Filiz Okur Yılmaz

Beynimizin ön lobu orkestra şefi gibi nöron ağlarını yönetir ve yeni görüntüler oluşmasını sağlar. Hayal kurduğumuz veya bir olayı gözümüzde canlandırdığımız zaman beyinde yeni yollar oluşur ve yeni devreler ateşlenir. Beyin geçmişin bir kaydırır ve dış ortamdan gelen veriler doğrultusunda yeni kayıtlar oluşturur. Beynin dili; düşünceler, bedenin dili; duygulardır. Geçmiş duygu ve düşüncelere takılı kalmak; geçmişte yaşamamıza neden olur. Gelecek kurgulanmazsa geçmiş tekrarlanır... Düşünce gücü beyni değiştirir. Kendimizde görmek istediğimiz değişimi sürekli hayal edersek; beynimizde yeni nörolojik devreler oluşur ve yeni program gelecekle eşleşir.  Örneğin sevgi dolu yaşamak istiyorsak önce sevgiyi hissetmeliyiz. Beyin sevgi duygusunu öğrendiği zaman; yeni genler, yeni yollar oluşur ve sonsuz potansiyeli olan kuantum alanında düşünce ile değişim gerçekleşir. Beynimizde canlanan olay gelir bizi bulur.  Davranışlarımızı değiştirip niyetimizle eşleştirdigimiz zaman beyin öğrenir...

Deneyimlemek, gelişmek ve dönüşmek üzere bir yolculuğa çıktık. Bu yolculuk boyunca hayatımızda yer alan insanlar; bazen bizden birşeyler alır, bazen hayatımıza güzellikler katar, bazen bizi besler, bazen de paylaşacak bir şey kalmadığında gider... Hayatımıza giren ve çıkan her insan Ruhsal Plan dahilinde bizimledir, tesadüfen değil! Ruhumuz geliştikçe insanlara olan bağımlılığımız azalır ve kendi kendimize vakit geçirmekten keyif almaya başlarız. Çünkü ruhumuz bilincimize yatırım yapmamız gerektiğini, bilincimizi geliştirmek için yaşadığımızı bilir. Sessizleşen ve özellikle doğada huzur bulan insanlar; anlam ifade etmeyen sohbetleri zaman kaybı olarak görür çünkü her an birşeyler öğrenmek ister. Gelişmek ve geliştirmek için yaşar... Hayat; alma- verme dengesi üzerine kurgulanmıştır ve amaç insan bilincinin geliştirilmesidir. Hayatımızda var olan herkes bu amaç doğrultusunda bizimledir. Gidenler görevleri bittiği için gider! Frekansımız değiştikçe hayatımıza giren insanlar ve olay...

Gerçek özgürlük ruhumuzla uyum içinde olmaktır. Benliğimiz ruhumuza ait ve özlemini duyduğumuz özgürlük içimizdeki gerçeklikte. Kalbimizin en derinlerine inelim ve bizim için neyin gerçek ve önemli olduğunu bulmaya çalışalım. Kalbimizin sesini dinlediğimizde bizi cesaretlendiren, destekleyen ve koruyanı fark ederiz.  İç sesimizi dinlemek ve kendimize zaman ayırmak duygu ve düşüncelerimizi fark etmemize ve gelişmemize yardımcı olur.  İçimizdeki merhametli, paylaşımcı, cömert ve sevgi dolu yanımızı görebilmek gerçek özgürlüktür çünkü bizim özümüz sevgi. En rahat ve huzurlu olduğumuz zamanlar teslimiyet ve güven içinde olduğumuz zamanlardır çünkü bize kendimizi özgür hissettirir. Sevgi arttıkça ışık artar. Hayatımızdaki zorluklar karanlığı görebilmemiz ve aydınlığa dönüştürebilmemiz için karşımızdadır ve kendimiz olmayı başardığımızda içimizdeki sevgi ortaya çıkar. İç sesimizi dinlemeye ve kendimizi iyi hissettiren şeyleri yapmaya devam edersek çevremizde bizimle eş titreşimli in...

Kendini gerçekleştiren İlahi Planın şahitleriyiz. Yüzyıllar boyunca saklı ama aktif kalmış inançların ve enerjilerin açığa çıkmasına şahitlik ettiğimiz bir dönemde yaşıyoruz. Hep birlikte gerçekliği sorgulamaya başladık ve anlamaya çalışıyoruz. Gözlemlemek ve bilgilenmek için seyir halindeyiz! Bir sinemada duygularımız ve inançlarımız doğrultusunda yorumladığımız bir film seyrediyoruz. İnançlarımızı duygularımız belirler. Kendimizi her halimizle sevip kabul ettikçe; içgörümüz gelişir daha merhametli, bağışlayıcı, empati yapabilen şefkatli bir birey haline geliriz. Bireylerin bilinci gelişip yükseldikçe dünya bilinci de yükselir. Dünya'nın aydınlığı artar. Karanlığı aydınlığa dönüştürecek tek şey ise inançtır. Tek bir kişinin uyanması bile kollektif bilince büyük katkı sağlar çünkü uyanan bilinç; uyuyanları uyandırmak üzere harekete geçer. Sevgi arttıkça ayrılık bilinci yerini birlik bilincine bırakır. İyi veya kötü yoktur ve her şey bütüne hizmet eder... Bilincimizde ne varsa onu y...

Kuantum mekaniği tüm bildiklerimizi tekrar sogulamamıza yol açarak mikro dünyaya giden bir yolculuğa çıkardı bizi...Bu yolculuk Kur'an'ı Kerim'de yer alan ayetleri de anlamamızı sağladı. Aklederek okuyanlar için!  Özel görelilik teorisi; kaosu önlemek amacına dayanan Newton zamanını devre dışı bırakırken madde temelli fizik yerini atomaltı fiziğe bıraktı. Atomunun yüzde 99,99' nun boşluk olduğunu öğrendiğimizde gerçekliğimizi tekrar sorgulamaya başladık. Sadece bedene odaklanan modern tıbbın neden yetersiz kaldığını görmeye, kadim doğu tıbbını ve kaybolan bilgeliği yeniden sorgulamaya başladık. Sadece bedenden ibaret olmadığımızı ve bedenin Ruh'un deneyim aracı olduğunu akletmeye başladık. Peyami Safa; "Her hastalık evvela ruhta başlayıp sonra vücuda sirayet etmiş bir isyandır" demiş.  Kütle çekimi çok zayıftır ve sadece makro evrende işe yarar. Kütle çekimini arayacağımız en uygun yer karadelikler olduğu için CERN şimdi bunu yapmaya çalışıyor; büyük patla...

Hayat anne karnında bir hücre iken bölünüp çoğalarak bedenimizi oluşturduğumuz ve sürekli bir parçamızı geride bırakarak sürdürdüğümüz bir yolculuk... Mükemmel tekliğe ulaşmak için bir seyir hali! Anne karnında bedenimizi oluşturduktan sonra yuvamız olan plasentayı bırakır, dünyaya doğarız. Dünyada ise bilincimizi geliştirir ve bu gelişime yardımcı olan bedenimizi bırakarak yolculuğumuza devam ederiz.  Bedensel gelişimimizi tamamlamayı başarabildiğimiz takdirde dünyaya doğar ve ruhsal gelişim yolculuğumuza başlarız...Bu yolculuktaki aracımız ise beynimiz. Ölüm sonrası bedenimizi dünyada bıraktıktan sonra ise; bilincimiz ile eşleşen bir frekansta var olmaya devam ederiz...  Bu dünyada neşe, keyif, coşku içinde anlamlı bir hayat yaşarken; hayatın anlamını idrak eden, değişim ve dönüşüme açık olan, bilincini geliştiren insanlar hem bu dünyada hem de ahirette cenneti kazananlardır. Cennet 7 nefs mertebesinin aşılmasıdır: 1. Kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi sorgulamak ve nefsimi...

Sürekli genişleyen bir evrende yaşıyoruz. Güneşte fotonların çarpışması sonucu antimadde oluşur ve antimadde madde ile etkileşime girer. İçiçe iki alem var; madde alemi ve antimadde alemi. Kuran'ı Kerim'de: "Biri tatlı ve susuzluğu giderici, diğeri tuzlu ve acı olan iki denizi karışacak şekilde salıveren ve ikisi arasına bir engel, aşılmaz bir perde koyan O'dur."(Furkan Suresi 53) der. Antimadde okyanusuna karanlık madde de diyebiliriz. Rahman suresinde madde ve antimadde alemi anlatılırken; insan ve cinler alemi şeklinde bahsedilir. Bu iki alemi karanlık madde birleştirir. Kaos içinde denge! İki nötron bir araya gelince elektron açığa çıkar. Atoma sertlik veren elektrondur. Nötron elektron ve protona dönüşür, çekirdek oluşur ve atom meydana gelir. Protonun içinde nükleer enerji ve kuarklar, en içte ise sicimler var. Sicimler titreşerek soyut alemle bağlantı kurar. Bilgi taşıyan ışık! Işık somut alemin bilgisini soyut aleme taşır ancak soyut alem ışıktan daha hızl...

Hücrelerimizin, organlarımızın ve bedenimizin titreşim sayısı ile eşleşen bir frekansı var. Sağlıklı bir insanın frekansı 60 hrtz - 68 hrtz aralığında... Bu yüzden bu frekans aralığının altına düştüğümüz takdirde kendimizi kötü hissetmeye başlarız. Virüslerin titreşimi ise 58 hrtz olarak ölçümlenmiş. Yani bir virüsün bizi hasta etmesi için bedenimizin frekansı virüsün frekansı ile eşleşmeli! Titreşimimiz düştüğünde hasta oluruz ancak titreşimimiz yükseldiğinde hastalık kalmaz. Frekansımızı belirleyen en önemli durum ise ruh halimiz, duygularımızdır. Duygularımız enerjiyi harekete geçirir! Sevgi, cömertlik, paylaşım, affetmek gibi yüksek titreşimli duygular frekansımızı yükseltirken, keder, değersizlik, öfke, kıskançlık, çaresizlik, korku gibi duygular frekansımızı düşürür. Coronavirüs korku frekansı ile eşleşiyor ve yayılıyor olabilir mi? Korku da coronavirüs gibi akciğer ve broşları etkiliyor! Doğru nefes teknikleri (burundan alıp ağızdan verme) frekansımızı yükseltirken, ağızdan alın...

Ruhsal bedenimizde başlayan bir hastalık önce auramızı sonra hücrelerimizi ve en sonunda da zihnimizi (duygu ve düşüncelerimizi) etkiler. Bedenle ruh arasında ki uyumsuzluk hastalık yaratır. Sebep duygu durumundaki dalgalanmalar neticesinde iyi nefes alamamak olabileceği gibi, bedenin yeterince su ve mineral alamaması sonucu hücrelerin beslenememesi de olabilir. Ruhun ışığı bedeni beslerken, sağlıklı bir beden ruhla uyumlu bir ilişki kurulmasını sağlar. Sağlıklı olabilmek için ruh ve beden arasında uyumlu ve ahenkli bir ilişki gerekir. 

Müzik evrenseldir ve evrenin bir müziği vardır. Evrenin müziği insanın atomik yapısını sürekli değiştirerek halden hale evrilmesini sağlar. İnsan yaşadığı alan ile bağlantı halindedir.  Gezegenlerden gelen frekansların etkisi altında kalırken kendi aurası ile de enerji yaymaya devam eder. Evrende her şey birbiri ile uyum ve ahenk içinde varlığını sürdürür. Evrenin enstürümanlarından birisi de biziz ve evrenin muhteşem senfonise eşlik ediyoruz.  Gezegenler insanları, insanlar birbirlerini ve dünyayı etkiler. İnsan bilinci doğa üzerinde etkilidir. Hiç bir şey birbirinden bağımsız değildir. Taşın, toprağın, gezegenlerin ve yıldızların frekansı vardır ve yüksek frekanslar alt frekansları etkiler ve dengeler. Toplumsal bilincin de bir frekansı vardır ve yaşanan doğal felaketlerle bağlantılıdır.  Şemsi Tebrizi ne güzel dile getirmiş Kuantum Fiziği-Dolanıklık Teorisini ve Alan Kavramını: "Her şey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır. Sakın kimsenin ahını alma; bir başka...

Kadim uygarlıklar dört element bilgisine sahipti; Ateş, hava, su ve toprak... Bu dört elementin insan ruhu ile olan derin bağlantısının farkındalardı ve insan ruhunun dört elementi harekete geçirecek güce sahip olduğunu biliyorlardı. Kökleri ile sıkı sıkı toprağa bağlı olan yaşam ağacı bize bu sırrı fısıldar! Bu yüzden ağaca sarılmak bizi rahatlatır, toprağa basmak şifalandırır.  Kalbimizde kün(ol) merkezimizi aktive eder ve kalp sesimizi duymaya başlarsak; ilahi yol açılır ve yedi nefs mertebesini deneyimleme yolculuğumuz başlar. Kadim öğretide inzivaya veya mağaraya çekilme durumu kalp kilidini açmak ve "kün" sesinin sırrına ulaşmak için yapılırdı. 40 gün-40 gece boyunca kendi içlerindeki Hakikat ışığını ortaya çıkarmaktı amaç. Dış sesin sustuğu, zihnin devre dışı kaldığı, bilinç ile bilinçaltı arasında senkronizasyon sağlandığı AN'ı deneyimlemekti...Kendi döngüsünün farkına varmaktı!   Hepimizde var olan kodlanmış sistemin açılması için; içe yönelmek ve kendini bulmak,...

    İçimizde bir ses var! Bizi doğruya yönlendiren ve hep doğruları söyleyen bir ses... İçe yönelmek ile kastedilen bilgelik o sesi duyabilmekle ilgilidir. O ses kalbimizden gelir o yüzden adı; kalp sesidir. Her hangi bir konuda kararsız kaldığınızda elinizi kalbinizin üzerine koyup: " Bu benim için doğru karar mı?" diye sormanızı tavsiye ederim. Kalp her atışta "kün" sesi ile "ol" der ve gece-gündüz hiç durmadan ol demeye devam eder. Bilinçaltı blokajlardan kurtulmaya niyet ederek (kader niyete aşıktır:)) derin bir gözlem ve sessizlik içinde duygu ve düşüncelerinizi gözlemlerseniz zamanla farkındalık oluşur." Bilincimi ve bilinçaltımı hizalamaya niyet ediyorum" deyin ve her gün iç gözlem yapmak için zaman ayırın. Zaman içinde sağ ve sol beyin arasında senkronizasyon sağlanır ki bu sırat köprüsünden geçiştir!     Kalbin sesi bilincin sesidir ve hep doğruları söyler. Ancak biz genellikle otomatikleşmiş bilinçaltı kayıtlar ile yaşar, düşünmeden har...

Yaşadığımız alem şahadet alemidir, onu çevreleyen aleme misal alemi denir. Üzerinde ruhlar alemi, en dışta ise esmalar alemi yer alır. Esmalar alemi; her şeyin soyut olduğu en manevi alemdir. Allah'ın ilminin rahmani tecellisi esmalar alemine yansır. Arabi; Yaşam yolculuğumuz ve seçeneklerimiz Ayani Sabitede bellidir, der.  Yaşadığımız her şey rahmani tecellinin üst katmandan bize yansımasıdır. Eşyanın hakikati; esmaların tecellisidir. Doğada şans veya tesadüf yoktur; her geometrik form ve bileşik elementler ile ilişkilidir. Sürekli bir yaratım hiç ara vermeksizin devam eder. Bu durum Ayet-el Kürsi'de çok güzel ve net bir şekilde açıklanır:   "Allah, O'ndan başka tanrı yoktur, diridir, her şeyin varlığı O'na bağlı ve dayalıdır.  Ne uykusu gelir ne de uyur.  Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. O'nun izni olmadıkça katında hiçbir kimse şefaat edemez  Onların önlerinde ve arkalarında olanları O bilir. O'nun ilminden hiçbir şeyi kimse -dilediği müste...

Hakikat; Rahman ve Rahim olanı idrak etmek ve bilim ile kâinatı OKU'maktır.  Bu konudaki en büyük yardımcımız beynimiz. Öğrenmeye, araştırmaya devam ettiğimiz sürece; yeni yollar oluşturur, yeni bağlantılar kurar ve sürekli gelişir. Geliştikçe öğrenmeye daha açık hale gelir. Farkındalık; bütünsel sağ beynimiz ile, detaycı sol beynimiz arasındaki senkronizasyonun sağlanmasıdır. Aydınlanma; beynin ışıldaması, ışık saçmasıdır.  Peygamberimiz Hz Muhammed: "İki günü eşit olan zarardadır" der. Bizden beklenen aynı şeyleri tekrar tekrar yapmak değil, deneyimlemek, gelişmek ve dönüşmektir. Biz dünyaya bir deneyimi tamamlamak, tekâmül etmek için geldik. Yaşam amacımızın ne olduğunu bulursak; hayatımız neşe, keyif, coşku içinde geçen keyifli bir yolculuk olur.

Büyük patlama sonrası ışıktan daha yavaş hareket eden parçacıklar madde evrenleri var ederken, ışıktan daha hızlı hareket eden parçacıkların paralel evrenleri oluşturduğu düşünülüyor. Parçacık evrenleri ve anti parçacık evrenleri...Evren ışıktan daha yavaş hareket eden parçacıklardan oluşur. Çünkü ışık hızı yükseldikçe madde var olamaz.  Her şey ışıktır, enerjidir. Frekans, ışığın titreşim sayısıdır. Titreşim sayısı yükseldikçe enerji de yükselir. Konunun daha anlaşılır olması için radyo ve telefon dalgalarını örnek olarak verebiliriz 4Gb ve 5Gb arasındaki fark gibi... Frekans ne kadar yükselirse bilgi aktarımı o kadar hızlı ve kolay olur. Beynimizin frekansı düşükse bilgiyi almak zorlaşır. Esnek bir bakış açısına ve yeni fikirlere açık olmak beynin kilitlerini açar. Her hangi bir konuda beynimize bir kilit koymuş isek o konuda; gösterilse de görmez, anlatılsa da anlamayız. 'Biliyorum', 'anladım' diyerek kendimizi kapatırız farkında olmadan. Oysa öğrenmenin sonu yok...B...

Sayılar üst bilinçlerin, tecrübelerin sembolüdür; ışık, frekans ve rengi yaratır. Tüm evrenleri yöneten sayılar; proton ve elektronu oluştur. (Altın ve demiri birbirinden ayıran tek şey proton sayılarının farklı olmasıdır!) Proton ve elektronun dansı ise zaman ve mekan var eder! Maddeleşen beden Bir'likten gelen bilincin "ben" demesidir. Çok boyutlu gerçekliklere uyum sağlamak, değişmek ve dönüşmek için buradayız. Deneyimlemek için bedenlendik ve bir deneyimi tamamlamak üzere söz verdik. Ölüm bilincin farklı bir şekilde yolculuğa devam etmesidir. Beden ölür ancak bilinç ölmez ve deneyimlemeye devam eder. İyi veya kötü yoktur, düalitede var olan her şey insana hizmet etmek için vardır. Unutmayalım ki şeytan da bir melektir. Biz dosdoğru olur ve dosdoğru bir yolda ilerlemeye devam edersek korunur ve kollanırız, hiç bir şey bize zarar veremez çünkü frekans alanımıza giremez. Frekansımızı yüksek tutmanın formülü ise kalbimizin yüksek frekanslı duygularla titreşmesini sağlamak...

        Eşyanın Hakikatini bilen Hz Süleyman'dan Neml süresi'nde bahsedilir. Sebe Melikesi Belkıs'ın tahtının göz açıp kapayıncaya kadar Hz. Süleyman'ın huzuruna getirilmesini anlatan surede; Belkıs'ın tahtı; aynı an'da Sebe'de yok olur, Süleyman'ın yanında var olur. Bu bilgi Kuran'dan başka hiçbir yerde geçmez. Bu Kur'an'ın mucizesidir.      Arabi 800 sene önce bunun ışık hızı olduğunu dile getirdi. Kainatın her an yeniden yaratıldığından bahseden Arabi'nin kuantum bilgisine sahip olduğunu görüyoruz. Arabi, alemdeki herhangi bir eşyanın var gibi göründüğünü oysa her bir nefeste alemin Allah'ın nefesiyle yenilendiğini söyler! Görünen alemin aslında olmadığını anlatır ve hiç'likten bahseder! Kuantum fiziği ile bugün bile anlamakta zorlandığımız her an varoluş ve yokoluş halini net bir şekilde anlatır...      

Evrenin yazı dili ışıktır ve evrende her şey daha fazla ışık yaymak için hareket halindedir. Işık çok hızlı  titreşince; ses, foton, proton ve elektronlar dönüşür ve evrenleri yaratır. Bu yaratımın arkasında Allah vardır. Evrende varolan her şey  proton ve elektronun çok hızlı bir şekilde titreşmesi ile oluşur. Sonsuzluğun bilgisi özümüzdeki elektron ve protonlara kodlanmıştır. Bedenlenerek dünyaya doğduğumuz da bizi Allah'a ulaştıracak iki yol arkadaşı bize eşlik eder. Bu yüzden evrenler insanın  içinde  dürülü, bükülü deriz. İsra Suresi 13. Ayette ;" Her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık" der. Dünya bir deneyim alanıdır ve başka bir boyuta yükselmek isteyen ruhlar bedenlenerek fiziksel yaşamı deneyimlemek üzere dünyaya gelir. Ancak çoğu zaman ne için geldiğini unutarak dünyanın taşına toprağına karışır. Bedenimizin derinlerine indiğimizde atomlar, atom altında ise proton ve elektronlar var. Atoma ağırlığını veren çekirdeğin % 99,99' u ise titreşen enerji...

Kalbimizin manyetik alanı çok güçlüdür ve kalbimiz beş duyu organımız ile göremediklerimizi görür, ruhsal alandan aldığı bilgiyi beynimize aktarır. Bilgiyi anladığımız, özümsediğimiz takdirde beynimizde o bilgi ile ilgili bir açılım gerçekleşir. Kur'an'ı Kerim'de: "Onlar; sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bu nedenle akıllarını da kullanamazlar." (Bakara 171) derken akletmek gerçeği vurgulanır... Esmalarla da beyinde bir açılım olması hedeflenir. Esma çekerek o esmanın frekansı ile uyumlanmak beyindeki kapıya yaklaşmak mümkün. Ama bilgiyi özümseyip idrak etmedikçe yani o esmanın hırkasını giymedikçe hedefimize ulaşamayız. Önemli olan esmayı kaç kere söylediğimiz değil; akletmemiz, idrak etmemiz. Örneğin "Sübhanallah" zikri evrendeki döngünün farkına varabilmek için bir şifredir. Zikrin anlamını idrak ederek; evrendeki döngünün farkına varır, akışı görür ve onunla uyumlanabilirsek, işte o zaman tüm kalbimizle "Elhamdülillah" der ve "Alla...

Kur'an'ı Kerim'de; "Ol dedi ve oluverdi" der. Orjinali "Kün fe yekün" dur ve güneşin ses vibrasyonudur. Ebced değeri "33"tür!    Her gezegenin kendine özgü bir müziği var. Dünyanın sesi kuş cıvıltılarını andırıyor. Hz Süleyman'ın kuşlarla konuştuğunu ve evrene hükmettiğini biliyoruz. Mısır Piramitleri'nin ses teknolojisi kullanılarak yapıldığına dair görüşler var.  Son yıllarda evrenin sesini dinleyebilmek için o sese uyumlanmamız gerektiği konusunda çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmalar gösterdi ki bu sesi duyabilmek için kendi iç sesimizi duymalıyız. Evrenin bilgisi atomlarımızda kayıtlı! İçimizdeki sesi duymayı başarabilirsek; evrenin dilini anlarız. Genellikle meditasyon yolu ile bu duruma ulaşabileceğimiz söylenir ancak ben doğada yürüyüşü tavsiye ederim. Sessiz ve doğaya odaklanmış bir şekilde yürüyüş yaparken kalp sesinizi dinleyin ve oradaki neşe, keyif, coşkuyu hissedin. Evrenin dili sevgidir ve tüm evren sevgi ile yapılandırılmı...

Fraktal geometrinin sonsuz karmaşık şekiller oluşturduğu, muhteşem bir matematiğe tabi bir evrende yaşıyoruz.  Kaos Teorisi dediğimiz temel yapının ilk çıkış noktası bir bilim insanı ve matematikçi olan Benoit Mandelbrot. (1924 – 2010) Mandelbrot; “Fraktal” ve  “Mandelbrot Kümesi”  olarak adlandırılan matematiksel ahenkler üzerinde çalışmıştır ve hayatını bu çalışmalara adadığı söylenir. Bu geometri sonucunda öğrendik ki doğadaki birçok yapının arkasında fraktal geometri var... Olaylar ve biçimlerin birbirini tekrar ettiği, büyük ölçekteki olayların küçük ölçekte tekrarlandığı ve  parçanın bütünün bilgisini taşıdığı bir evrende yaşıyoruz . Makroda olan her şeyin mikroda da olduğu ve farklı zaman ölçeklerinde belli bir oluşumun kendini tekrarladığı bir evren! Doğadaki ahenk ve uyumu incelersek evrensel yasaları görmek mümkün...Karmaşık gibi görünen ancak kuralların oldukça basit olduğu, evrenin lazeri gibi işleyen evrensel yasaları görmek hayatın matematiğini anlamamı...

Kişiliğimizi şekillendiren beynimiz en karmaşık yapıya sahip organımızdır... Beynimizde bulunan 100 milyar sinir hücresi evrendeki yıldızlardan daha fazla bağlantıya sahiptir... Bir galaksi ile aynı görünüme sahip olan beynimiz için mikro bir galaksi demek mümkündür. Beynimize özen göstermediğimizde günde ortalama 85 bin beyin hücresinin kaybolduğu belirtiliyor. Saniyede bir beyin hücresinin ölmesi demek olan bu durum yaşlanmanın da sebebidir. Karakterimiz, ruhumuz ve zekamız beynimizle ilişkilidir. Beynimiz doğru çalıştığında düzenli ve güzel bir hayatımız olur çünkü ruhumuz ile sağlıklı bir bağlantı kurmamızı sağlar. Ancak beyinde problem varsa; tüm hayatımızı etkiler, dengemizi bozar ve potansiyelimize ulaşmamızı engellerken kalp gözümüzü kapatır; sinirli, gergin ve endişe içinde buluruz kendimizi.  Beynimizi geliştirmek ruhla güçlü bir bağlantı kurulmasını sağlar ki öte aleme geçiş köprümüz beynimizdir. Ölüm ötesinde tek gerçek bilincimize yaptığımız katkı olacak. Bilinç seviye...

Dış dünya ile iletişimimizi duyu organlarımız sağlar ve doğduğumuz andan itibaren beş duyu organımıza bağımlı halde yaşar ve dış dünyayı bu duyular vasıtasıyla tanırız.  Görme işlemini inceleyelim: Herhangi bir cisimden gelen ışık demetleri yani fotonlar göz merceğinden kırılarak geçer ve gözün arkasındaki retinada odaklanır. Burada elektrik sinyallerine dönüşen ışıklar görme siniri vasıtasıyla görme merkezine iletilir ve görme işlemi gerçekleşir. Tüm yaşamımız boyunca gördüğümüz her şey bir kaç cm küplük bu bölgede şekillenir. Kısaca görmek dediğimiz şey beynimize gönderilen ışığın elektrik sinyallerine dönüşerek  beynimizde oluşturduğu etkidir. Yani aslında biz elektrik sinyallerini seyrederiz. Buradaki en önemli nokta ise beynin ışığa kapalı ve tamamen karanlık olmasıdır. Yani biz güneşe bakarken beynimizin içi kapkaranlıktır. Güneş beynimizi aydınlatmaz ama biz pırıl pırıl bir güneş seyrederiz.  Duyma, dokunma, tatma ve koklamada beyinde elektrik sinyali olarak algıla...

    Allah dostları için korku ve üzüntü yoktur çünkü evrenin Kâmil insanı gördüğü göz ile Kâmil insanın evreni gördüğü göz aynı olduğunda; Hakikat perdesi açılır. Bu durum kişinin ikilikten bir'liğe geçmesi, görünmeyenin ardındaki manayı görmesidir. İyi ve kötü yoktur her şey Allah'a hizmet eder. Unutmayalım ki şeytan bir melektir.      Şems Suresi 9. Ayette;     "Nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir" der. İşte bu yüzden ibadetler gereklidir. Nefsi arındırabilmek için... İbadet etmek zihnimizi susturur. Zihnimiz bir matriks gibi bizi insan ve olaylardan oluşan bir dünyanın içine çekerek bize ait olmayan bir döngüde sıkışıp kalmamıza sebep olur. Dua ve zikirler frekansımızın yükselmesine yardımcı olur ve kıskançlık, nefret, öfke, suçluluk, kınama, yargı, çaresizlik gibi düşük frekanslı duygulardan arınmamızı sağlar. Frekansımız yükseldikçe farkındalığımız artar, kendimize değer vermeye başlarız. Kendimizi sevmek ve kendimize değer vermek zihin matrixind...

Hayatımıza giren kişiler, ihtiyaçlarımız doğrultusunda girerler ve gelişebilmemiz, dönüşebilmemiz için bize yol gösterirler. Hiç kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz, yaşamımızdaki her bir birey doğru insandır ve O'na ihtiyacımız olduğu için hayatımızdadır. Yaşadığımız her şey yaşanması gerektiği içindir, biz almamız gereken derse odaklanırsak hissettiğimiz acı azalır. Simyacı kitabında Paulo Coelho: "Yüreğine, acı korkusunun, acının kendisinden de kötü bir şey olduğunu söyle. Düşlerinin peşinde olduğu sürece hiç bir yürek kesinlikle acı çekmez. Çünkü araştırmanın her anı, Tanrı ve sonsuzlukla karşılaşma anıdır" der. Her şey olması gerektiği için, olması gereken zamanda olur, hiç bir şey için geç veya erken değildir ve kader daima yeni başlangıçları sever. Kendimize ölecek bir beden olarak değil, sonsuza kadar yaşayacak olan bir bilinç olarak bakabilirsek her anın ne kadar değerli olduğunu fark ederiz. Kendimizi severek ve değerli olduğumuzu bilerek yaşam yolculuğumuza devam ...