Bilinçlilik ve Bütünsel Bakış
Bilinç seviyemiz yükseldikçe bütünsel bir bakış açısı kazanır ve dahil olduğumuz matematiksel örüntüyü kavramaya başlarız. Bilinçli bir şekilde yaşayabilmek için; dış ortamdan gelen enerjilerin, bu enerjilere verdiğimiz tepkiler sonucu yaydığımız frekansımızın ve o esnadaki bilinç seviyemizin farkında olmalıyız. Bilincimiz yükseldikçe korku kaynaklı tüm duygular yerini sevgiye bırakır.
Bilincimiz değiştiğinde; titreşimimiz dolayısıyla gerçekliğimiz değişir. Yargılama ve tutunma ile ilgili duygusal devinimler yaşamaya başladığımızda kök çakramız ve mide çakramız etkilenir ve oluşan yeni bilinç durumu sonucu oluşan yargı ve korku duyguları bu enerji merkezlerini kapatır. Bu durum üst boyutlardan akan enerji akışını engelleyerek bizi egosal boyuta hapseder.
Üçüncü boyut ilk üç çakra ile ilgilidir ve belli bir bilinç frekansı ile oluşturulmuştur. Biz bu bilinç frekansı ile eşleştiğimiz ve çıkış yapamadığımız takdirde cehennem denilen bu aşamada tutsak oluruz. Tutunduğumuz her şey kalp merkezimizi, kök çakramızı ve zihnimizi kapatır. Zihnin kapanması ruhsal bağlantının azalmasına yol açar ki bu durum sonucu gerçekliğimiz çöküşe geçer. 3 boyutlu zaman-mekan bandında yaşadığımız; mağduriyet, yargılama, suçlama, çaresizlik, kibir, öfke, kin, nefret, düşmanlık, kıskançlık, ego gibi duygusal devinimler aydınlanma öncesi daha da artar. Bu enerjileri daha net görebilmemiz ve içinde bulunduğumuz çaresizlik içinde oyunu fark edebilmemiz için etkiler sertleşir. Yani sistem bize ruhun karanlık gecesini yaşatır ki uyanabilelim. Öyle sıkıştırılırız ki yargılayan ve dışarıda suçlu arayan egomuz kırılır ve iç dünyamıza yönelmek zorunda kalırız. Peş peşe tekrarlanan sahneler oyunu görmemiz ve uyanmamız için planlanır.
Bilinçli bir şekilde gözlem yapmaya başladığımızda yargıladığımız her ne varsa bize de yaşatıldığını ANlarız. Düşündüğümüz her şeyin gerçekleştiğini çözdüğümüzde ise sorumluluk alarak gerçekliğimize sahip çıkmaya başlarız. Gücümüzü fark ederiz.
Ön yargılarımız ve fikirlerimiz yoluyla misal alemindeki olasılıkları uyandırır ve alanımıza davet ederiz. Alanımızdaki enerjileri besler, büyütür sonra da kendi gücümüzü ve sorumluluk almayı reddederek suçlu ararız. Bu durum kaosu besler ve kırılma noktası oluşturur. Sorumluluğumuzun farkına vardığımızda enerjimiz değişir ve bu değişim bilinçaltı programımıza taşınır. Bilincimiz değiştiğinde gerçekliğimiz de değişir.
Yaşadığımız sıkıntı bize geri dönen titreşimimizin bir sonucudur. Kalp merkezi kapalı olanlar sorumluluk almak yerine kendini kafese kapatılmış hisseder ki bu durumda çöküş kaçınılmazdır. İnat ve direnç ne kadar çoksa kuantum alandan gelen etkiler o oranda sert olur. Üçüncü boyut enerjisi yıkıldıkça bu etkiler daha derin hissedilir ki bu durum cehennemi ortaya çıkarır.
Gözümüzü kapatalım, tüm duygu ve düşüncelerimizi gözlemleyelim, merkezimizde ve dengede kalarak yüksek biliç ile uyumlanalım. Yüksek boyutlara geçiş için kalbimize bağlanalım. Kalbimiz açıldığında DNA kayıtlarımız da açılır ve bizi kuantum alandaki yüksek titreşimli geometrik desenler ile uyumlar. Yüksek titreşimli alanlarda saygı ve sevgi ön plana çıkar. Bu alanlarda yargı ve ötekileştirme yoktur ancak bu duyguları aktive ettiğimizde tekrar tekrar cehenneme geri döneriz.
AH NİCE BİR UYURSUN
Ah nice bir uyursun, uyanmaz mısın?
Göçtü kervan kaldık dağlar başında.
Çağrışır tellallar inanmaz mısın?
Göçtü kervan, kaldık dağlar başında.
Emir Hac göçeli hayli zamandır,
Muhammed cümleye dindir, imandır.
Delilsiz gidilmez, yollar yamandır,
Göçtü kervan, kaldık dağlar başında.
Bülbül olup dost bağında öte gör,
İyi amellerle yükün tuta gör,
Efendimin kervanına yete gör,
Göçtü kervan kaldık dağlar başında.
Yunus sen bu dünyaya niye geldin?
Gece gündüz Hakk'ı zikretsin dilin.
Enbiyaya uğramaz ise yolun,
Göçtü kervan, kaldık dağlar başında.
Yunus Emre
filiz hanım herzaman ki gibi harikasınız sevgiler❤️
YanıtlaSilTeşekkürler 🙏
Sil🍀🍀🍀Hocam minnettarım 🙏
YanıtlaSilTeşekkürler
Sil