Zerrede Kürre Kayıtlıdır
"Sen kendini küçük bir cisim sanırsın ama en büyük alem sende gizlidir" der, Hz Ali.
Makroda ne varsa mikroda da aynısı vardır. Tüm evrenin yapı taşı atomlardan oluşur. O halde sadece atom incelenerek kainatın sırrına erişmek mümkün. "Zerrede kürre kayıtlıdır."
Yaklaşık yüz yıl önce bilim insanları bu gerçeğin farkına vardı ve atom altına inildiğinde herşeyin sadece enerji olduğunun keşfedilmesi, dünyada birçok öğretinin tekrar sorgulanmasına sebep oldu.
Bu dönemde Einstein, Niels Bohr, Max Planc gibi bilim insanları inanılmaz gelişmelere imza atmaya başladı. Özellikle çift yarık deneyi tüm kutsal dinlerde anlatılan bilgeliğin ispatı gibiydi. Çift yarık deneyine göre parçacık; bir gözlemci olmadığında dalga, gözlemci olduğunda parçacık gibi davranır.
Herşey enerjiden meydana gelir ve enerji maddeye dönüşebilirken, madde de enerjiye dönüşebilir. Bunu belirleyen ise ışık hızıdır. Hız azaldıkça enerji maddeye dönüşür. Bizler de saf enerji iken, Tanrısal Öz'den uzaklaştıkça hızımız azaldı ve bedenlenerek maddelerin dünyasında var olmaya başladık.
Aslımız Îlahi Öz'den gelen enerji olduğu için bedenimiz ölse de, saf enerji olan ruhumuz serbest kalır ve varlığını sürdürmeye devam eder.
Dünyada yaşarken bilincimize yaptığımız katkı oranında ısımız artar ve her aşamada aura rengimiz değişir. En düşük titreşim rengi kırmızıdır yükseldikçe turuncu, sarı, yeşil, mavi, mor ve beyaz olur. Bu renkler aynı zamanda çakra renkleridir. Enerjimizi yükselttikçe titreşimimiz, frekansımız artar ve enerjimize göre aura rengimiz değişir.
Her renk tekâmülümüz ile ilgili boyutun ifadesidir aynı zamanda. Kırmızı birinci boyut, turuncu ikinci boyut, sarı üçüncü boyut, yeşil dördüncü boyut, mavi beşinci boyut, mor altıncı boyut, beyaz ise yedinci boyut rengidir.
Boyutumuz yükseldikçe Hakikat bilgisine erişim gücümüz artar ve Kâinat Ağacının bilgisine sahip oluruz. Cennetlikler Tuba Ağacının gölgesinde oturur ve onlar ne dilerse o olur...
Makroda ne varsa mikroda da aynısı vardır. Tüm evrenin yapı taşı atomlardan oluşur. O halde sadece atom incelenerek kainatın sırrına erişmek mümkün. "Zerrede kürre kayıtlıdır."
Yaklaşık yüz yıl önce bilim insanları bu gerçeğin farkına vardı ve atom altına inildiğinde herşeyin sadece enerji olduğunun keşfedilmesi, dünyada birçok öğretinin tekrar sorgulanmasına sebep oldu.
Bu dönemde Einstein, Niels Bohr, Max Planc gibi bilim insanları inanılmaz gelişmelere imza atmaya başladı. Özellikle çift yarık deneyi tüm kutsal dinlerde anlatılan bilgeliğin ispatı gibiydi. Çift yarık deneyine göre parçacık; bir gözlemci olmadığında dalga, gözlemci olduğunda parçacık gibi davranır.
Herşey enerjiden meydana gelir ve enerji maddeye dönüşebilirken, madde de enerjiye dönüşebilir. Bunu belirleyen ise ışık hızıdır. Hız azaldıkça enerji maddeye dönüşür. Bizler de saf enerji iken, Tanrısal Öz'den uzaklaştıkça hızımız azaldı ve bedenlenerek maddelerin dünyasında var olmaya başladık.
Aslımız Îlahi Öz'den gelen enerji olduğu için bedenimiz ölse de, saf enerji olan ruhumuz serbest kalır ve varlığını sürdürmeye devam eder.
Dünyada yaşarken bilincimize yaptığımız katkı oranında ısımız artar ve her aşamada aura rengimiz değişir. En düşük titreşim rengi kırmızıdır yükseldikçe turuncu, sarı, yeşil, mavi, mor ve beyaz olur. Bu renkler aynı zamanda çakra renkleridir. Enerjimizi yükselttikçe titreşimimiz, frekansımız artar ve enerjimize göre aura rengimiz değişir.
Her renk tekâmülümüz ile ilgili boyutun ifadesidir aynı zamanda. Kırmızı birinci boyut, turuncu ikinci boyut, sarı üçüncü boyut, yeşil dördüncü boyut, mavi beşinci boyut, mor altıncı boyut, beyaz ise yedinci boyut rengidir.
Boyutumuz yükseldikçe Hakikat bilgisine erişim gücümüz artar ve Kâinat Ağacının bilgisine sahip oluruz. Cennetlikler Tuba Ağacının gölgesinde oturur ve onlar ne dilerse o olur...
Yorumlar
Yorum Gönder