Kutsal Geometri


Galileo der ki; “Evren her an gözlemlerimize açıktır; ama onun dilini ve bu dilin yazıldığı harfleri öğrenmeden ve kavramadan anlaşılamaz. Evren matematik diliyle yazılmıştır. Harfleri; üçgenler, daireler ve diğer geometrik biçimlerdir. Bunlar olmadan tek sözcüğü bile anlaşılamaz; bunlarsız ancak karanlık bir labirentte dolanılır."

Kutsal geometri; evrenimizin oluşumuyla ilgili manevi anlam arayışımızın bir sonucudur. Kadim dönemlerde Yaratıcının Evreni yaratırken belli geometrik plana göre oluşturduğuna inanılır ve Evrenin tüm bilgisini ve gizemini taşıyan bu bütüne 'Kutsal Geometri' denirdi. Belirli geometrik şekillerin kutsal anlamlar taşıdığı düşünülürdü. Örneğin Pisagorculara göre daire; birliğin, bütünlüğün ve bölünmezliğin sembolüdür. Zen Budistleri; aydınlanma sembolü olarak görürken, Çinliler; cennetin sembolü olarak görürler. Kutsal Geometriyi doğadaki birçok yaratımda görmek mümkündür; salyangoz, kar taneleri, atomlar, çiçekler, DNA mız, deniz kabukları, arı peteği vb bu örüntünün bir parçasıdır. Evrenimiz rastgele değil sistematik bir ölçü içerisinde yaratılmıştır. 

M.Ö 4. yy da yaşamış Yunanlı filozof ve matematikçi Platon “Geometri Yaratılış öncesi de vardı” der. Kutsal Geometriye ilahilik kazandıran bu söylem yaratılışın bir tasarım ve plan dahilinde olduğuna atıf olarak değerlendirilir.

İngiliz Fizikçi, gökbilimci ve matematikçi James Jeans "Kainatın mimarı usta bir matematikçi olsa gerek” der. Hücreler ve atomlardan galaksilere kadar kullanılan geometrik oranlar mikro kozmostan, makro kozmosa kadar aynı harfler kullanılarak ifade edilmiştir. Hayatın alfabesi dört harftir. Deepak Chopra; 

"Hayat sadece dört harf kullanır" der.

Hayatı matematiksel bir harita olarak görmeli ve okumalıyız çünkü evrenin yazı dili matematiktir. Evrendeki matematik Pİ Sayısı ve Fibonacci dizisi ile kendini gösterir. Bu sabit sayılar ve geometrik oranlar her yerdedir; Mikro Kozmos insandan Makro Kozmos Evrene dek. 

Altın oran yaratıcının matematik sistemidir ve doğadaki uyum ve ahengi gösterir. Altın Oranı; doğada, mimari yapılarda, müzikte ve bilimde görmek mümkündür. Spiral; Fibonnaci dizisi veya Altın Oran ile ilişkilidir.

Nikola Tesla "3-6-9 rakamlarının ihtişamını ve önemini bilseydiniz evrenin kapılarını açacak bir anahtarınız olurdu" der.

Tesla doğanın insana matematik aracılığıyla cevap verdiğine ve bunu gösteren temel bir sistem olduğuna emindi.

3-6-9 Sırrı:

111=1+1+1=3

222=2+2+2=6

333=3+3+3=9

444=12=1+2=3

555=15=1+5=6

666=18=1+8=9

777=21=2+1=3

888=24=2+4=6

999=27=2+7=9

10+10+10=30=3+0=3

11+11+11=33=3+3=6

12+12+12=36=3+6=9

Marko Rodin, Vortex Math olarak adlandırılan ve matematiğin derin dallarından biri olan bu alanda: 1, 2, 4, 8, 7, 5, 1, 2, 4, 8, 7, 5, 1, 2, 4 ve sonsuzluğa devam eden ve asla 3, 6 ve 9 rakamlarını barındırmayan inanılmaz bir tekrar dizgesi keşfetmiştir. Rodin bu rakamların üçüncü ve dördüncü boyuta ait olan ve “flow field” olarak anılan saklı bir vektörü yansıttığını iddia eder.

Kutsal Geometrinin destekçileri, matematiğin bu dalının evrenin sırlarını çözmenin anahtarı olduğuna inanırlar. Her şeyin birbirine bağlantılı olduğu fikrini benimseyen Kutsal Geometri; içinde yaşadığımız dünyayı ve onu yöneten doğa yasalarını anlamamızı sağlayabilir. 

Yaratılışı ve her şeyin nasıl birbirine bağlı olduğunu temsil eden ve yaşam tohumu olarak da adlandırılan yaşam çiçeği; iç içe geçmiş aynı ebatta 19 küre ve dışındaki büyük küreyle birlikte 20 küreden oluşan geometrik bir şekildir. Yaşam çiçeği içinde Platon’un 5 cismini ve Metatron Kübünü barındırır. Kadim uygarlıklardan günümüze aktarılan Yaşam Çiçeğinin desenlerinin evrendeki her şeyi oluşturan Kutsal oranların çıkış noktası olduğu ve varoluşu oluşturduğu düşünülür. Yaratılışın prototipini betimleyen Hayat Ağacı ve sefirotların da yaşam çiçeği formundan türetildiği kuvvetle muhtemeldir.

"Doğal desenler her yerdedir” diyen Mildon “Bir ayçiçeğinin merkezine bakın. Bir kar tanesi. Tekrarlayan titreşimleri ve enerji kalıplarını gözlemliyor, hissediyor veya bunlara tepki veriyorsunuz.” diye ekler. Doğaya geometrik bir gözle bakmaya ne dersiniz? O zaman doğadaki kutsal geometrinin müziğini de duyabiliriz. Duyduğumuz her şey titreşimdir ve bu titreşimler matematiksel olarak ölçülebilir.

Ben hayatın sırrının Nikola Tesla'nın;

"Evrenin gizemini anlamak istiyorsanız enerji, frekans ve titreşim cinsinden düşünün" sözünde olduğunu düşünüyorum. 

Semboller bilinmeyen alemle ilgili bir çok sırrı içinde taşır ve Ruhumuz bizimle semboller vasıtasıyla konuşur. Tüm beyinlerin yaydığı ortak enerji ile güçlenen sembollerin bir dili vardır ve bilinçaltımız o dili okurken sembolün varlık alanındaki gücüne katkı sağlar. Bu yüzden hangi sembolleri kullandığımız ve sembolün ne anlama geldiğini bilmek oldukça önemlidir. Kolektif bilinç her birimizin zihin enerjisi ile varolur ve bir sembol kollektif bilinçte yer bulduğunda tüm zihinleri etkiler. Bilgi ve deneyimlerin toplandığı bu havuza her birimiz ulaşabiliriz ve bu havuzda toplanan bilgi tüm türe aktarılır. "100 maymun" deneyinde olduğu gibi.

Kutsal Geometride en sık bahsedilen üç boyutlu şekiller ise Platonik Cisimlerdir. Platon bu cisimleri dört temel elementle ilişkilendirir. Örneğin, dörtgen keskin uçları ve kenarı nedeniyle ateşi temsil ederken, altıgen düzenliliği nedeniyle toprakla bağlantılıdır. Her ikisi de üçgenlerden oluşan oktahedron (Sekizgen) ve ikosahedron (Yirmi yüzlü) ise sırasıyla havayı ve suyu temsil eder. On iki yüzlü ise 12 takımyıldızın karşılığıdır.

YouTube Kanalım:

https://youtube.com/@goldenlight369







Yorumlar

  1. 👏🍀💐🍀hocam emeğinize yüreğinize sağlık,minnettarım 🙏

    YanıtlaSil
  2. filiz hanım merhaba sizin yardımınıza ihtiyacım var sorgulamanın en son halkası beyin demiştiniz bi gün bana bende sürekli bu konuda tefekkür halindeyim zihni farkettim tam yönetememekle beraber beynimizin içinde yaşadığımızın farkındayım fakat fark edemediğim birşeyler var gibi hissediyorum bana yol gösterebilirmisiniz lütfennn🙏

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Herşeyin birbirine bağlı olduğu bir gemide seyahat ettiğimizi ve bu geminin beynimiz olduğunu düşünelim. Kayıtlı resimlerin olduğu odalar duygularımız ile bağlantılıdır ve hangi duygumuz tetiklenirse kendimizi o duygu ile ilgili odada buluruz. Kaydedilen bir travmamız varsa; travma ile ilgili duygumuz aktifleştiğinde ilgili resim canlanır. O halde geçmişin kimyasal kayıtları olan duygulara takılı kaldığımızda aynı labirentte dönüp durmaya başlarız. Bu yüzden kalbin sesini duymak önem taşır. Yaşam beyin durduğunda değil kalp durduğunda son bulur. Bu yüzden Hakikate ulaşmak için kalbimizin sesini duymayı öğrenmemiz gerekir. Beyin tüm nöronlar aktif hale geldiğinde bir uzay gemisine dönüşür ve alemler arasında seyahat etmemizi sağlar. Hayatın sırrı beynimizde gizlidir. Ancak Hakikat bilgisine ulaşabilmek için akıl ile gönlü birlemek gerekir. Beyindeki tüm nöronlar aktif hale geldiğinde göğüs (sadr) bölgemizdeki yeşil şehrin ışıkları yanar🪷

      Sil
  3. merhaba filiz hanim. sizi birkac gun once kesfettim. daha dogrusu kesfe hala devamdayim.rabbime sukur ki tanidim diyeyim. neredeyse tum videolarinizi izledim bu süre zarfinda. ciddi bir bilinclenme ve farkindalik oldu. minnettarim. bir ilahiyatci olarak bilgiden ziyade samimiyetten etkilenmisimdir. siz de gordugum en onemli nokta bu kisim. yasim 50 ye yanasti. hayatim okumayla arastirmayla gecti. hala ariyorum birgun bulacagim ümidiyle. neyi mi? tatminligi. kalple tanismayi. iste buldum diyecegim ani. kendini bilen rabbini bilir fehvasinin ne demek oldugunu. bu konuda yardimlarinz bastaci. bu blogdaki yazilariniz da ayri bir ilham esintisi oldu. bir dua ve tesekkur temennisi ile yazdim. ve daha da yazacagim. lutfen dualarinizi bu fakirden esirgemeyin. ve bir rica. bu sürecte okunmasini tavsiye edecegiz kitaplar ve izlenesi film ve belgeselleri de pylasirsaniz ayri bir minettarligim olacaktir. ASK la kalin efendim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

5 Elemente Göre Kişilik Özellikleri

Mutluluk ve Kitabım

AN'da Yaşamak, Akışta Kalmak