Büyük Öğretmen Satürn ve Döngülerimiz
"Kefenini giymiş yaşlı adam" arketipsel figürü ile simgelenen, büyük öğretmen, karmanın lordu Satürn gezegeni kişisel farkındalığımız ve tecrübelerimiz sonucu ulaştığımız bilgeliğin sınırlarını gösteren bir yolculuğa çıkarır bizi ve zamanı geldiğinde; algılarımız, deneyimlerimiz ve yeteneklerimiz sonucu kazandığımız bilgeliği masaya yatırarak derslerimizi alıp almadığımızı kontrol eder. Satürn her 27 - 29.5 yılda bir doğduğumuz burca ve gökyüzündeki derecemize dönüş yapar.
27-29.5 yaş aralığında başlayan ve günümüze kadar süren derslerimizi gözden geçirelim ve o günden bu güne kadar kişisel olarak nelerin üstesinden geldiğimizi veya gelemediğimizi sorgulayalım. Satürn'ü almamız gereken dersleri hatırlatan kozmik bir saate benzetebiliriz. Alınması gereken ders alınmadıysa konuyu farklı alanlara yansıtarak ve biraz daha zorlaştırarak tekrarlar. Problemi tekrar ortaya koyar ve geçmişe ışık tutarak daha farklı bir bakış açısıyla olayı değerlendirmemizi ister. Her şey almamız gereken derslerle ilgilidir ve Satürn döngüleri aslında bize sunulan bir fırsattır. Yaşamımızdaki otorite figürleri, almamız gereken dersler ve şifalandırmamız gereken konular ile ilgili bilgi verir. Yaşamımızda sürekli tekrarlanan, tıkanıp kaldığımız konuları gözden geçirelim, sürekli tekrarladığımız hata nedir?
Konu Satürn ise değişim ve dönüşüm kaçınılmazdır. Dönüşüm gerçekleştiğinde ise maddi ve manevi ödüller gelir. Yaşamı onurlandıran, yaşamında dengeyi kurabilen ve sorumluluk alarak hayatı geliştirmek için yaşayanlar; saygı, bolluk, bereket ve sevgi ile ödüllendirilir.
Satürn kısıtladığı ve ağır dersler verdiği için kötücül bir gezegen olarak görülse de Satürn'ün bize öğretmek istediği dersleri başararak kendimizi gerçekleştirebilir ve kim olduğumuzu bulabiliriz. Ne der Mevlana;
"Koruktaki su ekşidir ama koruk üzüm olunca tatlılaşır, güzelleşir. Derken küpte yine acır, haram olur fakat sirke olunca ne güzel katıktır."
Satürn öğretmek istediği konularla ilgili serttir ve bir şeyi elimizden alarak, kayıplar yaşatarak, yoksun bırakarak ve kısıtlayarak öğretir. Bu süreç 7 yıl süren döngüler içerir ve tüm korkularımız ve yetersizliklerimizle yüzleşmemiz sağlanır. Yarım bıraktığımız her ne varsa sonuna kadar zorlar ve tamamlatana kadar tekrar tekrar başa döndürür. Algılamakta zorlandığımız durumlarda uyarının şiddetini artırır. Yani ders biz öğrenene kadar daha da zorlaşarak devam eder. Bu yüzden Satürn kadim metinlerde kuyruğunu yiyen yılan ile sembolleştirilir. Hayat bir tekâmül yolculuğu, dünya ise bir okuldur ve Mevlana'mızın da dediği gibi yağmurun şiddetlisi en kara bulutlardan çıkar.
"Üzülme! Çünkü yaradan umudu en çaresiz anlarda yollar. Unutma; yağmurun en şiddetlisi en kara bulutlardan çıkar."
İç alem ve dış alem arasındaki bağlantı hakkında biraz düşünelim. Bilinç madde olan bedenimizi dönüştürür ve bilinçlilik halimiz arttıkça bakış açımız değişir. Bakış açımız değiştikçe de değişir dönüşürüz. Maddeden manaya, görünenden görünmeyene, bilinenden bilinmeyene bir yolculuk içindeyiz. Algı ve olgular vasıtasıyla deneyimliyor ve bilinçlendikçe daha geniş bir perspektiften bakmaya başlıyoruz.
Bilgiyi zihnimizden kalbimize indirebilmek için aklımızı kullanmalıyız. Bilgiye tutunmayı bırakıp bildiklerimizi hal haline getirebilmek için ise sükut anlarına ihtiyacımız vardır. Bazen geriye çekilmek ve ara vermek; zihni susturabilmek, iç sesimizi duyabilmek ve içsel gözlem yapabilmek için gereklidir. Dış alemden iç aleme yönelmek ruhsal sağlımızı korumak açısından da oldukça değerlidir. Ruhumuzun sesini dinlemek için özel anlar yaratmalıyız.
"Kendinle hesaplaş, kendinle anlaş, kimseyle uğraşma, kendini aş."
Doğada vakit geçirmek bizi rahatlatır ve zihnimizi susturur. Zihniniz susmuyorsa ve belirli bir konuyu sürekli irdeliyorsa, bağımlılıklarınız varsa dikkatinizi yönelteceğiniz ve zevk alabileceğiniz bir hobi edinmelisiniz. Yetenekli olduğunuz alanları tesbit etmelisiniz. Enerjinin sağlıklı bir şekilde akması için bedenimizdeki duygusal ve fiziksel blokajları kaldırmalıyız. Enerji herkese eşit şekilde akar ancak herkes kabı kadarını alır. Enerjinin bedenimize kolay bir şekilde akması için pozitif kalmayı başarmalı ve akan enerji ile eş şekilde titreşerek uyumlanabilmeliyiz.
Duygusal bir mekanizmanın içindeyiz ve gelen etkilere duygusal tepkiler vererek var oluyoruz. Verdiğimiz tepkiler frekansımızı belirlerken tekâmülümüz ile ilgili bilgi de veriyor. Değişimden korkarak ilerlemekten vaz geçtiğimizde bizi konfor alanımızdan çıkaracak deneyimler yaşamamız kaçınılmazdır. Duygularımızı gözlemlemeye başladığımızda; öfke, kıskançlık, nefret, kin, yargı, eleştiri gibi duyguların bizi nasıl aşağı çekerek frekansımızı düşürdüğünü, teslimiyet, kabul, merhamet, şefkat, sevgi, topluma hizmet gibi duyguların ise nasıl rahatlatarak frekansımızı yükselttiğini fark edebiliriz.
Nelere inanıp nelere onay verdiğimizi gözlemlemek önemlidir. Sevgi dolu bir kalple yürümeyi başarabiliyor muyuz yoksa sürekli yoldan çıkarak başladığımız yere geri mi dönüyoruz? Yol düz bir çizgi değildir, çember şeklindedir ve çemberden çıkabilmek için bilinç sıçraması gerekir. Her bilinç sıçraması bir üst tekamül seviyesine çıkış sağlar. Düşük titreşimli duygulardan çıkış yapamadığımız sürece aynı çemberde dönüp durur ve neden aynı tür insan ve olaylar ile çevrelendiğimizin farkına bile varamayız.
Geçmişe dönüp bakın ve hikayenizi yorumlayın. Oyunun kahramanı siz misiniz yoksa başkalarının sizden rol çalmasına izin mi veriyorsunuz? Yapabileceklerinizin ve içinizdeki gücün ne kadar farkındasınız, potansiyelinizi doğru bir şekilde kullanabiliyor musunuz? Öz varlığınız ile ne kadar ilişki halindesiniz? Kalbinize doğru soruları sorabiliyor ve doğru cevapları alabiliyor musunuz? İhtiyacınız olanı mı, istediğinizi mi yapıyorsunuz? Gerçekten neye ihtiyacınız var?
Her gezegen bir çakra ile ilişkilidir ve tekâmül yolculuğumuza ışık tutar.
Omurganın bitiminde yer alan, topraklanmamızı, hayata bağlı olmamızı, hayata güvenmemizi sağlayan kök çakranın yönetici gezegeni; Mars’tır. (Toprak elementi)
Kasık bölgemizde yer alan ve öz değer, fiziksel zevkler, neşe, keyif, coşku, ilişkiler, aşk ve mutlulukla ilgili 2. Çakranın yönetici gezegeni; Venüs'tür. ( Su elementi)
Karın bölgemizde yer alan ve kendimizi gerçekleştirmekle ilgili olan 3. Çakranın yönetici gezegeni; Güneştir. (Ateş Elementi)
Kalp bölgemizde yer alan ve saf sevgiyi, şefkati, temsil eden, alt ve üst enerji merkezlerini birbirine bağlayan, mana aleminin kapısı 4. Çakranın yönetici gezegeni; Ay'dır. (Elementi havadır)
Boğazımızda bulunan ve yeryüzü ile gökyüzü arasında bağlantı sağlayan 5. Çakramızın Yönetici gezegeni; Merkür'dür. (Elementi ses ve eterdir)
Alın bölgesinde yer alan, sezgisellik ile ilgili 6. Çakranın yönetici gezegeni; Jüpiter'dir. (Element ışıktır)
Başımızın üzerinde yer alan maneviyat, bilinç ve bilgelikle ilgili 7. Çakranın yönetici gezegeni; SATÜRN' dür.
İbnü'l Arabi ile koyalım noktayı;
"Uyanana kadar insan gezegenlerin tesirindedir. Uyanmış kişi, gezegenlere tesir eder."
filiz hanım harikasınız🙏instagram yeni hesap açın lütfen🙏
YanıtlaSilİnstegram hesabım kurtarıldı ve yazmaya başladım, sevgiler.💛
Sil👏🍀🧿🍀Hocam emeğinize yüreğinize sağlık, minnettarım 🙏
YanıtlaSilTeşekkürler 🙏♾️
Sil