Her ölüm bir geçiştir

Her ölüm bir geçiştir. Anne rahminde ölür bedene doğarız, bedende ölür zihne doğarız, zihinde ölür bilince doğarız, bilinçte ölür  şuura doğarız yani ölmeden önce ölürüz.

Ölmeden önce ölmek; zerredeki titreşimin farkına varmak, alemlere rahmet olmak yani kendini her zerrede, her zerreyi kendinde görmek, Allah'ın Cemal ismini idrak etmektir.

Zihni aşmaya çalışmak bir nevi ölüm sonrası için tatbikat yapmaya benzer. Yaşarken zihni aşmayı başarabilirsek ölüm anında bedene tutunmaz ve öte aleme acısız bir şekilde geçeriz. Kabir azabı denilen şey zihne tutunmak, bırakamamak ile ilgilidir. Tereyağından kıl çeker gibi canın çıkması ile ilgili benzetme zihne tutunmayan, ölmeden önce ölen insanlar için geçerlidir.

Insanın frekansı gerçekliğini belirlediğine göre; ölüm frekans değişimidir, daha yüksek titreşimli bir boyuta geçiştir.

Atalarımızın bilinci ile geldiğimiz dünyada bilincimizi geliştirmek ve tekâmülümüzü tamamlamak ortak bilince katkı sağlar. Tekâmülümüzü tamamladı isek; ölüm anında hayat ağacına yaptığımız katkıyı göreceğiz.

Ölüm hayat denilen rüyadan uyanmak, gerçek sandığımız şeylerin biz olmadığını, bizim onu gözleyen olduğumuzu ve bedenin sadece bir binek, deneyim aracı olduğunu anlamaktır. Dünya hayatının bir oyun ve eğlenceden ibaret olduğunu idrak etmektir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

5 Elemente Göre Kişilik Özellikleri

Mutluluk ve Kitabım

AN'da Yaşamak, Akışta Kalmak