12 Sarmallı DNA ve 12'li Sistem




Bilginin muhafaza edilmesini sağlayan, yaratımın tüm şifrelerini barındıran ve bir yazılım içeren DNA'mız; tüm organizmaların canlılık işlevlerini sürdürebilmeleri ve biyolojik olarak gelişebilmeleri için gerekli olan genetik talimatları taşıyan bir nükleik asittir. Kalıtsal özellikler, DNA adı verilen ikili sarmalın üzerinde bulunan genler vasıtasıyla nesilden nesile aktarılır. 

Birbirine ters yönde bir çift sarmal iki iplik ve genetik bilgiyi kodlayan dört bazdan (sitozin, adenin, timin, quanin) oluşur. Hayatın gizemi bu dört bazda gizlidir.

Evrenin tarihi fiziksel bedenimizdeki ışık şifreli iplikçiklerden oluşan bir yazılım programı diyebileceğimiz DNA kayıtlarımızda gizlidir.

DNA kayıtlarımızı okumayı başarabilirsek yaşamın şifrelerini çözmüş olacağız. DNA'mızın yüzde 5'ini kullandığımız geri kalan yüzde 95'in çöp DNA olduğu söylendi. Ancak çöp olduğu düşünülen kısımların protein sentezi için hangi genlerin etkinleşeceğini belirleyen anahtarlar olduğunu kavradık. Son dönemlerde yapılan bilimsel çalışmalar, DNA’mızın kullanmadığımız iplikçiklerinin aktive edilebileceğini söylüyor.

12 iplikçikli DNA'mız bilgi merkezimiz olan 12 çakramız ile bağlantı halindedir. Bilgi merkezlerimiz aktifleştikçe DNA kayıtlarımız açılır. 12 sarmal açıldığında sistemin bilgisi kişiye açılır; Kainat kitabını okumaya başlarız...
"Allah nurunu mutlaka tamamlayacaktır." (Saf suresi 61)

Işık şifreli iplikçikler vasıtasıyla DNA'mız, enerji merkezlerimiz ve gezegenler birbirleri ile etkileşim halinde olan dev bir network gibi çalışır. Birbiri üzerinde etkili 12'li sistemler! 12 Gezegen (Plüton'un ayı kabul edilen Charon, üç yıl önce keşfedilen 2003 UB313 adlı gök cismi ve Mars ile Jüpiter arasındaki Ceres adlı dev bir asteroid gezegen olarak kabul edilir) açılımın olması için sürekli devinim halindedir ve tesirler gönderir. 

"Ey Habibim, sen olmasaydın felekleri yaratmazdım" hadisi netlik kazanıyor...

DNA' mızda 12 sarmalın aktifleşmesinin mümkün olduğu söyleniyor, 7 çakra+5 hazret mertebesinden oluşan 12 bilgi merkezi ve 12 gezegen var. DNA'mız tüm bilginin kodlandığı bir yazılım programı ve evrenin sırları DNA'mızda gizlidir...
 
Oksijen ve nefes yoluyla an'da huzuru yapılandırarak teslimiyet bilincinde uzun süre kalabilirsek DNA iplikçiklerimizin harekete geçtiği iddia ediliyor. Uyandırılan DNA'lar; görme, işitme ve uzun yaşamla ilgili bir dönüşüm sağlıyor olabilir mi? Dönüşüm uykuda yapılır ve sabah hissederiz. Bilmeye başlamak bu durumun sonucudur, uyuyan beyin nöronlarımız uyandığında bilinç artar ve enerji yükselir. Biyogenetik olarak canlı olan şifreler DNA iplikçiklerimizde ve kemik yapımızda saklıdır. İplikçikler kendini düzenlemeye başladığında frekansımız yükselir, enerji merkezlerimiz aktifleşir ve 12 paralel evrenle bağ kurmaya başlarız. Çift sarmallı sistemden 12 sarmala yükselebilmek için büyük bir bilinç sıçraması gerekir.

Beynimizdeki nöronlar birbirine bağlıdır ve elektrik sinyalleriyle iletişim kurar. Beynimiz çok sayıda dal bulunan karmaşık bir ağaca benzer. Bedenimizdeki hücreler dört boyutta çalışırken beynimizin 7 ve 11 boyutta çalıştığı belirtiliyor bu da 11 boyutlu evrenin kafamızın içinde olup olmadığı sorusunu getiriyor akıllara...

Zihinsel ve ruhsal frekansımız yoluyla enerji yayar ve enerjetik imzamız ile manyetik alanımızı oluştururuz. Dünya oyunu her birimizden yayılan enerji ile şekillenir. Bireysel ve bütünsel bir değişim yolcuğunun hikayesini yazıyoruz hep birlikte... Baktığımız, gördüğümüz, duyduğumuz her şey bizden yansır. Odak noktamızda olanı enerjimizle besleyerek -düşüncelerimiz yoluyla- var ederiz. 

7 çakra 5 alem merkezimiz iç bilme hali ile açılır, kalbimizin kilidini açabilmek için iman etmek gerekir çünkü bilinenden bilinmeyene doğru bir yolculuk yapıyoruz. Fiziksel dünya ruhun gölgesidir ve ruhun sahip olduğu bilgelik yolu ilerlemek isteyene açıktır. Bilgelik DNA kayıtlarımıza kodlanmıştır. Bilinç ve beden arasında uyum sağlandıkça DNA iplikçiklerinin aktivasyonu sağlanır. 12 merkez aktive edildiğinde karşılıklı etkileşim bu iplikçikleri onarmaya başlar. 

12 merkezi aktive etmeyi başardığımızda; bağışlayıcılık, saflık, sevgi, güç, şifa, bilgelik ve hizmet kapıları açılır...  

Her maddenin bir tohumu olduğu gibi yaşam çiçeğinin de bir tohumu vardır. Madde ruha, ruh kaynağa hizmet eder. Ruhumuzla bağlantı kurmayı başardığımızda yaşam tohumu yeşerir ve gücümüzün farkına varmaya başlarız. Ruhu kavradığımızda maddeyi yönetmeye başlarız.  Yaşam çiçeğinin açması ve yeni tohumların saçılması 12 döngünün tamamlanması ile gerçekleşir. 12 sayısının üzerine kurgulanan yaşam döngüsünü tamamladığınızda Kamil insan olur ve maddenin ötesine geçerek maddeye hükmetmeye başlarız. 12 yaşam ağacının da sembolüdür. 

YouTube Kanalım 


Yorumlar

  1. 🙏🍀🍀🍀Hocam teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. sizi merak ettim lütfen hep yazın sizi çok seviyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, yorumunuz beni duygulandırdı. Bazı dönemler geri çekilmek, içe yönelmek ve yenilenmek ihtiyacı duyuyorum, sevgiler.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

5 Elemente Göre Kişilik Özellikleri

Mutluluk ve Kitabım

AN'da Yaşamak, Akışta Kalmak