Zaman Algısı


Işık hızının doğrusal olarak ilerlediği bu dünya frekansından çıkıp zaman ve mekânın olmadığı ışığın her yerde olduğu frekansa uyumlanmak hakkında düşünelim. 

Görelilik teorisine göre; bir cismin vektörel hızı, ışığın hızı ve kütle çekimsel alanlarının gücü ile ilişkilidir. Kütle çekimsel alanlar gözlemcinin hareket durumuna bağlı olarak zamanın işleyişini yavaşlatabilir. Yani zaman evrensel değildir ve çekim kuvveti ile ilişkilidir, görecelidir, gözlemciye göre değişir. Kütle, uzay-zaman düzlemini büküp  göçük oluşturduğunda burada bulunan gözlemciye göre zaman daha yavaş akar. Bu göçüğün dışında olan gözlemciye göre ise daha hızlı akar. Kütle arttıkça zaman yavaşlar. Eğer kütle ölçülemeyecek büyüklükte ise uzay-zaman düzlemi ışığı bile hapsedecek kadar göçer. Bu göçüklere karadelik diyoruz. 

İçinde bulunduğumuz dünya hayatında uyanır ve kıyam ederek maddesel bedenimizden sıyrılabilirsek; hücresel ve genetik olan zaman-bilinç kodlarımızı bir üst boyutun zamanlamasına uyumlanabilecek şekilde açabilir, kendimizi üst frekanslara uyumlayabiliriz. Bunu başarabilmek için cüzi iradeden çıkıp külli iradeyi kavramamız, zaman algısından etkilenmeyen bir gözlemci gözüyle bakabilmemiz gerekir. 

Bütünsel bir bakış açısıyla baktığımızda yaşadığımız gerçeklik değişir ve yüksek bir bilinç hali devreye girer. Sevgi dolu, kucaklayan, yargılamayan, ötekileştirmeyen bir bilinç hali...Frekansımız yüksek ise zaman hızla akar, frekansımız düştüğünde ise yavaşlar. Zaman görecelidir...Mutlu olduğunuz günler ile mutsuz olduğunuz günleri kıyaslayın, zaman aynı mı? İç saatinizi gözlemlemeye ne dersiniz?

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

5 Elemente Göre Kişilik Özellikleri

Mutluluk ve Kitabım

AN'da Yaşamak, Akışta Kalmak