ediyorlar. Nöronlar birbirine bağlanarak geometrik bir cisim üretiyor ve gruptaki nöron sayısı arttıkça geometrik cismin boyutu yükseliyor!

Nöronları; diğer nöronlara bağlanan ve elektrik sinyalleriyle iletişim kuran, çok sayıda dal bulunan karmaşık bir ağaca benzetebiliriz. Bedenimizdeki hücreler dört boyutta çalışırken beynimizin 7 ve 11 boyutta çalışması oldukça ilgi çekici ve 11 boyutlu evrenin kafamızın içinde olup olmadığı sorusunu getiriyor akıllara?

Yapay bir beyin oluşturmayı amaçlayan Konnektom projesinde ise nöronlar arasındaki bağlantı türleri incelenmektedir. 

Elon musk' ın neuralink şirketinde ise düşünen robotik insanlar ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Cyborg adı verilen bu projeye göre yapay zeka sayesinde insanların beyinlerine yerleştirilen implantlarla insanlar uzaktan kontrol edilebilecek ve her türlü bilgi ve beceri yüklenebilecek. 

World brain Web ve Global brain Web ise küresel bir Kainat beyni oluşturmayı ve bu bilgi birikimini kullanarak beyinlerarası bağlantılarla telefona gerek olmaksızın her türlü bilgiye ulaşmayı hedefliyor.

Holistik Proje ise İnsan beyninin içinde geçmiş şimdi ve gelecek bilgisinin kayıtlı olduğu bir ana yazılım olduğunu ve tüm bilgilerin her bir nöronda kayıtlı olduğunu, korteksteki her bir nöronda kodlanmış olduğunu ve bu kodlamayı çözdüğümüzde tüm bilginin açığa çıkacağını ifade eder.

Nörokuantum çağına hoşgeldiniz...

Zihinsel ve ruhsal frekansımız yoluyla yaydığımız enerji manyetik alanımızı oluşturur. Dünya oyunu her birimizden yayılan enerji ile şekillenir. Bireysel ve bütünsel bir değişim yolcuğunun hikayesini yazıyoruz hep birlikte! Baktığımız, gördüğümüz, duyduğumuz her şey bizden yansır. Odak noktamızda olanı enerjimizle besleyerek -düşüncelerimiz yoluyla- var ederiz.

Araştırmacılar görelilik teorisini esas alarak zamanın; bir uzay-zaman boyutu olarak görülmesi gerektiğini söylüyor. Zaman; lineer (doğrusal) değildir ve etrafımızdaki her şey daima mevcuttur. Zaman, evrenin bir parçasıdır ve uzayda konumlandırılmıştır. Bu teoriye göre; gerçekleşen ve gerçekleşecek olan her şey şimdiki AN'da gerçekleşmektedir.

Albert Einstein’ın 'uzay-zamanda her şey kendi koordinatlarına sahip karmaşık dört boyutlu yapının bir parçasıdır' şeklinde açıklanan görelilik teorisi tarafından desteklenen Dr. Skow'un blok evren teorisine göre geçmiş, şimdi ve gelecek eş zamanlı olarak vardır. Yani bir şey bir kez meydana geldiğinde uzay-zaman içinde bir yerde var olmaya devam eder. Zaman geçmez her şey zaten mevcuttur.

Doğrusal bir zaman olmadığına ve sonsuzluğun bilgisi şimdide kodlandığına, başlangıç ve son olmadığına göre bizler sonsuz potansiyeli olan bilinçleriz. Bütünün tüm bilgisini içinde barındıran ve sayısal değerler içeren bedenimiz kodlanmış bir frekanstır, holografik bir görüntüdür. 

Bedenimiz için bilincin programı doğrultusunda oluşturulmuş biyolojik bir robot, beynimiz içinse bir computer diyebiliriz. Tüm bu donanım deneyimler yoluyla Ruhun titreşimini yükseltmek içindir. Şifre; titreşim, frekans ve enerjidir. Frekansımız arttıkça tezahür ettirme gücümüz artar. Sürekli gelişir, değişir ve dönüşürüz. Algı ve deneyimlerimiz sonucu oluşan inançlarımız doğrultusunda frekansımız değişir. Kısaca diyebiliriz ki niyetlerimiz bedenlerimizi şekillendirir...

YouTube Kanalım


Yorumlar

  1. filiz hanım gerçekten kalpten minnettarım beni dönüştürdüğünüz için size nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum inegölden sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. 💧🍀🍀🍀Hocam yine muhteşem bir yazı,minnettarım 🙏

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

5 Elemente Göre Kişilik Özellikleri

Mutluluk ve Kitabım

AN'da Yaşamak, Akışta Kalmak