Kayıtlar

Aralık, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Atomaltı Parçacıkların Dansı

Resim
      Atomaltına indiğimizde titreşen bir enerji ile karşılaştık ve bu durum bize madde sandığımız her şeyin aslında dalga formunda olduğunu gösterdi. Atomaltı parçacıklar evrenin her yerinde bulunur ve birbiri ile iletişim halindedir. Aralarında sürekli bir bilgi alışverişi vardır. Evrendeki herşey dalgalanır bir halde titreşerek varlığını sürdürür ... Sürekli haberleşen parçacıkların bir dalga boyu ve frekansı vardır. Organlarımızın, duygularımızın ve bedenimizin de bir frekansı vardır. Vücudumuzun frekansı auramızı oluşturur ve biz auramızdaki enerji ile doğru orantılı olarak tüm evrenle iletişim kurarız.

Koşulsuz Sevgi

Resim
Sadece görmek istediğimiz şeyleri görmek ve hayata kendi penceremizden bakmak koşullu sevgidir. Bize uymayan, görmek istemediğimiz şeyler koşullu sevgidir. Hayatı olduğu gibi kabul etmek ise koşulsuz sevgidir. Kendimizi ve başkalarını olduğu gibi kabul etmek koşulsuz sevgidir. Duygularımız bizleri inciten şeylere karşı tepki verir ve bir anda kendimizi acı, kıskançlık, çaresizlik, korku ve endişe içinde bulabiliriz. Bu durumda hemen gözlemci durumuna geçmek ve hissettiğimiz duyguya takılıp kalmadan geçip gitmesine izin vermek gerekir. Böylece duygularımızın bizi yönetmesine izin vermez ve duygularımızın yönetimini ustalıkla elimize alırız. Farkındalıklı zihin budur... Duygularımızın etkisinde kaldığımız zaman kendimize şunu soralım: "Ben böyle hissetmeyi istiyor muyum?" Hayatımızı tutku ile yaşamak ve illüzyondan çıkarak bize dayatılan hayatı değil kendi istediğimiz hayatı yaşamak koşulsuz sevgidir. Gördüğümüz alem ışığın çarpıp bize yansıttıklarından ibaret! Işık retinaya ge...

Yaşam Ustası Olmak

Resim
  Duygu ve düşüncelerimiz bizi yönetmeye başladığında Öz'ümüzden uzaklaşırız. Kendimizin farkına varmak ve kontrolü elimize almak konusunda geç kalırsak; kim olduğumuzu göremediğimiz bir kısır döngüye girebiliriz. Duygu ve düşüncelerimiz biz değiliz, onlar sadece yaşanmışlıklar sonucu oluşan donanımlarımız. Kendimize şu soruları soralım: "Hangi duygu ve düşüncelerin kontrolü altındayım?" "Bu duyguyu ilk ne zaman hissettim ve nerede kodladım?" "Bu duygu bana mı ait?" Örneğin bir gün asansörde kapalı kaldık ve artık asansöre binmiyoruz. Bu bizim değil, kodladığımız duygunun iradesi. Korku duygusunun iradesi... Değersizlik, umutsuzluk, korku, endişe, kontrolcülük gibi duygulara ihtiyacımız vardı, deneyimledik ve o duygular sayesinde bu günlere geldik. Eğer her hangi bir duyguya takılı kalır, gereken dersi alıp o duyguyu serbest bırakmayı başaramazsak, o duygu tarafından yönetilmeye başlarız. Aileden aktarılmış değersizlik duygusuna sahip olabiliriz. Sorgu...

Alem İçinde Alemler

Resim
Yapı taşı atomlar olan sonsuz ve sınırsız bir evrende yaşıyoruz.  Atomaltı dünyaya indiğimizde muhteşem bir sistem çıkıyor karşımıza. Nötron ve protondan oluşan atom çekirdeği ile hem kendi çevresinde, hem de atomun çevresinde dönen elektronlar... Nötron ve protonu oluşturan kuarklar... Güç taşıyıcı parçacıklar olan bozonlar... 100 farklı atomdan oluşan evrenimiz öylesine ince ayarlarla tasarlanmış ki hayran olmamak elde değil... Örneğin; dokunduğumuzda elektronlar birbirini iter ve dokunma hissi gerçekleşir. Eğer bu durum olmasa dokunduğumuz her şey ile kimyasal reaksiyona girer ve varlığımızı devam ettiremezdik. Bir makina gibi çalışan trilyonlarca atom bir araya gelerek ahenkle hareket eder.  Canlı yaşamı karbon temelli bileşiklerden oluşur. Karbon atomları art arda dizilir ve zincir halinde milyonlarca farklı madde oluşturur. Bizler de dahil...Milyonlarca farklı bileşik oluşturma potansiyeline sahip olan karbon atomu ise dev yıldızların merkezinde oluşur... Bir yıldız ölür...

Çakralarla İlgili Duyular

Resim
Çakraların ilgili olduğu duyular: Kök çakra: koku Mesane çakra: tat Göbek çakra: görme Kalp çakra: dokunma Boğaz çakra: işitme Bakara suresi 18: "Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (hakka) dönmezler."

Duygusal Blokaj Temizliği

Resim
  Duygusal bir blokajı, unutamadığınız bir travmayı temizleyelim bugün; Sağ avucunuzu açın ve sizi çok üzen yıpratan bir anıyı siyah bir bulut şeklinde avucunuzun içinde hayal edin. O duyguya iyice girene, o anı tekrar yaşayana kadar bekleyin... Şimdi sol avucunuzu açın ve oraya çok mutlu olduğunuz bir anı bembeyaz bir bulut şeklinde koyun. O anıyı zihninizde net bir şekilde canlandırın ve çok mutlu olduğunuz o anın duygusuna girin... Sol avucunuzdaki beyaz bulut büyüdükçe ve ağırlaştıkça, sağ avucunuzdaki siyah bulut küçülsün ve iyice küçülüp siyah bir nokta haline gelsin; şimdi sol elinizi hızlıca sağ elinizin üstüne kapatın. Dönüşüm sağlandı... Bütünün hayrına olsun 🙏

Kozmos ve İnsan

Resim
  İnsan'ı Kâmil makro, kozmos ise mikrodur. İnsan ve kozmos birbirine derin bir şekilde bağlıdır.  Kozmostan insana gelen etkiler İlahi Planın bir tasarrufudur. Kozmik etkiler pozitif veya negatif değildir. Kişinin gelen etkilere verdiği tepkiler gelen etkileri pozitif veya negatife dönüştürür. Her şerde bir hayır, her hayırda bir şer vardır. Ancak Hakikatte her şey bütünün hayrınadır. Kozmostan gelen etkileri değerlendirebilme becerisi kişinin bilinç seviyesi ile alakalıdır. Kozmostan gelen etkiler 7 nefis ve 5 alem mertebemize gelir ve kendimizi bilme yolunda ki yolculuğumuza rehberlik eder.

Sonsuzluk Ağacı

Resim
Kutsal ışık olan nur, aynaya ruh (hava elementi) olarak yansıdı.  Nurun aynadaki yansıması ateş elementi olan nar (şeytan)dı. Nur, nar (ateş elementi) denilen kaba doldu. Nur melek, aynadaki yansıması nar ise şeytandı. Nur; melekler alemi olan cennetleri, Nar; melekler alemlerinin ayna görüntüsü olan cehennemleri temsil eder.  Cehennemler nar'dan yoğunlaşarak tekâmül etti ve su elementi ile toprak elementi oluştu. Nur melekler alemini yaratınca aynada nar aleminde şeytanlar belirdi. Yaradılış ağaca benzetildi ve sonsuzluk ağacı denildi. Aynada görüntüsü olduğu için iyiyi ve kötüyü bilme ağacı diyenler de oldu. Hayat ağacının alt kısmı ademin fizik bedenini, şeytanı simgeledi. Üst kısımları ise ruhu, melekler alemini...

Hayat Ağacı ve Sırat'el Müstakim

Resim
Hayat ağacı göklerden yeryüzüne ve yeryüzünden de yeraltına inişimizin sembolüdür. Göğün maviliklerinden (hava elementi) kırmızı cehennem bölgesine inişi anlatır... Hayat ağacının merkezinde Güneş var. Güneş bizim de merkezimizde, göbek bölgemizde, bebek göbek bağı ile annesinden beslenir.  Yeryüzüne bağlandıkça; ateş elementine dönüşürüz. Dünyevi isteklerimiz arttıkça ağacın köklerine doğru iniş devam eder ve üreme organlarının olduğu enerji bedene gelir, su elementine dönüşürüz. Ağaç burada kendini görür, tohumu taşır ve ağaç buradan tekrar ürer. Bedeni şekillendiren su toprağı yoğurur. Ana tanrıça topraktır ve beden kuyruk sokumu hizasındaki topraktan beslenir. Ağacın kökleri ise yeraltı ile olan bağlantıyı anlatır. İnilecek en aşağı yer ise kırmızı renk ile sembolleştirilen cehennemi, Adem'in ayak tabanlarını. Ağacın sağı merhamet sütunu; Güneş enerjisi, sempatik sinir sistemi ve dünyevi işlerin enerjisi ile temsil edilir. Allah'ın Rahman ismidir. Ağacın solu adalet sütunu;...

Kalp Sesini Dinle

Resim
        Kalbimizin sesini duymuyorsak yaşam anlamsız ve karmaşıktır. Gerçekliği dışarıda aramaya devam ettiğimiz sürece rüya görmeye, başkalarının bizi yönetmesine, etki-tepki dünyasında kaybolmaya devam ederiz.      Mutsuz, huzursuz, gergin ve endişe içinde yaşıyorsak veya depresyonda isek kalbimiz bize birşeylerin yolunda gitmediğini anlatmaya çalışıyor demektir. İçe dönmenin, kalp sesimizi dinlemenin vakti gelmiş demektir. Duygu ve düşüncelerimizi gözlemlemeli ve yaşam amacımızı bulmalıyız.     Kalbimizin sesini duymaya başladığımız an sezgi ve sevgi dünyasının kapıları açılır. Uyananlar kendi içine dönen ve kalp sesini duymayı başarabilen kişilerdir. Hayal dünyasından sıyrılıp kalp sesimizi duymaya başladığımızda keşif yolculuğumuz başlar. 

Parça-Bütün İlişkisi

Resim
Kuantum mekaniği fizikçisi David Bohm evreni canlı veya cansız varlıklar olarak ayırmanın mümkün olmadığını çünkü her şeyin ayrılmaz bir biçimde birbirinin içinde bulunduğunu ve cansız olarak adlandırılan nesnelerin de canlı olduğunu söyler.  Bohm'a göre yaşamın kendisi de tüm evrenin içine gizlenmiştir. Şuur ve yaşamın evrende bir arada var olduğunu söyleyen Bohm; bütün parçanın, parça da bütünün imgesini taşır der.  Bu ilkeye göre Sirius yıldızını elimizde görebileceğimiz gibi Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethine de tanıklık edebiliriz. Çünkü geçmiş ve gelecek uzay-zaman da yayılmış durumdadır ve her bir hücremiz tüm kozmosu barındırır.

Hologram

Resim
Hologramın özelliği bir nesneyi orada olmadığı halde orada imiş gibi göstermesidir. Hologram olmadığı halde var gibi görünen bir imgedir ve uzayda aynada gördüğümüz görüntüye eşit bir yer kaplar. Elimize diken battığında beyne bir sinyal gider ve biz elimizin acıdığını hissederiz. Oysa acı elimizde değildir ve beynimizdeki nörofizyolojik bir sürecin sonucudur. İçsel bir nörofizyolojik süreci dışsal gibi algılatan beynimiz bizi kandırır.  O halde gerçeklik nedir? Gözlemcinin nesnel dünyası mı? Kameraya benzeyen beynin kayıtları mı? Ya da mistiklerin dediği gibi her şey hayal mi? Tüm gördüğümüz evren dalga boylarının senfonisinden ve frekansların dansından mı ibaret? Elektronların bazen bir parçacık, bazen de dalga halinde davranması bize bu dansı mı anlatır? Işık, radyo dalgaları, gama ve röntgen ışınları dalgadan parçacığa, parçacıktan dalgaya dönüşürler. Tüm evreni oluşturan kuantaların gözlemci ona baktığında parçacık gibi davranması ise oldukça ilgi çekici! Sihirli bir kuantum o...

Mutluluğun Formülü

Resim
Pozitif düşünmek ve enerjimizi odaklandığımız şeylerin farkına varmak gelişim yolunda olduğumuzu gösterir. Başkalarının başarılarını takdir etmek ise başarmamıza yardım eder çünkü başkaları için düşündüğümüz her şey bizim başımıza gelir. Sabırlı olmak ve iç gözlem yapmak kendimize olan güven duygumuzu artırır. Başarmak için sadece kendimize güvenmeliyiz. Kendimizle baş başa kalmaktan korkmamalı ve ne yaşarsak yaşayalım yola devam ederek hayatımızın kontrolünü elimize almalıyız. Hayatın deneyimlemek için çıktığımız bir yolculuk olduğunu bilirsek gücümüzü öz benliğimizden alır ve emin adımlarla ilerleriz. Değişim ve dönüşüme açık olmak ruhsal yolculuğumuzun ön koşuludur. Şikayet etmeden, söylenmeden devam etmek ve başımıza gelen her şeyi olgunlukla karşılamak yolculuğumuzun keyifli bir şekilde devam etmesine yardımcı olur. Hayallerimizin peşinden giderken düşüncelerimizi ifade etmekten çekinmeyelim. Başkalarını suçlamak yerine nerede hata yaptığımızı sorgulayalım, başarısızlıklarımızı da...

Düşünce ve Kader

Resim
Beynimiz uyuduğumuz zaman gün boyunca yaşadığımız düşünce ve deneyimlerin önemli olanlarını seçer, kaydeder, arşivler, sonuca ulaştırır ve defteri kapatır. Beyin yaşananları değerlendirirken gereksiz olanları siler... Sol beyin konuşur, sağ beyin anlar, beyin görsel düşünür... Düşüncelerimiz yolu ile evrenle sohbet eder ve rüyamızda yazdığımız kaderi görürüz. Düşünce düş kökünden gelir bu yüzden düşler gerçekleşir. Düşünce maddeyi hareket ettirecek güce sahiptir. Beyin düşünceleriyle yarattığı zihin ile varolur. Yaşam bir zihin durumudur.

Fikrin neyse zikrin de odur?

Resim
 "Dervişin fikri ne işe zikri de odur" bilgelikle dolu bir atasözü...Zikir büyük bir enerji içerir ve tekrar ettiğimiz şey gerçekliğimiz haline gelir. Hatta diyebiliriz ki söz büyüdür. Şimdi hep birlikte düşünelim zikrimiz; öfkemiz mi? Sevgimiz mi? Korkumuz mu? Umudumuz mu? Umutsuzluğumuz mu? Hiç farkında olmadan hangi yayını yapıyor ve evrene hangi mesajı gönderiyorsunuz? Kendiniz için hangi gerçekliği yaratıyorsunuz?
Resim
Evrim basitten karmaşığa doğru sürekli artan bir bilinçle devam eder. İnsanın kaderi gelişmek ve ruha daha iyi hizmet edebilmektir. Tüm kazanımları ruha aktarılan insan bedeni, ruhun tekâmül aracıdır ve insanın tekâmülü daima ileriye doğrudur. İnsanın şuurlu bir hale gelmesi beynini tam olarak denetleyebildiğinde mümkündür. Şuur oluştuğunda ise; irade, sorumluluk, sevgi ve hoşgörü gelişir. İyi ya da kötü olmadığı gibi doğru veya yanlış da yoktur. Sistem denge üzerine konumlandırılmıştır ve her şey bütüne hizmet eder. Bütünün hedefi ise sevgidir. Her şey sevgi planına doğru evrim geçirerek ilerler. Evrende makro mikroyu etkiler ve her şey manyetik alanlar vasıtasıyla birbirine hizmet eder.

DNA

Resim
Düşüncelerimiz ve duygularımızın oluşturduğu frekans sürekli yayın yapar ve rezonans alanımızı programlar. Bu program bizimle aynı rezonans alanında olan herşeyi kendine çekerek gerçekliğimizi oluşturur. DNA'mız var olan herşey ile iletişim halinde, üstelik bu iletişim zaman ve mekânın ötesinde, daha üst düzey bir boyutta gerçekleşmekte.

Niyet

Resim
    Niyetimiz yaşam yolculuğumuzu sekillendirir. Niyetimiz ile ilgili alana çekiliriz; madde ararsak madde alemine, mana ararsak mana alemine... Cehennemin yedi kat olduğu söylenir: 1. Dünya sevgisi 2. Hiddet 3. Şiddet 4. Kendini düşünmek 5. Kibir 6. Kıskançlık 7. İkiyüzlülük     Niyetimiz; cehennemde mi cennette mi yaşayacağımız konusunda belirleyici bir rol oynar. Cennete giden yollar iyi niyet taşları ile döşenmiştir ve cennette yaşamanın formülü bizi tutsak edecek yedi cehennem duygusundan arınmak ile mümkündür ancak. Bunu başarabilmek için duygu ve düşüncelerimizi kontrol etmeyi öğrenmeliyiz. Kontrol güçtür ve cennette yaşayabilmenin formülüdür.