Yaşam Yolculuğumuz

   


    Yaşamaya yolculuğumuz tekâmül edebilmemiz için bir çok sınav içerir. Yaşamımızın başrol oyuncusu biziz, yaşamımızdaki diğer insanlar ise tekâmül edebilmemiz için gönderilen yardımcılar. Kural çok basit; tutunduğumuz, putlaştırdığımız ne ise onun ile sınanıyoruz. Hz. Muhammed'in Kâbe' deki putları kırması batıni anlamda; kalbimizdeki putları kırmaktır. Putunuz ne? Para, eş, çocuklar, sevgili, ego, kibir hangisi?

     Putlaştırdığımız şey her ne ise; sınavımız odur. Önemli olan bize hangi mesajın verilmeye çalışıldığını anlamak ve putu kırmaktır. Problemler ve sorunlar ile evren bize yol gösterir. Mesaj fark edildiğinde sorun biter...

    Hayat sürprizlerle dolu ve bizim için neyin doğru olduğunu zihnimizle değil, kalbimizle düşünerek bulabiliriz ancak. Kalp her zaman doğruyu söyler. 

    Kalbin doğru yerde olduğunu düşünüyor ve vazgeçme diyorsa; "sabrın sonu selamettir" de ve bekle... Ama kalbin uç başka diyarlara diyorsa; vakit kaybetme. Bir kartal gibi süzülerek yol al seni bekleyen kaderine.

    Şemsi Tebrizi ne güzel söylemiş: 

    "Düzenim bozulur hayatım altüst olur diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmayacağını."

    Her işi sürekli yolunda giden, kedi gibi daima dört ayak üstüne düşenlerden misiniz? Peki bazı insanlar çok şanslı iken ve her işleri rast giderken neden bazı insanların aksiliklerle boğuştuğunu hiç düşündünüz mü? Oysa hepimiz aynı bütünün parçalarıyız ve İlahi Sevgi hepimize eşit uzaklıkta...

     Titreşimi yani frekansı yüksek olanlar ilahi olandan gelen huzur, mutluluk, neşe, keyif, coşkuyu alıp doyumlu bir hayat yaşarken, titreşimi düşük olanlar alt frekansa ait sorunlarla boğuşmak zorunda kalır. Evrenin sırrı; titreşim, frekans ve enerjiyi çok iyi anlamaktan, kâinatı OKUmaktan geçer.

    Titreşimimizi en çok yükselten şey ise kendimizi sevmek, eşsiz ve değerli olduğumuzu fark etmek, güne gülümseyerek başlamak ve evrenin bize yolladığı tüm işaretleri okuyarak mucizelerle dolu bir hayat yaşamak. Ne demiş Mevlana:

    “İyi şeyler son bulur, böylece daha iyi şeylere yol açılır. Üzülme. Hüzünlenme. Kaybettiğin her şey başka bir surette sana geri döner.”

    Düşüncelerimiz ile kendimizi hapsedebilir, kendimizi zavallı ve hastalıklar ile dolu bir yaşama mahkûm edebiliriz. Eğer kendimizi böyle hissediyor isek; yüreğimizden yardım istemeli, kalp sesimizi dinlemeliyiz. Yüreğimizin gücünden faydalanmaya başlamak; merkezlenmemizi sağlar, sezgi dünyasının kapısını açar ve zihnimiz ile fark edemeyeceğimiz şeyleri algılamamıza yardım eder.


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

5 Elemente Göre Kişilik Özellikleri

Mutluluk ve Kitabım

AN'da Yaşamak, Akışta Kalmak