Kozmik Oyun
Kavram ve semboller aklın araçlarıdır. İnsan varlığı gözlemlemek için değil, varlığa şekil vermek için gelmiştir. Neşe, keyif, coşku ve sevgi yayarak dünyanın titreşiminin yükselmesine katkı sağlayabiliriz
Kavram; bir nesnenin, bir duygunun ya da düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı, anlamıdır. Kavram olarak tanımadığımız bir şeyi bilmemiz mümkün değildir ve evrenimiz kavramlara göre şekillenir. Kavram oluştuğunda akıl onu kullanmaya başlar. Kavramlara göre şekillenen ve doğal dengeleri gözeterek evrensel yasalar doğrultusunda şekillenen evrenimiz bir anlam küresidir ve insan akıl yoluyla bu anlam küresini şekillendirir.
İnsan kozmik oyunun oyuncusudur ve tüm kozmos insanda kodlanmıştır. Allah'ın halifem dediği insan bütün kozmosu yansıtan bir mikro kozmostur ve alemleri etkileyecek, değiştirip dönüştürecek potansiyeli içinde taşır. İnsan evrenin tam merkezinde durur ve tüm evren insanın tekamülüne hizmet eder...
Dış dünya tarafından oluşturulan zihnimiz sustuğunda ruhumuz konuşmaya başlar. İç dünyamız yeterince sessizleştiğinde dengelenmeye başlarız. Dış dünyada yaşadığımızı sanıyoruz ancak dış dünyamızı bilinçaltımızdaki fotoğraflar şekillendirir yani aslında iç dünyamızda yaşıyoruz. Dış dünyada gördüğümüz her şey iç dünyamızın yansımasıdır.
Dna'mız iplikçikler vasıtasıyla diğer boyutlar ile iletişim kurabilmek için tasarlanmış muhteşem bir yapıdır. Yuvamıza ve ırkımıza ait genetik kayıtlar DNA' mızda mevcuttur.
Dna'mızın elektriği ileten bir yapısı vardır dolayısıyla bir döngüde akan akıma sahibiz ve manyetik bir alanımız var. DNA'mız vasıtasıyla çevreden gelen tüm uyaranları alırız. Dünyamızın da manyetik alanı vardır ve bilincimizi etkiler. Bedenimiz dünyanın manyetik alanı ile ilişkili çalışır ve Dünyanın elektriğinden beslenir.
Bedenimiz biyoelektriksel bir cihazdır ve beynimiz dürtülerimizi ateşleyen nöronlar ile çalışır. Örneğin iskelet kasları, kas demetleri halinde bir araya gelerek oluşurlar. Sinir hücreleri tarafından denetlenen kas hücrelerinin kasılması bu iletinin şiddetine bağlıdır.
Merhamet, koşulsuz sevgi, cömertlik, cesaret gibi duygularla titreşmeye başladığımızda bedenimizin titreşimi yükselir ve üst boyutlardan gönderilen kalp merkezli çağrıları almaya başlarız. İlhamlar ve hatırlatmalar yoluyla bir bağ kurulur ve öz varlığımızdaki sevgiyi açığa çıkarmak üzere onarım başlar. Öz sevgi kalp bağlantısını güçlendirir ve titreşimimiz yükseldikçe iyileşmeye başlarız. Frekansımız yükseldikçe DNA'mızdaki kayıtlar açılır ve derinlerde gömülü bilgiler açığa çıkmaya başlar.
Bizi engelleyen ve sınırlı bir algıya hapseden düşünce ve davranış kalıplarını fark ederek dönüşümü başlatmak elimizdedir. Aynı şekilde düşünmeye devam ettiğimiz sürece; bilinçaltımızdaki holografik fotoğraflar sürekli çoğaltılır ve biz aynı filmi izleyerek ömrümüzü tüketiriz...
İşaretleri görmeyi seçtiğimizde yeni bir algı penceresi açarız ve içimizde var olan potansiyel harekete geçer. İç dünyamıza yönelerek davranışlarımızın arkasındaki duygu ve düşünceleri gözlemlemeye başladığımızda büyük bir bilinç sıçraması gerçekleşir ve yüksek titreşimli alanlara uyumlanmaya başlarız.
Davranışlarımızda hiç bir değişiklik olmaması hep aynı kimyasalların salgılanması ve aynı genetik koşulların devam etmesi demektir. Yeni deneyimler yaşamaya başladığımızda kök hücre sistemimiz devreye girerek hasarlı genleri uyarmaya başlarmış...Yeni bir oluşa geçtiğimizde hareketlenen enerjik bedenimiz; bizi niyetlerimizle eşleştirmeye başlar ve pozitif gelişim; rahatlık ve konforu, bolluk ve bereketi, huzur ve dengeyi beraberinde getirir.
Sevgiyle yaptığımız her seçim frekansımızı yükseltir. Travmalarımızı serbest bırakarak duygularımızı kontrol etmeye başladığımızda titreşimimiz yükselir. İlahi sistemden bize akan bilgi bilincimizle doğru orantılıdır. Bu yüzden ritüel ve ilaçlar vasıtasıyla üçüncü gözün açılmasını tehlikeli buluyorum. Bilinç yeterince yükselmeden özellikle kalbin kilidi açılmadan ilaç ve ritüeller yoluyla üçüncü gözün açılması düşük frekanslı varlıkların alanına girmemize sebep olabilir ki çok tehlikelidir. İlahi bilgilerin sırlanarak verilmesinin sebebi hazır olmayan bilinçleri korumak içindir.
"Bilgenin yüreğinde her dilek,
Anka kuşu gibi gizli gerek.
Damla nasıl inci olur denizde:
Sedefler içinde gizlenerek."
Ömer Hayyam
🧜🌺💧
YanıtlaSil✨💛✨
Sil