Seçme Şansı


Yaptığımız her seçimde önümüze yeni olasılıklar sunulduğunun ve yeni bir yol ayrımına girdiğimizin farkında mıyız? Hayatımız geriye dönüşün mümkün olmadığı ve yeni olasılıklar arasından özgür irade vasıtasıyla seçerek daima ileriye doğru gittiğimiz bir yolculuk. Yaşamımızı masaya yatıralım ve hangi seçimlerimizin hangi sonuçları doğurduğunu, içinde bulunduğumuz anda kişiliğimizi oluşturan duygusal travmalarımızı görmeye çalışalım. 

Oyunun kahramanı biziz ve attığımız her adımın çok titiz bir şekilde değerlendirildiği adil bir sistem içinde  kendimize puan vererek ilerliyoruz. Bu yolculukta doğru seçimler yaptığımızda değerli olduğumuzu, sevilip korunduğumuzu düşünürken, yanlış seçimler yaptığımızda değersizlik duygusu yaşayarak bir şeylere bağlanıyor, kendimize putlar ediniyor ve kader kurbanı haline geliyoruz.

Kimimiz kalbimizdeki sevgi ile huzur ve mutluluk içinde yaşarken, kimimiz hayata küsüyor ve dışarıda suçlu arayarak öfke içinde ömrümüzü tüketiyoruz. 

Kimimiz anlamlı bir hayat yaşarken kimimiz dünyanın taşına toprağına karışıp kayboluyoruz. Her şey kendimizden kendimize... 

Karanlıkgörevini yapar önemli olan bizim karanlığa ne kadar izin verdiğimiz. İyi veya kötü yoktur her şey sisteme hizmet eder. Seçen ve seçimlerimizle gerçekliğimize yön veren biziz... Seçimleriniz sevgiye; aydınlığa mı hizmet ediyor yoksa korkuya; karanlığa mı hizmet ediyor? Biz hangi tarafı beslersek o tarafı güçlendirdiğimiz için titreşimimiz o alanla uyumlanır ve o alana ait potansiyeller arasından seçerek ilerleriz. Hep ileri doğru gideriz ve seçme şansına sahibiz. 

Yargı, eleştiri, küfür, bağımlılıklar, alma-verme dengesini koruyamamak ve kurban bilinci karanlık enerjiye hizmet eder. Odak noktanızda neler var? Denge ve sevgi dolu seçimler mi? Tutku ve taraflı seçimler mi? 

Başkalarını suçlamak kolaya kaçmaktır, hayatımızın sorumluluğunu elimize alalım ve kendi kişisel ve ruhsal gelişimimize hizmet edelim ki yaşamımız keyifli bir yolculuğa dönüşsün. 

Esnek ve uyumlu olmayı başardığımızda yeni fırsatlar ve olasılıklara kapı açmış oluruz. Hepimizin bir titreşimi var ve titreşimimizle uyumlu olan morfik alana bağlanarak değişip dönüşüyoruz. Beynimizi bir modem gibi hayal edelim, yaydığımız dalgaların titreşimi vasıtasıyla istediğimiz alana bağlanabileceğimiz bir modem! Bunu başarabilmek için düşünce gücümüzü bilinçli bir şekilde kullanmayı öğrenmeliyiz. 

Her türlü değişim ve dönüşüme açığız ve bunu yapabilcek bir beyne ve muhteşem donanımlı bir bedene sahibiz. Niyetlerimizi güçlü bir şekilde aktive edebilirsek dengelenmeye başlarız. Bilgelik dengelenmeyi başarabilmektir. Dengelen ve niyetini güçlü bir şekilde yay. 

Paulo Coelhonun dediği gibi; 

"Bir şeyi gerçekten isterseniz, bütün evren onu gerçekleştirmek için iş birliği yapar."

Simya biliminin temelini maddenin dönüşümü belirler. Bir şeye çok iyi konsantre olduğumuzda (alfa boyutu) ve kalbimizdeki inanç ile beslediğimizde; düşünce gücümüz devreye girer. Evrende var olan yaşam enerjisini düşünce gücümüz ile alabilir ve aktarabiliriz. Düşünce gücümüzü kullanarak maddeye tesir edebiliriz. 

Ana enerji kaynağı olan kozmik enerjiye bağlıyız. Şuurumuz vasıtasıyla frekansımızın elverdiği ölçüde bu enerji alanı ile bağlantı kurabiliriz. Madde sıkıştırılmış bilgi ve enerjiyi içinde barındırır. Makroda ne varsa mikroda da aynısı vardır. Bizler atomların oluşturduğu madde alemde yaşıyoruz. Ancak atomaltına inildiğinde, enerjik yapımız vasıtasıyla madde olmayan alemlerle de iletişim halindeyiz. Enerji maddeye, madde enerjiye dönüşür ve Tesla'nın dediği gibi;

"Evrenin sırrı titreşim, frekans ve enerjidir."

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

5 Elemente Göre Kişilik Özellikleri

Mutluluk ve Kitabım

AN'da Yaşamak, Akışta Kalmak