Tekamül Yolculuğu
Nefsimizi bilmeye yani eğilimlerini görerek terbiye etmeye başladığımızda ikilik ortadan kalkar; lâ mevcûde illâ hû...
Haktan başka bir ilah veya müstakil bir varlık yoktur; lâ ilâhe illâllah...
Tekamül yolculuğunun bir takım aşamaları vardır:
1. İlme'l Yakîn: Zahir âlimlerinin ilmidir. Delilleri kullanarak bilgiye ulaşma yöntemidir.
2. Ayne'l Yakîn: Allah dostlarının sahip olduğu ilmdir. Gözlem vasıtasıyla elde edilen bilgi türüdür.
3. Hakka'l Yakîn: Peygamber varisleri ve velilerin sahip olduğu kesin ve apaçık olan bilgilerdir. Ledün ilmi de denilen ve Hak tarafından verilen bir bilgi türüdür.
Üç kelebek bir gün bir ateş görmüşler. Bunun nasıl bir şey olduğunu öğrenmek istemişler. Birinci kelebek ateşe biraz yaklaşmış:
“Bu ateş aydınlatıcı bir şey!” demiş..
İkinci kelebek biraz daha yaklaşmış ve;
“Ateş yakıcı bir şey!” demiş.
Üçüncü kelebek daha da çok şey öğrenmek istiyormuş, ateşin içine dalmış. Ateşin gerçekten ne olduğunu bir tek o ANlamış ama kimselere anlatamamış…
Bilgiyi bilince, bilinci idraka dönüştürdüğümüzde berzahı geçer ve Hakikat kapısından içeri gireriz. İlahi aşk çok yüksek titreşimli bir duygudur ve kalp merkezimizi aktive ederek bizi yüksek titreşimli alanlara uyumlar. 'Aşığın dili gönlüdür' derler, kalbimizdeki ışığı hissetmeye çalışalım. Hazret İnayat han der ki:
"Aşkın ateşi yandığı zaman, kalp şeffaflaşır böylece ruhun zekası kalp gözüyle görebilir fakat kalp aşk ateşiyle alev alana kadar, yüzeyde hayatı deneyimlemek için can atan akıl karanlığın içinde kör bir şekilde yol arar."
Gerçek mutluluk ilahi aşk ile titreşebilmektir. Aşk kalbe aktığında kalp engin bir okyanusa dönüşür ve saflaşmaya başlarız. Fiziksel bedenin çok ötesinde nurdan varlıklarız ve ruhumuza ulaşmak için içimizdeki aşk ateşinin yanması gerekir. Yolumuz bizden yayılan ışıkla aydınlanır ve ışığımız ne kadar güçlüyse yolumuz o oranda aydınlıktır. Karanlık sadece bir perdedir ve hepimizin mirası ışıktır. Hepimiz iç ışığımızı yakarak karanlık perdeyi aralar, mükemmel olabilmek için yol alırız ve bir an gelir Ruhun aydınlığı gecenin karanlığını yener.
Vicdanımız kendimizi sorumlu hissettirdiğinde bilincimiz ile yol almaya başlarız ve bilinçlilik oluştuğunda Hakikat yol gösterir. Sabır, hoşgörü, bilgi, bilinç ve fedakarlık isteyen bu yola girdiğimizde ego sınavımız da başlar. Bu yolculuk kişiye özeldir ve hiç kimse bir diğerine yardım edemez. Her birey kendi gemisinin kaptanıdır bu yüzden kula kulluk edip hiç kimsenin sizden rol çalmasına izin vermeyin. Ayaklarınız ile sağlam bir şekilde yere basın ve Öz varlığınıza bağlanarak adım adım ilerleyin. Aşk ile ilerledikçe nur enerjisi artar ve yolu göstermeye başlar.
Rüyalarımıza, eşzamanlılıklara, sembol ve rakamlara dikkat ederek ilerlemeliyiz. İlahi aşk ile arınarak saflaşmayı başardığımızda hakikate tanıklık ederiz. Bu bizim yolculuğumuz, bize özel... Gücümüzü Allah'tan almalı ve kendimizi kendimizde bulmalıyız. Yolculuğumuza bilimsel gelişmeleri özellikle kuantum fiziğini anlayarak başlamalı, mantığımızı kullanarak görünenin arkasındakini görmeli ve böylece beynimizdeki kodları birer birer açmalıyız. Bilinçlilik sonucu gelen saflaşma düşüncelerimizin berrak olmasını sağlar.
Aklımız vasıtasıyla beynimizi doğru bir şekilde kullanabilir, mantığımızı geliştirebilir ve şuurlu bir şekilde yaşayabilirsek idrak oluşur. İdrak oluştuğunda şüphe ve arayış başlar. Arayış arttıkça şüphe de artar ancak şüphelerimiz ve arayışımız kendimizi aşarak evrensel bilince ulaşmamızı ve Hakikatle buluşmamızı sağlar...Tüm bu süreci bir antimadde olan düşüncelerimiz ile yönetiriz yani bize bizden başka hiç kimse yardım edemez.
Beyin kodlarımız bizi sonsuz bilince ulaştırmak üzere kodlanmıştır ve bu kodlar akıl vasıtasıyla açılır. Mantık yoluyla dünyevi akla ulaştığımızda evrensel bilince doğru bir yolculuk başlar ve ilahi akıl aşk ile aktifleştiğinde evrensel akıl ortaya çıkar. Evrenin işleyişini ve düzenini keşfederek evrensel matemetiği kavradığımızda ise beynimizdeki tüm kodlar aktifleşir ve sonsuz bilinç ile uyumlanırız.
Dış tesirler vasıtasıyla bilinçlenir ve bilinci hal haline getirerek içsel bilişi uyandırırız. Beynimiz bir bilgisayardır ve buradaki potansiyel güç düşüncelerimizi etkiler. Bu potansiyel güç ise dış dünyadan gelen tesirler ile hareket eder. Çakralar beyinde açılım için gerekli duyguyu alandan alır ve duygunun dönüşmesi için kalpte devinim başlar. Sırasıyla; düşünce, duygu, yaydığımız his, idrak, bilinçte uyanma, farkındalık sonucu hazine sandığımızın kilidi açılır. Tüm kodlar açıldığında kutup yıldızı parlar.
İçinde bulunduğumuz boyut frekansı ile ilgili olan düşüncelerimiz beynimize gelen tesirler ve sorularımız neticesinde ilgili kodları açan bir anahtardır. O halde kendimizi düşünce potansiyelimizi kullanarak gerçekliğimizi hatta kendimizi yaratan bir jeneratöre benzetebiliriz. Enerjik boyuttan kuantum alana yansıtılan enerji partiküllerini beyin algımız doğrultusunda alır ve tekamülümüzle doğru orantılı olarak negatif veya pozitif bir düşünce üretiriz. Denge kanunu doğrultusunda şekillenen döngüyü farketmeye çalışalım ve şu soru hakkında düşünelim; Kuantum alan ile bağlantı kurabilen, güçlü potansiyeli olan bir bilinç evrenlere düşünce olarak yansıyabilir mi?
Madde dünyasından mana dünyasına doğru bir yolculuktur bu, kendi benliğimizden kurtulup Hiç olmayı başardığımızda evrensel bilinç ile buluştuğumuz bir yolculuk! Maddeden sıyrılıp mana ile birleştiğimizde yokluğa, benliğimiz kaybolup yüksek bilinç ile bütünlendiğimizde ise hepliğe ulaşırız. Çevremizi kuşatan nur enerjisi ile bütünleşmiş hissetmek için;
Nefes alırken alanınızı olabildiğince genişletin ve sizden yayılan bembeyaz bir ışığın büyük bir alanı kapladığını hayal edin, nefes verirken bedeninizin kendi sınırlarına geri dönün. Bu egzersizi kendinizi sınırlanmış hissettiğinizde 5 dakika ayırarak yapmanızı tavsiye ederim. Nefes alırken alanınızı aşk ile doldurmayı ve gülümsemeyi unutmayın. Bu egzersiz sonrası genellikle bedene döndüğümüzde sınırlı ve yalnız hisseder, nefesle genişleyerek ilahi nurla birleştiğimizde ise bütünlenmiş hissederiz. Dünyanın daha fazla manevi güce ihtiyacı olduğunu düşünüyorum...
Bilgelik bilginin değil bilinçliliğin bir sonucudur ve kuantum alandaki gerçekliğimizi sevgi ve şefkatle yorumlayabilmek ile ilgilidir. Bilgelik bilinci tüm hücrelerimizde kayıtlıdır. Diyebiliriz ki; bilgelik karanlıkta gizlidir ve ruhun nûru ile aydınlandığımızda bilgeliği buluruz.
Tüm hatıralarımızın saklandığı, yaşamın şifrelerini barındıran DNA'mız paralel realitelere geçiş biletimizdir. Bilginin muhafaza edilmesini sağlayan, yaratımın tüm şifrelerini barındıran, ışık şifreli iplikçikler bir yazılım programıdır ve tüm organizmaların canlılık işlevlerini sürdürebilmeleri - biyolojik olarak gelişebilmeleri için gerekli olan genetik talimatları taşır. Kalıtsal özellikler, DNA adı verilen ikili sarmalın üzerinde bulunan genler vasıtasıyla nesilden nesile aktarılır. DNA'mız tüm bilginin kodlandığı bir yazılım programıdır ve evrenin sırları DNA'mızda gizlidir...
DNA'mızın yüzde 5'ini kullandığımızı geri kalan yüzde 95'in çöp DNA olduğu düşünülüyordu. Ancak çöp olduğu düşünülen kısımların protein sentezi için hangi genlerin etkinleşeceğini belirleyen anahtarlar olduğu ortaya çıktı. Son dönemlerde yapılan bilimsel çalışmalar, DNA’mızın kullanmadığımız iplikçiklerinin aktive edilebileceğini söylüyor.
DNA' mız 12 iplikçikten oluşur ve bu iplikçikler enerji merkezlerimiz olan 12 çakramız ile bağlantı halindedir. Enerji merkezlerimiz aktifleştikçe DNA kayıtlarımız açılır ve DNA'mızda bulunan 12 sarmal aktif hale geldiğinde sistemin bilgisi akmaya başlar. Kainat kitabını okumaya başlarız...Saff Suresi 8. Ayette
"Allah nurunu mutlaka tamamlayacaktır." dediğini unutmayalım.
DNA'mız, enerji merkezlerimiz ve gezegenler birbirleri ile etkileşim halinde olan dev bir network gibi çalışır. 7 çakra+5 hazret mertebesinden oluşan 12 bilgi merkezini daha iyi kavrayabilmek için ruhun yolculuğu kitabının son bölümü olan 'nereye gidiyoruz' adlı videoyu dinlemenizi öneririm.
Oksijen ve nefes yoluyla an'da huzuru yapılandırarak teslimiyet bilincinde uzun süre kalabilirsek büyük bir bilinç sıçraması gerçekleşir ve frekansımız yükselir. Enerji merkezlerimiz aktifleştikçe DNA iplikçiklerimiz açılır ve paralel evrenlerle bağ kurmaya başlarız.
Zihinsel ve ruhsal frekansımız yoluyla enerji yayar ve enerjetik imzamız ile manyetik alanımızı oluştururuz. Dünya oyunu her birimizden yayılan enerji ile şekillenir. Bireysel ve bütünsel bir değişim yolcuğunun hikayesini yazıyoruz hep birlikte... Baktığımız, gördüğümüz, duyduğumuz her şey bizden yansır. Odak noktamızda olanı enerjimizle besleyerek -düşüncelerimiz yoluyla- var ederiz.
7 çakra 5 alem merkezimiz iç bilme hali ile açılır, bu yolculuk sufilerin dediği gibi içten içe, içe içedir. Fiziksel dünya ruhsal dünyanın gölgesidir ve ruhun sahip olduğu bilgelik yolu ilerlemek isteyene açıktır. Bilgelik DNA kayıtlarımıza kodlanmıştır. Ruh ve beden arasında uyum sağlamayı başardığımızda DNA iplikçiklerinin aktivasyonu sağlanır.
12 enerji merkezi aktive edildiğinde; bağışlayıcılık, saflık, sevgi, güç, şifa, bilgelik ve hizmet kapıları açılır.
Her maddenin bir tohumu olduğu gibi yaşam çiçeğinin de bir tohumu vardır. Madde ruha, ruh kaynağa hizmet eder. Ruhumuzla bağlantı kurmayı başardığımızda yaşam tohumu yeşerir ve gücümüzün farkına varmaya başlarız. Ruhu kavradığımızda ise; maddeyi yönetmeye başlarız. Yaşam çiçeğinin açması ve yeni tohumların saçılması 12 döngünün tamamlanması ile gerçekleşir. 12 sayısı üzerine kurgulanan yaşam döngüsünü tamamladığınızda Kamil insan olur ve maddenin ötesine geçerek maddeye hükmetmeye başlarız. 12 yaşam ağacının da sembolüdür.
Bilgi taşıyan ve geometrik bir şekli olan morfogenetik alanlar ve kristaller sistemin yapıtaşlarıdır. Enerjik alanımızda her sesin bir örüntüsü vardır, her şekil, her niyet, her düşünce, her duygu geometrik bir şekil içerir ve uygun şekillerle eşleşir. Her birimiz kendi gemimizin kaptanıyız ve Kozmik okyanusta yol alıyoruz. Bilinçte gerçekleşen her dikey sıçrama beden frekansımızı yükseltir. Diyebiliriz ki; bakış açımız değiştiğinde frekansımız, frekansımız degiştiğinde bağlı olduğumuz morfik alan, bağlı olduğumuz morfik alan değiştiğinde de gerçekliğimiz değişir. Bilinç değiştiğinde zaman da değişir ve bilinç yükseldikçe daha esnek bir hale gelir. Beynimiz ve duygusal bedenimiz bu yeni bilinç durumuna ait rezonansa uyumlanır. En yüksek frekanslı duygu sevgidir bu yüzden hepimiz sevginin peşinde koşuyoruz.
Ruhumuzun gerçeğini, içimizdeki saf özü bulmaya çalışalım ve kendimizi zaten içimizde olan saflık ve doğruluğu büyütmeye adayalım.. ata kayıtlarımız ve içinde bulunduğumuz çevre saflığımızı bizden alır. Uyukuya dalmadan önce beynimiz alfa dalgaları yaymaya başlar, o esnada gününüzü gözden geçirmenizi tavsiye ederim. Sabah kalktığınız andan itibaren ileri doğru kendinizi ve çevrenizdekileri yargılamadan gözden geçirin. Kişiliğinizden sıyrılarak bir kartal gibi gökyüzüne yükselin ve kendinize oradan bakın. Gününüze tarafsız bir şekilde şahit olun, yargılamadan. Bu çalışmaya devam ettiğinizde gün be gün algılarınızın geliştiğini fark edeceksiniz.
Sorunlarımızla başetmenin yöntemi bu sorunların ne kadarını kendimizin yarattığını görmektir. Tüm hayatımızı gözden geçirmek ve seçeneklerimizi değerlendirmek büyük fayda sağlar. Saflaştıkça eksikliklerimizi daha kolay farkederiz. Fark ettiğimiz anda da baş etmek kolaylaşır. Yaşamın içinde uyanalım, dışında degil.
Hazret İnayat Han der ki
"Her şeyi denemeye cesaret eden cesurdur, yeni yolda adım atmaya çekinen korkaktır, zevk ve arzu dalgalarında yüzen aptaldır, her şeyi deneyen, ancak varış noktasından uzaklaşmadan yolda kalan bilgedir."
Yunus Emre der ki;
Mana denizine daldık, vücut seyrini kılduk
İki cihan serteser, cümle vücutta bulduk
Gece ile gündüzü, gökte yedi yıldızı
Levhte yazılan sözü, cümle vücutta bulduk
Musa'nın çıktığı Tur'u, gökteki Beytülmamuru
İsrafil'deki Suru, cümle vücutta bulduk
Tevrat ile İncil'i, Furkan ile Zebur'u
Kur'andaki Ayeti nuru, cümle vücutta bulduk
Yüce görünen gökleri, göklerdeki melekleri
Yetmiş bin hicapları, cümle vücutta bulduk
Yedi göğü, yedi yeri, bu dağları, denizleri
Uçmak ile Tamu'yu, cümle vücutta bulduk
Yunus'un sözleri hak, cümlemiz dedik sadak
Kanda istersen anda bak, cümle vücutta bulduk.
EĞRİLİĞİN KOYASIN
Eğriliğin koyasın, doğru yola gelesin,
Kinden kibirden vazgeç, erden nasip alasın.
Ne versen elin ile, o varır senin ile,
Ben desem inanmazsın, varacağız göresin.
Gönülde pas oturur, orda seni yitirir,
İçeri şah oturur, giremezsin göresin.
On ikidir hücresi, yedi dervazesi var,
Orda iki dilber var, bilmezsin ki sorasın.
Var kardaşını öldür, dahi avradın boşa,
Anana kabin kıydır, Hakk’ı ayan göresin.
Biçare miskin Yunus aşktan dava kılarsın,
Dosttan haber gelecek yüz sürüyü varasın.
Yunus Emre
Tasavvufta Tevhid (Teklik, birlik) aşk anlayışı ile anlatılır. İnsanın varlığı aşk ile yandığında ikilik ortadan kalkar ve kişi Mevlasını bulur ve böylece tevhidin hakikati ortaya çıkar. Aşk gönle düştüğünde benlik ve ikilik kalmaz, derviş gönüllüler benliğini aşkın ateşinde yok ederek kurtulur ikilikten
Gönüller sultanı Ahmet Yesevi' nin aşkı anlatan beyitlerinden bir kaç örnek;
"Zâhid olma, abid olma, aşık ol sen
Aşksızların hem canı yok imanı yok."
"Dertsiz insan insan değil, bunu anla
Aşksız insan hayvan cinsi, bunu dinle."
"Gerçek aşıklar daim diri, ölücü değil
Ruhları da yer altına girici değil."
"Boş hevesler, ben-sen fikrini terk edenler
Gerçek aşıktır asla onun yalanı yok "
YouTube Kanalım
👏🍀💦🍀Hocam minnettarım
YanıtlaSil🙏🦋
Sil