Medine - Mekke - Kudüs kutsal ekseni doğrultusunda İsra ve Miraç! Medine'den yani evimizden (fiziki beden) hicret ederek Kalp Makamı (imanın makamı) olan Kâbe'den Ruhun Makamı olan Kudüs’e doğru bir yolculuktur Miraç Yolcuğu! Cem Makamından Cemül Cem Makamına doğru bir yolculuktur. Kulluk Makamının ise Beytülmakdis (Filistin) olduğu rivayet edilir.
Peygamberimizin 33 kere Ruhani 1 kez de fiziki Miraç ettiği rivayet edilir. Bu 33 miracın 33 omurla ilgili olduğunu düşünüyorum.
Tasavvufta âlemde yaratılan her şeyin insan bedeninde bir karşılığı olduğu düşünülür.
Hz. Muhammed’in fiziki Miracı; Kudüs'teki yükselişi ile taçlandırılan kutsal bir coğrafya ile sembolleştirilir.
Peygamberimiz “Yeryüzünde ibadet için sadece üç mescide gidilir: Kâbe, Peygamber Mescidi (Medine'de Peygamberimizin kabrinin bulunduğu Mescid'i Nebevi) ve Kudüs’teki Mescid-i Aksâ.” demiştir.
Bu üçlü terkibe göre Medine (Mescidi Nebevi) den Mekke'ye (Kâbe-Mescidü’l-Harâm) ve Mekke'den Kudüs’teki Mescid-i Aksâ (Beytülmakdis) ya doğru bir yön çizilir: KUTSAL EKSEN...
Peygamberimizin kabrinin bulunduğu ve peygamberimizin "Minberimin basamakları cennete çıkar.” dediği Peygamber Mescidi; fiziksel bedenin, Tanrının evi olan Kâbe; imanın makamı olan kalbin sembolüdür. Aksa uzak demektir. Dolayısıyla evimiz Kâbe’den oldukça uzakta olan Ruh Makamının yani Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’nın sembolüdür. Kuran'ı Kerim'de Mescid-i Aksâ’nın kutsallığına ve bereketine vurgu yapan bir çok ayet vardır.
İbnü’l-Arabî Kâbenin Allah’ın on dört kutsal mabedinden biri olduğunu söyler. Her biri 7 aşama olan 7 katın her birinde hayat vardır.
Arz yeryüzünde ilk inşa edilen mabed olan Kâbe’nin altındadır. Daha sonra meleklerin iniş yeri olan Mescid-i Aksâ inşa edilir. Burada en ilginç veri ise Mescid-i Aksâ’nın 40 yıl sonra inşa edilmesidir.
İbrahim, Lût ve Mûsâ Peygambere melek kanatlarının koruması altında olduğuna inanılan Kudüs’e hicret emri verilmiştir. Davud, Süleyman ve İsa peygamber ise bu topraklarda vahye tanıklık etmiştir.
Mutasavvıflar Kudüs’ü, fizik ile metafizik alanlar arasında bir sınır olarak kabul eder ve metafizik boyuta geçişin kapısı olarak görürler.
Yeryüzündeki ilk mabet olduğu için Kâbe varlığın başlangıç noktası, Mescid-i Aksâ ise kıyamet ve mahşer ile sembolleştirilir. Peygamberimizin Kudüs için mahşer ve menşer (yeniden diriliş) yeri olduğunu söylediği rivayet edilir. Kıyamet gününde “zecre” diye ifade edilen sarsıntıdan sonraki ilk duraktır. İnanışa göre İsrafil Aleyhisselâm Sûr’u Mescid-i Aksâ’ da üfleyecek ve insanlar mahşer yerinden cennete ya da cehenneme gideceklerdir. Mizanlar kurulacak, amel defterleri verilecek ve hesap burada görülecektir. Yer gümüş (fizik alem- zahir), gök altın (metafizik alem-batın) olarak betimlenir.
Kısacası Kudüs; mahşer yeri olarak
bâtın ve zâhirin, fizik ve metafiziğin birleştiği bir yer olarak yorumlanır. Mahşer yeri 3. gözümüz olan epifiz bezimizdir. Allah'ın, kıyamet günü geldiğinde bu noktayı, deriyi genişletir gibi genişleteceği rivayet edilir. Ruhun giriş çıkış kapısı olan 3. Göz yeryüzünden semâya açılan bir korodordur ve rotadan sapmayı önler.
İsrafil'in suru üflediği Sahre, fizik ve metafizik bir sınır taşı ve metafizik boyuta geçişi temsil eden semavi bir koridor olarak tarif edilir.
Hz. Peygamberin sahreden, Cebrail ile birlikte yedi kat semâya çıktığı ve her katta ayrı ayrı peygamberlerle görüştüğü rivayet edilir.
Kuşeyri' ye göre:
Birinci semâ; stabil dalga
İkinci semâ; bakır (özelliğinde ve renginde)
Üçüncü semâ; gümüş
Dördüncü semâ; sarı altından
Beşinci semâ; kızıl yakut
Altıncı semâ; yeşil zümrütten
Yedinci sema; nûrdan dır.
Her semâda bulunan peygamberler ve emirlerindeki gezegenler, kozmik döngünün bir parçasıdırlar. Kozmik döngü, fizik ve metafizik boyutların iç içe geçtiği dinamik bir yapıdır.
Yedinci ve son semânın üzerinde kaynar bir deniz olduğu söylenir. Bursevî bu denizin yeşil renkli olduğunu, “eğer bu deniz olmasaydı güneşin sıcaklığından dünyada her şeyin yanıp tutuşacağını” söyler. Bu bölgenin üzerinde ise Arş vardır. Arş; Kürsî’yi, Kürsî; semâvâtı ve dünyayı çepeçevre kuşatır. Yeryüzü ve semâlar iç içe geçmiş dairevî yapılar hâlinde Kürsî’nin, Kürsî ise Arş’ın içindedir.
Kur'ân-ı Kerim'de;
“O’nun Kürsî’si semâları ve arzı çepeçevre kuşatmıştır.” ifadesi yer alır.
Sufi anlayışında; sadece marifetin değil, şeri ilimlerin de kaynağı metafizik boyuttur.
Mescidü’l-Aksâ’dan başlayan miraç hattı görünen ile görünmeyen alemi birleştirir. İsra ve miraç nokta- çember ilişkisi yani döngünün tamamlanmasıdır.
Not: Daha detaylı bilgi için Güldane Gündüzöz' ün "Tasavvuf Düşüncesinde Metafiziksel Bir Eksen Olarak Kudüs Algısı" yazısını okumanızı tavsiye ederim. (DergiPark)
Söyleyecek söz bulamıyorum, muhteşem bilgiler aktarıyorsunuz, Allah ilminizi artırsın, Rabbim ömrünüze bereket versin, teşekkürler 🙏💐
YanıtlaSilTeşekkürler 🙏
Sil🍀😇🍀Hocam muhteşemsiniz ,bütün sır kapılarını birbir aralıyorsunuz, varliginiza şükürler olsun 🙏
YanıtlaSilTeşekkürler 🙏
SilTeşekkürler, bilgilerinizi paylaştığınız için,varolun🌹
YanıtlaSilTeşekkürler 🙏
Sil