Kristaller ve Kollektif Bilinç

Milyarlarca yıldır yaşayan ve yaratımın ilk günlerine şahitlik eden kristallerin hafızasında tüm veriler kayıtlıdır. Dünya üzerinde yaşayan tüm varlıkların bilgilerinin depolandığı kristallerde kollektif bilinç de kayıtlıdır. Çok eski dönemlerden kalan kristal kafataslarının dünya dışı güçler taşıdığına inanan bir çok kabile var. Bu kabileler kristal kafa taslarının ilahi olduğunu düşünür ve pek çok ritüelde atalarla bağ kurmak, gelecekten bilgi almak amacıyla kullanırlar. Efsaneye göre 13 kafatası bir araya gelecek ve yeni bir çağ başlayacak. 

İngiliz adalarında yaşayan Dirüidler mistik bilgilere ulaşmak için kristal kullanırlarmış, kristal kürelere bakarak geleceği görme buradan çıkmış. İlahi dünya ile temas ve gelecekten bilgi almak, boyutlararası iletişim için kullanılmış olan kuvars kristallerinin teknolojik disk olduğuna dair görüşler var. Efsaneye göre insanlık kristal kafataslarının bilgisine dikkat etmeli çünkü hem pozitif, hem negatif enerji ile ilgili niyetleri gerçekleştirmek üzere kullanılması mümkün.

Biyoenerjiyi yükseltme potansiyeli ve bilgelik içerdiği de söylenir.

Tibet Çin tarafından işgal edildiğinde Dalai Lama 11 kg. lık kristal kafatasını saklayarak kaçırdığına dair bir belgesel izlemiştim (Antik Uzaylılar). Eski uygarlıklarda kristal kafatasının anten görevi gördüğü, ölümü yenmeyi sağladığı ve hayatın geçişkenliğini simgelediği düşünülürdü.

Almanya'da da Himler'e ait olduğu düşünülen bir kristal kafatası bulundu. Çünkü naziler antik bilgiye ulaşmanın yolunun bu kafatasları olduğunu düşünüyorlardı.

Atlantis bilgeliğinde kristallerin önemli bilgileri saklamak için kullanıldığına dair fikirler var. Dünyada 12 kafatası var ancak 13 olduğu düşünülüyor. Tibet ve Maya uygarlığında bulunması Atlantis'ten getirildiği düşüncesini gündemde tutuyor.

Günümüzde kuvarsın bilgiyi milyonlarca yıl saklayabildiğini biliyoruz. Bunu okuyacak cihaz ile ilgili bir fikrimiz yok, bilgi var ama bu bilgiyi anlayacak teknolojiye sahip değiliz.

Enerjiyi tutan ve emen kristalin bilgi depolamak amacıyla ve iletişim aracı olarak kullanıldığını biliyoruz. Oldukça ileri bir teknolojiyi atalarımız bize aktarmak için mi yaptı bu kristal kafataslarını?

Bunlar bir bilgisayar çipi mi ve hepsi bir araya gelince çalışır mı gerçekten? Kadim kabilelerde kafataslarını bir araya getirerek yapılan ritüeller var. Her şeyi kaydeden bir bilgisayar mı bu kafatasları?

Kristalimsi bir yapıya sahip olan kemiklerimiz ve omurlarımızda da bu kayıtlar mevcuttur. O halde bilgiyi uzaklarda aramaya gerek yok, kendi üzerimizde çalışarak ve kalbimizdeki sevgi kapısını aralayarak öz bilgiye ulaşmak mümkün.

Her şey bizden bize... Kendi üzerimizde çalışmaya başlarsak; bakış açımız değişir ve yapabileceklerimizin farkına varmak frekansımızı değiştirir. Frekansımız değiştikçe dış dünyamızdaki olay ve kişilerde değişir.

Değerli olduğumuza inandığımız zaman bize değer verecek kişi ve olaylar, öfkeli ve sabırsız olduğumuzda bu duyguları yansıtan kişi ve olaylarla karşılaşırız.

Olaya şöyle bakalım; ışık ve veri kristal ağda depolandığına göre, kayıtlı veri değiştiğinde tüm yapı değişir. Bizim değişmemiz kollektif bilinci etkiler ve dünya bilincini değiştirir. 

Kendimizde gerçekleştirdiğimiz her değişim hem geçmişi hem de geleceği yeniden şekillendirmeye başlar...