"Türkün Ateşle İmtihanı"
Halide Edip "Hanımefendiler!" dedi, sesinde hafif bir heyecan titriyordu. Çok tutumlu olduklarını duyduğu Ankara'lı hanımları yardıma çağıracaktı.
"Tarih Türkü ateşle imtihan ediyor. Bu imtihandan, yalnız erkeklerimizin cesareti ile başa çıkamayız. Artık biz kadınlar da bu ateşe yüzümüzü çevirmek, ellerimizi uzatmak zorundayız. Ordumuzun hepimize ihtiyacı var.."
Kadınların, büyük bir dikkatle dinlediğini farkedince heyecanı azaldı, daha sakin bir sesle devam etti:
"Bir hafta önce Eskişehir'deydim. Gördüklerimden birini sizlere de anlatmak istiyorum. Uçakların gövdesi ve kanatları, özel bir keten kumaşla kaplanırmış. Bulunamadığı için bizimkiler kaput bezi ile kaplıyorlar. Özel yapıştırıcısı olmadığı için, kaput bezini uçakların gövdelerine, kanatlarına nal mıhı ya da zamkla tutturuyorlar. Bezin gerginliği ve kayganlığı emayit denilen özel bir sıvı ile sağlanırmış. Getirtemedikleri için beze, kaynatılmış patates kabuğu ve paça suyuna tutkal, kola karıştırarak yaptıkları bir pelteyi sürüyorlar. Sonra da gözlerini bile kırpmadan bu uçaklara binip uçuyorlar.
Kardeşlerim!
Sizleri, milletinin şerefini ve namusunu canından aziz bilen bu genç ve yoksul orduya yardıma çağırıyorum!"
Kısa bir sessizlikten sonra, kadınlar ağır ağır ayağa kalkmaya başladılar ve hiç konuşmadan ilerlediler, masanın önünde sıraya girdiler. Masanın üstü parayla dolmaya başladı. Yanında para olmayanlar, yüzüklerini, bileziklerini bırakıyordu. Gözleri görmeyen, beyaz başörtülü yaşlı bir kadın çevresinden yardım istedi:
"Bana ne olur Halide Hanım'ı bulun!"
Halide Edip bu yakaran sesi duymuştu, yaklaştı,
"Benim, buradayım!" dedi.
Kadın eliyle okşayarak, Halide Edip'in yüzünü içine sindirdi:
" Çamaşırcılık yaparak geçiniyorum, kızım. Bunu, zor günüm için saklamıştım. Ama sözlerinden anladım ki ordumuz benden daha zordaymış."
Göğsüne bastırdığı sol elini açtı, uzattı, yüzü gururla aydınlandı:
"Al bunu."
Derisi çatlamış avucunda bir lira vardı.
Halide Edip, gözlerinden yaş fışkırarak kadına sarıldı,
"Ah anam..." dedi içi titreyerek,"...bir kere daha iman ettim. Kurtulacağız!"
Alıntıdır ( Şu Çılgın Türkler-Turgut Özakman)
"Tarih Türkü ateşle imtihan ediyor. Bu imtihandan, yalnız erkeklerimizin cesareti ile başa çıkamayız. Artık biz kadınlar da bu ateşe yüzümüzü çevirmek, ellerimizi uzatmak zorundayız. Ordumuzun hepimize ihtiyacı var.."
Kadınların, büyük bir dikkatle dinlediğini farkedince heyecanı azaldı, daha sakin bir sesle devam etti:
"Bir hafta önce Eskişehir'deydim. Gördüklerimden birini sizlere de anlatmak istiyorum. Uçakların gövdesi ve kanatları, özel bir keten kumaşla kaplanırmış. Bulunamadığı için bizimkiler kaput bezi ile kaplıyorlar. Özel yapıştırıcısı olmadığı için, kaput bezini uçakların gövdelerine, kanatlarına nal mıhı ya da zamkla tutturuyorlar. Bezin gerginliği ve kayganlığı emayit denilen özel bir sıvı ile sağlanırmış. Getirtemedikleri için beze, kaynatılmış patates kabuğu ve paça suyuna tutkal, kola karıştırarak yaptıkları bir pelteyi sürüyorlar. Sonra da gözlerini bile kırpmadan bu uçaklara binip uçuyorlar.
Kardeşlerim!
Sizleri, milletinin şerefini ve namusunu canından aziz bilen bu genç ve yoksul orduya yardıma çağırıyorum!"
Kısa bir sessizlikten sonra, kadınlar ağır ağır ayağa kalkmaya başladılar ve hiç konuşmadan ilerlediler, masanın önünde sıraya girdiler. Masanın üstü parayla dolmaya başladı. Yanında para olmayanlar, yüzüklerini, bileziklerini bırakıyordu. Gözleri görmeyen, beyaz başörtülü yaşlı bir kadın çevresinden yardım istedi:
"Bana ne olur Halide Hanım'ı bulun!"
Halide Edip bu yakaran sesi duymuştu, yaklaştı,
"Benim, buradayım!" dedi.
Kadın eliyle okşayarak, Halide Edip'in yüzünü içine sindirdi:
" Çamaşırcılık yaparak geçiniyorum, kızım. Bunu, zor günüm için saklamıştım. Ama sözlerinden anladım ki ordumuz benden daha zordaymış."
Göğsüne bastırdığı sol elini açtı, uzattı, yüzü gururla aydınlandı:
"Al bunu."
Derisi çatlamış avucunda bir lira vardı.
Halide Edip, gözlerinden yaş fışkırarak kadına sarıldı,
"Ah anam..." dedi içi titreyerek,"...bir kere daha iman ettim. Kurtulacağız!"
Alıntıdır ( Şu Çılgın Türkler-Turgut Özakman)
Yorumlar
Yorum Gönder