Aydınlanmak
Kan genetik kodumuzu içinde taşıyan akıllı bir enerji formudur. Her birimizin dünyaya geliş amacı, görevi var. Öz varlığımız ile derin bir bağlantı kurmayı başardığımızda kendi görevimize odaklanabilir ve bütünün gelişimine katkı sağlayabiliriz.
Düşüncelerinizi ortama yayılan küreler olarak hayal edin. Her düşünceyi harekete geçirecek olasılıklarla dolu bir alanda yuvarlanan küre eşleşen olasılıklara çarparak hareketlendirir. Olasılıklar gelen enerji ile şekillenir ve üzerine düşen rolü oynamaya başlar.
Gerçeklik her birimizin düşünceleri ile şekillenir. Düşünerek bu günleri yarattık ve yine düşünerek yarınları yaratıyoruz. Varlık alemi insanların düşünceleri ile an'da şekillenir işte bu yüzden her birimiz görevliyiz ve sorumluyuz.
Zor bir görevimiz var ve Dünya'nın genel durumuna bakarsak çok başarılı olduğumuz söylenemez. Birbirimize bağlı olduğumuzu ve duygu ve düşüncelerimiz vasıtasıyla hep birlikte bütünü şekillendirdiğimizi bir an önce anlamalıyız. Güçlü bir inançla merhamet, adalet, cömertlik ve şefkat ile titreşerek sevgiyi yaymaya başladığımızda yani her birey üzerine düşeni yerine getirdiğinde başaracağız.
Zikir ehli dua ve zikirle destek verirken keşif ehli Levhi Mahfuz'dan bilgi alır, kapı ehli ise boyut kapılarını aktif hale getirir. Her bir birey kim olduğunu hatırlayarak uyandığında ve genetik kodunu aktif hale getirerek üzerine düşeni yerine getirdiğinde karanlığı aydınlatmaya başlayacağız. Sevgi ile titreşerek Dünya Anamızın titreşimini değiştirmeye gönüllü olalım.
Uyanış hiç olmadığı kadar hızlandı, ruhsal anlamda çok büyük destekler veriliyor ve yönlendiriliyoruz. Tek yapmamız gereken sevgiyi büyütmek için adalet, merhamet ve vicdan ile hareket etmek. Düşüncelerimizi odakladığımız şeyler gerçekleştiği için negatif enerji düşünmemizi istedikleri şeyleri hayat ekranımıza yansıtır ve bizim enerjimizi kullanarak varlık alanında var eder.
Artık dış ortamdan pazarlanan ve bizi kısır döngüde tutan yaratımlarımıza bakmanın ve sorumluluğu almanın vakti geldi. Algı operasyonu ile dünyayı kim yönetiyor? Hastalık, savaş, düşmanlık, kin, nefret ve öfkeyi kim yaratıyor? Düşüncelerimiz ile hangi tarafa hizmet ediyoruz; korkuya mı, sevgiye mi?
Bizler düşüncelerimiz yoluyla evreni dönüştüren oyuncularız ve mutlu olduğumuzda mutluluk yayar, mutluluk yapılandırırız. Mutluluk yayan dolu dolu yaşarken, korku yayan kendini de o korkunun içine tutsak eder. An'da kal, mutlu kal ve bu oyunun tadını çıkar.
Bedenimiz düşüncelerimiz ile şekillendiğine göre ölmek, yaşlanmak, hastalanmak da bir algı operasyonu olabilir mi? Öleceğimize veya yaşlanacağımıza kim ikna etti bizi? Ne zaman kodladık bu kayıtları? Hologram olan bir beden neden doğsun ve neden ölsün? Reenkarnasyon var mı diye kafa yoruyoruz ancak Hakikat penceresinden bakınca ölüm ve doğum yok ki...
Madde ve manayı iki kutup olarak düşünürsek insan bu ikisinin orta noktasında durur. İnsan içindeki doğruluk ve erdemle adalet ve merhameti varlığında birleyerek vicdan ile yol almayı başardığında hem maddeler dünyasında anlamlı bir hayat yaşayabilir hem de ruhsal gelişimine katkıda bulunarak tekamül eder.
Soy takibi ve genetik araştırmalar kan yoluyla yapılır. Asaletin kan yoluyla taşındığı söylenir çünkü kanın hafızası vardır, genetik kod ve şifreler kan yoluyla nesiller boyunca taşınır.
En yüksek düzeyde korunuruz, çevremizde yaşanan olaylar tekamülümüzü hızlandırmak ve uyanışı gerçekleştirmek için İlahi Plan tarafından düzenlenir. Kalp ve zihin, vicdan ve nefs arasında süren savaşta tarafların belirlenmesi için etkiler gönderilir. Sınıfı geçecek olanlar ile sınıf tekrarı yapacak olanları ayırmak için kurgulanan bir oyunun içindeyiz.
Madde yaşamı deneyimlemek isteyenler madde aleminde kalarak yeni bir bedenle deneyime devam eder. Ruhsal alemi deneyimlemek isteyenler ise tekamül etmeyi başardığında; madde ile sınanmaktan kurtularak sonsuz yaşamı kazanır.
Dünya ruhsal anlamda gelişmek isteyen ruhların tekamül okuludur ve mezun olacak olanlar adalet ve merhameti kalbinde birleyerek vicdan mekanizmasını çalıştırabilenler olacaktır. Zihnini kontrol edebilen ve zihin-beden-ruh dengesini koruyarak merkezinde ve dengede kalabilenler olacaktır. Maddeyi deneyimlemek için geldiğimiz bu okulda amaç; maddeye sırtımızı dönmek değil, madde ve manayı öz varlığımızda birleyerek neşe, keyif, coşku içinde yaşayabilmek, yaşamı sevgiyle kucaklayabilmektir. Öz varlığımızda kodlanmış olan sevgiyi açığa çıkararak sevgi yoluyla var olabilmek ve sevgi yoluyla var edebilmektir. Sevginin iyileştiremeyeceği yara, açamayacağı kapı yoktur, sevgi her şeydir.
Evrensel bir oyunun bir simülasyonun içindeyiz! Beynimiz ve bedenimiz bu oyunun bir parçası! Düşündüğümüz ve düşlediğimiz her şeyin gerçek olduğu bir illüzyon bu! Keşfetmemiz istenen her şey beynimizde kodlanmış yani potansiyelimizin sınırları çizilmiş. Kod neye izin veriyorsa o kadarını deneyimliyoruz. Biz oyunu oynayanın bir parçasıyız ve bedenimizi gerçek sanıyoruz. Oysa bedenimiz bu oyun için seçtiğimiz bir aksesuar, bir avatardır ve beynimizin içinde şekillenir.
Zaman bir illüzyondur ve biz bu oyunda zaman kilitleri ile sınırlanmış olduğumuz için kendimizi sıkışmış hissederiz. Ancak bu oyuna bilerek girdik. Beden ile ruh arasında bir anlaşma var ve anlaşma bitmeden oyundan çıkamayız.
Bilinmezliklerle dolu bu oyunda bir şeyi çözdüğümüzde başka bir açılımla karşılaşıyoruz. Oyundaki kavgalar ve mücadeleler sanal ve tek gerçek var; kendini gerçekleştirmek. Bu oyunda kazananlar hayatın sunduğu nimetlerden faydalanarak anlamlı bir hayat yaşayan ve güzel hikayeler biriktirebilenler olacak. Hayatın anlamı da hayata anlam verecek olan da sensin. Bu oyunun kahramanı sensin, başkalarının senden rol çalmasına izin verme, oyundan zevk al, sadece oyna. Sana sunulan acıya, ikiliğe takılma, An'da kal, kaybolma.
🍀👏🍀🙏
YanıtlaSil🌻
Sil