Ölmeden önce ölünüz
Şeytan ve Şeytani Sistemden kurtulmanın yolu beden yani nefis odaklı yaşamaktan kurtulmak yani ölmeden önce nefsimizi öldürmektir.
Beynimiz üç bölümden oluşur. Sürüngen beyin, duygusal beyin ve düşünen beyin.
Nefes alma ve kan basıncı gibi hayati faaliyetleri düzenleyen, sabırsız ve kavgacı
sürüngen beyin sadece "ben" der. Ben'lik duygusu çok baskın olduğu için de korku ve kaygı doludur. Yemek, barınmak gibi nefsani istekler taşıyan, koşullanma ile hareket eden sürüngen beynimizin istekleri doğrultusunda yaşadığımız ve düşünmeyi unuttuğumuz zaman düşük frekanslı şeytani sistemin emrine gireriz.
Kitleleri yönetmek ve kontrol etmenin yolu; insanları bir gruba dahil ederek korkuya dayalı bir sistemde yaşatmak ve düşünmesini önlemektir. Düşünce yok olduğunda kişi sürüngen beynin kontrolüne girer. Sürüngen beynin yönetimine giren kişi; toplumsal bir öfkenin parçası olur, "biz" yerine "ben" der, açlık, korku, mal_mülk gibi nefsani şeylere tutunur ve ruhu ile olan bağlantısı her geçen gün azalır. Şeytan ona hükmetmeye başlar.
İslamiyet bize şeytana karşı koy derken bunu anlatır. Şeytanın kontrolü altındaki dünyadan çıkmak yani sürüngen beyni yenip ayağa kalkmak gerekir ki ölmeden önce ölerek matrix'den çıkabilelim ve kendi gerçekliğimizi yaratmaya başlayalım.
"Düşünüyorum o halde varım" sözünün gerçek manası; matrix'den çıkmanın, varolmanın ancak sürüngen beynin kontrolünden çıkmak ve düşünmeye başlamakla mümkün olacağıdır. Hz. Musa'nın elindeki asayı yere atınca yılan olması; bize sürüngen beynin durumunu anlatan bir misaldir.
Beynimiz üç bölümden oluşur. Sürüngen beyin, duygusal beyin ve düşünen beyin.
Nefes alma ve kan basıncı gibi hayati faaliyetleri düzenleyen, sabırsız ve kavgacı
sürüngen beyin sadece "ben" der. Ben'lik duygusu çok baskın olduğu için de korku ve kaygı doludur. Yemek, barınmak gibi nefsani istekler taşıyan, koşullanma ile hareket eden sürüngen beynimizin istekleri doğrultusunda yaşadığımız ve düşünmeyi unuttuğumuz zaman düşük frekanslı şeytani sistemin emrine gireriz.
Kitleleri yönetmek ve kontrol etmenin yolu; insanları bir gruba dahil ederek korkuya dayalı bir sistemde yaşatmak ve düşünmesini önlemektir. Düşünce yok olduğunda kişi sürüngen beynin kontrolüne girer. Sürüngen beynin yönetimine giren kişi; toplumsal bir öfkenin parçası olur, "biz" yerine "ben" der, açlık, korku, mal_mülk gibi nefsani şeylere tutunur ve ruhu ile olan bağlantısı her geçen gün azalır. Şeytan ona hükmetmeye başlar.
İslamiyet bize şeytana karşı koy derken bunu anlatır. Şeytanın kontrolü altındaki dünyadan çıkmak yani sürüngen beyni yenip ayağa kalkmak gerekir ki ölmeden önce ölerek matrix'den çıkabilelim ve kendi gerçekliğimizi yaratmaya başlayalım.
"Düşünüyorum o halde varım" sözünün gerçek manası; matrix'den çıkmanın, varolmanın ancak sürüngen beynin kontrolünden çıkmak ve düşünmeye başlamakla mümkün olacağıdır. Hz. Musa'nın elindeki asayı yere atınca yılan olması; bize sürüngen beynin durumunu anlatan bir misaldir.
Yorumlar
Yorum Gönder