Filiz Okur Yılmaz

Yaptığımız her seçimde önümüze yeni olasılıklar sunulduğunun ve yeni bir yol ayrımına girdiğimizin farkında mıyız? Hayatımız geriye dönüşün mümkün olmadığı ve yeni olasılıklar arasından özgür irade vasıtasıyla seçerek daima ileriye doğru gittiğimiz bir yolculuk. Yaşamımızı masaya yatıralım ve hangi seçimlerimizin hangi sonuçları doğurduğunu, içinde bulunduğumuz anda kişiliğimizi oluşturan duygusal travmalarımızı görmeye çalışalım.  Oyunun kahramanı biziz ve attığımız her adımın çok titiz bir şekilde değerlendirildiği adil bir sistem içinde  kendimize puan vererek ilerliyoruz. Bu yolculukta doğru seçimler yaptığımızda değerli olduğumuzu, sevilip korunduğumuzu düşünürken, yanlış seçimler yaptığımızda değersizlik duygusu yaşayarak bir şeylere bağlanıyor, kendimize putlar ediniyor ve kader kurbanı haline geliyoruz. Kimimiz kalbimizdeki sevgi ile huzur ve mutluluk içinde yaşarken, kimimiz hayata küsüyor ve dışarıda suçlu arayarak öfke içinde ömrümüzü tüketiyoruz.  Kimimiz anla...

Düşünce gücümüzü fark ettiğimizde; kendimizi BULmaya ve çevremizde olan biteni fark ederek okumaya başladığımızda; kendimizi BİLmeye başlarız.  Bedenimizi ve beynimizi doğru bir şekilde kullanmaya başladığımızda ise; kendimiz OLuruz. Beynimiz bir uzay gemisidir ve tüm nöronlarımız aktifleştiğinde frekansımız öylesine yükselir ki bir çok kapının açılmasını sağlar. Koşulsuz sevgi frekansı çok yüksek bir duygudur ve sevgi ile titreşmeye başladığımızda kalbimizdeki kilit açılır. Kalp mana dünyasının kapısıdır ve açıldığında yüksek frekanslı alanlara ulaşmaya, oradan bilgi almaya başlarız. Önümüzde sırat köprüsü olan boğaz çakrası ve yıldız kapısı olan alın çakrası bulunur. Sırat köprüsünden geçip alın çakramızdaki yıldız kapısını açtığımızda düşünce ve telapati gücüyle öte alemlere ışınlanmaya başlarız. Alemler arasında seyahat özgürlüğü kazanırız. Mana dünyasına açılan kapının anahtarı sevgidir.  Zihnimiz ya yaratır ya da hayatta kalmaya çalışır. Hayatta kalmaya çalışmak stres ol...

Hayat KÛN sesi ile başlar. İnsan Allah'ın halifesi olduğuna göre insan sesinin de bir titreşimi ve frekansı vardır. Bu frekans yayılır ve benzer enerjilerle birleşerek bize geri döner. Sorduğumuz sorular cevaplanır. Yaşam değişip dönüşebilmemiz için kurgulanmış bir oyundur. Karşımıza çıkan olaylar ve insanlar bize bizi anlatır. Eğer almamız gereken dersler alınmadıysa yaşamımızdaki kişiler değişse de benzer olaylar tekrarlanır. Değişip dönüşmediğimiz sürece tekrar eden bir döngünün içindeyiz.  Geçmiş ve gelecek algısından çıkarak an'da yaşamayı başardığımızda hayatımıza gözlemci olur ve OKUmaya başlarız. OKUmayı  başardığımızda evrensel akışın ve ilahi yasaların farkına vardığımız için yaşamımızı dönüştürebilecek güce sahip oluruz. “Dünya büyük bir tiyatro sahnesi gibidir. Herkes rolünü oynar ve rolü bitince de bu sahneyi terk eder.” William Shakespeare  "(Oysa onların tek gerçek kabul ettikleri) bu dünya hayatı hakikatte sadece bir oyun ve eğlenceden ibarettir; âhiret yu...

İlahi Sistem gönderdiği tesirler vasıtasıyla bizleri birbirimize vesile kılar. Birinin bir yardıma ihtiyacı olduğunda en yakınındakini ona yönlendirir. Hızır'ı gökyüzünde ya da uzaklarda aramayın. Susamış bir canlıya bir kap su veren, yoksulu doyuran, yere atılmış çöpleri toplayan, güzel bir bahçeye hayat veren, dokunaklı bir şiirle kalbimizi titreten, düştüğümüzde elimizden tutan Hızır değil mi?  Kalplerdeki koşulsuz sevgi arttıkça Hızır'lar çoğalmaz mı? Bütünsel bir bakış ile bakmayı başardığımızda birlik bilincini, kişilerin toplum bilincini nasıl şekillendirdiğini ve koşulsuz sevgi, merhamet, cömertlik gibi duygularla titreşen kalpler çoğaldıkça dünyanın titreşiminin nasıl yükseldiğini kolaylıkla görebiliriz. Her şeyin birbirini etkilediği ve birbirine bağlı olduğu bütünsel bir alanda titreşerek varlığımızı sürdürür ve hep birlikte bütünü şekillendiririz. Kul, kulun Hızır'ıdır.  "Her olayı hayır bil.  Her geceyi kadir bil.  Her geleni Hızır bil" Kehf suresinde...

Pozitif ve negatif enerji frekanslarının etkisi altında kalarak matematiksel tesirlere tabi olur, öğrenmemiz gereken derslerle ilgili kadersel döngüler yaşarız. Bu durum kendimizi keşfedip öz benliğimiz ile buluşana dek sürer. Pozitif enerji bizi daima olumlu enerjilere yönlendirir ve daima desteklenerek yardım alırız. Enerjiyi pozitif anlamda kullanabilme becerisi bilgeliktir.  Negatif enerjiler ise nefsaniyet, ego, kavga ve kargaşa yaratarak pozitif enerjinin önünü kesmeye çalışır. Her şey bütünün hayrınadır ve negatif enerji öğretici bir rol oynar. Hormonlar, arzular, üzüntü, keder ve korku ile titreşerek negatife izin veren biziz. Gücü ve iradeyi kontrol edemediğimizde ve duygularımızın esiri olduğumuzda; gücümüz ve enerjimiz elimizden alınır. Oysa Hz. Musa'nın Asası elimizde ve denizi yarabilme kudretine sahibiz. Kutsal kitaplardaki tüm öğretiler bize bizi anlatır.  İçimizdeki korku duygusu bize teslimiyeti öğretmek içindir. Her duygu bir tesirdir ve Ruh deneyimler yoluyl...

Gözümüzde kendimizi dev bir kuantum alanda titreşen bir dalga boyuna ait bir parçacık olarak canlandıralım ve yaydığımız titreşimle ilahi bir müzik eşliğinde dans ettiğimizi hayal edelim. Özümüzde mevcut olan ilahi müziğin seslerinden birinin de biz olduğumuzu ve göz alıcı parlaklıkta bir renge sahip olduğumuzu düşünelim. Kendimizi ilahi müziğin akışına bıraktığımızda ÖZ ortaya çıkar ve sistemle uyumlanırız. Bu muhteşem senfoniye eşlik etmeye başlarız. Tüm mesele kendimizi bilmek, kendimizi bulmak ve kendimiz olmak.  İçinizden gelen sese, beden titreşiminizle oluşan müziğe kulak verin. Siz kimsiniz? Nasıl bir titreşim yayıyorsunuz? Sevgiyle mi, korkuyla mı titreşiyorsunuz? Yaşam amacınız nedir?  Kendi içimizdeki müziği dinlemeye başladığımızda Allah'ın hangi esması olduğumuzu bulduğumuzda yaşam amacımız ortaya çıkar.  İman teslimiyet demektir. Ancak iman sahibi olanlar teslim olarak bu ilahi müzik ile uyumlanabilir. Öz'den gelen bu müziği duyabilmek için daima 'ben' diy...

Anderson ve Bentov:  "Evren hakkındaki tüm potansiyel bilgi holografik olarak kodlanmıştır" der ve beyin yeterince sessizleşirse bu evrensel desen ile uyumlanabileceğimizi söyler. Mistizm; nihai gerçeklikle doğrudan iletişim kurma yöntemidir. Evreni yöneten dört kuvvet var; güçlü kuvvet, elektromanyetik kuvvet, zayıf kuvvet ve yerçekimi kuvveti (kütleçekimi kuvveti). Kainatın bilgisi; atomu oluşturan kuant ışınlarda kayıtlı... DNA'mız dört yapı taşından oluşur; adenin, quanin, timin, citozin. Deepak Chopra; "Hayat sadece dört harf kullanır" der. Hayatımız bu dört harf tarafından yazılmış bir hikayedir. CAMİ esması dört büyük meleğin bir araya gelmesidir; Cebrail, Azrail, Mikail, İsrafil... Melekler ve kainatın bilgisini içeren kayıtlar öz varlığımızda! Meleklerin insana secde etmesi bu durumu anlatır! Kur'an'ı Kerim "Oku" der ve okumamız gereken her şey öz'ümüzde kayıtlıdır.   Hz. Muhammed'in Hira mağarasında "oku"ması karanlı...

Bütün fiillerin Allah'a ait olduğunu anladığımızda ilk perde açılır. Fiillerin bize ait olmadığını anlamak iyi ve kötü olmadığını kavramaktır. 'Bütün fiillerin faili Allah'tır.' Kalp gözünün açılması ile özdeşleşen bu hal Hz. Adem ile sembolleştirilir. Hz. Adem zat yani öz cenneti olan dünyaya gönderildi.  Bütün sıfatların Allah'a ait olduğunu anladığımızda ikinci perde açılır. Yani canlılık, irade, güç, görme, işitme, konuşma, yaratma ve ilim sahibi olan Allah'tır. "Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz." Ayeti bu gerçeği vurgular. 'Ölmeden önce ölmek' bu aşamada gerçekleşir. Sırat köprüsünden geçiş! Bütün isimlerin Allah'a ait olduğunu anladığımızda üçüncü perde açılır.  Üçüncü göz! 99 ismin Allah'a ait olduğunu anladığımızda O'ndan başka hiç bir şey olmadığını kavrarız. Bu idrak Hiçlik kapısını açar. Öz hariç her şey sanaldır! "La mevcude illa HU" Fiillere, sıfatlara ve isimlere takılı kalmadığımızda hiçlik alemine girer...

Gözlemlediğimiz ve olmasına izin verdiğimiz bilme anlarımızda tüm sinirlerimiz aktiftir. İyi savaşçı sürekli uyanık olmayı başarabilendir. Farkındalıklı yaşamak! Yaşama güvenmediğimizde kısıtlanırız, bilgelik yaşamın akışına ayak uydurabilmektir. Hiç bir şeye tutunmadığımızda ve koşulsuz şartsız yaşamın getirdiklerine teslim olduğumuzda neşe, keyif, coşku içinde yaşarız. An'da yaşamak! Tutunduğumuz her ne varsa putumuzdur ve putlarımız bizi sistemin kölesi haline getirir. Matrixten çıkabilmenin, özgürleşebilmenin yolu tutunduklarımızı serbest bırakabilmek ile mümkündür. Bedenden ve ben demekten kurtulabilmek yüksek benliğimiz ile güçlü bir bağlantı kurmamızı sağlar. Teslimiyet! Zaman çizgilerimiz hizalandığında büyük bir temizlik gerçekleşir. Ruhumuzun sesini takip ederek ilahi sistemin matematiğini OKUmayı öğrendiğimizde koşulların ötesine geçer, paralel evrenleri algılarız. Geçmiş ve gelecek yoktur her şey an'da olup biter ve farkındalık ile şifalanmayı başardığımızda geçmişi...

DNA' mızda kayıtlı olan bilgiler yaşamımızı şekillendirir. Tek bir gende kayıtlı olan bilgi bedenimizdeki trilyonlarca hücrenin her birinde kayıtlıdır. Hücre çekirdeğindeki genler bilgiyi depolar; bu devasa bilgi okyanusunun içinde genlerin belli durumlar içinde nasıl çalışacağını ve çalışmayı durduracağını içeren talimatlar da bulunur. Genetikçiler bu durumu "açma/ kapama mekanizması" olarak adlandırmış. (Jacob ve Monod' un koli basili deneyini inceleyebilirsiniz) Bedenimizde sürekli kimyasal tepkimeler yaşanır ve genlerimizin sadece yüzde 5-10 u işlevseldir. Gizli gücümüzün kullanılmayan genlerde saklı olduğu düşünülür!  İçsel durumumuzu değiştirerek çoşku dolu ve minnettar bir şekilde başlayalım güne🌞 bunu yaptığımızda niyetimizi yüksek bir frekansla besleriz. Uzun süre minnettarlık duygusu içinde yaşadığımızda ve istediğimiz kişi olmak üzere çaba sarfettiğimizde genlerimizdeki reseptörler uyarılır, gen açılır ve yaşamın ifadesi olan yeni bir protein üretir. Genle...

Bakış açımızı değiştirdiğimizde gerçekliğimiz de değişir. Yaşamımızda bir şeyler yolunda gitmediğinde başkalarını suçlar ve çözümü dışarıda ararız. Oysa her şey kendi içimizde olup biter. Bunu idrak etmek büyük bir farkındalık yaratır ve dış dünya ile olan kavgamız biter. Düşünce şeklimiz yaşamımızı şekillendirir. Buda ne güzel dile getirmiş; "Ne düşünürsen, o olursun. Ne hissedersen onu cezbedersin. Neyi hayal edersen onu yaratırsın." Zihnimizi açık tutmak bütün olasılıkları değerlendirmemizi,her şeyin mümkün olduğunu düşünmemizi sağlar. Zihnimizdeki kısıtlamaların farkına vardığımızda potansiyelimizi doğru şekilde kullanmaya başlarız. Düşüncelerimiz vasıtasıyla yaşama şeklimizi değiştirebilir, hayatımızın kontrolünü elimize alabiliriz. Evrenin matematiğini okumaya başladığımızda; her şeyin olması gerektiği için olduğunu, İlahi planın daima bizi kader planımıza yönlendirdiğini, kalbimiz vasıtasıyla bizimle iletişim kurduğunu, dünyanın değişip dönüşebilmemiz için tasarlanmış ...

Duygularımız ve bilgi transferi yoluyla ruhumuzla bağ kurarak bilgelik yolunda ilerleriz. Yolculuğumuz titreşimimize göre şekillenir. Titreşimimiz yükseldiğinde yüksek titreşimli alanlara uyumlanır, düştüğünde ise düşük titreşimli olay ve kişilere çekiliriz. Evrende tesadüf diye bir şey yoktur ve evrenin lazeri gibi çalışan evrensel yasalar tüm sistemin kontrolünü sağlar.  Negatif ve pozitif enerjinin sürekli çatışma halinde olduğu bir matrixte, ikiliklerin dünyasındayız. İkilikler vasıtasıyla deneyimlerken tekamül basamaklarını çıkıyoruz. Bu matrixden çıkabilmenin tek bir yolu var korkunun tuzaklarına düşmemek ve her defasında sevginin yolunu seçebilmek. Teslimiyet ve 'biz' bilinci ile eşleşen SEVGİ; frekansı çok yüksek bir duygudur ve titreşimimizi yükseltir. Ayrıştıran ve 'ben' bilinci ile eşleşen KORKU ise frekansı oldukça düşük bir duygudur ve titreşimimizi düşürerek bizi negatif oluşumların içine çeker.  İnsanların düşünceleri ile şekillenen bu sistemde her şey bi...

Kader planımızı hazırladık ve deneyimlemek üzere bedenlendik. Düşüncelerimiz ile gerçekliğimizi yarattığımız bir düşler alemine indik. Bizler ruhları da olan bedenler değil, bedenleri de olan ruhlarız. Kodlanmış esmaları duygularımız vasıtasıyla harekete geçirerek şekillendiririz. Yazan da oynayan da biziz.  Kaderimizi yaratım kodlarımız yani esmalarımız şekillendirir. Tekamül edebilmemiz için hazırlanmış bir oyunda sınavlarımızı vererek ilerler, Bir olana ulaşmak üzere yol alırız. Bu oyun sanal olduğu için sufilerin de dediği gibi aslında yokuz. Yaradanın rüyasıyız; sanal bir alemde oyun oynuyoruz. Oyunda kader kontratımız doğrultusunda belirlenen sınavları verdikçe bir basamak yukarı çıkarak tekamül eder ve matrixden çıkarak bir üst boyuta geçiş hakkı kazanırız. Takva ile ilerleyemediğimiz ve yoldan çıktığımızda ise kaybolur aynı olayları tekrar tekrar deneyimleyerek acı dolu bir yaşamın içinde sıkışıp kalırız. Yaşam kontratımız doğrultusunda deneyimimizi gerçekleştireceğimiz zam...

Gerçeklikte zaman olmadığına ve her şey an'da şekillendiğine göre sonsuzluğun bilgisi ile baktığımızda doğum ve ölüm yoktur! Başlangıç ve son olmadığı gibi! Üst alemler alt alemleri yapılandırır; DNA üst alemler tarafından koordine edilir ve bedenimiz üst dünyadan gönderilen tesirler ile var olur.  Sonsuzluğun bilgisi öz'ümüzde kayıtlıdır ve bedenimiz holografiktir. Benliğimizi eterik beden olarak yansıttığımız dünya okuluna kozmik bilincin yansımaları olarak geldik. Bu okulda deneyim kazanabilmek için en uygun durum ve koşulları seçtik.  Bilinç zerreciği anne rahmine düştüğünde fetüs canlanır ve eterik bedendeki kozmik enerji fiziksel bedenimizi şekillendirir. Madde olan bedenimiz bilincin yansımasıdır ve bilinç için sınırlamalar söz konusu değildir. Biyolojik bir robot olan bedenimiz ve gelişmiş bir bilgisayar olan beynimiz ruhumuzun deneyim araçlarıdır. Ruh bu iki aracı uzaktan gönderdiği tesirler vasıtasıyla kontrol eder. Ruh, deneyimlemek üzere oluşturulan kader planı doğ...