Işığı Maddeye Dönüştürmek- Gama Dalgaları


Bir nötron yıldızı olan ve bir nabız gibi atarak içinde bulundukları sistemin kalbi konumunda değerlendirilen pulsarlar; radyo dalgaları, kızılötesi ışın, morötesi ışın ve ışık yayarlar. Pulsarlarda fotonların çarpışması sonucu madde oluştuğu dolayısıyla uzaya parçacık ve GAMA dalgaları yaydığı düşünülmektedir. 

Osaka ve San Diego Üniversitelerinin iş birliği ile gerçekleştirilen bir çalışmada, lazerler kullanılarak fotonların çarpıştırıldığı senaryolar bilgisayarlarla simüle edildi. Simülasyonlarda; Breit-Wheeler süreci olarak adlandırılan işlemde (ışığı maddeye dönüştürmek) foton-foton çarpışması sonucu ortaya maddenin çıkabildiği görüldü. Bu deneyde; biri, görünür ışık üreten fotonların enerjisinin yaklaşık 1000 katı; diğeri ise görünür ışık fotonlarının enerjisinin yaklaşık 1.000.000 kere milyon katıdır. Hohlraum adı verilen küçük altın bir tüpte, güçlü olan lazer termal radyasyon oluşturulmasıyla Foton ışınının hohlraum boyunca yönlendirilmesi ve böylece fotonların nihai çarpışmasının gerçekleşmesi ile elektron ve pozitron oluşturulması hedefleniyor. Dolayısıyla bu süreçte GAMA ışımasının ortaya çıkması bekleniyor.  

Einstein’ın enerji ve kütle ile ilgili ünlü denkleminin (E = mc2) saf bir gösterimi tasarlanıyor. Formülün tersi uygulanarak: foton enerjisini kütleye dönüştürmek hedefleniyor (m = E / c^2) Breit ve Wheeler, makalelerinde, ışıktan maddenin meydana geldiğini, fotonların (ışık parçacıkları) birbirleriyle çarpıştırılması sonucu bir pozitron ve bir elektronun oluşacağını öne sürüyor.

X ışınlarının ötesinde yer alan Gama ışını atom altı parçacıkların etkileşiminden kaynaklanan, belirli bir titreşim sayısına sahip elektromanyetik bir ışınımdır. Sahip olduğu yüksek enerji dolayısıyla maddeye kolaylıkla nüfuz edebildiği için gama ışınları tıbbi amaçlarla da kullanılmaktadır. 

En yüksek frekansa ve en düşük dalga boyuna sahip olan Gama ışınlarının alfa ve beta parçacıkları ile kıyaslandığında madde içine nüfuz etme kabiliyetleri daha fazladır. Yüksüz olduklarından elektrik ve manyetik alanda sapma göstermezler. Diğer ışınlarla kıyaslandığında; en yüksek titreşim sayısına, en düşük dalga boyuna ve en yüksek enerji düzeyine sahiptirler. Yüksek enerjileri vasıtasıyla; madde içerisinde yol alabilir, ışık hızı ile yayılır ve gazları iyonlaştırabilirler.

Elektronlar ışık hızına ulaştığında ortamdaki atom çekirdeği, foton ve manyetik alanlarla etkileşime girerek doğrudan gama ışını yayabilir. İvmelendirilmiş protonların, ortamdaki atom çekirdeklerine çarparak antimadde parçacıkları yaratabildiği ve karşıt maddeleriyle birleşerek belli enerjilerde gama ışınları oluşturabildiği belirtilmektedir. 

Bir araştırmaya göre; galaksimizin merkezinde bulunan ve her 76 dakikada bir gelen gama patlamalarının düşünülenlerin aksine kara delikten değil de etrafında çok yüksek hızda seyahat eden bir madde yığınından olduğu belirtilmektedir. Kara deliğin yörüngesinde saniyede 100 bin kilometre hızla dönen dev bir gaz kütlesi! Işık hızının üçte biri hızla kara deliğin etrafında dönüyor! 

Beynimiz de dalga boyları ile çalışır ve meditasyon bu dalga boylarını kontrol edebilmenin en kolay yöntemidir. 

Bilinçaltımız ve bilinçüstümüzü ayıran analitik zekamız yüzünden ikisi arasında iletişim kurmakta zorlanıyoruz. Aklımız filtre görevi gördüğü için bilgiyi bilinçaltımıza indiremiyoruz. Bilinçaltımız ile bağlantı kurabilmek için yüksek duygular gerekir ve bağlantıyı ancak yüksek titreşim sağlar.

Analitik zeka BETA (15-30 hrtz) dalgası yayar. Bu titreşimle bilinçten gelen bilgiyi bilinçaltımıza aktarmak zordur. Sabit bir şekilde oturup sakinleşerek duygularımızı susturduğumuzda beyin dalgalarımız ALFA seviyesinde (7_14 hrtz) titreşmeye başlar ki bu durumda bilinçli düşüncelerimizi bilinçaltına daha kolay aktarmaya başlarız. 

Nefes yoluyla daha da dinginleşerek zihnimizi tamamen sakinleştirdiğimizde; TETA (4-6 hrz) frekansı aktifleşir. Teta frekansı iç dünyamız ile uyum halinde olduğumuzun bir göstergesidir, zihinsel bilincin çok azaldığı, uyku ile uyanıklık arasındaki ince çizgidir. Bu farkındalık seviyesine ulaştığımızda artık bilinçli düşünce bilinçaltına kolaylıkla aktarılır. Teta frekansında uzun süre kaldığımızda ise mistik bir deneyim başlar ve Gama (30-80 hrtz) dalga frekansı aktifleşir. İnanılmaz bir hız! Varlık ile yokluk arasında bir hal oluşur ve bilinçli zihin yerini kozmik veri akışına bırakır. Vecd hali ile Kollektif bilince bağlanarak maddenin ardındaki hakikate ulaşım sağlanır. Gama dalgaları aktifleştiğinde aklın yerini aşk alır ve dalgalar üzerinde sörf yapmaya başlarız. Bir simyacıya dönüşürüz.

Uyku esnasında ve nefes sonrası yapılan derin meditasyonlarda Delta (0 – 4 Hrtz) frekansı aktifleşir ve bizi saf sevgi olan gerçek benliğimize bağlar.

Bu yüzden uyku öncesi ve sonrası düşünce ve dileklerimizi iletebilmek için en uygun frekans aralığıdır. Sabah uyandığımızda delta dalgaları aktiftir ve alfa dalgaları aktifleşene kadar arzu ve hayallerimizi kodlamak ve bilinçaltımıza aktarmak için en uygun andır.

İlk 3 enerji merkezimizi aktive ederek enerjiyi beynimize doğru yönlendirdiğimizde sempatik sinir sistemimiz çalışır ve beyin sapımızdaki kapıyı açarak enerjiyi beynimize taşır. Bu enerjinin omurga yoluyla kimyaya değil beyne salınmasıdır ki beyindeki tüm bölümlerin ahenk ile çalışmasını sağlar ve beyin süper bilinç dediğimiz GAMA dalgaları üretir. Gama dalgaları aşkın mistik deneyimlerin anahtarıdır ve iç çevreden gelen uyarımlar sonucu oluşarak bizi iç dünyaya yöneltir; herşey içten içe,  içe içedir...

Omurgamız boyunca depolanmış, sıkışmış enerjiyi harekete geçirmek için içimizdeki şifacıya güvenelim ve madde değil enerji olduğumuzu düşünelim. Maddeden özgürleştikçe enerjimiz yükselir. 

Bedenimizi yüksek titreşimli duygulara koşullandıralım. Çevremiz tarafından yönlendirilen genlerimizi yüksek titreşimli duygular ile değiştirebiliriz. Sınırlı düşüncelerimizi bırakalım ve arzu ettiğimiz geleceğe odaklanarak frekansımızı yükseltelim. Yeni genetik ifade için; yeni duygu durumu gerekir ve iç dünyamız değiştikçe dış dünyamız da değişir. Bilgi taşıyan frekansımız değiştiğinde bize akan bilgi de değişir ve yeni frekans yeni bilgi taşır!

Bedenimizi bir makine gibi kullanarak hayatımızı değiştirmek elimizdedir. Yüksek duygular ile titreşerek genlerimizi değiştirebildiğimize göre; duygularımızı dönüştürerek yeni duygular ile beynimizde yeni düşünceleri, dolayısıyla yeni genleri ve yeni proteinleri aktive edebiliriz. Bu süreç sonucu DNA mızı tam olarak kullanmaya başlarız. Yeni ifadeler ile yeni proteinleri, yeni proteinler ile yeni genleri, yeni genler ile yeni düşünceleri ve yeni düşünceler ile yeni bir zihin durumunu yapılandırabiliriz. 

YouTube Kanalım 



Yorumlar

  1. Teşekkürler💐 tam da gama dalgaları ile ilgili bilgi karmaşası yaşarken bu paylaşımla buluşmam🤔

    YanıtlaSil
  2. 🍀💠🍀toplumun sizin gibi yazarlara ihtiyacı var,minnettarım teşekkürler 🙏

    YanıtlaSil
  3. filiz hanım muhteşemsiniz sevgiler🙏

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

5 Elemente Göre Kişilik Özellikleri

Mutluluk ve Kitabım

AN'da Yaşamak, Akışta Kalmak