BİLmek, Bulmak, Olmak


BİLmek, BULmak ve OLmak için bedenlendik. Bedenimiz biyolojik, zeki bir mekanizmadır ve duygusal deneyimler yoluyla öğrenir. Her duygunun bir frekansı vardır ve beden duyguları deneyimleyerek bilinçlendikçe daha yüksek titreşimli duygulara doğru evrilir. 

Bedenimiz vasıtasıyla alt titreşim düzeyinde; kıskançlık, nefret, öfke, kin, düşmanlık gibi duyguları deneyimlerken titreşim seviyesi yükseldikçe; sevgi, hoşgörü, empati, affedebilme, merhamet ve şefkat benzeri duyguları deneyimleriz. Hissettiğimiz her duygunun bedende eşleştiği bir enerji merkezi (çakra) vardır ve duygusal travmalar yaşadığımız, duygunun üstesinden gelemediğimiz durumlarda bu merkezler tıkanır. Bedensel sorunlar (hastalıklar) yaşamaya başlarız. Bedenimiz yaşadığımız duygu durumuna göre şekilden şekile girer. (Hazmedemediğimizde midemizde, affedemediğimizde kalbimizde, kendimizi ifade edemediğimizde boğazımızda, ilerlemekten korktuğumuzda dizlerimizde sorunlar yaşanması gibi ..)

Bedenimiz her yeni bilinç durumuna göre yeniden şekil alarak uyumlanır, değişir, dönüşür. Ruhumuz her şeyi bilir, öğrenen bedendir ve kalpte bulunan enerji merkezi aktif olana kadar bedenin bir robottan farkı yoktur. "Pinokyo" bu sırrı fısıldar!

Her insan bir alemdir ve alemin tüm bilgisi her hücremize kodlanmıştır. Beden kodlanan bilgiyi duygusal deneyimler yoluyla açarak öğrenir. Beden ruhun deneyim aracıdır ve ruh bedensel deneyimler yoluyla gerçekliği şekillendirir. Bedensel bilinç geliştikçe gördüğümüz alem de değişir ve dönüşür.

Okyanustaki damlanın yolculuğu...Her sabah yeni bir doğumdur ve yaşadığımız her gün bilincimizi geliştirmek için verilmiş bir armağandır. Her insan bir alemdir ve milyarlarca hücreye ev sahipliği yapar. Gün sonunda beyin deneyimlerimizi değerlendirir, bir sonuca ulaşır ve kaydeder. Rüyalarımız bu kayıtların bir sonucudur. 

Tüm bu yolculuk bilincin genişlemesi içindir. İnsan deneyimlemek ve daima ileri gitmek için beden, beyin ve kalp donanımına sahiptir. 

"İki günü eşit olan zarardadır."

Bedeni doğru kullanabiliyorsak sağlıklı ve huzurlu oluruz ancak kullanmakta zorlanıyorsak gerginlik ve hastalıklar kaçınılmazdır. Beden akıllı bir mekanizmadır ve ikilikleri deneyimleyerek BİRliğe götüren bu yolculuktaki donanımlı biyolojik bir araçtır. Geride kaldığımız veya yoldan çıktığımız durumlarda uyarı mesajları gönderen, duygularımızın sonuçlarını gösteren bir aynadır. 

Günün sonunda an'da beliren her fotoğraf karesini gözden geçirelim. O esnada ne hissettiğimizin ve bedenimizdeki enerji merkezlerine hangi mesajı gönderdiğimizin farkında olalım.

Kendimizle ne kadar barışığız, yaşadığımız duygu durumlarının ne kadar farkındayız? Aynada gözlerimizin içine bakacak cesaretiniz var mı? 

Düşünce gücümüzü kullanarak fiziksel realitemizi yapılandırabildiğimize göre değiştirmek de elimizdedir. Kendimizle gurur duyacağımız seçimler yapabilmek için negatif inançlarımızın ve düşünce yapılarımızın oynadığı rolün farkına varmalıyız. Çünkü düşünce gücüyle yaratım enerjisi verilmeyen negatif enerji bizi yönlendirerek ve etki altına alarak bizim yaratım gücümüzü kullanır.

İki büyük enerjinin kapıştığı dünya oyununda yaptığımız seçimler ile hiç farkında olmadan enejimizi taraflardan birine aktarırız. Karanlık ve aydınlığın savaştığı bir mekanizmanın oyuncularıyız. Karanlık ve aydınlık öğretir ve biz deneyimleyerek öğreniriz. Ruhumuz bu şekilde öğrenir. 

Birçok paralel evrende aynı an'da gerçekleşen bir deneyimin içindeyiz. Her şey an'da gerçekleşir ve bir boyutta şifa gerçekleştiğinde değişik olasılıkların yaşandığı tüm boyutlara yansır. Tüm boyutlar bu değişimden aynı anda etkilenir. An'da yayılan bir şifa enerjisi geçmişi de geleceği de şifalandırır.

Tutkularımızı takip etmeliyiz. Tutkularımız doğrultusunda duygu ve düşünce sarmalı aktifleşir ve hislerimiz vasıtasıyla titreşimimizi yayar. Bu yüzden yapabileceğimizin en iyisini yapmalı, titreşimimizi düşüren duygu ve düşüncelerimizi dönüştürmeliyiz. Sırtımızdaki yüklerden kurtulabilmek için affedebilmeli, teslimiyet ile titreşerek korku ve endişeden uzak durmalı ve an'da kalmalıyız. Kalbimiz aydınlandığında bedenimize can(ruh), canlılık gelir ve ruh sevgidir. 

Gün içinde bir çok olay yaşar ve tepki veririz. Verdiğimiz tepkiler kişiliğimizin ve bilinç düzeyimizin bir yansımasıdır ve realitemizi şekillendirir. Negatif tepki ayrıştırırken, pozitif tepki birleştirir. Verdiğimiz tepkileri gözlemleyelim ve adım adım ilerleyelim. Nefes alıp vererek tepkilerimizi kontrol edebilir ve gelen etkilere nötr kalmayı başararak yaşam sanatının ustası olabiliriz. Olaylar gelir geçer önemli olan olaylara verdiğimiz tepkilerdir. 

Yaşadığımız her deneyim bir sonraki deneyimi şekillendirir çünkü her şey birbirine bağlıdır ve birbirini etkiler. Muhteşem bir gün doğumunu seyretmek de, birilerine kızıp öfkelenerek sinsi planlar kurmak da deneyimdir. Ancak biri rahatlatarak hücrelere olumlu mesajlar gönderip gençleşmeye katkı sağlarken diğeri stres hormonlarının salınımını tetikler ve daha hızlı yaşlandırır. 

Günlük yaşamımıza dev bir ekrandaki görüntüler olarak bakalım ve nasıl bir etkileşim içinde olduğumuzu gözlemleyelim. Yaşamımızın dışına çıkalım ve tüm yaşadıklarımızı bir film gibi seyrederken oynadığımız rolü değerlendirelim; daha iyisini yapabilir miydik?

Hayallerimizi gerçekleştirmek için adım atmamızı bekleyen ve inandığımız konularda bizi destekleyen İlahi bir sistemin içindeyiz. Korkularımız ve yargıladıklarımız ile yüzleştiren, kendimizi sevmemiz için kendimizden daha fazla değer verdiklerimizi uzaklaştıran, öğrenemediğimiz dersleri tekrar tekrar vererek temizlenmemiz ve şifalandırmamız için gerekenleri gösteren, egomuzla sınayan bir sistem. Tamamen kendimize hizmet amaçlı kurulan bu sistemde sınav gibi görünen ve acı veren her ders Öz'ümüzü kapatan perdeleri kaldırmak ve tekrar çocuksu halimize geri dönebilmek içindir.

Kalbimizden yayılan his doğrultusunda yaydığımız frekans enerjimizi yani manyetik alanımızı şekillendirir. Yaydığımız Enerji bizimle uyumlu olan kişi ve olayları hayatımıza çeken bir mıknatıstır. Kûn sesi ile atan kalbimizin manyetik bir alanı vardır ve bu manyetik alan bizim enerjetik imzamızdır.

Kalbimiz ve beynimiz arasında denge kurarak ruhumuz ile uyumlanmayı başardığımızda beden-zihin-ruh dengesi kurulur ve anlamlı bir hayat yaşamaya başlarız. Ancak bu bağlantıyı kuramayan insanlar kendilerini sıkışmış hissederler çünkü aynı duygusal travmalar içinde sıkıştıkları için aynı sarmalda dönüp dururlar. İlerleme kaydedememek ve aynı döngüde sıkışıp kalmak ruha sıkıntı olarak yansır. Bu durum sonucu beden-zihin-ruh senkronizasyonu bozulur ve bedende hastalıklar başgösterir. 

Zihnimizdeki görüntüleri gerçek sanırız oysa bilinçaltımız biz ne dersek ona inanır ve verdiğimiz her talimatı koşulsuz şartsız yerine getirir. Beynimiz ise gerçekle hayal arasındaki farkı dahi anlayamaz. O halde bilinçaltımızı doğru komutlar vererek programlayabilir, beynimize olmasını istediğimiz görüntüleri yerleştirerek gerçekliğimizi değiştirebiliriz. O halde düşünce gücümüzü kullanarak hayallerimizi gerçekleştirebileceğimiz gibi sağlıklı olduğumuzu imgeleyerek bedensel sıkıntılarımızı çözebiliriz. 

Ruh ile bağlantı kurabilmenin en kestirme yolu insanlara veya olaylara değil kendi hayat amacımıza odaklanmaktır. Duygusal ve bedensel sağlığımızı koruyabilmek için gitmesi gerekeni serbest bırakmak bilgeliktir. Aklımızın gücünü kalp sesimiz ile harmanlamalı, madde ve manayı birleyerek dengeli bir şekilde yaşamayı basarmalıyız. Kalbimizde 40 bin adet özel hücre grubu bulundu. Üstelik bu hücreler beynimizdeki hücrelere benzeyen nöral sinir ağları...Duyu nöronu adı verilen bu hücreler beyinden bağımsız bir şekilde hissediyor, düşünüyor ve hatırlıyor. Sonuç olarak diyebiliriz ki deneyimlerimizi sadece beynimiz değil kalbimiz de kaydeder. Şimdi ikisini dengelemenin önemini bir kez daha düşünelim. Zihin sustuğunda kalp konuşmaya başlar ve kalbinin sesini duymayı başarabilenler ruhsal ve bedensel açıdan sağlıklı yaşar. Ruhsal gücümüz bedenimizi onarır. 

Doğanın sırrını çözdüğümüzde bilginin gücünü kazanır ve idrak-akıl- ahlak üçgenini yapılandırarak çocuksu saflığımıza geri döneriz. Çünkü karakter sadelik ve saflığı beraberinde getirir. 


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

5 Elemente Göre Kişilik Özellikleri

Mutluluk ve Kitabım

AN'da Yaşamak, Akışta Kalmak